Guam (CIA Merkezi) gezgini Akif Beki'nin kovulma gerekçesi...
1 sayfadaki 1 sayfası
Guam (CIA Merkezi) gezgini Akif Beki'nin kovulma gerekçesi...
Guam (CIA Merkezi) gezgini Akif Beki'nin kovulma gerekçesi...
İşim gereği 70’e yakın ülke gördüm.
Bazılarına bir kaç kaç kez gittim.
Ama itiraf edeyim Guam’a gitmeyi hiç aklıma getirmedim.
Öyle çünkü, Guam’ın nerede olduğunu dün haritadan öğrendim. Büyük Okyanusun ucunda bir yermiş!
Şimdi durup dururken bu Guam muhabbeti nereden mi çıktı?
Verso Başkanı Erhan Göksel’den.
Göksel birkaç ay önce Flash TV ekranından soruyor:
- “Akif Beki’nin Guam’da ne işi vardı, cevap versin!”
Dün Erhan Göksel’i arayıp TV ekranından yaptığı çağrıya yalanlamanın gelip gelmediğini sordum.
Göksel:
- “Hayır gelmedi çünkü Akif Beki Guam’a gitti. Pasaportunda mühür var. Bana özel olarak, turist olarak gittim dedi.”
Peki Guam’ın özelliği ne midir?
Onu da Erhan Göksel’in ağzından sunalım:
- “CIA’nın Dünyadaki en önemli eğitim ve harekat merkezinin bulunduğu yerdir.”
Bu ilginç ve belki de raslantısal seyahatı not edip diğer bazı bilgileri sunalım:
Dün Başbakan tarafından kovulan Akif Beki, 1999’da Kanal 7 adına Washington’da da görev yaptı.
Bir başka özelliği yazdığı acayip kitap:
Kitabın adı: Erdoğan’ın Harfleri.
İçeriği: Tayyip Erdoğan’ın Hazreti Musa’yla olan benzerlikleri.
Akif Beki, muhafazakâr ve İslamcı imajı ile bilinmesine rağmen bir kokteylde kola ile viski içtiğinin tanığıyım.
Beki, tamı tamına 3.5 yıl Başbakan’ın yanında görev yaptı.
Bu süre içinde, Turktime’ın patronu Talat Atila’nın yazdığı gibi tek adam olmaya çalıştı.
Önce Ömer Çelik’i, ardından Ahmet Tezcan ve hatta Mücahit Aslan’ı Başbakan’dan uzaklaştırdı.
Dahası, baskıcı medya kriterlerini hayata geçirerek Başbakan’ı totaliter bir görüntüye soktu.
Derken bazı iş takiplerinde adı dillendi.
İspatlanmadığı için doğru olarak kabul edemeyeceğimiz bu iddiaların ayrıntısına girmiyoruz.
Gelelim neden gönderildiğine:
Washington
günlerindeki ilişkileri ve esrarengiz Guam gezisinin payı var mı
bilmiyorum ama bildiğim, yeniden Başbakan’a yakınlaşan Ömer Çelik’in bu
işte pay sahibi olduğu ve Beki ile ilgili pek çok iddiayı Tayyip Bey’e
aktardığıdır.
Peki bu görevden alınma olayı Akif Beki’nin çöp kutusuna atılması anlamına gelir mi sorusuna gelince:
Hayır, mümkün değildir.
Malum en büyük rüşvet korku salmaktır.
Korkulan kişiye de dokunulamaz.
Başbakan’ın
yanında üç buçuk sene görev yapan ve pek çok mahreme şahitlik eden biri
çok şey bilen ve bildikleriyle haliyle korkulan adamdır.
Dolayısı ile böyleleri görevden alınırken aslında yukarıya şutlanırlar.
Hiç kuşkunuz olmasın Akif Beki için da aynı şey geçerli olacaktır.
Peki şutlanılacak yer Sabah Gazetesinin Genel Yayın Müdürlüğü olabilir mi?
Seçimin arefesinde bulunulduğu için ihtimaldır lakin böyle bir şey Sabah’a imaj olarak büyük bir yara verir.
Öyle çünkü Başbakan’ın basın danışmanının çıkardığı bir gazeteyi bundan böyle hiç kimse tarafsız görmez.
Sabah sürprzi olmazsa Akif’in adresi Kanal 7 olacaktır.
Elbette
bu süreçte değil ama gün gelecek, “Erdoğan’ın Harfleri” ni yazan
Akif’den yaşadıklarını anlatan anı kitabına da şahit olacağız.
Gözyaşı edebiyatını bırak da aldığın madalyayı geri ver!
“Akan
kan yerde kalmayacaktır. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bu
katliam insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecektir...” Bu
beyanların sahibi Beyazıt Camiindeki bir İsrail protestocusu değil
Türkiye’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Edilen bu sözlere zerre
bir itirazımız olamaz zira İsrail’in yaptığı vahşet fazlasını hak
ediyor. Ancak bu sözleri siz, ben ve sokaktaki insan edebilir de
Türkiye’nin Başbakanı edemez. Hele hele İsrail ile Filistin arasında
arabuluculuğa soyunan bir Başbakan hiç edemez. Sorarım size böyle
sözleri ettikten sonra İsrail sizi niye ciddiye alsın ya da muhatap
kabul etsin. Nitekim etmediği için olsa gerek ki Tayyip Bey güya hava
saldırılarını durdurmak için arabuluculuk turlarına başladığının
ertesinde İsrail kara saldırılarını da başlatmıştır. Aslında Tayyip
Erdoğan da bütün bunları bilmiyor değildir ama onun derdi tribüne yani
iç kamuoyuna oynamaktır. Tayyip Bey bu şekilde infial halinde olan Türk
kamuoyunu tatmin edeceğine inanıyor. Başbakan, İsrail ile yoldaşlığını
bu tür hamasi ve yaptırımı olmayan kuru laflarla kamuflaja çalışıyor...
Bırak savunma anlaşmasını, tank modernizasyonunu ve stratejik
işbirliğini... Sözlerinde gerçekten samimi isen Yahudilerin ilk
Müslüman Başbakanına, yani sana verdiği cesaret madalyasını iade
etsene... Hadi etsene.. Şiir okumayı, hamaseti ve hikayeyi bırak somut
bir protesto adımını atsana!
İşim gereği 70’e yakın ülke gördüm.
Bazılarına bir kaç kaç kez gittim.
Ama itiraf edeyim Guam’a gitmeyi hiç aklıma getirmedim.
Öyle çünkü, Guam’ın nerede olduğunu dün haritadan öğrendim. Büyük Okyanusun ucunda bir yermiş!
Şimdi durup dururken bu Guam muhabbeti nereden mi çıktı?
Verso Başkanı Erhan Göksel’den.
Göksel birkaç ay önce Flash TV ekranından soruyor:
- “Akif Beki’nin Guam’da ne işi vardı, cevap versin!”
Dün Erhan Göksel’i arayıp TV ekranından yaptığı çağrıya yalanlamanın gelip gelmediğini sordum.
Göksel:
- “Hayır gelmedi çünkü Akif Beki Guam’a gitti. Pasaportunda mühür var. Bana özel olarak, turist olarak gittim dedi.”
Peki Guam’ın özelliği ne midir?
Onu da Erhan Göksel’in ağzından sunalım:
- “CIA’nın Dünyadaki en önemli eğitim ve harekat merkezinin bulunduğu yerdir.”
Bu ilginç ve belki de raslantısal seyahatı not edip diğer bazı bilgileri sunalım:
Dün Başbakan tarafından kovulan Akif Beki, 1999’da Kanal 7 adına Washington’da da görev yaptı.
Bir başka özelliği yazdığı acayip kitap:
Kitabın adı: Erdoğan’ın Harfleri.
İçeriği: Tayyip Erdoğan’ın Hazreti Musa’yla olan benzerlikleri.
Akif Beki, muhafazakâr ve İslamcı imajı ile bilinmesine rağmen bir kokteylde kola ile viski içtiğinin tanığıyım.
Beki, tamı tamına 3.5 yıl Başbakan’ın yanında görev yaptı.
Bu süre içinde, Turktime’ın patronu Talat Atila’nın yazdığı gibi tek adam olmaya çalıştı.
Önce Ömer Çelik’i, ardından Ahmet Tezcan ve hatta Mücahit Aslan’ı Başbakan’dan uzaklaştırdı.
Dahası, baskıcı medya kriterlerini hayata geçirerek Başbakan’ı totaliter bir görüntüye soktu.
Derken bazı iş takiplerinde adı dillendi.
İspatlanmadığı için doğru olarak kabul edemeyeceğimiz bu iddiaların ayrıntısına girmiyoruz.
Gelelim neden gönderildiğine:
Washington
günlerindeki ilişkileri ve esrarengiz Guam gezisinin payı var mı
bilmiyorum ama bildiğim, yeniden Başbakan’a yakınlaşan Ömer Çelik’in bu
işte pay sahibi olduğu ve Beki ile ilgili pek çok iddiayı Tayyip Bey’e
aktardığıdır.
Peki bu görevden alınma olayı Akif Beki’nin çöp kutusuna atılması anlamına gelir mi sorusuna gelince:
Hayır, mümkün değildir.
Malum en büyük rüşvet korku salmaktır.
Korkulan kişiye de dokunulamaz.
Başbakan’ın
yanında üç buçuk sene görev yapan ve pek çok mahreme şahitlik eden biri
çok şey bilen ve bildikleriyle haliyle korkulan adamdır.
Dolayısı ile böyleleri görevden alınırken aslında yukarıya şutlanırlar.
Hiç kuşkunuz olmasın Akif Beki için da aynı şey geçerli olacaktır.
Peki şutlanılacak yer Sabah Gazetesinin Genel Yayın Müdürlüğü olabilir mi?
Seçimin arefesinde bulunulduğu için ihtimaldır lakin böyle bir şey Sabah’a imaj olarak büyük bir yara verir.
Öyle çünkü Başbakan’ın basın danışmanının çıkardığı bir gazeteyi bundan böyle hiç kimse tarafsız görmez.
Sabah sürprzi olmazsa Akif’in adresi Kanal 7 olacaktır.
Elbette
bu süreçte değil ama gün gelecek, “Erdoğan’ın Harfleri” ni yazan
Akif’den yaşadıklarını anlatan anı kitabına da şahit olacağız.
Gözyaşı edebiyatını bırak da aldığın madalyayı geri ver!
“Akan
kan yerde kalmayacaktır. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bu
katliam insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecektir...” Bu
beyanların sahibi Beyazıt Camiindeki bir İsrail protestocusu değil
Türkiye’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Edilen bu sözlere zerre
bir itirazımız olamaz zira İsrail’in yaptığı vahşet fazlasını hak
ediyor. Ancak bu sözleri siz, ben ve sokaktaki insan edebilir de
Türkiye’nin Başbakanı edemez. Hele hele İsrail ile Filistin arasında
arabuluculuğa soyunan bir Başbakan hiç edemez. Sorarım size böyle
sözleri ettikten sonra İsrail sizi niye ciddiye alsın ya da muhatap
kabul etsin. Nitekim etmediği için olsa gerek ki Tayyip Bey güya hava
saldırılarını durdurmak için arabuluculuk turlarına başladığının
ertesinde İsrail kara saldırılarını da başlatmıştır. Aslında Tayyip
Erdoğan da bütün bunları bilmiyor değildir ama onun derdi tribüne yani
iç kamuoyuna oynamaktır. Tayyip Bey bu şekilde infial halinde olan Türk
kamuoyunu tatmin edeceğine inanıyor. Başbakan, İsrail ile yoldaşlığını
bu tür hamasi ve yaptırımı olmayan kuru laflarla kamuflaja çalışıyor...
Bırak savunma anlaşmasını, tank modernizasyonunu ve stratejik
işbirliğini... Sözlerinde gerçekten samimi isen Yahudilerin ilk
Müslüman Başbakanına, yani sana verdiği cesaret madalyasını iade
etsene... Hadi etsene.. Şiir okumayı, hamaseti ve hikayeyi bırak somut
bir protesto adımını atsana!
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz