Hep çocuk kaldık
1 sayfadaki 1 sayfası
Hep çocuk kaldık
Hep çocuk kaldık
İstanbul Oyuncak Müzesi ve Ethem Kocabaş bir kitap yayınladılar.
Adı: “Hep çocuk Kaldık!”
İçinde “hep çocuk kalmayı başarabildiğine inandıkları” 49 kişiyle yapılan söyleşiler var.
İnsan hayatında, tekrar çocukluğa ulaşmanın çok önemli bir aşama olduğunu düşünürüm hep.
Çocukluğu tekrar yakalamak önemlidir ve bence bütün büyük sanatçılar ve büyük bilim adamları bunu başarmış olanlar arasından çıkar.
Çünkü çocukluk, en kısa anlatımıyla önyargılardan arınmak demek.
Bizler, yani yetişkinler önyargılardan kurtulmamız gerektiğini kavrayamayacak kadar önyargılı olduğumuz için, çocuklaşmamız gerektiğini de fark etmeyiz çoğu zaman.
Ama ömürlerinin son döneminde çocuk çizgilerini yakamaya çalışan Matisse ve Picasso bunu biliyorlardı.
Çocuklukta kendiliğinden olan bu safiyet durumunu tekrar ele geçirmek için çok çaba harcamak gerekli.
Çünkü yılların biriktirdiği önyargılar yüzünden, çocukluk cevheri kat kat toprağın altında kalmış bir değerli madene benzer.
Ona ulaşabilmek için önce önyargı kalıntılarını kaldırıp atmanız gerekir.
***
Bu düşünceler, Mutluluk romanındaki bir kahramanın, emekli büyükelçinin Profesör İrfan Kurudal’la konuşmasını aklıma getirdi:
“İnsanların dedi büyükelçi, toplumun kendilerine yüklediği bütün önyargıları ahmakça taşıdıkları bir deve dönemleri vardır.
Sonra aslan dönemi gelir önyargılara karşı aslan gibi savaşırlar.
Ama bir de ancak bazılarının geçebildiği bir çocukluk aşaması vardır. En üst aşamadır bu. Hayata bir çocuk safiyetiyle bakmak ve oyun oynamak her türlü etkiye açık hale gelmek. Yitirilen safiyeti tekrar bulmak. Bu yüzden oyun oynuyorum.’
Profesör, ‘Nietzsche’ci olacağınız hiç aklıma gelmezdi’ dedi. Kadehini kaldırdı.
Büyükelçi, ama teorinin ancak buraya kadar olan kısmına inanıyorum dedi. Üstinsan falan saçmalık.”
***
İstanbul Çocuk Müzesi’nin kurucusu olan Sunay Akın, insanlığın en son aşamasının çocukluk aşaması olduğunu fark eden ender Türklerden. Bu yüzden yaptığı her işe bir çocuk aydınlığı vuruyor.
Ve yine bu yüzden yaptığı her işi hem oyun oynar gibi, hem de büyük bir ciddiyetle yapıyor.
Zaten hayatta en ciddi yapılacak işlerden birisi oyun oynamak.
Siz hiç oynadığı oyunu ciddiye almayan bir çocuk gördünüz mü?
İstanbul Oyuncak Müzesi ve Ethem Kocabaş bir kitap yayınladılar.
Adı: “Hep çocuk Kaldık!”
İçinde “hep çocuk kalmayı başarabildiğine inandıkları” 49 kişiyle yapılan söyleşiler var.
İnsan hayatında, tekrar çocukluğa ulaşmanın çok önemli bir aşama olduğunu düşünürüm hep.
Çocukluğu tekrar yakalamak önemlidir ve bence bütün büyük sanatçılar ve büyük bilim adamları bunu başarmış olanlar arasından çıkar.
Çünkü çocukluk, en kısa anlatımıyla önyargılardan arınmak demek.
Bizler, yani yetişkinler önyargılardan kurtulmamız gerektiğini kavrayamayacak kadar önyargılı olduğumuz için, çocuklaşmamız gerektiğini de fark etmeyiz çoğu zaman.
Ama ömürlerinin son döneminde çocuk çizgilerini yakamaya çalışan Matisse ve Picasso bunu biliyorlardı.
Çocuklukta kendiliğinden olan bu safiyet durumunu tekrar ele geçirmek için çok çaba harcamak gerekli.
Çünkü yılların biriktirdiği önyargılar yüzünden, çocukluk cevheri kat kat toprağın altında kalmış bir değerli madene benzer.
Ona ulaşabilmek için önce önyargı kalıntılarını kaldırıp atmanız gerekir.
***
Bu düşünceler, Mutluluk romanındaki bir kahramanın, emekli büyükelçinin Profesör İrfan Kurudal’la konuşmasını aklıma getirdi:
“İnsanların dedi büyükelçi, toplumun kendilerine yüklediği bütün önyargıları ahmakça taşıdıkları bir deve dönemleri vardır.
Sonra aslan dönemi gelir önyargılara karşı aslan gibi savaşırlar.
Ama bir de ancak bazılarının geçebildiği bir çocukluk aşaması vardır. En üst aşamadır bu. Hayata bir çocuk safiyetiyle bakmak ve oyun oynamak her türlü etkiye açık hale gelmek. Yitirilen safiyeti tekrar bulmak. Bu yüzden oyun oynuyorum.’
Profesör, ‘Nietzsche’ci olacağınız hiç aklıma gelmezdi’ dedi. Kadehini kaldırdı.
Büyükelçi, ama teorinin ancak buraya kadar olan kısmına inanıyorum dedi. Üstinsan falan saçmalık.”
***
İstanbul Çocuk Müzesi’nin kurucusu olan Sunay Akın, insanlığın en son aşamasının çocukluk aşaması olduğunu fark eden ender Türklerden. Bu yüzden yaptığı her işe bir çocuk aydınlığı vuruyor.
Ve yine bu yüzden yaptığı her işi hem oyun oynar gibi, hem de büyük bir ciddiyetle yapıyor.
Zaten hayatta en ciddi yapılacak işlerden birisi oyun oynamak.
Siz hiç oynadığı oyunu ciddiye almayan bir çocuk gördünüz mü?
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz