DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AKP'de seçimde istismar için muhtıra özlemi ve askerde isyanlı sükût!

Aşağa gitmek

AKP'de seçimde istismar için muhtıra özlemi ve askerde isyanlı sükût! Empty AKP'de seçimde istismar için muhtıra özlemi ve askerde isyanlı sükût!

Mesaj tarafından Sebahattin ÖNKİBAR 2009-01-09, 09:40

AKP'de seçimde istismar için muhtıra özlemi ve askerde isyanlı sükût!
Gelin önceki gün Ergenekon kapsamında gözaltına alınan ya da evi aranan birkaç ismi tek tek sorgulayalım:
Sabih
Kanadoğlu ve Kemal Gürüz laik sistemi adeta sembolize eden bayrak
misali isimlerdir. Onların hedef alınması TSK’yı çileden çıkaracak bir
tasarruftur.
Tuncer Kılınç, Kemal Yavuz ve Erdal Şenel ise geçmişteki seyirleri ve kişilikleriyle TSK’nın misyonunu haykıran isimlerdir.
Bu üç ismin gözaltına alınması sonrasında yapılan yorumlar şunlardır:

1)28 Şubat süreciyle rövanş söz konusudur. Bu operasyonla hem geçmişin
hesabı sorulmuş, hem de muktedir olunulduğu mesajı verilmek istenmiştir.

2)TSK kadrolarına bu gözaltı ile okyanus ötelerinden mesaj ve hatta
gözdağı verilmiştir. Malum Tuncer Kılınç Paşa, “Türkiye NATO’daki
konumunu sorgulamalı ve Rusya ile İran’a yakınlaşmalıdır” tezini
savunan ve paradigma değişikliğini teklif eden komutandır. Paşa’nın
gözaltına alınmasını bu bakış ya da söylemine bağlayanlar var.

3) Bu sürpriz gözaltılarla askerin sabrını taşırma amaçlanmıştır.
Bunlar yorumdur ve gerçekliği elbette tartışılır, ancak TSK’nın sabrının taşırılması bağlamında bir başka notumuz şudur:
Tuncer
Kılınç engin vatanseverliği, müthiş birikimi, üslubu ve
beyefendiliğiyle zerre mübalağasız TSK’nın son dönemlerde en sevilen
komutanlarından biriydi.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un da çok
çok yakını ve adeta ağabeyi konumundaydı. MGK’da Kılınç Paşa Genel
Sekreter iken Başbuğ Paşa da korgeneral rütbesiyle onun yardımcısıydı.
Bir başka boyut eşleri arasında var olan yakınlıktı.
Kılınç
ve Başbuğ Paşa’nın eşleri tesadüfen aynı beldeden, yani Arhaviliydi.
Dolayısıyla bu raslantı da iki ismi geçmişten bugüne çok
yakınlaştırmıştı.
Dahası, Tuncer Paşa’yı en iyi tanıyanlardan biri
de Genelkurmay Başkanı Başbuğ Paşa’ydı. Dolayısıyla onun böyle bir
şeyle suçlanması ve hedefe oturtulmasındaki haksızlığı en iyi
kavrayacak olan oydu.
Tekrar geriye dönelim ve Ankara’nın derinliklerinde yapılan yorum ya da spekülasyonların en can alıcı noktasını sunalım:
Deniliyor
ki özellikle Tuncer Kılınç gibi TSK zirvelerinin çok sevdiği bir
komutanla Sabih Kanadoğlu gibi Cumhuriyet değerleriyle özdeş bir ismin
hedefe oturtulması aslında TSK’yı infiale, yani tepkiye zorlamak imiş!
İnfialden kasıt ne midir?
Çok sert bir ültimatom ve hatta cumhurbaşkanlığına sunulacak bir muhtıra!
Nasıl olur, hangi hükümet kendine muhtıra verilmesini ister diyenlere verilen karşılık da şudur:
-AKP
ister, çünkü bulunulan korkunç ekonomik buhran tablosunda AKP’nin seçim
meydanlarında kullanacağı hiçbir söylemi yoktur. Oysa askerin vereceği
bir muhtıra tıpkı 22 Temmuz seçimlerindeki Hayrünnisa hanımın türbanı
misali pekâlâ istismar malzemesi yapılabilecektir.
Doğru yanlış, başkentin öbür yakasında fısıldananlar bunlardır.
Peki askerin tavrı mı?
Hayır,
İlker Başbuğ Paşa Yaşar Büyükanıt’ın Nisan 2007’de yaptığı hataya
düşmeyecek gibi görünüyor. Öyle ki son gözaltılardan büyük rahatsızlık
duyduğu bilinmesine ve karargâhta gece yarıları toplantı üstüne
toplantı yapmasına rağmen AKP’ye istismar argümanını vermiyor. Dahası,
her hafta yapılan Genelkurmay’ın basın bilgilendirme toplantısını da bu
bakışı sebebiyle iptal ettiriyor.
Peki asker yüreğine taş basıp seçimi mi bekleyecektir?
Sanmıyorum...
Askerin bildiri, ültimatom ve muhtıra dışında da mesaj verme metotları var. Muhtemelen o metotları kullanacaktır.
NOT: Bedrettin Dalan’ın yerine oğlunun alınması hangi hukuk kriteri ya da anlayışının sonucudur?


İŞTE TABLO...
CHP İsrail’i kınayalım, AKP olmaz dedi!

CHP
ne yapıp edip bu göz boyamayı ve aldatmayı millete duyurmalıdır. Hayır
basında çıkan bir-iki haber ve yazı bu işe yetmez. CHP derhal harekete
geçip konuyu bilboard’lara taşımalı ve her gün TV’lerden haykırmalıdır.
Peki ne midir bu kadar önemli olan olay? AKP’nin ikiyüzlülüğünün
belgesidir. Yahu bu AKP ve Tayyip Erdoğan değil midir Gazze’de katliam
yapan İsrail için mangalda kül bırakmayan ve kıyameti koparıp kana kan,
cana can nutuklarını atan. Biz hariç pek çok kişi inanmıştı bu sözde
feverana!.. Nasıl mı sözde? Olay şudur efendim: CHP Grup Başkanvekili
Kemal Kılıçdaroğlu iki gün önce AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’a
giderek İsrail’in TBMM tarafından kınanması için ortak teklif sunmayı
öneriyor. AKP’li Grup Başkanvekili’nin cevabı şu oluyor: “Bize kınama
için yukarıdan izin yok...” Yukarı derken haşa haşa Yüce Yaradanı
kastetmiyor, kendi partisini kastediyor. Evet tablo aynen budur sevgili
okurlar. Tayyip bey güya lafla gürlüyor gürlemesine de bir kınama
kararı olsun çıkarttırmıyor.

ŞU İŞE BAKIN...
Bu adam Başbakanlığa yakışır mı?

Adı:
Kemal Öztürk. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yeni danışmanı. Sevgili
Mustafa Mutlu bakın bu adam için dün neler yazdı. Özetliyorum: “Uzun
yıllar İran devrimi yanlısı dergilerle çalıştı. Kanal 7 için
hazırladığı belgesel 1996’da RTÜK tarafından yasaklandı. 9.
Cumhurbaşkanı Demirel’e hakaretten bir yıl hapis cezası aldı. Bülent
Arınç’a danışman oldu. 1994’te Mir Muhammet Rıza mahlasıyla yazdığı ”
Bir Garip Oğlanın Hikâyesi “ kitabı mahkeme kararıyla toplatıldı. Bu
kitapta devlet için helvadan yapılmış puttur dedi. Kitaptan bir satır:
” Bu p**** laikleri bir bir şişe geçireceğim... “ Evet Mutlu’nun
takdire değer bir araştırmayla deşifre ettiği bu adam şimdi Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakan’ına danışmanlık yapacak...
Diyeceksiniz ki adam değişmiş olamaz mı?!. Nerde!.. Ahmet Hakan’ın
yazdığına göre de bu adam kısa bir süre önce Dolmabahçe Sarayı’nın
önüne arabasını park ediyor. Polis haklı olarak uyarıyor. Aaa o de ne?
O polis ertesi gün sürgün... Değiştiği belli de böyle değişmiş işte!

EYVAH...
Tofaş bile pes etti!

Dün öğle
suları ajanslara iki önemli haber düştü. 1) TOFAŞ 675 işçi çıkarıyor.
2) Kasımda sanayi üretiminde yüzde 13.9 daralma yaşandı. Bu iki haber
Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin hangi noktalara geldiğini somut
olarak ortaya koyuyor. TOFAŞ gibi bir kurum bile böyle bir karar alma
durumunda kalıyorsa eyvah ki eyvah. Dahası, sanayi üretimindeki yüzde
13.9’luk düşüş ise 2001 krizindeki tablonun bile gerisine düşüldüğünü
gözler önüne seriyor. Görüldüğü gibi Türkiye hızla bir uçuruma, yani
sosyal buhrana yelken açmıştır. Endişemiz bu buhranın derinleşmesidir.
Sanayide bir ay içinde yaşanan bu daralma dehşet bir gelişmedir.
Ergenekon ve Gazze dramı gibi gelişmelerle bu tablo daha ne kadar
örtülebilir, bilmiyorum, ama gidişat hayra alamet değildir.
Sebahattin ÖNKİBAR
Sebahattin ÖNKİBAR
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz