Türban sembolü mü?
1 sayfadaki 1 sayfası
Türban sembolü mü?
Türban “irtica” sembolü mü?
Bir arkadaşımla Taksim’de yürüyorum. Yanımızdan “geçen iki kişi” aynen
şöyle konuşuyor; “...Türkiye’de irtica aldı başını gidiyor. Baksana
geçen bayanlar içinde türbanlı sayısı ne kadar arttı...” Bu konuşma
sonrası aklıma bir soru takıldı; baş bağlamak “irtica artıyor” demek
mi? Hiç lafı uzatmadan “konu hakkında görüşümü” maddeler halinde
sizlere aktaracağım:
1- Siyasi sembollerin “devlet çarklarına”
bulaşmasına özellikle Türkiye gibi halkın bir bölümünün “şuuraltının”
hâlâ “vatandaş olmaktan, kul olmaya” kaydığı bir “toplumu” yöneten bir
devletin “siyasallaştırılmasına”, sonuna kadar karşıyım.
2-Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tek bir ideolojisi olabilir; laik,
demokratik, Atatürk yolundan ilerleyen bir HUKUK devleti olmak...
3-Türbanın “siyasal simge olarak” devlet çarkları içinde “kabul görmesine
hatta hoşgörü gösterilmesine” sonuna kadar karşıyım. Taraf olduğum
sadece ve sadece altını çizerek söylüyorum; inancından dolayı başını
“örtmek” isteyen kızlarımıza “aydınlanma” yolunu açmak.
“Bu
nasıl olur” derseniz; tezimi de arz edeyim; sadece “ön lisans ve
lisans” eğitiminde “siyasi simge olmayacak şekilde giyim tarzına”
üniversitelerde izin verilebilir. Tekrar ediyorum; sadece lisans ve ön
lisans öğrencilerine. Bu da her “fakülte ve yüksekokul” için geçerli
olamaz. Hemşirelik okulları, tıp fakülteleri, polis okulu ve askeri
“her türlü” okul, öğrenciler “aynı zamanda” kamu görevlisi de olduğu
için; “bu izin dışında” kalmalıdır. Bir tıp fakültesi öğrencisi belli
bir sınıftan sonra “hizmet veren” bir doktordur. Veya yüksek lisans
veya doktora öğrencisi aynı zamanda ders verdiği için “kamu
görevlisidir.”
4- Hiçbir siyasi simge ile “kamu görevi” asla
yapılamaz hatta türban dahil hiçbir simge ile özelleştirilen “kamu
şirketlerinde” çalışılamaz. Örnek vereyim; Türk Telekom satıldı ama
hâlâ kamu hizmeti veriyor. Bu şirkette veya “belediyelerin”
özelleştirdiği “hizmetlerde, siyasi simgeler ile görev alınamaz.”
5-İnancından dolayı başını örtmek isteyenlerin, “din üzerinden siyaset
yapanların” insan kaynağı haline gelmelerini “engellemek” ; bu devleti
“laik, Atatürkçü bir hukuk devleti” olarak korumak adına, bence ilk
atmamız gereken adımlardan biridir. Bu ülkede “insanların temiz
duygularını sömürenler” maalesef var ve her zaman da olacaklar. Önemli
olan “onlara” fırsat vermemek, ellerini güçlendirmemek!
Sonuç:
Bir insan “inancından dolayı başını örtebilir” ! Bu tercih içinde olan
bayanlarımızın tamamını bir “akımın” parçası olarak görmek, o insanları
“Bizden değilsiniz” havası içinde dışlamak ve sadece bu gösterge ile
“irtica analizi” yapmak doğru olmaz!
Son söz: Türkiye’de
“irtica tehlikesi” var mı sorusuna cevap arayacaksanız, bayanlarımızı
rahat bırakın! Bu soruya “kesin cevap vermemizi” sağlayacak o kadar çok
“belirti” var ki! Cevap mı? Bence tek bir cümle yeter, gerisini siz
tamamlayın; “...Ankara’nın taşına bak...”
Bir arkadaşımla Taksim’de yürüyorum. Yanımızdan “geçen iki kişi” aynen
şöyle konuşuyor; “...Türkiye’de irtica aldı başını gidiyor. Baksana
geçen bayanlar içinde türbanlı sayısı ne kadar arttı...” Bu konuşma
sonrası aklıma bir soru takıldı; baş bağlamak “irtica artıyor” demek
mi? Hiç lafı uzatmadan “konu hakkında görüşümü” maddeler halinde
sizlere aktaracağım:
1- Siyasi sembollerin “devlet çarklarına”
bulaşmasına özellikle Türkiye gibi halkın bir bölümünün “şuuraltının”
hâlâ “vatandaş olmaktan, kul olmaya” kaydığı bir “toplumu” yöneten bir
devletin “siyasallaştırılmasına”, sonuna kadar karşıyım.
2-Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tek bir ideolojisi olabilir; laik,
demokratik, Atatürk yolundan ilerleyen bir HUKUK devleti olmak...
3-Türbanın “siyasal simge olarak” devlet çarkları içinde “kabul görmesine
hatta hoşgörü gösterilmesine” sonuna kadar karşıyım. Taraf olduğum
sadece ve sadece altını çizerek söylüyorum; inancından dolayı başını
“örtmek” isteyen kızlarımıza “aydınlanma” yolunu açmak.
“Bu
nasıl olur” derseniz; tezimi de arz edeyim; sadece “ön lisans ve
lisans” eğitiminde “siyasi simge olmayacak şekilde giyim tarzına”
üniversitelerde izin verilebilir. Tekrar ediyorum; sadece lisans ve ön
lisans öğrencilerine. Bu da her “fakülte ve yüksekokul” için geçerli
olamaz. Hemşirelik okulları, tıp fakülteleri, polis okulu ve askeri
“her türlü” okul, öğrenciler “aynı zamanda” kamu görevlisi de olduğu
için; “bu izin dışında” kalmalıdır. Bir tıp fakültesi öğrencisi belli
bir sınıftan sonra “hizmet veren” bir doktordur. Veya yüksek lisans
veya doktora öğrencisi aynı zamanda ders verdiği için “kamu
görevlisidir.”
4- Hiçbir siyasi simge ile “kamu görevi” asla
yapılamaz hatta türban dahil hiçbir simge ile özelleştirilen “kamu
şirketlerinde” çalışılamaz. Örnek vereyim; Türk Telekom satıldı ama
hâlâ kamu hizmeti veriyor. Bu şirkette veya “belediyelerin”
özelleştirdiği “hizmetlerde, siyasi simgeler ile görev alınamaz.”
5-İnancından dolayı başını örtmek isteyenlerin, “din üzerinden siyaset
yapanların” insan kaynağı haline gelmelerini “engellemek” ; bu devleti
“laik, Atatürkçü bir hukuk devleti” olarak korumak adına, bence ilk
atmamız gereken adımlardan biridir. Bu ülkede “insanların temiz
duygularını sömürenler” maalesef var ve her zaman da olacaklar. Önemli
olan “onlara” fırsat vermemek, ellerini güçlendirmemek!
Sonuç:
Bir insan “inancından dolayı başını örtebilir” ! Bu tercih içinde olan
bayanlarımızın tamamını bir “akımın” parçası olarak görmek, o insanları
“Bizden değilsiniz” havası içinde dışlamak ve sadece bu gösterge ile
“irtica analizi” yapmak doğru olmaz!
Son söz: Türkiye’de
“irtica tehlikesi” var mı sorusuna cevap arayacaksanız, bayanlarımızı
rahat bırakın! Bu soruya “kesin cevap vermemizi” sağlayacak o kadar çok
“belirti” var ki! Cevap mı? Bence tek bir cümle yeter, gerisini siz
tamamlayın; “...Ankara’nın taşına bak...”
Yiğit Bulut- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 61
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 5
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz