Ankara'da delalet, Cizre'de şahadet!
1 sayfadaki 1 sayfası
Ankara'da delalet, Cizre'de şahadet!
Ankara'da delalet, Cizre'de şahadet!
Irak Başbakan’ı önceki gün bir kaç saatlığine Ankara’daydı.
Maliki önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ardından Başbakan Erdoğan’la konuştu ve akşamı beklemeden ülkesine geri döndü.
Peki bu yıldırım ziyaretin öncelikli gündemi ne miydi?
PKK’ya genel af...
Evet yanlış okumadınız; Irak Başbakan’ı, eşkıyaya af talebinde bulunmak için Ankara’ya gönderildi.
Geldi demiyoruz, gerçekten de gönderildi.
Peki gönderen kim midir?
Şeklen Talabani ve Barzani gibi görünse de buyruğun asıl sahibi Washington’dur.
ABD’nin acelesi niçin mi?
Malum
Irak’tan hemen çekilme taahüdünde bulunan Obama başkan oldu. Dolayısı
ile Washington çekilme öncesinde bazı düzenlemeleri yapmak zorunda.
Buna
göre ABD bu aşamada Irak üçe bölünsün noktasında değil, zira böyle bir
bölünmede şii kesimin İran’ın etkisine gireceğinden korkuyor. ABD ve
İsrail’e göre Irak ancak İran etkisizleştirildikten sonra bölünebilir.
Buradan hareketle yakın gelecek bağlamında Irak’ı parçalama gündemden çıkarıldı.
Washington ile Telaviv tam bu süreçte köprü olup Türkiye’nin Kuzey Irak’lı peşmergelerle arasını bulmak istiyor.
Talabani’nin PKK’yi sözde tasfiye adımı bunun içindir. Keza Maliki de bunun için gönderilmiştir.
Peki ama böyle bir hikaye gerçek ve inandırıcı olabilir mi?
Mümkün değil.
Birincisi, Talabani denen adamın güvensizlik katsayısı hayli yüksek. .
Adam PKK’ya genel af talebinde bulunurken bile kendini ele veriyor.
PKK’lılar için, silahları mağaralara bırakıp,Türkiye’deki evlerine dönmelerine izin verilsin istiyor.
Emrin olur. Birer de madalya verelim bari!
Utanmazlığa bakar mısınız!
Yok, yapılan bu teklifler aslında pazarlık ifadeleridir
Buradan başlayıp eve dönüşe razı olacaklar.
Öyle,
çünkü konjonktür gereği ABD en azından kısa vadede terör uykuya yatsın
ve Ankara K.Irak’ı imar ve inşa etmeye ve hatta kollamaya devam etsin
istiyor.
Gerçek amaç hakikaten PKK’yı tasfiye olsaydı, silahlar mağarada kalsın denilir miydi?
Dramatik olan, Ankara’nın bu oyuna dahil oluyor gibi görünmesidir.
Abdullah
Gül’ü anladık, o içerde hâlâ devlet meşruiyetini bulamadım vehmiyle bu
gibi konularda hep ABD paralelinde de,, Tayyip Bey’i anlayamıyorum.
Öyle ya, o Erdoğan değil miydi çok değil bir ay önce istemeyen çekip gitsin diyen!
Öyle ise Maliki ile terör taleplerini masaya yatırmak neden?
Başkentimizde bütün bunar olurken Cizre’den 4 şahadet haberi daha geliyor.
Nöbet değişiminden dönen askeri araca ateş açılarak 4 Mehmedimiz şehit edilirken 4’ü ağır 13ü de yaralanıyor.
Bu tablo karşısında sormak istiyoruz:
-Siz neyin müzakeresini yapıyor, kime af için kollarınızı sıvıyorsunuz?
8 ÜYENİN İSYANI
Haşim Kılıç mahkemenin kimyasını bozdu!
Haşim
Kılıç Anayasa Mahkemesi Başkanı gibi değil de bir zihniyetin ya da
siyasi amblemin gizli önderi gibi davranıyor. Anayasa Mahkemesi
Başkanı ve üyelerinin görev ve sorumlulukları ortadadır. Hal bu iken
Haşim bey olmadık tutumlar sergiliyor. Hatırlayın Kılıç, AKP’nin
kapatılması ve Türban davalarında Osman Can isimli bakışı bilinen
raportörü atayarak alenen taraf tutmuştu. Keza bunun akabinde yapılan
bir panelde de Anayasa’nın değiştirilemeyecek ilkelerinin tartışmaya
açılması fikrinde olduğunu açıklamıştı. Son olarak da önceki gün
Başbakan’ın Danıştay ve YSK’ya ateş püskürdüğü saatte adeta ona destek
verircesine hemen açıklama yaptı ve Danıştay’ı hedef aldı. Tabii Haşim
bey Başkan olduğu için pek çok kişi ve çevre bu durumu kuruma mal
ediyor. Oysa bunun böyle olmadığı dün Kılıç’ın yaptığı açıklamaya
isyan eden 8 üyenin beyanları ile ortadadır. Haşim Bey ya kurulun ortak
görüşünü alıp, ona göre konuşmalı yani gerçek bir başkan gibi
davranmalı ya da başkanlıktan hemen istifa etmelidir. Kılıç başkan oldu
olalı kurumun adeta kimyası bozuldu. Dün ortaya çıkan yalanlama
tablosundan sonra Kılıç’ın artık o koltukda oturması zordur.
ÖRNEKLERİ ORTADA
Erdoğan’a postal atılsa bunlur olurdu!
Sahi
Irak’ta Bush’a ayakkabı atılması misali Türkiye’de kazara bir gazeteci
ya da başkası Başbakan Erdoğan’a ayakkabısını fırlatsa neler olurdu hiç
merak ettiniz mi? İşte olması muhtemel olanlar: 1.) O eylemi yapan her
kim ise üç gün boyunca kesinlikle işkence görür ve Ergenekon örgütü
üyeliği ile itham edilir. 2.) Ailesi ve yakın çevresi ablukaya alınır
ve onların da analarından emdiği burnundan getirilir. 3.) Irak’ta
yapıldığı gibi hiç kimse destek yürüyüşü falan yapamaz, tersine bunu
yapmak isteyenler Ergenekon’a üye olmaktan hemen içeri alınır. 4.)
Basında bu ayakkabı eylemini övenler de aynı şekilde hedef alınır ve
benzer örgüt suçlamasıyla yüz yüze gelir. Sakın abartıyorsun demeyin,
Erdoğan’ın konvoyu Antalya’dan geçerken arkasından “Yaktın bizi” diye
bağıran yaşlı adamı kolluk kuvvetlerinin ne hale getirdiğini gazeteler
yazdı. Keza hoşa gitmeyen soruyu sordu diye gazetecilere getirilen
yasak da ortada... Bir Amerikan işgalindeki Irak’a yani eski Saddam’ın
ülkesine bakın, bir de AB eşiğindeki Atatürk Türkiye’sine..
Olabileleceklerin listesi
DTP kapatılırsa genel seçim olur
Muhtemeldir
ki DTP davası Mart sonrasına bırakılacak. Öyle, zira bu aralar
kapatılırsa DTP mağdur olur ve bölge oylarını süpürür diye bir endişe
var. Peki Mart sonrasında kapatılırsa ne mi olur? 1.) Kapatılma halinde
milletvekillerinin vekilliği düşecektir. 2.) Bu durumda vefat edenleri
de eklerseniz TBMM’nin yüzde 5’i eksilmiş olacak. 3.) Böylesi eksilme
halindeyse Anayasa mevzuatı ara seçimi mecbur kılıyor. 4.) AKP ve hatta
Türk siyaseti ve devleti ara seçimi göze alamaz çünkü eksilme malum
seçim merkezlerinde olacağından DTP yani terör zihniyeti yine kesin
favori olacak ve o çevreler yapılacak seçimi bütün dünyaya referandum,
sonucunu da zafer diye sunacaklar. 5.) Bunun önüne geçmek için de
eksiler yerlerde ara seçim yapmak yerine genel seçim kararı alınacak...
Irak Başbakan’ı önceki gün bir kaç saatlığine Ankara’daydı.
Maliki önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ardından Başbakan Erdoğan’la konuştu ve akşamı beklemeden ülkesine geri döndü.
Peki bu yıldırım ziyaretin öncelikli gündemi ne miydi?
PKK’ya genel af...
Evet yanlış okumadınız; Irak Başbakan’ı, eşkıyaya af talebinde bulunmak için Ankara’ya gönderildi.
Geldi demiyoruz, gerçekten de gönderildi.
Peki gönderen kim midir?
Şeklen Talabani ve Barzani gibi görünse de buyruğun asıl sahibi Washington’dur.
ABD’nin acelesi niçin mi?
Malum
Irak’tan hemen çekilme taahüdünde bulunan Obama başkan oldu. Dolayısı
ile Washington çekilme öncesinde bazı düzenlemeleri yapmak zorunda.
Buna
göre ABD bu aşamada Irak üçe bölünsün noktasında değil, zira böyle bir
bölünmede şii kesimin İran’ın etkisine gireceğinden korkuyor. ABD ve
İsrail’e göre Irak ancak İran etkisizleştirildikten sonra bölünebilir.
Buradan hareketle yakın gelecek bağlamında Irak’ı parçalama gündemden çıkarıldı.
Washington ile Telaviv tam bu süreçte köprü olup Türkiye’nin Kuzey Irak’lı peşmergelerle arasını bulmak istiyor.
Talabani’nin PKK’yi sözde tasfiye adımı bunun içindir. Keza Maliki de bunun için gönderilmiştir.
Peki ama böyle bir hikaye gerçek ve inandırıcı olabilir mi?
Mümkün değil.
Birincisi, Talabani denen adamın güvensizlik katsayısı hayli yüksek. .
Adam PKK’ya genel af talebinde bulunurken bile kendini ele veriyor.
PKK’lılar için, silahları mağaralara bırakıp,Türkiye’deki evlerine dönmelerine izin verilsin istiyor.
Emrin olur. Birer de madalya verelim bari!
Utanmazlığa bakar mısınız!
Yok, yapılan bu teklifler aslında pazarlık ifadeleridir
Buradan başlayıp eve dönüşe razı olacaklar.
Öyle,
çünkü konjonktür gereği ABD en azından kısa vadede terör uykuya yatsın
ve Ankara K.Irak’ı imar ve inşa etmeye ve hatta kollamaya devam etsin
istiyor.
Gerçek amaç hakikaten PKK’yı tasfiye olsaydı, silahlar mağarada kalsın denilir miydi?
Dramatik olan, Ankara’nın bu oyuna dahil oluyor gibi görünmesidir.
Abdullah
Gül’ü anladık, o içerde hâlâ devlet meşruiyetini bulamadım vehmiyle bu
gibi konularda hep ABD paralelinde de,, Tayyip Bey’i anlayamıyorum.
Öyle ya, o Erdoğan değil miydi çok değil bir ay önce istemeyen çekip gitsin diyen!
Öyle ise Maliki ile terör taleplerini masaya yatırmak neden?
Başkentimizde bütün bunar olurken Cizre’den 4 şahadet haberi daha geliyor.
Nöbet değişiminden dönen askeri araca ateş açılarak 4 Mehmedimiz şehit edilirken 4’ü ağır 13ü de yaralanıyor.
Bu tablo karşısında sormak istiyoruz:
-Siz neyin müzakeresini yapıyor, kime af için kollarınızı sıvıyorsunuz?
8 ÜYENİN İSYANI
Haşim Kılıç mahkemenin kimyasını bozdu!
Haşim
Kılıç Anayasa Mahkemesi Başkanı gibi değil de bir zihniyetin ya da
siyasi amblemin gizli önderi gibi davranıyor. Anayasa Mahkemesi
Başkanı ve üyelerinin görev ve sorumlulukları ortadadır. Hal bu iken
Haşim bey olmadık tutumlar sergiliyor. Hatırlayın Kılıç, AKP’nin
kapatılması ve Türban davalarında Osman Can isimli bakışı bilinen
raportörü atayarak alenen taraf tutmuştu. Keza bunun akabinde yapılan
bir panelde de Anayasa’nın değiştirilemeyecek ilkelerinin tartışmaya
açılması fikrinde olduğunu açıklamıştı. Son olarak da önceki gün
Başbakan’ın Danıştay ve YSK’ya ateş püskürdüğü saatte adeta ona destek
verircesine hemen açıklama yaptı ve Danıştay’ı hedef aldı. Tabii Haşim
bey Başkan olduğu için pek çok kişi ve çevre bu durumu kuruma mal
ediyor. Oysa bunun böyle olmadığı dün Kılıç’ın yaptığı açıklamaya
isyan eden 8 üyenin beyanları ile ortadadır. Haşim Bey ya kurulun ortak
görüşünü alıp, ona göre konuşmalı yani gerçek bir başkan gibi
davranmalı ya da başkanlıktan hemen istifa etmelidir. Kılıç başkan oldu
olalı kurumun adeta kimyası bozuldu. Dün ortaya çıkan yalanlama
tablosundan sonra Kılıç’ın artık o koltukda oturması zordur.
ÖRNEKLERİ ORTADA
Erdoğan’a postal atılsa bunlur olurdu!
Sahi
Irak’ta Bush’a ayakkabı atılması misali Türkiye’de kazara bir gazeteci
ya da başkası Başbakan Erdoğan’a ayakkabısını fırlatsa neler olurdu hiç
merak ettiniz mi? İşte olması muhtemel olanlar: 1.) O eylemi yapan her
kim ise üç gün boyunca kesinlikle işkence görür ve Ergenekon örgütü
üyeliği ile itham edilir. 2.) Ailesi ve yakın çevresi ablukaya alınır
ve onların da analarından emdiği burnundan getirilir. 3.) Irak’ta
yapıldığı gibi hiç kimse destek yürüyüşü falan yapamaz, tersine bunu
yapmak isteyenler Ergenekon’a üye olmaktan hemen içeri alınır. 4.)
Basında bu ayakkabı eylemini övenler de aynı şekilde hedef alınır ve
benzer örgüt suçlamasıyla yüz yüze gelir. Sakın abartıyorsun demeyin,
Erdoğan’ın konvoyu Antalya’dan geçerken arkasından “Yaktın bizi” diye
bağıran yaşlı adamı kolluk kuvvetlerinin ne hale getirdiğini gazeteler
yazdı. Keza hoşa gitmeyen soruyu sordu diye gazetecilere getirilen
yasak da ortada... Bir Amerikan işgalindeki Irak’a yani eski Saddam’ın
ülkesine bakın, bir de AB eşiğindeki Atatürk Türkiye’sine..
Olabileleceklerin listesi
DTP kapatılırsa genel seçim olur
Muhtemeldir
ki DTP davası Mart sonrasına bırakılacak. Öyle, zira bu aralar
kapatılırsa DTP mağdur olur ve bölge oylarını süpürür diye bir endişe
var. Peki Mart sonrasında kapatılırsa ne mi olur? 1.) Kapatılma halinde
milletvekillerinin vekilliği düşecektir. 2.) Bu durumda vefat edenleri
de eklerseniz TBMM’nin yüzde 5’i eksilmiş olacak. 3.) Böylesi eksilme
halindeyse Anayasa mevzuatı ara seçimi mecbur kılıyor. 4.) AKP ve hatta
Türk siyaseti ve devleti ara seçimi göze alamaz çünkü eksilme malum
seçim merkezlerinde olacağından DTP yani terör zihniyeti yine kesin
favori olacak ve o çevreler yapılacak seçimi bütün dünyaya referandum,
sonucunu da zafer diye sunacaklar. 5.) Bunun önüne geçmek için de
eksiler yerlerde ara seçim yapmak yerine genel seçim kararı alınacak...
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz