Sadaka asıl Yahudi Hıristiyan kültürüdür
1 sayfadaki 1 sayfası
Sadaka asıl Yahudi Hıristiyan kültürüdür
Sadaka asıl Yahudi Hıristiyan kültürüdür
Başbakan Erdoğan ile zıtlaşmak istemiyorum ama kader onunla beni hep
karşı karşıya getiriyor. Sayın Başbakan; yoksul halka bedava dağıtılan
kömürle ilgili olarak, 'Kültürümüzde sadaka vardır!' diye bir gerekçeye
de sarıldı.
Doğrusu
şudur: Sadaka en ilkin Yahudiler arasında ortaya çıkmıştır. Çünkü
yazılı kaynaklarda sadakanın kökü Tevrat'a dayanır. Oradan da İncil'e
aktarılmıştır. İlk Hıristiyanların yarattığı komünal sistem, bu tür bir
yardımlaşma ile şekilleniyordu.
Bu yardımlaşma biçimi İslam dinine de aktarıldı. Fakat; İslamiyet buna daha akılcı ve yasal bir dayanak getirdi: Zekat
ZEKATINIZI VERİN YETER
Sadaka;
kişilerin gönüllülüğü üzerinde yükselmiştir. Temeli de Allah korkusu ve
Allah'ın sevabını kazanmak duygusudur. İslamiyet; sadakayı içermekle
birlikte; bu dayanışmayı kişilerin arzusuna bırakmamıştır. Kuran; yasa
koyucu kitap olarak Müslümanlara zekat zorunluluğu getirmiştir. Bu da
Kuran'da 32 kez tekrarlanmıştır. Buna göre her Müslüman; malının
-kazancının- 40'ta birini yoksullara vermek zorundadır.
Sistemi
getiren Hz. Muhammed öldükten sonra bazı Müslümanlar zekat vermemek
istemişler ama halife Ebu Bekir bunlara asla fırsat vermemiş ve zekatı
zorla almıştır.
Zekat ile sadaka arasındaki fark çok önemlidir.
Sadaka; kişilerin keyfine göredir; miktarı da belli değildir.
Zekat; zorunludur... Miktarı bellidir.
Sadaka
yasaya bağlanmış değildir; zekat ise şeriat hukukuna göre düzenlenmiş
bir sistemdir. Yani; şeriat toplumlarında yasal bir kurumdur.
Bugün;
Başbakan Erdoğan tarafından yaygınlaştırılan kömür çuvalına dayalı
sistem; ne yazık ki 1400 sene önce getirilen sistemden bile daha
geridedir. Çünkü; zekat sistemi kamusal ve hukuki bir kurum haline
getirilmişken; bugünkü yardım sistemi; miktarı ve hukuki temeli
bulunmayan bir düzenlemedir.
Bugün; sadakayı kültürün parçası saymak; onun dinsel temelli kültürün ürünü olduğunu kabul etmektir.
Nedense günümüzün Müslümanları zekatı hiç hatırlamak istemiyorlar.
İşin ilginç yanı; klasik Sünni teolojide; zekat, İslam'ın beş şartından birisidir. (Sadaka değil!)
İslam'ın
5 şartı içinde bulunmayan türban için yeri göğü inletenler; bunu modern
hukuk sisteminin içine sokmak için anayasa ile oynamaya kalkışanlar; iş
paraya ve mal vermeye gelince birden laikleşiyorlar ve zekatı hiç
hatırlamıyorlar.
Eğer bugün türban için verilen mücadele zekat için de verilseydi; ülkemizde yoksulluk bu kadar yaygın olmazdı.
İşte siyasal İslam budur: Zekatı yok saymak ve onun yerine İslam'ın şartı diye türbanı getirmek ve inananları yanıltmak.
Haydin
ey Müslümanlar! Eğer Kuran'a inanıyorsanız; eğer Peygamber yolunda
iseniz,eğer Ebu Bekir'e, Ömer'e itimat ediyorsanız şu zekatınızı
verin... Bakın o zaman şu ekonomik kriz bile sönüp gidecektir.
Fakat
biliyorum ki, günümüzün Müslümanları paralarına kıymayan, işi lafla
geçiştirip parasız ibadet biçimleriyle kendilerini kandıran
Müslümanlardır.
TÜRKLERDE SADAKA YOKTUR
Başbakan
Erdoğan, 'Sadaka, kültürümüzde vardır!' derken elbette İslami kaynağı
gösteriyordu. Milli kültürümüzde ise sadaka yoktur. Bunun yerine yağma
vardır. Yağma; Türklerin Asya'da ve Güney Doğu Avrupa'da uyguladıkları
bir ekonomik modeldir. Savaş ile ekonomik varlıkları ele geçirmek ve
bölüşmek, yağmadır.
Yağma, sadece dışa dönük değildir. Kabileler
arasında da olur. Aynı zamanda, bir Türk budunu (halkı) kendi hakanının
malını da yağmalardı. Daha doğrusu hakan, 5-6 yılda bir evini ve
saltanat çadırını; adamlarına yağmalatırdı. Böylece; biriktirilen
zenginlik, bölüşülmüş olurdu. Bu geleneğin 14. Yüzyıla kadar devam
ettiğini Dede Korkut Hikayeleri'nde tespit etmekteyiz.
Türkler İslam
dairesine girdikten sonra; sadaka kültürü toplum arasında yaygınlaşmış
ve Osmanlı sarayında sadaka ile ilgili bir daire de oluşturulmuştur.
Günümüzde
sosyal devlet olgusunu, sadaka ile eş gören bir anlayışı dile getirmek
çok yanlıştır. Sosyal devletin yoksul halka yardımı belirli yasal
düzenlemelerle yürütülür. Bu işi de parti örgütleri değil, devlete
bağlı yasal kuruluşlar yapar.
Günümüzde sadakayı savunmak; sosyal
devleti onun üzerine kurmaya kalkışmak halkı dilenci gibi görmektir.
Sayın Başbakan'ın bunu isteyebileceğini hiç sanmıyorum...
Başbakan Erdoğan ile zıtlaşmak istemiyorum ama kader onunla beni hep
karşı karşıya getiriyor. Sayın Başbakan; yoksul halka bedava dağıtılan
kömürle ilgili olarak, 'Kültürümüzde sadaka vardır!' diye bir gerekçeye
de sarıldı.
Doğrusu
şudur: Sadaka en ilkin Yahudiler arasında ortaya çıkmıştır. Çünkü
yazılı kaynaklarda sadakanın kökü Tevrat'a dayanır. Oradan da İncil'e
aktarılmıştır. İlk Hıristiyanların yarattığı komünal sistem, bu tür bir
yardımlaşma ile şekilleniyordu.
Bu yardımlaşma biçimi İslam dinine de aktarıldı. Fakat; İslamiyet buna daha akılcı ve yasal bir dayanak getirdi: Zekat
ZEKATINIZI VERİN YETER
Sadaka;
kişilerin gönüllülüğü üzerinde yükselmiştir. Temeli de Allah korkusu ve
Allah'ın sevabını kazanmak duygusudur. İslamiyet; sadakayı içermekle
birlikte; bu dayanışmayı kişilerin arzusuna bırakmamıştır. Kuran; yasa
koyucu kitap olarak Müslümanlara zekat zorunluluğu getirmiştir. Bu da
Kuran'da 32 kez tekrarlanmıştır. Buna göre her Müslüman; malının
-kazancının- 40'ta birini yoksullara vermek zorundadır.
Sistemi
getiren Hz. Muhammed öldükten sonra bazı Müslümanlar zekat vermemek
istemişler ama halife Ebu Bekir bunlara asla fırsat vermemiş ve zekatı
zorla almıştır.
Zekat ile sadaka arasındaki fark çok önemlidir.
Sadaka; kişilerin keyfine göredir; miktarı da belli değildir.
Zekat; zorunludur... Miktarı bellidir.
Sadaka
yasaya bağlanmış değildir; zekat ise şeriat hukukuna göre düzenlenmiş
bir sistemdir. Yani; şeriat toplumlarında yasal bir kurumdur.
Bugün;
Başbakan Erdoğan tarafından yaygınlaştırılan kömür çuvalına dayalı
sistem; ne yazık ki 1400 sene önce getirilen sistemden bile daha
geridedir. Çünkü; zekat sistemi kamusal ve hukuki bir kurum haline
getirilmişken; bugünkü yardım sistemi; miktarı ve hukuki temeli
bulunmayan bir düzenlemedir.
Bugün; sadakayı kültürün parçası saymak; onun dinsel temelli kültürün ürünü olduğunu kabul etmektir.
Nedense günümüzün Müslümanları zekatı hiç hatırlamak istemiyorlar.
İşin ilginç yanı; klasik Sünni teolojide; zekat, İslam'ın beş şartından birisidir. (Sadaka değil!)
İslam'ın
5 şartı içinde bulunmayan türban için yeri göğü inletenler; bunu modern
hukuk sisteminin içine sokmak için anayasa ile oynamaya kalkışanlar; iş
paraya ve mal vermeye gelince birden laikleşiyorlar ve zekatı hiç
hatırlamıyorlar.
Eğer bugün türban için verilen mücadele zekat için de verilseydi; ülkemizde yoksulluk bu kadar yaygın olmazdı.
İşte siyasal İslam budur: Zekatı yok saymak ve onun yerine İslam'ın şartı diye türbanı getirmek ve inananları yanıltmak.
Haydin
ey Müslümanlar! Eğer Kuran'a inanıyorsanız; eğer Peygamber yolunda
iseniz,eğer Ebu Bekir'e, Ömer'e itimat ediyorsanız şu zekatınızı
verin... Bakın o zaman şu ekonomik kriz bile sönüp gidecektir.
Fakat
biliyorum ki, günümüzün Müslümanları paralarına kıymayan, işi lafla
geçiştirip parasız ibadet biçimleriyle kendilerini kandıran
Müslümanlardır.
TÜRKLERDE SADAKA YOKTUR
Başbakan
Erdoğan, 'Sadaka, kültürümüzde vardır!' derken elbette İslami kaynağı
gösteriyordu. Milli kültürümüzde ise sadaka yoktur. Bunun yerine yağma
vardır. Yağma; Türklerin Asya'da ve Güney Doğu Avrupa'da uyguladıkları
bir ekonomik modeldir. Savaş ile ekonomik varlıkları ele geçirmek ve
bölüşmek, yağmadır.
Yağma, sadece dışa dönük değildir. Kabileler
arasında da olur. Aynı zamanda, bir Türk budunu (halkı) kendi hakanının
malını da yağmalardı. Daha doğrusu hakan, 5-6 yılda bir evini ve
saltanat çadırını; adamlarına yağmalatırdı. Böylece; biriktirilen
zenginlik, bölüşülmüş olurdu. Bu geleneğin 14. Yüzyıla kadar devam
ettiğini Dede Korkut Hikayeleri'nde tespit etmekteyiz.
Türkler İslam
dairesine girdikten sonra; sadaka kültürü toplum arasında yaygınlaşmış
ve Osmanlı sarayında sadaka ile ilgili bir daire de oluşturulmuştur.
Günümüzde
sosyal devlet olgusunu, sadaka ile eş gören bir anlayışı dile getirmek
çok yanlıştır. Sosyal devletin yoksul halka yardımı belirli yasal
düzenlemelerle yürütülür. Bu işi de parti örgütleri değil, devlete
bağlı yasal kuruluşlar yapar.
Günümüzde sadakayı savunmak; sosyal
devleti onun üzerine kurmaya kalkışmak halkı dilenci gibi görmektir.
Sayın Başbakan'ın bunu isteyebileceğini hiç sanmıyorum...
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz