"YERLİ MALI KULLANMALI"
1 sayfadaki 1 sayfası
"YERLİ MALI KULLANMALI"
"YERLİ MALI KULLANMALI"
Geçtiğimiz hafta “Yerli Malları” haftasıydı; Cumhuriyet’in ilk “10
yılında” halkı, yabancı, ithal malı ürünler almaktan vazgeçirmek,
“yerli malı kullanmaya” teşvik etmek için radyoda, gazetelerde
yazılarla teşvik etmek için başlatılan kampanya! Şimdilerde, artık
halkı teşvike pek hacet yok gibi; her şeyin, hatta otomobil ve
kamyonların yerlileri var ve ithal edilenleri aratmıyor! Bazen ithal
malı diye aldığımız ürünler “Made in Turkey” çıkıyor! Küreselleşme
budur!
“Yerli Malları” haftalarında “biz çocuklar” “Yerli malı
kullanmalı” diye radyoda da sık sık çalınan bir “cıngıl” söylerdik!
Ankara’da şimdi Opera binası Sergi Evi’nde, İstanbul’da Galatasaray
bahçesinde, “Yerli Malları” sergileri kurulur, yerli malları buradaki
tezgâh gibi “pavyonlarda” teşhir edilirdi! Sonraları bu sergilere
rahmetli Dr. Behçet Uzun’un eseri olan “İzmir Fuarı” da katıldı.
Hatırlarım;
otuzlu yıllarda, İstanbul Yerli Mallar sergisinde bir Türk ustasının
yaptığı yerli malı elektrikli su pompasını gördüğümde sevinçten
havalara uçmuştum! Zira, o zamana kadar, tekel maddeleri olan ve devlet
tarafından üretilen sigara, kibrit, rakı ve tuzdan başka her şey, hatta
çivi, çekiç, zincir, pencere camı, şişe ve bardak vb. bile dışarıdan
ithal ediliyordu! Cumhuriyet’in ilk on yılının ekonomik hamleleriyle
endüstri adeta sıfırdan kuruldu. Şişe Cam, Kayseri Kumaş İplik, Karabük
Demir-Çelik Fabrikası hamlenin öncüleriydi!
Giyim kuşam!
Erkek
şapkaları (özellikle “Borsalino” markalı İtalyan şapkaları bile ithal
edilir. İstanbul’da Yüksek Kaldırım’da “fötr, melon, röleve, hasır”
şapkaların da satıldığı dükkânlarda temizlenirdi!
Kadın
elbiselerinde Figaro Modaevi meşhurdu. Kadın şapkaları alanında bir de
Emilya vardı! Bu tatlısu frengi hanımlar defileler için Paris’e gider,
son modelleri adeta çalıp getirler, Türkiye’de dikerlerdi... Bu tekeli,
Beyoğlu’nun ilk Türk kadın terzileri Güzide Orbay ve Calibe (Ömer
Seyfettin’in eşi) atölyeler açarak kırdılar. Onlar da Paris’ten
modeller, “patronlar” getirdiler, işleri büyük ölçüde yabancıların
elinden aldılar. Ankara’da ve İstanbul’da defileler düzenleyerek
varlıklı hanımları, bakan eşlerini giydirdiler! Kadın çamaşırlarında en
önde gelen mağaza Beyoğlu’ndaki “Eskenazi” idi. Kadın korseleri,
sutyenleri “Russel” marka, erkek tıbbi korseleri “Kifides” idi!
Sutyenler İstanbul’da pazarlarda “İkizlere başlık” diye satılırdı!
Erkek
çorapları ve ipek çorapları yerli idi. Ama lüksleri Paris’ten gelirdi.
İpek kadın çoraplarında sökük olunca, pasajlardaki özel tezgâhlara
“çekilir”, tamir edilirdi! Sonra, harp yıllarında naylon çorap dönemi
başladı, “çektirme” bitti. Naylon çoraplar önceleri Amerika’dan kaçak
getirilirdi. Harpten sonra da Amerikan denizciler “hediye” olarak
getirdiler! Kadın çorapları önce jartiyerli idi, sonra “külot” çoraplar
çıktı! Unutuyordum; o zamalar bir de Amerikan ordu pazarlarından
beslenen PX mağazaları vardı, kaçak mallar bu mağazalarda satılırdı!
Erkekler için
Erkek
elbiselerinin, paltolarının kumaşları da çoğu zaman ithaldi. “Tüccar
Terzi” denilen terziler dışarıdan ithal ettikleri kumaşlarla
müşterilere elbise dikerlerdi. Bunların meşhurları Pilüris Peltekis ve
Ekonomides adlı Rumlardı. Sonra bu alana Türk terziler de girdiler,
mesela ünlü terzi rahmetli
İzzet!
Ismarlama
elbise yapılırken en az iki prova gerekliydi. Terzi veya kalfası önce
ölçüleri alır, sonra ilk şekli üzerleri kesilen bir “patrona” göre
iğnelenir, ikinci provada elbise iyice şekil alır, hatalar düzeltilir
ve bundan sonra elbise hazır olunca müşteriye teslim edilirdi!
Ayakkabılar
Ayakkabılara
gelince bunların çoğu semt ayakkabıcıları ürünü, varlıklı erkeklerin
giydikleri de ısmarlama! Meşhur ayakkabıcılar İsmail Kemal ve
“Mahmut”... Kadınlar için Paçikakis! Daha sonra Beykoz Deri Fabrikası
ayakkabıları! Erkek gömleklerine gelince Beyoğlu’nda Galatasaray’da
Zara! Önce ısmarlama, sonra “hazır”.
Modalar
Kadın
modası her mevsim değişirdi. Gençliğimizde çok sevdiğimiz, seyrine
doyum olmayan dekolte kollar, kısa etekler ve sonra da “mini” etekler.
Mayolara
gelince; plajlardan önce “deniz hamamlarında” (ya bir de bunlar vardı,
ayrı konu) tek parça eteklikli mayolar. Sonra iki parçalı, nihayet
“bikini” ve tanga! Sonra ne olacak bilemem!
Bob Stil
Erkek
modasının en ilginç dönemi “Bob Stil” denen galiba Amerikan filmlerine
göre giyim tarzı! Diz kapaklarına kadar uzun, bolca ceket ve ekseri
beyaz çoraplar, kısa dar pantolon, dik yakalı beyaz gömlek ve sırım
gibi ince bağlanan kravat! Ayakkabılara gelince altı kalın mantarlı
veya sünger. Bu ayakkabıların da önde gelen ustası Mahmut! Bir zamanlar
İstanbul’u bu “Bob Stiller” sarmıştı!
***
FIKRA
Bir
bakan elbiselerini hep Ankara’da diktirmiş. Bakanlıktan düştükten sonra
İstanbul’da bir terziye gitmiş... Kumaşı seçmiş. Terzi bir top kumaş
gerekecek “ deyince eski bakan hem memnun olur, hem de şaşırır ve
sorar: ” Yahu elbisemi Ankara’daki terzim iki toptan yapar. Nasıl
oluyor da burada tek bir top yetiyor? “ Terzi: ” Bağışlayın beni ama
burada, oradaki cesametinizde değilsiniz.
Geçtiğimiz hafta “Yerli Malları” haftasıydı; Cumhuriyet’in ilk “10
yılında” halkı, yabancı, ithal malı ürünler almaktan vazgeçirmek,
“yerli malı kullanmaya” teşvik etmek için radyoda, gazetelerde
yazılarla teşvik etmek için başlatılan kampanya! Şimdilerde, artık
halkı teşvike pek hacet yok gibi; her şeyin, hatta otomobil ve
kamyonların yerlileri var ve ithal edilenleri aratmıyor! Bazen ithal
malı diye aldığımız ürünler “Made in Turkey” çıkıyor! Küreselleşme
budur!
“Yerli Malları” haftalarında “biz çocuklar” “Yerli malı
kullanmalı” diye radyoda da sık sık çalınan bir “cıngıl” söylerdik!
Ankara’da şimdi Opera binası Sergi Evi’nde, İstanbul’da Galatasaray
bahçesinde, “Yerli Malları” sergileri kurulur, yerli malları buradaki
tezgâh gibi “pavyonlarda” teşhir edilirdi! Sonraları bu sergilere
rahmetli Dr. Behçet Uzun’un eseri olan “İzmir Fuarı” da katıldı.
Hatırlarım;
otuzlu yıllarda, İstanbul Yerli Mallar sergisinde bir Türk ustasının
yaptığı yerli malı elektrikli su pompasını gördüğümde sevinçten
havalara uçmuştum! Zira, o zamana kadar, tekel maddeleri olan ve devlet
tarafından üretilen sigara, kibrit, rakı ve tuzdan başka her şey, hatta
çivi, çekiç, zincir, pencere camı, şişe ve bardak vb. bile dışarıdan
ithal ediliyordu! Cumhuriyet’in ilk on yılının ekonomik hamleleriyle
endüstri adeta sıfırdan kuruldu. Şişe Cam, Kayseri Kumaş İplik, Karabük
Demir-Çelik Fabrikası hamlenin öncüleriydi!
Giyim kuşam!
Erkek
şapkaları (özellikle “Borsalino” markalı İtalyan şapkaları bile ithal
edilir. İstanbul’da Yüksek Kaldırım’da “fötr, melon, röleve, hasır”
şapkaların da satıldığı dükkânlarda temizlenirdi!
Kadın
elbiselerinde Figaro Modaevi meşhurdu. Kadın şapkaları alanında bir de
Emilya vardı! Bu tatlısu frengi hanımlar defileler için Paris’e gider,
son modelleri adeta çalıp getirler, Türkiye’de dikerlerdi... Bu tekeli,
Beyoğlu’nun ilk Türk kadın terzileri Güzide Orbay ve Calibe (Ömer
Seyfettin’in eşi) atölyeler açarak kırdılar. Onlar da Paris’ten
modeller, “patronlar” getirdiler, işleri büyük ölçüde yabancıların
elinden aldılar. Ankara’da ve İstanbul’da defileler düzenleyerek
varlıklı hanımları, bakan eşlerini giydirdiler! Kadın çamaşırlarında en
önde gelen mağaza Beyoğlu’ndaki “Eskenazi” idi. Kadın korseleri,
sutyenleri “Russel” marka, erkek tıbbi korseleri “Kifides” idi!
Sutyenler İstanbul’da pazarlarda “İkizlere başlık” diye satılırdı!
Erkek
çorapları ve ipek çorapları yerli idi. Ama lüksleri Paris’ten gelirdi.
İpek kadın çoraplarında sökük olunca, pasajlardaki özel tezgâhlara
“çekilir”, tamir edilirdi! Sonra, harp yıllarında naylon çorap dönemi
başladı, “çektirme” bitti. Naylon çoraplar önceleri Amerika’dan kaçak
getirilirdi. Harpten sonra da Amerikan denizciler “hediye” olarak
getirdiler! Kadın çorapları önce jartiyerli idi, sonra “külot” çoraplar
çıktı! Unutuyordum; o zamalar bir de Amerikan ordu pazarlarından
beslenen PX mağazaları vardı, kaçak mallar bu mağazalarda satılırdı!
Erkekler için
Erkek
elbiselerinin, paltolarının kumaşları da çoğu zaman ithaldi. “Tüccar
Terzi” denilen terziler dışarıdan ithal ettikleri kumaşlarla
müşterilere elbise dikerlerdi. Bunların meşhurları Pilüris Peltekis ve
Ekonomides adlı Rumlardı. Sonra bu alana Türk terziler de girdiler,
mesela ünlü terzi rahmetli
İzzet!
Ismarlama
elbise yapılırken en az iki prova gerekliydi. Terzi veya kalfası önce
ölçüleri alır, sonra ilk şekli üzerleri kesilen bir “patrona” göre
iğnelenir, ikinci provada elbise iyice şekil alır, hatalar düzeltilir
ve bundan sonra elbise hazır olunca müşteriye teslim edilirdi!
Ayakkabılar
Ayakkabılara
gelince bunların çoğu semt ayakkabıcıları ürünü, varlıklı erkeklerin
giydikleri de ısmarlama! Meşhur ayakkabıcılar İsmail Kemal ve
“Mahmut”... Kadınlar için Paçikakis! Daha sonra Beykoz Deri Fabrikası
ayakkabıları! Erkek gömleklerine gelince Beyoğlu’nda Galatasaray’da
Zara! Önce ısmarlama, sonra “hazır”.
Modalar
Kadın
modası her mevsim değişirdi. Gençliğimizde çok sevdiğimiz, seyrine
doyum olmayan dekolte kollar, kısa etekler ve sonra da “mini” etekler.
Mayolara
gelince; plajlardan önce “deniz hamamlarında” (ya bir de bunlar vardı,
ayrı konu) tek parça eteklikli mayolar. Sonra iki parçalı, nihayet
“bikini” ve tanga! Sonra ne olacak bilemem!
Bob Stil
Erkek
modasının en ilginç dönemi “Bob Stil” denen galiba Amerikan filmlerine
göre giyim tarzı! Diz kapaklarına kadar uzun, bolca ceket ve ekseri
beyaz çoraplar, kısa dar pantolon, dik yakalı beyaz gömlek ve sırım
gibi ince bağlanan kravat! Ayakkabılara gelince altı kalın mantarlı
veya sünger. Bu ayakkabıların da önde gelen ustası Mahmut! Bir zamanlar
İstanbul’u bu “Bob Stiller” sarmıştı!
***
FIKRA
Bir
bakan elbiselerini hep Ankara’da diktirmiş. Bakanlıktan düştükten sonra
İstanbul’da bir terziye gitmiş... Kumaşı seçmiş. Terzi bir top kumaş
gerekecek “ deyince eski bakan hem memnun olur, hem de şaşırır ve
sorar: ” Yahu elbisemi Ankara’daki terzim iki toptan yapar. Nasıl
oluyor da burada tek bir top yetiyor? “ Terzi: ” Bağışlayın beni ama
burada, oradaki cesametinizde değilsiniz.
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz