İsrail'i de anlamak gerek

tarafından **Rıza ZELYUT** 2009-01-01, 02:27

İsrail'i de anlamak gerek

Başbakan Erdoğan dün yeni bir Ortadoğu gezisine çıktı. Hedefi de
Gazze'de patlayan çatışmayı durdurmak. İnşallah başarılı olur.
Türkiye'den başka bir ülkenin de bu bölgede barışa katkıda bulunması
mümkün gözükmüyor.
İsrail
ile Araplar, 1948'den bu yana savaşıyor. Bu çatışmalardan Arap güçleri
yenilgiyle çıktılar. Yahudiler, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra bölgede
devletlerini kurdular; Arapları provake ederek çatışma çıkardılar ve bu
devleti yaydılar. Ortada gittikçe katılaşan bir düşmanlık var. Lakin;
Batı dünyası İsrail'in arkasında, Arap dünyası ise parçalanmış durumda.
Bu yüzden İsrail, bölgede istediğini çok rahat yapıyor.
Bu
çatışmalardan zararlı çıkanlar özellikle Filistinliler oldular. Hele
hele Filistin Kurtuluş Örgütü; dinci örgütler tarafından parçalanınca
İsrail'in eli iyice kuvvetlendi.
Bugün İsrail'e küfrederek, beddua
okuyarak sonuca ulaşmak olanaksızdır. Huzurun formülü de bellidir: Arap
dünyası, artık İsrail gerçeğini kabul etmek zorundadır. İsrail ise
kendisini çeviren bu kuvvetli güç ile barış içinde yaşamayı seçmelidir.
Filistinliler; ikide bir İsrail'e roket yağdırırlar; intihar saldırıları düzenlerlerse; bu bölgede barış kurulamaz.
2007'de
bir bölük gazeteci ile ziyaret ettiğimiz İsrail'deki bazı yetkililere;
Filistin'e yapılan saldırıları sormuştuk. Dedikleri şuydu: 'Irak'taki
terör; oradan her gün Türkiye'nin sınırları içindeki şehirlere roket
yağdırsa; Türkiye bunu sineye çeker mi?'
Türkiye'de kimse ağzını
açıp da şunu söyleyemiyor: İsrail; kendisini savunmakta haklıdır.
Lakin; bu işi bizim İstanbul polisinin solculara yaptığı gibi
yapmaktadır. İşte burası yanlıştır.
Hamas; ateşkesi uzatmayarak
İsrail'in eline koz verdi. İsrail yönetimi ise; seçimlerin geldiği bir
ortamda; iç kamuoyuna şirin gözükmek için ölçüsüz güç kullanarak
Türkiye'nin arabuluculuğu ile tüm bölgeyi kapsayacak bir barış
oluşumuna giden yolu tıkadı.
Tekrar ediyorum: İsrail'i kınamakla
bir yere varılamaz. Arap dünyası ve Filistin, İsrail'in hayat hakkını
tanıyan bir anlayışı içine sindirmek zorundadır. İsrail ise daha çok
yayılmak yerine; işgal ettiği yerlerden çekilerek barış içinde yaşamayı
seçmelidir. Türkiye'nin bu konuda üstlendiği rol, çok önemlidir.
Taraflar; Türkiye aracılığı ile barışa doğru kuvvetli adımlar
atabilirler.

TÜRKİYE'NİN GÜCÜ
Suriye'ye yaptığımız
gezide; Türkiye'nin gücünü bir kez daha hissettik. Suriye Enformasyon
Bakanı Prof. Muhsin Bilal; Türkiye'nin Ortadoğu'da barış yaratılması
için aldığı rolden övgüyle söz ediyordu. Bu konuşmada; Türkiye'nin
girişiminin Suriye için bir çıkış kapısı olduğu anlaşılıyordu.
İsrail'in Suriye'den aldığı Golan tepelerini geri vermesi sonucunda iki
ülke arasında barışın sağlanabileceğini hissettik. Bu iş için de
Suriye'nin tek dayanağı Türkiye idi.
Şam'daki ilk özel üniversite
olan Kalavun Üniversitesi'nde öğrencilerin sorularına cevaplar da
verdik. Bu öğrencilerden birisi; Türkiye'nin Ortadoğu'da soyunduğu
arabuluculuk rolüne kuşkuyla bakıyordu. Bu girişimleri o öğrenci
Türkiye'nin nüfuzunu yayma çabaları gibi görüyordu. Belliydi ki bu
kuşku sadece o öğrencinin değil bölgedeki Arap nüfusun bir çoğunun
kafasında bulunuyordu.
Lakin; geldiğimiz noktada; bu tür kuşkuların
olumsuz bir önyargı olduğunu anlıyoruz. Bölgede yaratılacak Türk-Arap
dostluğu, hem terörü önleyecektir hem de İsrail'in ölçüsüz güç
kullanmasını engelleyecektir.
Ortadoğu'nun Türkiye'ye olan ihtiyacı da giderek artmaktadır.
Hemen
belirtelim ki AKP hükümetinin Ortadoğu'daki devletlerle yürüttüğü sıcak
ilişki politikası hem bölge hem Türkiye için çok olumlu sonuçlar
verecektir. Bu politikanın kuvvetlendirilmesi ile ABD'nin BOP denilen
bölücü politikası da devredışı bırakılacaktır.
Başbakan Erdoğan'ın bölgeye yaptığı son gezi de bu anlamda görülmelidir...

Sitemize hoş geldiniz sayın

Misafir

İsrail'i de anlamak gerek

İsrail'i de anlamak gerek