Devrim mi? Karşı devrim mi?
1 sayfadaki 1 sayfası
Devrim mi? Karşı devrim mi?
Devrim mi? Karşı devrim mi?
“(Kürtçe) Dil Bayramı” devam ediyor. Sanatçısından, işadamına,
politikacasına kadar “Yüz Kürt Büyüğü” (!) “Bu bir devrimdir” demişler!
Hasan Pulur kardeşimin kulakları çınlasın; “Terörle bir yere varılmaz”
iddiasına karşı, hep: “Bal gibi varılıyor” der.
“Kürtçe” konusunda
da, sözde aydınlarımızın desteği, AKP hükümetinin feraseti ve engin
vizyonuyla, bölücüler Türkiye’yi bölmek emellerinin en önemli
hedeflerinden birine ulaştılar, TC Devleti’nin “surlarından” en
önemlisini düşürdüler! Mehmetçik dağlarda, karda kışta savaşadursun,
“kale” de içinden fethedilmekte!
İşin en acı tarafı, bugün
hasbelkader, daha doğrusu “hasbel keder” Türkiye’yi idare edenlerin,
halkımızın parasıyla kurdukları, “TRT 6” nın sonunda bizi nerelere
götüreceğinin idraki içinde olmamaları!
Karşı devrim
Evet, bu bir “karşı devrimdir”. TC’yi kuran “devrime” düpedüz ihanettir!
Türk
Devleti’ne bu sözlü ve de özlü ihanet çok eskiden başladı; maalesef,
milliyetçi tarafı zayıf, Başbakan sonra da Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
TRT’de Kürtçeyi “tabuları yıkalım” diye önermişti... Türkiye’nin
sorunlarını belgeleriyle ortaya koyan Hulki Cevizoğlu hatırlatıyor:
Özal “Korkmayın bundan. Şu sırada biz üstün gelirken bunu yapmak daha
doğrudur. Yarın bir şey olur da, tersi bir hareket olursa, onlar
yaptırdı olur. PKK’nın zoruyla oldu derler. Şimdi biz üstünüz. Şimdi
yapmak lazım” demişti! Bir dereceye kadar haklıydı da; sonunda da, bir
bakıma, terör, terörle yaptırdı. Ama ne fark eder; Kürtçeyi TRT’de resmen
tescil etmenin neticeleri o zaman da aynı olur, kale içinden
fethedilirdi... Rötarlı oldu ama tren “menzili maksuduna” erişti!
Ama bu ihanet treninin ileride başka durakları var!
Kürt
Muhipleri Cemiyeti “as-eş” Başkanı Hasan Cemal de “Yetmez... Kürtçe
radyo televizyon yayınları dâhil Kürt meselesinin birçok bakımdan çözüm
rayına oturabilmesi için yapılması gereken çok iş var” diyor!
Çözümün-çözülmenin
“yol haritası”, Soros’tan beslenen TESEV’in raporuna göre şunlar:
“Anayasa ile Milli Eğitim Temel Kanunu değiştirilerek tüm eğitim
kurumlarında Kürtçenin ikinci dil veya seçmeli dil olarak
kullanılabilmesinin önü açılmalıdır... Örgütlenme ve ifade özgürlüğüne
getirilen dil yasakları kaldırılmalıdır... Yer isimlerinin
değiştirilmesi önlenmeli, değiştirilenlerin Kürtçe ve diğer dillerdeki
orijinal isimleri iade edilmelidir. Bölgedeki camilerde vaazlar
Türkçe-Kürtçe verilebilmelidir... Bölgedeki sağlık kurumlarına yapılan
atamalarda Kürtçe bilen personel tercih edilmelidir... Bölgedeki
mahkemelere Kürtçe bilen personel atanmalıdır. Bölgedeki devlet
tiyatrolarında Kürtçe oyunlar da sergilenmelidir... Üniversitelerde
Kürt dili ve edebiyatı üzerine çalışma yapacak Kürdoloji enstitüleri
açılmalıdır.” (Bunun hazırlıklarına YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan bey
başladı bile.)
Arslan Bulut yazmıştı, federasyonun, eyalet sisteminin hazırlıklarıdır bunlar!
Hasan
Cemal ve şürekası, TESEV ve AB acaba analarımızın nikâh kâğıdını,
Türkiye’nin tapusunu da isterler mi? İsterler ve başımızdakiler oldukça
-merasimle- alırlar da! Ama Türk milleti bu kadar aptal olabilir mi?
Dün
yazmıştım: Leyla Zana, TBMM’de terör renkleriyle ve Kürtçe TC’ye ihanet
yemini ettiği için kovulmuştu! Cevizoğlu kardeşim bir şey daha
hatırlatmış: “Bugün TRT’de Kürtçe yayınların başlaması üzerine, Kürtçe,
” bê xêr be “ diyerek hayır duası eden Sayın Başbakan birkaç yıl önce,
Danimarka’da basın tolplantısında, Kürtçe yayın yapan televizyonun
muhabiri var diye salonu terk etmişti. Evet, nereden nereye
sürüklendik?
TRT-6’da Kürtçe yayınların başlaması üzerine akla
gelen birçok soru var: Yayınlar hangi Kürt lehçesinde yapılacak? Zazaca
yapılacak mı? Arkadan 26 etnik grup mensuplarından ” Biz de Çerkezce,
Arnavutça yayınlar isteriz “ talepleri gelmeyecek mi? Yayınları kim
denetleyecek?
Bu vesileyle öğreniyoruz ki Kürt muhibi Danimarka
da, hem Kürtçe eğitimde hem de RTÜK’te denetleme yapacak olanlar bir
süredir yetiştiriliyormuş! Bu hassas görevler onlara emanet!
Son
söz; ben aydın, entel, liberal filan değilim, Atatürk milliyetçisiyim!
Kürtlerin hakları, bizim sözde aydınların gafleti ve ukalalığı ve AB
kriterleri uğruna TC Devleti’nin ve Türk milletinin bekasının böylece
feda edilmesine sonuna kadar karşıyım!
“(Kürtçe) Dil Bayramı” devam ediyor. Sanatçısından, işadamına,
politikacasına kadar “Yüz Kürt Büyüğü” (!) “Bu bir devrimdir” demişler!
Hasan Pulur kardeşimin kulakları çınlasın; “Terörle bir yere varılmaz”
iddiasına karşı, hep: “Bal gibi varılıyor” der.
“Kürtçe” konusunda
da, sözde aydınlarımızın desteği, AKP hükümetinin feraseti ve engin
vizyonuyla, bölücüler Türkiye’yi bölmek emellerinin en önemli
hedeflerinden birine ulaştılar, TC Devleti’nin “surlarından” en
önemlisini düşürdüler! Mehmetçik dağlarda, karda kışta savaşadursun,
“kale” de içinden fethedilmekte!
İşin en acı tarafı, bugün
hasbelkader, daha doğrusu “hasbel keder” Türkiye’yi idare edenlerin,
halkımızın parasıyla kurdukları, “TRT 6” nın sonunda bizi nerelere
götüreceğinin idraki içinde olmamaları!
Karşı devrim
Evet, bu bir “karşı devrimdir”. TC’yi kuran “devrime” düpedüz ihanettir!
Türk
Devleti’ne bu sözlü ve de özlü ihanet çok eskiden başladı; maalesef,
milliyetçi tarafı zayıf, Başbakan sonra da Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
TRT’de Kürtçeyi “tabuları yıkalım” diye önermişti... Türkiye’nin
sorunlarını belgeleriyle ortaya koyan Hulki Cevizoğlu hatırlatıyor:
Özal “Korkmayın bundan. Şu sırada biz üstün gelirken bunu yapmak daha
doğrudur. Yarın bir şey olur da, tersi bir hareket olursa, onlar
yaptırdı olur. PKK’nın zoruyla oldu derler. Şimdi biz üstünüz. Şimdi
yapmak lazım” demişti! Bir dereceye kadar haklıydı da; sonunda da, bir
bakıma, terör, terörle yaptırdı. Ama ne fark eder; Kürtçeyi TRT’de resmen
tescil etmenin neticeleri o zaman da aynı olur, kale içinden
fethedilirdi... Rötarlı oldu ama tren “menzili maksuduna” erişti!
Ama bu ihanet treninin ileride başka durakları var!
Kürt
Muhipleri Cemiyeti “as-eş” Başkanı Hasan Cemal de “Yetmez... Kürtçe
radyo televizyon yayınları dâhil Kürt meselesinin birçok bakımdan çözüm
rayına oturabilmesi için yapılması gereken çok iş var” diyor!
Çözümün-çözülmenin
“yol haritası”, Soros’tan beslenen TESEV’in raporuna göre şunlar:
“Anayasa ile Milli Eğitim Temel Kanunu değiştirilerek tüm eğitim
kurumlarında Kürtçenin ikinci dil veya seçmeli dil olarak
kullanılabilmesinin önü açılmalıdır... Örgütlenme ve ifade özgürlüğüne
getirilen dil yasakları kaldırılmalıdır... Yer isimlerinin
değiştirilmesi önlenmeli, değiştirilenlerin Kürtçe ve diğer dillerdeki
orijinal isimleri iade edilmelidir. Bölgedeki camilerde vaazlar
Türkçe-Kürtçe verilebilmelidir... Bölgedeki sağlık kurumlarına yapılan
atamalarda Kürtçe bilen personel tercih edilmelidir... Bölgedeki
mahkemelere Kürtçe bilen personel atanmalıdır. Bölgedeki devlet
tiyatrolarında Kürtçe oyunlar da sergilenmelidir... Üniversitelerde
Kürt dili ve edebiyatı üzerine çalışma yapacak Kürdoloji enstitüleri
açılmalıdır.” (Bunun hazırlıklarına YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan bey
başladı bile.)
Arslan Bulut yazmıştı, federasyonun, eyalet sisteminin hazırlıklarıdır bunlar!
Hasan
Cemal ve şürekası, TESEV ve AB acaba analarımızın nikâh kâğıdını,
Türkiye’nin tapusunu da isterler mi? İsterler ve başımızdakiler oldukça
-merasimle- alırlar da! Ama Türk milleti bu kadar aptal olabilir mi?
Dün
yazmıştım: Leyla Zana, TBMM’de terör renkleriyle ve Kürtçe TC’ye ihanet
yemini ettiği için kovulmuştu! Cevizoğlu kardeşim bir şey daha
hatırlatmış: “Bugün TRT’de Kürtçe yayınların başlaması üzerine, Kürtçe,
” bê xêr be “ diyerek hayır duası eden Sayın Başbakan birkaç yıl önce,
Danimarka’da basın tolplantısında, Kürtçe yayın yapan televizyonun
muhabiri var diye salonu terk etmişti. Evet, nereden nereye
sürüklendik?
TRT-6’da Kürtçe yayınların başlaması üzerine akla
gelen birçok soru var: Yayınlar hangi Kürt lehçesinde yapılacak? Zazaca
yapılacak mı? Arkadan 26 etnik grup mensuplarından ” Biz de Çerkezce,
Arnavutça yayınlar isteriz “ talepleri gelmeyecek mi? Yayınları kim
denetleyecek?
Bu vesileyle öğreniyoruz ki Kürt muhibi Danimarka
da, hem Kürtçe eğitimde hem de RTÜK’te denetleme yapacak olanlar bir
süredir yetiştiriliyormuş! Bu hassas görevler onlara emanet!
Son
söz; ben aydın, entel, liberal filan değilim, Atatürk milliyetçisiyim!
Kürtlerin hakları, bizim sözde aydınların gafleti ve ukalalığı ve AB
kriterleri uğruna TC Devleti’nin ve Türk milletinin bekasının böylece
feda edilmesine sonuna kadar karşıyım!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz