Mesut Yılmaz CHP ile gizli pazarlık yapıyor!

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Mesut Yılmaz’dan randevu ister.
Öztrak malum DSP-ANAP-MHP hükümeti döneminde Hazine Müsteşarı’ydı. Dolayısıyla Mesut beyle yakın bir dostluğu var.
Buluşmada Faik bey Mesut beye şunları söyler:
“Efendim
ben CHP’nin Rize ili müfettişiyim. Bölgeyi gezdim. Sizin ağırlığınızı
ve etkinizi bire bir gözlemledim. Siz bağımsızsınız. CHP’yi
desteklerseniz gücümüz artar.”
Mesut Yılmaz Öztrak’a aynen şu karşılığı verir:
“AKP’yi indirmek adına bir şartla böyle bir desteği veririm.”
Öztrak: “Nedir efendim?”
Mesut Yılmaz:
“Ben bütün il düzeyinde CHP’ye destek vereceğim, ama CHP de Ardeşen ile Çayeli ilçelerinde bize destek olsun.”
Faik bey şaşırır:
“Size destek derken kastınız?”
Mesut Yılmaz:
“ANAP’ı
kastediyorum. CHP şayet Ardeşen ile Çayeli’de Anavatan adaylarına
destek olursa ben ve arkadaşlarım ve hatta bütün ANAP örgütü diğer
yerlerde CHP’ye destek olur.”
Mesut Bey bu bölümde bir ayrıntı veriyor:
-
“Bakın araştırın göreceksiniz ki gerek Ardeşen’de, gerek de Çayeli’nde
zaten ANAP adayları başa güreşiyor, yani seçimin favorisidir.
Dolayısıyla CHP eğer bu ilçelerde aday göstermeyip ANAP adaylarını
desteklerse, biz de il merkezi dahil diğer ilçelerde CHP’ye destek
oluruz.”
Faik Öztrak:
- “Size en yakın zamanda cevap vereceğiz efendim.”
Bugün itibarıyla sonuç şudur:
CHP’den Mesut Yılmaz’ın teklifine henüz bir cevap verilmemiştir.
Ancak...
CHP bu süreçte il düzeyinde bazı adımlar atmıştır.
Örneğin ANAP’ın Ardeşen’e aday yapmak istediği Temel Eryılmaz’a, “Bizden aday ol” teklifini yapmıştır.
Eryılmaz ise CHP’ye evet dememiştir.
CHP’nin son teklifi ise şu olmuştur:
- “Bağımsız aday ol destekleyelim. ANAP’tan olursan biz de aday gösteririz.”
Bilgilerime göre CHP ile temaslar hâlâ devam ediyor.
Mesut Yılmaz’ın bu çok ilgili tutumu, onun 29 Mart seçimleri sonrasında bazı hesaplarının olduğunu teyit ediyor.
Yılmaz, belli ki tapulu arazisini elden çıkarma niyetinde değildir.
60
bine yaklaşan nüfusuyla Rize’nin en büyük kazası olan Ardeşen ile
ikinci büyük ilçe olan Çayeli’yi AKP zihniyetinden kurtarmak, Yılmaz
için bölge bağlamında önemli bir güç gösterisi olacaktır.


Katliamın olacağını Ankara biliyordu!
İsrail’in en önemli gazetesi Haaretz bakın dün neler yazdı:
Tarih: 18 Aralık 2008.
İsrail
Başbakanı Olmert, Savunma Bakanı Barak ve Dışişleri Bakanı Livni,
Savunma Kuvvetleri Merkez Karargâhı’nda bir araya gelir ve Gazze
katliamı için karar alır.
Tarih: 25 Aralık 2008.
İsrail Dışişleri
Bakanı ve Kadima Partisi Genel Başkanı Tzipi Livni, Mısır Devlet
Başkanı Mübarek ile Dışişleri Bakanı Ahmet Ebul Geyt’e Gazze’yi
bombalayacaklarını iletir.
Bu tarihten üç gün öncesine gidelim.
Tarih: 22 Aralık 2008.
İsrail
Başbakan’ı Olmert Ankara’ya gelir ve Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan
Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Babacan’la toplamda 5 saat süren uzun
görüşmeler yapar.
Görüşme öncesinden bir ayrıntı:
Filistin Başbakanı İsmail Haniye, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı arayarak şunları söyler:
- “Lütfen Olmert’e söyleyin. Gazze’deki kuşatmayı kaldırsın. İnsanlarımız perişan.”
Erdoğan: “Mutlaka konuşacağım”.
Evet Olmert’le görüşme böyle bir iklimde yapılıyor ki Gazze’nin gündeme gelmemesi mümkün değil.
Burada bir parantez açalım.
Türkiye’nin özel bir konumu da var.
Hayır, kastım tarihi misyonu, şu bu değil. Ankara’nın barış için fiili olarak devrede olması.
Evet,
Türkiye bir buçuk yıldır Filistin-İsrail arasında mekik dokuyor, dahası
Suriye konusunda ise resmi olarak arabuluculuk yapıyor.
Bunun anlamı Türkiye’nin konuyla direkt alakalı ülke oluşudur.
Şimdi bütün bunları bir araya getirip soralım:
Gazze’ye yapılacak saldırı için Mısır’a bilgi veriliyor da Ankara’ya verilmez mi?
Öyle ya bugün Türkiye’nin konumu Kahire’den çok daha önemli.
Muhatapları elbette yalanlayacaktır, ama oluşan kanaat Ankara’nın bundan bir ölçüde olsa da haberdar olduğudur.
Eğer bu iddia doğru ise bu katliama ortak olmaktır.
Yok doğru değilse oradaki vahamet de buna yakındır.
Öyle, çünkü Türkiye’nin düşürüldüğü pozisyona bakar mısınız!
Sen
işi gücü bırak, defalarca Suriye’ye git, İsrail ile Suriye’yi
barıştırmak için BM’lerde uğraş çabala, ama İsrail sana Mısır kadar
bile değer vermesin!
Hani siz büyük ülke idiniz?
Hani Türkiye’nin itibarını artırmıştınız!
Bazıları haberdar olma ihtimaline Başbakan’ın gösterdiği tepkiyi ileri sürüp yalanlayabilir!
Ne yani, Başbakan aferin İsrail mi diyecekti!
Onun
söylediği “Bu, bize yapılan saygısızlıktır” beyanı bile aslında ipucu
niteliğindedir ki bu beyan Olmert’e yapılan, “Gazze’ye girmeyin”
ısrarının umursanmaması şeklinde de yorumlanabilir.
Ankara haberdar ya da değil, iki halde de kroke durumundadır.
Tayyip bey ve şurekâsı atıp tutmaları bırakıp somut adım atmalıdır?
Mesela ne mi yapmalı?
İsrail uçakların Türkiye’de uçuş izinlerini süresiz olarak iptal etmelidir!
Yapmazlar,
yapamazlar, çünkü bu iktidar İsrail ve ABD desteğiyle var olmuştur ve
varlığını onların örtülü desteğiyle sürdürmektedir.
Değilse hodri meydan!