Kriz psikolojik değil, ölüm kadar gerçek!
1 sayfadaki 1 sayfası
Kriz psikolojik değil, ölüm kadar gerçek!
Kriz psikolojik değil, ölüm kadar gerçek!
Düne kadar krizin bize teğet geçeceğini iddia eden Başbakan, bu kez “psikolojik bir kriz” yaşadığımızı söyledi...
Yani aslında kriz falan yokmuş da bizim psikolojik durumumuz yüzünden, sanki kriz varmış gibi bir hava ortaya çıkıyormuş...
***
Televizyondan Başbakan’ın bu sözlerini dinlerken, bir yandan da önümde açık duran gazeteleri okuyorum:
“Ankara’nın
saygın eğitim kurumlarından Yüce Okulları’nın sahibi Yücel Kalınyazgan,
12 milyon YTL’lik borcunu ödemek için bankalardan kredi talep etti.
Ancak bu talebi reddedilince, ‘Onurumla ölürüm’ notu bırakarak intihar
etti...”
Bir başka haber:
“Yaklaşık 5 milyon YTL’yi
bulan borcunu ödeyemediği için önceki gün Florya’daki atış poligonunda
intihar eden Yener Teknik’in sahibi Levent Yener’in cenazesi toprağa
verildi. Yener’in arkadaşları, “Levent, kriz şehidi” dedi.”
***
Başbakan ne kadar aksini söylerse söylesin, yaşadığımız kriz “psikolojik” falan değil “ÖLÜM” kadar gerçek...
Bunu en iyi hissedenler de işlerini kaybeden işçiler, işverenler, yöneticiler...
Ülkenin hatırı sayılı iş adamları kriz yüzünden düştükleri durumu onurlarına yediremiyor ve şakaklarına silah dayıyor...
Korkarım ki bu, henüz bir başlangıç:
Kriz
önümüzdeki aylarda derinleştikçe geçmişte gaza gelip gırtlağına kadar
borçlanan, gelecekteki kazancına güvenip ev alan, araba sahibi olan,
kredi kartına yüklenen sıradan vatandaşlar da büyük bir bunalıma
girecek...
Ve belki de şimdilik iki iş adamının seçmek zorunda kaldığı “kurtuluş yolu” daha yüzlerce, binlerce kişinin sonu olacak:
“Daaannn!...”
***
Peki yüz binlerce ailenin uykusunu kaçıran bu olası kader”den kurtulmanın bir reçetesi yok mu?
Elbette var...
Ama
reçete yazmak için, önce bizim “doktor bey”in, yani Başbakan’ın
hastalığın varlığını kabul etmesi ve zatürreden ciğerleri bitmiş adama,
“Öksürüğünün nedeni psikolojik” dememesi gerekir...
Yoksa bu “doktor hatası” yüzünden daha çok sayıda “hasta” can verir!
***
Doktor doktor kalksana... Ampulleri yaksana... Bir bir elden gidiyoruz... Çaremize baksana!
***
FIRÇA!
Marmara
Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin eski Dekanı, sevgili hocam Alaeddin
Asna, İstanbul Üniversitesi’ndeki rektörlük seçimiyle ilgili son yazımı
eksik bulmuş. Bir mektup göndererek, basmış fırçayı:
“Seçilenleri
eleştireceğine, seçenleri neden eleştirmiyorsun? Neden seçimde bu
adaylara oy veren yüzlerce akademisyenden hiç söz etmiyorsun? Demek ki
onlar da bu adaylarla aynı düzeyde ki oy verdiler! Bu rektör adayları
mı bize hüzün veren, yoksa onların seçmenleri mi?”
Hocam haklı...
Montesquieu’nün dediği gibi, “Her millet layık olduğu hükümet tarafından yönetilir...”
Her üniversite de layık olduğu rektör tarafından!
Koca İstanbul Üniversitesi’nin hocalarının seçimi buysa... Gerçekten yazık!
***
GÜNÜN SORUSU
Daha
önce dört kez parti değiştiren ve üç hafta önce de AKP’den istifa eden
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak resmen MHP’ye geçmiş.
Seçimlerde bu partiden aday olacakmış...
Siyaset, bu kadar mı omurgasızlaştı?
***
Özür listesinde garip işler!
Bazı
aydınlar (!) durup dururken Ermeniler’den özür diledi ve kendileri gibi
düşünen vatandaşların da imzalamaları için bir bildiri hazırlayarak
internette imzaya açtı.
Dün saat 14.30 itibarıyla bu bildiriye imza koyanların sayısı 22 bin 518’di...
***
İlginçtir
ki internetteki o sitede, bildiriyi imzaladıkları ilan edilen çok
sayıda isim, “Hayır imzalamadık, birileri bizi o listeye eklemiş”
diyor...
Önce ünlü şarkıcı Tarkan bu bildiriye imza koymadığını açıkladı dün de Erciyes Üniversitesi’nin üç öğretim üyesi...
Kim bilir daha kaç kişi aynı durumda?
Bu
bildiriyi hazırlayanların “isim ve imza hırsızlığı”na başvuracaklarına
inanmak istemiyorum... Birileri belki şaka olsun diye, belki de intikam
duygusuyla listeye kafalarına göre isim ekliyor olmalı...
İyi de bunu önlemek, o siteyi hazırlayanların görevi değil mi?
Neden izin veriyorlar?
Neden seyirci kalıyorlar?
Düne kadar krizin bize teğet geçeceğini iddia eden Başbakan, bu kez “psikolojik bir kriz” yaşadığımızı söyledi...
Yani aslında kriz falan yokmuş da bizim psikolojik durumumuz yüzünden, sanki kriz varmış gibi bir hava ortaya çıkıyormuş...
***
Televizyondan Başbakan’ın bu sözlerini dinlerken, bir yandan da önümde açık duran gazeteleri okuyorum:
“Ankara’nın
saygın eğitim kurumlarından Yüce Okulları’nın sahibi Yücel Kalınyazgan,
12 milyon YTL’lik borcunu ödemek için bankalardan kredi talep etti.
Ancak bu talebi reddedilince, ‘Onurumla ölürüm’ notu bırakarak intihar
etti...”
Bir başka haber:
“Yaklaşık 5 milyon YTL’yi
bulan borcunu ödeyemediği için önceki gün Florya’daki atış poligonunda
intihar eden Yener Teknik’in sahibi Levent Yener’in cenazesi toprağa
verildi. Yener’in arkadaşları, “Levent, kriz şehidi” dedi.”
***
Başbakan ne kadar aksini söylerse söylesin, yaşadığımız kriz “psikolojik” falan değil “ÖLÜM” kadar gerçek...
Bunu en iyi hissedenler de işlerini kaybeden işçiler, işverenler, yöneticiler...
Ülkenin hatırı sayılı iş adamları kriz yüzünden düştükleri durumu onurlarına yediremiyor ve şakaklarına silah dayıyor...
Korkarım ki bu, henüz bir başlangıç:
Kriz
önümüzdeki aylarda derinleştikçe geçmişte gaza gelip gırtlağına kadar
borçlanan, gelecekteki kazancına güvenip ev alan, araba sahibi olan,
kredi kartına yüklenen sıradan vatandaşlar da büyük bir bunalıma
girecek...
Ve belki de şimdilik iki iş adamının seçmek zorunda kaldığı “kurtuluş yolu” daha yüzlerce, binlerce kişinin sonu olacak:
“Daaannn!...”
***
Peki yüz binlerce ailenin uykusunu kaçıran bu olası kader”den kurtulmanın bir reçetesi yok mu?
Elbette var...
Ama
reçete yazmak için, önce bizim “doktor bey”in, yani Başbakan’ın
hastalığın varlığını kabul etmesi ve zatürreden ciğerleri bitmiş adama,
“Öksürüğünün nedeni psikolojik” dememesi gerekir...
Yoksa bu “doktor hatası” yüzünden daha çok sayıda “hasta” can verir!
***
Doktor doktor kalksana... Ampulleri yaksana... Bir bir elden gidiyoruz... Çaremize baksana!
***
FIRÇA!
Marmara
Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin eski Dekanı, sevgili hocam Alaeddin
Asna, İstanbul Üniversitesi’ndeki rektörlük seçimiyle ilgili son yazımı
eksik bulmuş. Bir mektup göndererek, basmış fırçayı:
“Seçilenleri
eleştireceğine, seçenleri neden eleştirmiyorsun? Neden seçimde bu
adaylara oy veren yüzlerce akademisyenden hiç söz etmiyorsun? Demek ki
onlar da bu adaylarla aynı düzeyde ki oy verdiler! Bu rektör adayları
mı bize hüzün veren, yoksa onların seçmenleri mi?”
Hocam haklı...
Montesquieu’nün dediği gibi, “Her millet layık olduğu hükümet tarafından yönetilir...”
Her üniversite de layık olduğu rektör tarafından!
Koca İstanbul Üniversitesi’nin hocalarının seçimi buysa... Gerçekten yazık!
***
GÜNÜN SORUSU
Daha
önce dört kez parti değiştiren ve üç hafta önce de AKP’den istifa eden
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak resmen MHP’ye geçmiş.
Seçimlerde bu partiden aday olacakmış...
Siyaset, bu kadar mı omurgasızlaştı?
***
Özür listesinde garip işler!
Bazı
aydınlar (!) durup dururken Ermeniler’den özür diledi ve kendileri gibi
düşünen vatandaşların da imzalamaları için bir bildiri hazırlayarak
internette imzaya açtı.
Dün saat 14.30 itibarıyla bu bildiriye imza koyanların sayısı 22 bin 518’di...
***
İlginçtir
ki internetteki o sitede, bildiriyi imzaladıkları ilan edilen çok
sayıda isim, “Hayır imzalamadık, birileri bizi o listeye eklemiş”
diyor...
Önce ünlü şarkıcı Tarkan bu bildiriye imza koymadığını açıkladı dün de Erciyes Üniversitesi’nin üç öğretim üyesi...
Kim bilir daha kaç kişi aynı durumda?
Bu
bildiriyi hazırlayanların “isim ve imza hırsızlığı”na başvuracaklarına
inanmak istemiyorum... Birileri belki şaka olsun diye, belki de intikam
duygusuyla listeye kafalarına göre isim ekliyor olmalı...
İyi de bunu önlemek, o siteyi hazırlayanların görevi değil mi?
Neden izin veriyorlar?
Neden seyirci kalıyorlar?
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz