Bahçeli'yi anlatan iki olay!
1 sayfadaki 1 sayfası
Bahçeli'yi anlatan iki olay!
Bahçeli'yi anlatan iki olay!
Birinci olay:
Cemal Enginyurt’u bilirsiniz.
MHP’nin eski Ordu milletvekili.
Enginyurt delidoludur ama kalbi temiz, kendini iyi yetiştirmiş yiğit bir Karadeniz
delikanlısıdır.
Ülkücü hareket için cefa çekmiş, 12 Eylül sürecinde hapis yatmıştır.
Kamuoyu Cemal’i daha çok Meclis’teki malum olaydan tanır.
2000 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde sevgili Sadi Somuncuoğlu bey MHP’den aday olmak ister.
Meclis’teki arbede!
Devlet Bahçeli bu isteme hiçbir gerekçe ileri sürmeden şiddetle itiraz eder.
Sadi bey, MHP’den birini gösterin ben aday olmam, ancak aday göstermezseniz ben adaylık dilekçemi vereceğim der.
Devlet bey işi emrivakiye döker ve olamazsın ültimatomunu verir.
Sadi bey tehdit kokan emri umursamaz ve adaylık dilekçesini vermek için TBMM Başkanlık makamının yolunu tutar.
Somuncuoğlu’nun önü Meclis’in merdivenlerinde MHP milletvekillerince kesilir.
Ricalar,
yakarmalar ve telkinler derken tam bu süreçte iknaya gelen
milletvekillerinden biri Sadi beyin korumalarıyla sürtüşür ve bazı
tatsızlıklar olur.
Polis korumalarıyla sürtüşen isim o dönem Ordu milletvekili olan Cemal Enginyurt’tur.
Konu ertesi gün adliyeye intikal eder ve yargılama başlar.
Birkaç yıl süren yargılama sonucunda 3.5 yıl ceza alan Enginyurt konuyu Yargıtay’a temyize götürür.
Cemal bey bu süreçte emekli de olamadığı için geçim zorluğuna düşer ve lokantacılığa
başlar.
Enginyurt, Yargıtay’dan temyizi beklerken kendine bir türlü randevu vermeyen Bahçeli’yle bir yerde karşılaşır.
Cemal Enginyurt
Devlet bey sorar: “Cemal bey ne yapıyorsunuz?”
Enginyurt: “Yargıtay kararını bekliyorum efendim.”
Bahçeli: “İş olarak ne yapıyorsunuz?”
Enginyurt: “Emekliliğime zaman var. Geçinmek için lokantacılık yapıyorum, ama tadı yok.”
Bahçeli: “Ne yapmayı düşünüyorsunuz?”
Enginyurt: “Bilmiyorum. Sizin önereceğiniz bir şey var mı efendim?”
Bahçeli: “Hayır hayır yok.”
Cemal Enginyurt’un aklına bir muziplik gelir ve Bahçeli’ye sorar:
- “Efendim benim kayınbiraderim Almanya’da işçi. Temizlik şirketinde çalışıyor. Bana da gel sen de temizlikçilik yap diyor.”
Bahçeli hemen müdahale eder:
- “Sahi mi diyorsunuz Cemal bey, madem öyle ne bekliyorsunuz, gitsenize... Almanya’da maaş euro’yla. İyi para alırsınız.”
Bu
anekdotu sevgili Cemal’in ağzından bire bir dinlemiş ve partisinin
mebusuna Almanya’da temizlikçiliği layık gören Bahçeli için vaaay be
demiştim!
Cezası onaylandı!
Peki Yargıtay sonucu ne mi oldu?
Cemal Enginyurt’un cezası onaylandı.
Bu onay sonrasında geçmiş olsun için aradığım Cemal kardeşime sordum:
- “Bahçeli aradı mı seni?”
Cemal Enginyurt içini çekti:
- “Nerdeee!”
Telefonu kapatınca düşündüm.
Cemal’in Sadi beyle şahsi bir mes’elesi
yoktu.
Genel başkanın arzusu ya da isteği deyip gitti ve o olaylar gelişti.
Peki böyle bir tabloda Bahçeli’nin takındığı tutum doğru mudur?
Yorum sizin efendim.
İkinci olay:
Adı: Nursafa Pandar.
Emekli tuğgeneral.
Nursafa Paşa olayı!
2000 yılında yapılan MHP büyük kongresinde Bahçeli’nin partiye aldığı isim.
Bahçeli katılım öncesinde Nursafa Pandar’a şunu söyler:
- “Paşam partimizin genel sekreteri olacaksınız.”
Nursafa bey şaşkın:
-
“Efendim parti tüzüğünü okudum. Genel sekreterlik genel başkan sonrası
bir makam. Bana ağır gelir. Ben parti kadrolarını da tanımam.”
Bahçeli: “Sen benim vekilimsin paşam. Genel sekreter olacaksın.”
Pandar: “Görevi layıkıyla yapamam ve sizi üzer diye endişelenirim.”
Bahçeli: “Sizi çok iyi etüt ettim paşam. Ölene kadar beraberiz. Benim gölgem
olacaksınız.”
Pandar: “Sağ olun efendim. Allah mahçup etmesin beni.”
Kurultay Bahçeli’nin önerdiği Pandar’ı oybirliğiyle yönetime seçer.
Nursafa
beyin bu şekilde tepeden inip zirveye oturması parti kamuoyunda Bahçeli
kendinden sonra gelecek genel başkanı yetiştiriyor yorumlarına sebep
olur.
Paşa, Devlet beyin bir dediğini iki etmeyerek tamı tamına 3 yıl genel sekreterlik yapar.
Derken Bahçeli 2002’de Kemal Derviş’in erken seçim istemine omuz verir ve bilinen yayla açıklamasını yapar.
Baraj altı ikazı!
Nursafa beyin bu karara tepkisi şu olur:
- “Efendim erken seçim kararından endişeliyim. Ekonomik kriz ortamında baraj altı kalırız diye korkarım.”
Bahçeli hiddetlenir ve bu eleştiriden dolayı Pandar’ı odadan kovar ve hatta defterden siler.
Aradan
yıllar geçer bir kez olsun Nursafa beyin hastalık, bayram ve özel gün
kutlama mesajlarına geri dönmez, yani cevap bile vermez.
Derken geçtiğimiz günlerde gazetelerde bir haber:
-MHP eski Genel Sekreteri Nursafa Pandar DSP’den Silivri adayı oluyor.
Bunun da yorumunu size bırakıyorum
efendim...
NOT: Yıllardır topa tutulan Aytaç Durak’ın
AKP’den dışlandıktan sonra önce CHP’ye gidip oraya kabul edilmeme
sonrasında MHP’ye alınması olayı sadece MHP’nin getirildiği ilkesizlik
noktasını değil aynı zamanda Devlet Bahçeli’de zuhur eden seçim
yenilgisi korkusunu da gözler önünü seriyor. Devlet bey belli bir oy
oranını tutturmak ve koltuğunu korumak için bakın neler yapıyor...
İKİNCİ NOT: Dünkü yazımın başlığı “Ankara’da
delalet, Cizre’de şahadet” olacağına, yazıişlerindeki teknik hata
sonucu “Ankara’da adalet, Cizre’de şehadet” olarak çıkmıştır.
Düzeltiyoruz..
Birinci olay:
Cemal Enginyurt’u bilirsiniz.
MHP’nin eski Ordu milletvekili.
Enginyurt delidoludur ama kalbi temiz, kendini iyi yetiştirmiş yiğit bir Karadeniz
delikanlısıdır.
Ülkücü hareket için cefa çekmiş, 12 Eylül sürecinde hapis yatmıştır.
Kamuoyu Cemal’i daha çok Meclis’teki malum olaydan tanır.
2000 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde sevgili Sadi Somuncuoğlu bey MHP’den aday olmak ister.
Meclis’teki arbede!
Devlet Bahçeli bu isteme hiçbir gerekçe ileri sürmeden şiddetle itiraz eder.
Sadi bey, MHP’den birini gösterin ben aday olmam, ancak aday göstermezseniz ben adaylık dilekçemi vereceğim der.
Devlet bey işi emrivakiye döker ve olamazsın ültimatomunu verir.
Sadi bey tehdit kokan emri umursamaz ve adaylık dilekçesini vermek için TBMM Başkanlık makamının yolunu tutar.
Somuncuoğlu’nun önü Meclis’in merdivenlerinde MHP milletvekillerince kesilir.
Ricalar,
yakarmalar ve telkinler derken tam bu süreçte iknaya gelen
milletvekillerinden biri Sadi beyin korumalarıyla sürtüşür ve bazı
tatsızlıklar olur.
Polis korumalarıyla sürtüşen isim o dönem Ordu milletvekili olan Cemal Enginyurt’tur.
Konu ertesi gün adliyeye intikal eder ve yargılama başlar.
Birkaç yıl süren yargılama sonucunda 3.5 yıl ceza alan Enginyurt konuyu Yargıtay’a temyize götürür.
Cemal bey bu süreçte emekli de olamadığı için geçim zorluğuna düşer ve lokantacılığa
başlar.
Enginyurt, Yargıtay’dan temyizi beklerken kendine bir türlü randevu vermeyen Bahçeli’yle bir yerde karşılaşır.
Cemal Enginyurt
Devlet bey sorar: “Cemal bey ne yapıyorsunuz?”
Enginyurt: “Yargıtay kararını bekliyorum efendim.”
Bahçeli: “İş olarak ne yapıyorsunuz?”
Enginyurt: “Emekliliğime zaman var. Geçinmek için lokantacılık yapıyorum, ama tadı yok.”
Bahçeli: “Ne yapmayı düşünüyorsunuz?”
Enginyurt: “Bilmiyorum. Sizin önereceğiniz bir şey var mı efendim?”
Bahçeli: “Hayır hayır yok.”
Cemal Enginyurt’un aklına bir muziplik gelir ve Bahçeli’ye sorar:
- “Efendim benim kayınbiraderim Almanya’da işçi. Temizlik şirketinde çalışıyor. Bana da gel sen de temizlikçilik yap diyor.”
Bahçeli hemen müdahale eder:
- “Sahi mi diyorsunuz Cemal bey, madem öyle ne bekliyorsunuz, gitsenize... Almanya’da maaş euro’yla. İyi para alırsınız.”
Bu
anekdotu sevgili Cemal’in ağzından bire bir dinlemiş ve partisinin
mebusuna Almanya’da temizlikçiliği layık gören Bahçeli için vaaay be
demiştim!
Cezası onaylandı!
Peki Yargıtay sonucu ne mi oldu?
Cemal Enginyurt’un cezası onaylandı.
Bu onay sonrasında geçmiş olsun için aradığım Cemal kardeşime sordum:
- “Bahçeli aradı mı seni?”
Cemal Enginyurt içini çekti:
- “Nerdeee!”
Telefonu kapatınca düşündüm.
Cemal’in Sadi beyle şahsi bir mes’elesi
yoktu.
Genel başkanın arzusu ya da isteği deyip gitti ve o olaylar gelişti.
Peki böyle bir tabloda Bahçeli’nin takındığı tutum doğru mudur?
Yorum sizin efendim.
İkinci olay:
Adı: Nursafa Pandar.
Emekli tuğgeneral.
Nursafa Paşa olayı!
2000 yılında yapılan MHP büyük kongresinde Bahçeli’nin partiye aldığı isim.
Bahçeli katılım öncesinde Nursafa Pandar’a şunu söyler:
- “Paşam partimizin genel sekreteri olacaksınız.”
Nursafa bey şaşkın:
-
“Efendim parti tüzüğünü okudum. Genel sekreterlik genel başkan sonrası
bir makam. Bana ağır gelir. Ben parti kadrolarını da tanımam.”
Bahçeli: “Sen benim vekilimsin paşam. Genel sekreter olacaksın.”
Pandar: “Görevi layıkıyla yapamam ve sizi üzer diye endişelenirim.”
Bahçeli: “Sizi çok iyi etüt ettim paşam. Ölene kadar beraberiz. Benim gölgem
olacaksınız.”
Pandar: “Sağ olun efendim. Allah mahçup etmesin beni.”
Kurultay Bahçeli’nin önerdiği Pandar’ı oybirliğiyle yönetime seçer.
Nursafa
beyin bu şekilde tepeden inip zirveye oturması parti kamuoyunda Bahçeli
kendinden sonra gelecek genel başkanı yetiştiriyor yorumlarına sebep
olur.
Paşa, Devlet beyin bir dediğini iki etmeyerek tamı tamına 3 yıl genel sekreterlik yapar.
Derken Bahçeli 2002’de Kemal Derviş’in erken seçim istemine omuz verir ve bilinen yayla açıklamasını yapar.
Baraj altı ikazı!
Nursafa beyin bu karara tepkisi şu olur:
- “Efendim erken seçim kararından endişeliyim. Ekonomik kriz ortamında baraj altı kalırız diye korkarım.”
Bahçeli hiddetlenir ve bu eleştiriden dolayı Pandar’ı odadan kovar ve hatta defterden siler.
Aradan
yıllar geçer bir kez olsun Nursafa beyin hastalık, bayram ve özel gün
kutlama mesajlarına geri dönmez, yani cevap bile vermez.
Derken geçtiğimiz günlerde gazetelerde bir haber:
-MHP eski Genel Sekreteri Nursafa Pandar DSP’den Silivri adayı oluyor.
Bunun da yorumunu size bırakıyorum
efendim...
NOT: Yıllardır topa tutulan Aytaç Durak’ın
AKP’den dışlandıktan sonra önce CHP’ye gidip oraya kabul edilmeme
sonrasında MHP’ye alınması olayı sadece MHP’nin getirildiği ilkesizlik
noktasını değil aynı zamanda Devlet Bahçeli’de zuhur eden seçim
yenilgisi korkusunu da gözler önünü seriyor. Devlet bey belli bir oy
oranını tutturmak ve koltuğunu korumak için bakın neler yapıyor...
İKİNCİ NOT: Dünkü yazımın başlığı “Ankara’da
delalet, Cizre’de şahadet” olacağına, yazıişlerindeki teknik hata
sonucu “Ankara’da adalet, Cizre’de şehadet” olarak çıkmıştır.
Düzeltiyoruz..
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz