Mızrak çuvala sığmıyor
1 sayfadaki 1 sayfası
Mızrak çuvala sığmıyor
Mızrak çuvala sığmıyor
“Ergenekon” kapsamındaki 10’uncu “dalga” akla, hemen şu soruları
getirdi: Yoksa milletle-orduyla dalga mı geçiyorlar, “sabırlarımızı”mı
deniyorlar? Öyle ya; her “dalgadan” sonra, biraz genişleyen, bu
“kapsam”dan sonra, daha büyük tutuklamalar gelir ve “kapsam” daha da
genişletilir! Nereye kadar?
Yalaka liboşlar açıkça itiraf ediyorlar:
Bu bir “hesaplaşma - temizlik ve özellikle (28 Şubat’ın) intikam
hareketidir”. Ve “dalgalar-fırtınalar” “tasfiye” tamamlanana kadar “bir
hukuk devletinde olması gereken şekilde, salimen (!) devam edecek;
artık geri dönüşü yok! Göreceğiz!
Ali Bayramoğlu’nun şu son cümlesi
ilginç: “Hukuk mekanizması çalışmakta, siyasi irade bu mekanizmanın
arkasında durmakta, idare, özellikle askeri otorite engel olmuyor! Bunu
da göreceğiz!”
Ve hükümet tarafı
AKP hükümetinin “bu
davanın arkasında olduğu”, Başbakan’ın “savcısı” olduğu “mâlumdan”
malum! Hükümet sözcülerinin bu “dalgadan” sonra söyledikleri de
akıllara zarardan öte, gülünç! Adalete bakamayan “Adalet” Bakanı Mehmet
Ali Şahin, “bu olay siyasal değildir, yargısaldır” diyor ve özrü
kabahatinden büyük: “Ben de tutuklamaları medyadan öğreniyorum!”
Pekâlâ, Sayın Bakmayan; yargıçları, savcıları sonunda kim denetleyecek?
Hukukun gerektiği gibi işlemesini kim sağlayacak ve sonunda adaleti kim
koruyacak? Allah’a mı kaldı?
Şahin’in, başında olduğu “Yargıçlar
ve Savcılar Yüksek Kurulu” bugünkü şekliyle bağımsız mı? Sonunda
adaletin yerini bulması ve ülkenin kaderi, Zekeriya Öz’ün tespihli
ellerine mi kalacak? “Ben bu temiz eller operasyonunun savcısıyım”
diyen Başbakan mı, yoksa devletin tepesindeki Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül mü? Hayır; en sonunda bağımsız olduklarına inandığım “Türk
yargıçları”mı! Onlar, bu önemli davada son hükmü herhalde AIHM’ye
bırakmazlar ve sanıklar da bu yabancı mahkemeye başvurmayı
milliyetçilikleriyle bağdaştırmazlar. Bu mahkemenin hükmü leyhlerinde
olsa bile! “Ancak Silivri’deki ağır ceza mahkemesinde aylarca, belki
de senelerce kaç kişi sakat kalacak, kaç kişi ölecek? Masum oldukları
tespit edilse de hayatlarının kopan parçaları onlara nasıl geri
verilecek!
Bu bakanlar ve AKP sözcüleri her şey hukuka göre yürüyor
derler. Ama bu zatlar, kişiler söylesinler; 87 kişinin hoyratça
tutuklanmaları, evlerinin aranması ve aylarca mahkeme önüne
çıkarılmamaları, bu sırada, yasalara rağmen haklarındaki henüz subut
bulmamış iddiaların, medyaya bölük pörçük maksatlı servis edilmesi...
Yargısız manşetlerde infaz edilmesinin neresi adalettir, “yargısaldır!”
Orgeneraller hakkındakı iddianamenin, aylarca tutuklu kaldıkları halde,
hâlâ açıklanmaması, ne derece “hukukidir”! Adalat Bakanı, bu sorulara
neden engel olmadığının cevabını vermeli ve sayın Çiçek de “hukukun”
bunların neresinde olduğunu, kendisi gibi hukukçu olmayan bizlere
açıklamalıdır!
Güya insan hakları düşkünü ve hakikatte Türk
haklarına bigane yalakalar, acaba farkındalar mı; “tasfıye ve
temizlik” ve de “hesaplaşma-operasyonu”, kendilerine göre başarılı
olursa, ortada bildiğimiz anlamda Atatürk’ün Cumhuriyeti kalmayacak!*
Ama asıl istedikleri de bu ya!
Asıl hedef
Bu bir hesaplaşma, tasfiye
hareketidir ve başlıca hedef, TSK’dır! Ve tutuklananların kimlik ve
kişiliklerinden anlaşılıyor ki, 28 Şubat’ın intikamıdır!
Güya
tutuklananlar ve komutanlar darbe ortamı hazırlıyorlarmış ve bunun için
suikastler ve bombalamalar planlamışlar! Askeriyenin ve yargının en
yüksek makamlarına ulaşmış kişilerin böyle Türkiye’yi kana bulayacak
bir komplonun içinde olmaları akılları zorlar, ama asıl Türk Ordusu’na
hakaret!
Ben inanıyorum ki, Genelkurmay-komutanlarımız da,
ittifakla aynı değerlendirmeleri yapmaktadırlar. Genel Kurmay’ın,
yargıya, yargısal sürece müdahale etmemek dikkatleri doğrudur da
sormak gerek: Artık hangi yargıya, hangi yargısal sürece?
Orgenerallere,
emekli ve muvazzaf subaylara yapılan hoyratça muameleler karşısında,
ordunun onurunu korumak görevini tutuklanan eski MGK Genel Sekreterı
Tuncer Kılınç’ın sayın eşini ziyaret eden değerli eşlerine
bırakmayacaklardır!
“Ergenekon” kapsamındaki 10’uncu “dalga” akla, hemen şu soruları
getirdi: Yoksa milletle-orduyla dalga mı geçiyorlar, “sabırlarımızı”mı
deniyorlar? Öyle ya; her “dalgadan” sonra, biraz genişleyen, bu
“kapsam”dan sonra, daha büyük tutuklamalar gelir ve “kapsam” daha da
genişletilir! Nereye kadar?
Yalaka liboşlar açıkça itiraf ediyorlar:
Bu bir “hesaplaşma - temizlik ve özellikle (28 Şubat’ın) intikam
hareketidir”. Ve “dalgalar-fırtınalar” “tasfiye” tamamlanana kadar “bir
hukuk devletinde olması gereken şekilde, salimen (!) devam edecek;
artık geri dönüşü yok! Göreceğiz!
Ali Bayramoğlu’nun şu son cümlesi
ilginç: “Hukuk mekanizması çalışmakta, siyasi irade bu mekanizmanın
arkasında durmakta, idare, özellikle askeri otorite engel olmuyor! Bunu
da göreceğiz!”
Ve hükümet tarafı
AKP hükümetinin “bu
davanın arkasında olduğu”, Başbakan’ın “savcısı” olduğu “mâlumdan”
malum! Hükümet sözcülerinin bu “dalgadan” sonra söyledikleri de
akıllara zarardan öte, gülünç! Adalete bakamayan “Adalet” Bakanı Mehmet
Ali Şahin, “bu olay siyasal değildir, yargısaldır” diyor ve özrü
kabahatinden büyük: “Ben de tutuklamaları medyadan öğreniyorum!”
Pekâlâ, Sayın Bakmayan; yargıçları, savcıları sonunda kim denetleyecek?
Hukukun gerektiği gibi işlemesini kim sağlayacak ve sonunda adaleti kim
koruyacak? Allah’a mı kaldı?
Şahin’in, başında olduğu “Yargıçlar
ve Savcılar Yüksek Kurulu” bugünkü şekliyle bağımsız mı? Sonunda
adaletin yerini bulması ve ülkenin kaderi, Zekeriya Öz’ün tespihli
ellerine mi kalacak? “Ben bu temiz eller operasyonunun savcısıyım”
diyen Başbakan mı, yoksa devletin tepesindeki Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül mü? Hayır; en sonunda bağımsız olduklarına inandığım “Türk
yargıçları”mı! Onlar, bu önemli davada son hükmü herhalde AIHM’ye
bırakmazlar ve sanıklar da bu yabancı mahkemeye başvurmayı
milliyetçilikleriyle bağdaştırmazlar. Bu mahkemenin hükmü leyhlerinde
olsa bile! “Ancak Silivri’deki ağır ceza mahkemesinde aylarca, belki
de senelerce kaç kişi sakat kalacak, kaç kişi ölecek? Masum oldukları
tespit edilse de hayatlarının kopan parçaları onlara nasıl geri
verilecek!
Bu bakanlar ve AKP sözcüleri her şey hukuka göre yürüyor
derler. Ama bu zatlar, kişiler söylesinler; 87 kişinin hoyratça
tutuklanmaları, evlerinin aranması ve aylarca mahkeme önüne
çıkarılmamaları, bu sırada, yasalara rağmen haklarındaki henüz subut
bulmamış iddiaların, medyaya bölük pörçük maksatlı servis edilmesi...
Yargısız manşetlerde infaz edilmesinin neresi adalettir, “yargısaldır!”
Orgeneraller hakkındakı iddianamenin, aylarca tutuklu kaldıkları halde,
hâlâ açıklanmaması, ne derece “hukukidir”! Adalat Bakanı, bu sorulara
neden engel olmadığının cevabını vermeli ve sayın Çiçek de “hukukun”
bunların neresinde olduğunu, kendisi gibi hukukçu olmayan bizlere
açıklamalıdır!
Güya insan hakları düşkünü ve hakikatte Türk
haklarına bigane yalakalar, acaba farkındalar mı; “tasfıye ve
temizlik” ve de “hesaplaşma-operasyonu”, kendilerine göre başarılı
olursa, ortada bildiğimiz anlamda Atatürk’ün Cumhuriyeti kalmayacak!*
Ama asıl istedikleri de bu ya!
Asıl hedef
Bu bir hesaplaşma, tasfiye
hareketidir ve başlıca hedef, TSK’dır! Ve tutuklananların kimlik ve
kişiliklerinden anlaşılıyor ki, 28 Şubat’ın intikamıdır!
Güya
tutuklananlar ve komutanlar darbe ortamı hazırlıyorlarmış ve bunun için
suikastler ve bombalamalar planlamışlar! Askeriyenin ve yargının en
yüksek makamlarına ulaşmış kişilerin böyle Türkiye’yi kana bulayacak
bir komplonun içinde olmaları akılları zorlar, ama asıl Türk Ordusu’na
hakaret!
Ben inanıyorum ki, Genelkurmay-komutanlarımız da,
ittifakla aynı değerlendirmeleri yapmaktadırlar. Genel Kurmay’ın,
yargıya, yargısal sürece müdahale etmemek dikkatleri doğrudur da
sormak gerek: Artık hangi yargıya, hangi yargısal sürece?
Orgenerallere,
emekli ve muvazzaf subaylara yapılan hoyratça muameleler karşısında,
ordunun onurunu korumak görevini tutuklanan eski MGK Genel Sekreterı
Tuncer Kılınç’ın sayın eşini ziyaret eden değerli eşlerine
bırakmayacaklardır!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz