DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Deyin ki Gül'ün ailesi Ermeni

Aşağa gitmek

Deyin ki Gül'ün ailesi Ermeni Empty Deyin ki Gül'ün ailesi Ermeni

Mesaj tarafından Can ATAKLI 2008-12-23, 10:40

Deyin ki Gül’ün ailesi Ermeni

Türkiye’de
kimsenin “gerçek” duygu ve düşüncelerini söylemediği, kendisine en
“demokrat” diyenler başta olmak üzere pek çok kişinin aslında
sahtekârca davrandığının somut örneklerini birini CHP milletvekili
Canan Arıtman’ın çıkışından sonra bir kere daha gördüm.

Canan
Arıtman, Ermenilerden özür dileme kampanyası başlatanları eleştirmek
adına yaptığı konuşmada “Gül’ün annesinin de Ermeni olduğu” izlenimi
verecek sözler söyledi.

İyi mi yaptı? Bana göre iyi yapmadı.

Ancak,
bu sözlerden sonra “dostluktan, kardeşlikten, halkların
birlikteliğinden, demokrasiden, kendinden olmayana saygı göstermekten!”
bolca söz eden çevrelerden inanılmaz tepkiler yükselmeye başladı.

Canan Arıtman’ın ne ırkçlığı, ne kafatasçılığı ne faşistliği kaldı.

Peki şunu sormak lazım: Ermeni olmak bu kadar mı kötü, bu kadar mı aşağılayıcı?

Birine “Ermeni” derseniz adeta anasına küfür mü etmiş oluyorsunuz?

Hani “Hepimiz Ermeni” idik.

Hani hiçbirimiz Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Hırıstiyan, Müslüman, dinsiz ayırımı yapmıyorduk?

O halde birine Ermeni demek neden bazı çevreleri çılgına çevirdi.

Şimdi deyin ki Abdullah Gül’ün annesinin soyu Ermeni kökenine dayanıyor.

Ne
değişecek? Sayın Cumhurbaşkanı “Ermeni” yakıştırmasını “küfür” olarak
algılamak yerine “Canan Hanım herhalde yanlış bilgi almış, benim
ailemin kökeninde Ermenilik yok. Ama olsa bile ne fark ederdi kendisine
sormak lazım” dese ne olurdu.

Oysa Cumhurbaşkanı içinde en küçük
bir hoşgörü mesajı olmayan açıklama yaparak “asırlardır Müslüman ve
Türk olduklarını” bildirdi. Ardından da Arıtman hakkında dava açtı.

“Asırlardır Müslüman ve Türk olan” Cumhurbaşkanı Gül, belli ki “Ermeni” olarak anılmayı hakaret olarak kabul etti.

Şimdi
dönelim en başa... Türkiye’de herkes “olmadığı” gibi davranıyor,
konuşuyor. Çünkü inanmasa bile bazı sözler adeta “sihirli.” Adamın
demokrasi ile uzaktan yakından ilişkisi yok ama “her söze demokrasi ile
başlıyor” sanki “besmele” çeker gibi.

Özgürlüklere tahammülü yok ama sanki özgürlük ruhuna işlemiş gibi kuruyor cümlelerini.

Adam
ırkçılığa şiddetle karşı olduğunu söylüyor ama kazara “Senin ailende
Rum varmış” diyecek olursanız neredeyse tabancasını çekip vuracak sizi.

Türkiye bu oyunu yıllardır oynuyor, herkes farkında belki ama herkesin de işine geliyor bu.

*****
Adı ‘Sıcak’ ama izlerken ‘buzzz gibi’ oluyorsunuz

Abdullah
Oğuz’un herhalde tüm filmlerini görmüşümdür. Oğuz’un filmlerini ayrı
bir keyifle izlerim. Kamera çekimlerine bayılırım. Her birini evinize
tablo gibi asabileceğiniz sahnelerine bayılırım. Mekân seçimine
bayılırım. Filmlerinin alışılmadık konularına bayılırım.

Oğuz’un
son filmi “Sıcak”ı da gidip izledim. Bu film bundan öncekilerin
hepsinden çok farklı. İnsanı koltuğa çakıyor. Adı “Sıcak” ama
gerilimden “buuzzz” gibi oluyorsunuz.

“Sıcak” herkesin başına
gelebilecek bir trafik kazasının öyküsü. Ama kazadan sonraki gelişmeler
hiç de alışık olduğumuz gibi değil.

Yaşadığımız çağın “para
egemen” düşünce yapısının derin etkisindeki bir adam, bu olanaklardan
yararlanan ama içinde çocuksu bir sevgi barındıran bir kadın ve
geçirdiği acı olayın suçluluğunu üzerinde taşıyan küçük bir ada
dalgıcının üçgeninde geçen olağanüstü gerilimli ve dramatik bir film
“Sıcak.”

Sadece gidin görün derim. Manken ve televizyon
sunucusu olduğu için kimilerinin oyunculuğuna burun kıvırdığı Ebru
Akel’den nasıl bir film starı çıktığını, Hazım Körmükçü’nün Hollywood
yıldızlarını aratmayan karizmasını ve yeteneğinin doruğuna ulaşan Cem
Özer’in başarısını izleyin.

Bu kadar....

*****
Dinleme terörü

Telefon
dinlemeleri, artık bir suçluyu izlemek ve suçu engellemek için değil,
toplumda bireyler üzerinde korku ve dehşet salmak ve bu yolla “herkesi
hizaya getirmek” için uygulanıyor.

Baksanıza iki hâkim içlerinde
“kendilerinin de dinlenmesini talep eden” Emniyet başvurularına imza
atıvermişler. Böylelikle kendileri de “dinleme kapsamına” alınmış kendi
imzalarıyla. Farkında değiller.

Neden? Çünkü dinleme konusu öyle laçka hale getirilmiş ki, hâkimler amaca bile bakmaya üşeniyor ve kendini de dinletiyor.

Durum böyle olunca iktidar beğenmediği herkesi “dinleme terörü” ile sindiriyor ya da bunu yapmaya çalışıyor.

Ergenekon
davasında da pek çok kişi hakkında telefon dinleme kayıtlarını
okuyoruz. İçinde hiçbir şey yok. Adalet Bakanı’nın beyanına göre
bunların çoktan “imha edilmesi” gerekiyordu..

Püf noktası da bu
zaten. İmha edilmemiş tam tersine açıklanmış. Yani deniyor ki “Bak
kardeşim ben senin attığın her adımı, kiminle ne konuştuğunu, ne
yaptığını biliyorum, ona göre.”

*****
Ekonmik kriz Temel’i vurursa

Ekonomik
kriz yüzünden büyük para problemi olan Temel, çocuk kaçırıp fidye
istemeye karar vermiş. Şehrin büyük bir parkında çocuğun birini gözüne
kestirmiş.

Önce bir not yazmış:

“Çocuğinu kaçurdum.
Bunu yaptuğum içun üzgünüm ama kusura bakmayasun, çünki gerçekten
paraya ihtiyacum vardir. Yarin sabah saat 7’de parktaki üçünci ağacun
altina bir siyah çantada 5 milyar getur. İmza: Laz”

Temel notu
çocuğun ceketinin iç cebine koyup, doğruca evine gitmesini ve notu
babasına göstermesini söylemiş. Ertesi sabah parka geldiğinde söylediği
ağacın altında, söylediği renkteki çantada içinde 5 milyar olan emaneti
bulmuş.

Paraların yanında bir de not varmış: “Paran burayadur,
ama bir Laz, hemşerusina nasıl boyle bir şey yapar! İnanamayrum,
inanamayrum.”
*****
Deniz ne kadar dalgalı olursa olsun sonunda durulur. Goethe
Can ATAKLI
Can ATAKLI
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz