İstanbul Üniversitesi'nin fethi de hadis-i şerifle müjdelenmiş miydi?
1 sayfadaki 1 sayfası
İstanbul Üniversitesi'nin fethi de hadis-i şerifle müjdelenmiş miydi?
İstanbul Üniversitesi'nin fethi de hadis-i şerifle müjdelenmiş miydi?
Sevgili Peygamberimizin Kostantiniye şehrinin İslam adına fetholunacağını asırlar önceden haber verdiğini bildiren hadisler var.
Peki İstanbul Üniversitesi’nin fethi için benzer bir hadis var mıydı?
Hayır
saçmalamıyorum, tersine dün Buhari ve Müslim’in Sahih’i, İmam
Maliki’nin Muvattası, Tirmizi’nin Cami’i ve Ebu Davut’un Sunen’i gibi
herkesin kabul ettiği makbul hadis eserlerinde böyle bir şeyin olup
olmadığını soruşturdum.
Ulaşabildiğim bir sonuç yok ama önceki günkü
rektör atamasın bazı çevrelerce İstanbul’un fethinde başka bir boyut
gibi bakıldığı sır değildir.
Evet Başbakanımızın aile doktoru Yunus
Söylet’in evrensel kurallara uyulmaksızın rektör olarak tayin
edilmesini böyle mütalaa edenler var.
Hayır hayır bunlar marjinal bir azınlık da değil, tersine ülkeyi yönetenlerdir.
Mübalağa mı ediyorum!
Sorarım
size böyle bir anlayış ya da bakış olmasaydı, 483 oy alan ve birinci
gelen Ali Akyüz değil de Başbakan’ın özel hekimi olan Söylet hiç
dayatılır mıydı?
Söylesinler bakalım hangi kusuru, eksiği ve gediği vardı Akyüz hocanın?
Kendi cemaat ya da cemiyetlerine mensup olmamak kusur ise bu ülkenin çok önemli yekünü öyledir.
Beni
dehşete düşüren olgu, bu korkunç fetih saptırmasının yanı sıra
Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Abdullah Gül’ün yaptığı ayrımcılıktır!
Sorarım size bir cumhurbaşkanı nasıl böyle davranabilir?
Ülke birliği ve bütünlüğünün simgesi ve sembolü olan biri vatandaşları arasında nasıl böyle bir ayırıma gidebilir?
Bu bakışı simgeleyen son ataması ceza yasalarında olmasa da vicdanlarda suçtur.
Abdullah Gül yaptığı bu atamayla, ’O benim Cumhurbaşkanım değil’diyenlerin elini güçlendirmiştir.
Evet Cumhurbaşkanımız alenen siz ve biz ayrımcılığını yapmıştır.
Hem sormak isterim bu iş nereye kadardır?
Devleti
fethe belediyelerden başladınız, sırasıyla bakanlıkları, bürokrasiyi,
polisi, yargının önemli bir bölümünü, iş dünyası ve örgütlerinin
çoğunluğunu, sendikaları, özerk kurumları, medyayı ve sermayeyi ele
geçirdiniz.
Şimdi sıra üniversitelerdedir.
Ondan sonra final Silahlı Kuvvetler’de mi olacak? İyi de bütün bunları niçin yapıyorsunuz?
Siz kimsiniz, bu ülkeden değil misiniz?
Amacınız, hedefiniz nedir?
Ey ahali bu fetihin amaçsız ve hesapsız olduğunu kim söyleyebilir?
Görmeyen gözlere, duymayan kulaklara ithaf olunur.
NOT: Bütün okuyucularıma iyi seneler diliyorum...
BİR TELEFON GELDİ..
Cemal Enginyurt’tan, Bahçeli’ye!
Önceki
gün Cemal Enginyurt yurtdışından aradı ve özetle şunları söyledi:
“Yazınızdan sonra çok sayıda telefon aldım. Devlet beyin yakınında olan
iki isim, yazılanları yalanla diye benden ricada bulundu, ama onlara
yazılanların eksiği var fazlası yok dedim... Eksik olan şudur. Sayın
Bahçeli bırakın beni sahiplenmeyi, babam vefat edeli aylar oluyor. Ben
yurtdışında kaçak geziyorum, babamın cenazesine bile gidemedim. Bir
telefon edip başsağlığı bile dilemedi. Ben onun eski milletvekiliyim.
Bir başsağlığını layık görmedi bana. Ülkücülere soruyorum, bu tavrı
onaylıyorlar mı? Hiç şüpheleri olmasın, bugün bana, yarın onlaradır.
Ben şahsi davam adına ceza almış ve kaçak geziyor değilim. Ne için ceza
aldığımı ve niçin buralarda olduğumu bütün Türkiye biliyor. Aylardır
10 ve 13 yaşında olan çocuklarımdan ayrıyım. Genel Merkez’den bir kişi
bunlar ne yiyor, ne içiyor, ihtiyacı var mı diye sordu mu. Demek ki
ülkücü vefa bu kadar imiş. Çok yakında ülkeye dönüyorum. Teslim olup
cezamı yatacağım ve çıktınkdan sonra da ülkücülüğü bu hale getirenlerle
dişe diş mücadele edeceğim.”
SORU-YORUM
Spikeriyle evlenen medya patronu kim?
Kısa
bir süre önce ünlü bir medya patronu TV haberlerini sunan bir
hanımefendiyle evlendi. Peki kim midir bu patron?İşte ipuçları: 1) Lise
mezunudur, ama hayatında bir gün bile ilkokula gitmemiş, ilkokulu
dışarıdan bitirmiştir. Sebep ailenin gösterdiği ilkokulda ahlakı
bozulur hassasiyetiydi. 2) Cemaati ya da cemiyeti bu patron için
çocukluğunda şunları söylerdi: “O 15 yaşına geldiğinde İmam-ı
Rabbani’den sonra gelecek olan ikinci bin yılın müceddidi olacak.” 3)
Bu patron daha önce evliydi. Türbanlı birinci eşini boşayıp kendisi
gibi daha önce evli olan başı açık hanımla ikinci evliliğini yaptı. 4)
Medya patronumuzun çok bilinmeyen bir özelliği de Las Vegas’a olan
düşkünlüğüdür. Her yıl en az iki kez Vegas’ı görmeye gider... Peki kim
midir bu patron? Biraz düşünün, ismini hatırlayacağınızdan eminim!
HERGÜN BİR ÇÖKÜŞ !
Ne teğeti ve psikolojisi be adam!
Önceki
gün Toyota, işçilerini eve gönderdi. Dün de Mudurnu’daki MUPİ
Tavukçuluk Tesisleri kriz sebebiyle üretimini durdurdu. Görüyorsunuz
gün geçmiyor ki dev bir tesis kapısına kilit vurmasın. Eylülden
itibaren bu ülkede kriz sebebiyle işini kaybedenlerin sayısı 564 bini
geçti. Devletin rakamlarına göre Kasım ayında sanayi üretimi yüzde 8.5
düşerken, imalat sektöründeki kayıp da yüzde 10.3 oldu. 100 yıldır
ancak deprem sürecinde görülebilen bu büyük aylık düşüş de gösteriyor
ki Türkiye müthiş bir kriz yaşıyor. Hal bu iken Başbakan Erdoğan’ın
ortaya fırlayıp önce “Teğet geçer” deyip ardından “Kriz psikolojiktir,
gerçek değildir” sözlerini etmesi nasıl ciddiye alınır ve sineye
çekilebilir. Ne yani, yüzbinlerin işsiz kalması ve koca koca
fabrikaların kapanması bir anlam taşımıyor mu?
Sevgili Peygamberimizin Kostantiniye şehrinin İslam adına fetholunacağını asırlar önceden haber verdiğini bildiren hadisler var.
Peki İstanbul Üniversitesi’nin fethi için benzer bir hadis var mıydı?
Hayır
saçmalamıyorum, tersine dün Buhari ve Müslim’in Sahih’i, İmam
Maliki’nin Muvattası, Tirmizi’nin Cami’i ve Ebu Davut’un Sunen’i gibi
herkesin kabul ettiği makbul hadis eserlerinde böyle bir şeyin olup
olmadığını soruşturdum.
Ulaşabildiğim bir sonuç yok ama önceki günkü
rektör atamasın bazı çevrelerce İstanbul’un fethinde başka bir boyut
gibi bakıldığı sır değildir.
Evet Başbakanımızın aile doktoru Yunus
Söylet’in evrensel kurallara uyulmaksızın rektör olarak tayin
edilmesini böyle mütalaa edenler var.
Hayır hayır bunlar marjinal bir azınlık da değil, tersine ülkeyi yönetenlerdir.
Mübalağa mı ediyorum!
Sorarım
size böyle bir anlayış ya da bakış olmasaydı, 483 oy alan ve birinci
gelen Ali Akyüz değil de Başbakan’ın özel hekimi olan Söylet hiç
dayatılır mıydı?
Söylesinler bakalım hangi kusuru, eksiği ve gediği vardı Akyüz hocanın?
Kendi cemaat ya da cemiyetlerine mensup olmamak kusur ise bu ülkenin çok önemli yekünü öyledir.
Beni
dehşete düşüren olgu, bu korkunç fetih saptırmasının yanı sıra
Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Abdullah Gül’ün yaptığı ayrımcılıktır!
Sorarım size bir cumhurbaşkanı nasıl böyle davranabilir?
Ülke birliği ve bütünlüğünün simgesi ve sembolü olan biri vatandaşları arasında nasıl böyle bir ayırıma gidebilir?
Bu bakışı simgeleyen son ataması ceza yasalarında olmasa da vicdanlarda suçtur.
Abdullah Gül yaptığı bu atamayla, ’O benim Cumhurbaşkanım değil’diyenlerin elini güçlendirmiştir.
Evet Cumhurbaşkanımız alenen siz ve biz ayrımcılığını yapmıştır.
Hem sormak isterim bu iş nereye kadardır?
Devleti
fethe belediyelerden başladınız, sırasıyla bakanlıkları, bürokrasiyi,
polisi, yargının önemli bir bölümünü, iş dünyası ve örgütlerinin
çoğunluğunu, sendikaları, özerk kurumları, medyayı ve sermayeyi ele
geçirdiniz.
Şimdi sıra üniversitelerdedir.
Ondan sonra final Silahlı Kuvvetler’de mi olacak? İyi de bütün bunları niçin yapıyorsunuz?
Siz kimsiniz, bu ülkeden değil misiniz?
Amacınız, hedefiniz nedir?
Ey ahali bu fetihin amaçsız ve hesapsız olduğunu kim söyleyebilir?
Görmeyen gözlere, duymayan kulaklara ithaf olunur.
NOT: Bütün okuyucularıma iyi seneler diliyorum...
BİR TELEFON GELDİ..
Cemal Enginyurt’tan, Bahçeli’ye!
Önceki
gün Cemal Enginyurt yurtdışından aradı ve özetle şunları söyledi:
“Yazınızdan sonra çok sayıda telefon aldım. Devlet beyin yakınında olan
iki isim, yazılanları yalanla diye benden ricada bulundu, ama onlara
yazılanların eksiği var fazlası yok dedim... Eksik olan şudur. Sayın
Bahçeli bırakın beni sahiplenmeyi, babam vefat edeli aylar oluyor. Ben
yurtdışında kaçak geziyorum, babamın cenazesine bile gidemedim. Bir
telefon edip başsağlığı bile dilemedi. Ben onun eski milletvekiliyim.
Bir başsağlığını layık görmedi bana. Ülkücülere soruyorum, bu tavrı
onaylıyorlar mı? Hiç şüpheleri olmasın, bugün bana, yarın onlaradır.
Ben şahsi davam adına ceza almış ve kaçak geziyor değilim. Ne için ceza
aldığımı ve niçin buralarda olduğumu bütün Türkiye biliyor. Aylardır
10 ve 13 yaşında olan çocuklarımdan ayrıyım. Genel Merkez’den bir kişi
bunlar ne yiyor, ne içiyor, ihtiyacı var mı diye sordu mu. Demek ki
ülkücü vefa bu kadar imiş. Çok yakında ülkeye dönüyorum. Teslim olup
cezamı yatacağım ve çıktınkdan sonra da ülkücülüğü bu hale getirenlerle
dişe diş mücadele edeceğim.”
SORU-YORUM
Spikeriyle evlenen medya patronu kim?
Kısa
bir süre önce ünlü bir medya patronu TV haberlerini sunan bir
hanımefendiyle evlendi. Peki kim midir bu patron?İşte ipuçları: 1) Lise
mezunudur, ama hayatında bir gün bile ilkokula gitmemiş, ilkokulu
dışarıdan bitirmiştir. Sebep ailenin gösterdiği ilkokulda ahlakı
bozulur hassasiyetiydi. 2) Cemaati ya da cemiyeti bu patron için
çocukluğunda şunları söylerdi: “O 15 yaşına geldiğinde İmam-ı
Rabbani’den sonra gelecek olan ikinci bin yılın müceddidi olacak.” 3)
Bu patron daha önce evliydi. Türbanlı birinci eşini boşayıp kendisi
gibi daha önce evli olan başı açık hanımla ikinci evliliğini yaptı. 4)
Medya patronumuzun çok bilinmeyen bir özelliği de Las Vegas’a olan
düşkünlüğüdür. Her yıl en az iki kez Vegas’ı görmeye gider... Peki kim
midir bu patron? Biraz düşünün, ismini hatırlayacağınızdan eminim!
HERGÜN BİR ÇÖKÜŞ !
Ne teğeti ve psikolojisi be adam!
Önceki
gün Toyota, işçilerini eve gönderdi. Dün de Mudurnu’daki MUPİ
Tavukçuluk Tesisleri kriz sebebiyle üretimini durdurdu. Görüyorsunuz
gün geçmiyor ki dev bir tesis kapısına kilit vurmasın. Eylülden
itibaren bu ülkede kriz sebebiyle işini kaybedenlerin sayısı 564 bini
geçti. Devletin rakamlarına göre Kasım ayında sanayi üretimi yüzde 8.5
düşerken, imalat sektöründeki kayıp da yüzde 10.3 oldu. 100 yıldır
ancak deprem sürecinde görülebilen bu büyük aylık düşüş de gösteriyor
ki Türkiye müthiş bir kriz yaşıyor. Hal bu iken Başbakan Erdoğan’ın
ortaya fırlayıp önce “Teğet geçer” deyip ardından “Kriz psikolojiktir,
gerçek değildir” sözlerini etmesi nasıl ciddiye alınır ve sineye
çekilebilir. Ne yani, yüzbinlerin işsiz kalması ve koca koca
fabrikaların kapanması bir anlam taşımıyor mu?
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz