Paşaların serbest bırakılmalarının ardındaki sır
1 sayfadaki 1 sayfası
Paşaların serbest bırakılmalarının ardındaki sır
Paşaların serbest bırakılmalarının ardındaki sır
Adı: Tuncer Kılınç.
Emekli Orgeneral.
Devlet sırlarının depolanıp politika üretiminin yapıldığı MGK’nın eski genel sekreteri.
Adı: Kemal Yavuz.
Emekli Orgeneral.
İkinci Ordu ve Harp Akademileri eski komutanı.
Adı: Erdal Şenel.
Emekli Tümgeneral.
Genelkurmay Başkanlığı adli müşaviri. 28 Şubat sürecinin teorisyenlerinden.
Adı: Prof. Kemal Gürüz.
YÖK eski Başkanı.
İmajı bağlamında laik sistemle özdeş bir isim.
Geçmişi,
titri ve konumu böylesine zirvede olan isimlerin kameralar eşliğinde
gözaltına alınması, gerçekte onların peşinen tutuklanması anlamına
gelir. Sorgu vs. gibi ayrıntılar aslında prosedürden ibarettir.
Öyle,
çünkü örneğin MGK gibi devlet için hayati bir kurumda patronluk yapan
bir orgeneral, tutuklanması kesin olmayan bir hadiseden ötürü canlı
yayınlarla bütün dünyaya afişe edilemez. Eğer ediliyorsa bunun anlamı
mutlak bir biçimde suç sabit ve deliller elde demektir.
Nitekim öyle olduğu içindir ki yine Ergenekon soruşturması bağlamında daha önce aynı şeylere şahit olunmuştu.
Jandarma eski komutanı Eruygur Paşa ile Birinci Ordu eski komutanı Tolon Paşa bu tür gözaltılardan sonra hemen tutuklandılar.
Gelelim bugüne!
Ergenekon çetesi üyesi diye birkaç gün önce TV’lerden afişe edilip onurları zedelenen;
Tuncer Kılınç Paşa serbesttir.
Kemal Yavuz Paşa serbesttir.
Erdal Paşa ve Albay Göktaş serbesttir.
Bitmedi, Kemal Gürüz de serbesttir.
Sıkı durun ve bomba habere bakın!
Onları serbest bırakan (Erdal Paşa hariç) sorgu yargıcı değil savcıdır.
Olur mu öyle demeyin, vallahi oldu.
Diyeceksiniz ki gözaltına aldıran savcılık değil mi?
Evet o!..
Peki o zaman bu ne hal midir?
Bunun cevabını herhalde biz değil ilgilileri vermelidir?
Bu ülkede eğer adalet ve onu sağlayan hukuk varsa bu soruya cevap aranacaktır!
Birileri
çıkıp madem elinde delil yoktu, madem sorgu hâkimine bile gönderme
gereğini duyacak verilere sahip değildin, konumu böylesine önemli olan
yaşını başını almış insanlara bu azap niye diyecektir ya da demelidir.
Bu sahneyi burada bırakalım ve başka bir fotoğrafı sunalım: Kılınç,
Yavuz ve Şenel paşaların da bulunduğu son dalga gözaltılarının
akşamında malum Genelkurmay’ın ışıkları hiç sönmemiş ve TSK’nın
zirveleri saatlerce durumu değerlendirmişti.
Dahası Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Başbuğ ertesi gün programda olmaksızın Başbakan’la
uzun bir görüşme yapmış ve bunun Ergenekon için olduğu açıklanmıştı.
Görüşmede
konuşulanlarla ilgili ayrıntılı bir açıklama olmadı, ama Tayyip bey bu
buluşma sonrasında Adalet ve İçişleri bakanlarını malum acil olarak
yanına çağırmıştı.
Dün, Ankara’nın derinliklerinde kapalı kapılar
ardında yapılan Başbuğ-Erdoğan görüşmesiyle Ergenekon savcılığı
tarafından art arda serbest bırakılan paşalar olayı arasındaki irtibat
sorgulandı.
Yapılan bu tür spekülasyonlara biz ispatlanmadığı sürece inanmayız!
Bizim yargımız bağımsızdır ve hiçbir yetkili ona müdahaleyi aklından bile geçirmez!
Bazıları
da AKP’nin seçimde istismar edeyim diye askere tepki gösterme pususunu
kurduğunu, lakin İlker Paşa’nın müthiş kurmaylığıyla Yaşar Büyükanıt’ın
aksine bunu ters yüz ettiğini dillendiriyor.
Dedik ya fısıltı bunlar. Biz de o babda aktarıyoruz.
ADRES...
Ergenekon’un bir numarası Atatürk mü?
Ergenekon
mücahitleri, örgütün elebaşısı, yani bir numarası için mavi gözlü sarı
saçlı tasvirlerini yapıyor. Bu tanıma uygun olarak bir ara Bedrettin
Dalan dendi, ama mücahit güruh hemen hayır karşılığını verdi. İşin
kötüsü sarı saçı ve mavi gözü olan başka biri de henüz bulunabilmiş
değil. Emekli Jandarma Tümgeneral Osman Özbek önceki gün bir numara
için adres gösterdi. Paşa’ya göre bir numara sarı saçları ve mavi
gözleri olan Mustafa Kemal Paşa imiş! Şaka bir yana, görüyorsunuz
Ergenekon artık mizah malzemesi olmaya başladı. 22 aydır deli ya da
görevli bir Yahudi hahamın hezeyanları ile devam ettirilen bir
soruşturma ve aylardır iddianame olmaksızın cezaevinde tutulan
insanlar. Dahası, en umulmadık bir zamanlamayla sis bombası hüviyetli
sansasyonel operasyonlar. Peki sonuç mu? Henüz ortada hiçbir şey yok!..
Hukuk bu şekilde siyasallaştırılıp örtü ya da manipülasyon aracı
yapılırsa, bu emsal olur ve gün gelir bu uygulama bumerang misali geri
dönüp sizi vurur!
PENCERE FARKİ...
Tayyip bey; başsavcının fikri-vicdanı hür değil miydi?
Başbakan
önceki gün Ergenekon eleştirileri bağlamında aynen şu sözleri etti: “Bu
ülkede fikri hür, vicdanı hür savcılar ve hâkimler var. Hiç kimse
kendini yasaların ve hukukun üstünde görmemelidir.” Bu sözleri okuyan
ya da dinleyen Tayyip Erdoğan’ın hukuk mücahidi ya da perisi olduğuna
hükmedebilir... Peki gerçek böyle midir? Keşke öyle olsa, ama
nerdeeee?.. Sahi bu Tayyip Erdoğan değil miydi AKP’ye kapatma davası
açan Yargıtay Başsavcısı için olmadık sözler edip hücum eden? Bu Tayyip
Erdoğan değil miydi hukukun siyasallaştırıldığından dem vurup rezervler
koyan ve kabul edilemeyecek ithamlarda bulunan? Peki ne oldu da Erdoğan
bugün tam tersi bir görüntüde ve hukuk mücahidi havalarındadır? Olan
şudur efendim: Tayyip Erdoğan her şey gibi hukuku da kendi çıkarı
penceresinden değerlendirir. Siyasal fayda görürse hukuk kutsaldır,
zarar görüyorsa tam tersidir.
ASİLİ NEREDE?..
Kim bu Akın İpek?
Akın
İpek, Ankara’nın sıradan bir müteşebbisiydi. Matbaacılığıyla bilinirdi.
Çok değil 10 yıl öncesinde vergi listesine bile giremezdi. Derken son
birkaç yılda Akın İpek değil başkentin, Türkiye’nin en çok tanınan
işadamlarından biri oldu. Matbaacılıktan madenciliğe terfi etti ve en
önemlisi medyaya girdi. Bugün gazetesi ile Kanaltürk TV, İpek’e ait.
Bitmedi Akın bey ve ailesinin bugünlerde büyük medya pazarlıklarında da
adı geçiyor. Akın bey önce Vatan gazetesini almak için günler süren
pazarlıklar yaptı. Burada anlaşma olmayınca pazarlık Milliyet’e kaydı.
Duyumlarıma göre bu pazarlık hâlâ yürüyor. Tam bu noktada bir parantez
açıp yüzlerce milyon dolar gereken böyle bir satın alma için Akın
beyin bu kaynağı nereden bulacağıdır? Efendim diyorlar ki Akın bey
aslında mutemetmiş, yani aldığı medya kurumlarını bir dini grup adına
vekâleten alıyormuş!
Adı: Tuncer Kılınç.
Emekli Orgeneral.
Devlet sırlarının depolanıp politika üretiminin yapıldığı MGK’nın eski genel sekreteri.
Adı: Kemal Yavuz.
Emekli Orgeneral.
İkinci Ordu ve Harp Akademileri eski komutanı.
Adı: Erdal Şenel.
Emekli Tümgeneral.
Genelkurmay Başkanlığı adli müşaviri. 28 Şubat sürecinin teorisyenlerinden.
Adı: Prof. Kemal Gürüz.
YÖK eski Başkanı.
İmajı bağlamında laik sistemle özdeş bir isim.
Geçmişi,
titri ve konumu böylesine zirvede olan isimlerin kameralar eşliğinde
gözaltına alınması, gerçekte onların peşinen tutuklanması anlamına
gelir. Sorgu vs. gibi ayrıntılar aslında prosedürden ibarettir.
Öyle,
çünkü örneğin MGK gibi devlet için hayati bir kurumda patronluk yapan
bir orgeneral, tutuklanması kesin olmayan bir hadiseden ötürü canlı
yayınlarla bütün dünyaya afişe edilemez. Eğer ediliyorsa bunun anlamı
mutlak bir biçimde suç sabit ve deliller elde demektir.
Nitekim öyle olduğu içindir ki yine Ergenekon soruşturması bağlamında daha önce aynı şeylere şahit olunmuştu.
Jandarma eski komutanı Eruygur Paşa ile Birinci Ordu eski komutanı Tolon Paşa bu tür gözaltılardan sonra hemen tutuklandılar.
Gelelim bugüne!
Ergenekon çetesi üyesi diye birkaç gün önce TV’lerden afişe edilip onurları zedelenen;
Tuncer Kılınç Paşa serbesttir.
Kemal Yavuz Paşa serbesttir.
Erdal Paşa ve Albay Göktaş serbesttir.
Bitmedi, Kemal Gürüz de serbesttir.
Sıkı durun ve bomba habere bakın!
Onları serbest bırakan (Erdal Paşa hariç) sorgu yargıcı değil savcıdır.
Olur mu öyle demeyin, vallahi oldu.
Diyeceksiniz ki gözaltına aldıran savcılık değil mi?
Evet o!..
Peki o zaman bu ne hal midir?
Bunun cevabını herhalde biz değil ilgilileri vermelidir?
Bu ülkede eğer adalet ve onu sağlayan hukuk varsa bu soruya cevap aranacaktır!
Birileri
çıkıp madem elinde delil yoktu, madem sorgu hâkimine bile gönderme
gereğini duyacak verilere sahip değildin, konumu böylesine önemli olan
yaşını başını almış insanlara bu azap niye diyecektir ya da demelidir.
Bu sahneyi burada bırakalım ve başka bir fotoğrafı sunalım: Kılınç,
Yavuz ve Şenel paşaların da bulunduğu son dalga gözaltılarının
akşamında malum Genelkurmay’ın ışıkları hiç sönmemiş ve TSK’nın
zirveleri saatlerce durumu değerlendirmişti.
Dahası Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Başbuğ ertesi gün programda olmaksızın Başbakan’la
uzun bir görüşme yapmış ve bunun Ergenekon için olduğu açıklanmıştı.
Görüşmede
konuşulanlarla ilgili ayrıntılı bir açıklama olmadı, ama Tayyip bey bu
buluşma sonrasında Adalet ve İçişleri bakanlarını malum acil olarak
yanına çağırmıştı.
Dün, Ankara’nın derinliklerinde kapalı kapılar
ardında yapılan Başbuğ-Erdoğan görüşmesiyle Ergenekon savcılığı
tarafından art arda serbest bırakılan paşalar olayı arasındaki irtibat
sorgulandı.
Yapılan bu tür spekülasyonlara biz ispatlanmadığı sürece inanmayız!
Bizim yargımız bağımsızdır ve hiçbir yetkili ona müdahaleyi aklından bile geçirmez!
Bazıları
da AKP’nin seçimde istismar edeyim diye askere tepki gösterme pususunu
kurduğunu, lakin İlker Paşa’nın müthiş kurmaylığıyla Yaşar Büyükanıt’ın
aksine bunu ters yüz ettiğini dillendiriyor.
Dedik ya fısıltı bunlar. Biz de o babda aktarıyoruz.
ADRES...
Ergenekon’un bir numarası Atatürk mü?
Ergenekon
mücahitleri, örgütün elebaşısı, yani bir numarası için mavi gözlü sarı
saçlı tasvirlerini yapıyor. Bu tanıma uygun olarak bir ara Bedrettin
Dalan dendi, ama mücahit güruh hemen hayır karşılığını verdi. İşin
kötüsü sarı saçı ve mavi gözü olan başka biri de henüz bulunabilmiş
değil. Emekli Jandarma Tümgeneral Osman Özbek önceki gün bir numara
için adres gösterdi. Paşa’ya göre bir numara sarı saçları ve mavi
gözleri olan Mustafa Kemal Paşa imiş! Şaka bir yana, görüyorsunuz
Ergenekon artık mizah malzemesi olmaya başladı. 22 aydır deli ya da
görevli bir Yahudi hahamın hezeyanları ile devam ettirilen bir
soruşturma ve aylardır iddianame olmaksızın cezaevinde tutulan
insanlar. Dahası, en umulmadık bir zamanlamayla sis bombası hüviyetli
sansasyonel operasyonlar. Peki sonuç mu? Henüz ortada hiçbir şey yok!..
Hukuk bu şekilde siyasallaştırılıp örtü ya da manipülasyon aracı
yapılırsa, bu emsal olur ve gün gelir bu uygulama bumerang misali geri
dönüp sizi vurur!
PENCERE FARKİ...
Tayyip bey; başsavcının fikri-vicdanı hür değil miydi?
Başbakan
önceki gün Ergenekon eleştirileri bağlamında aynen şu sözleri etti: “Bu
ülkede fikri hür, vicdanı hür savcılar ve hâkimler var. Hiç kimse
kendini yasaların ve hukukun üstünde görmemelidir.” Bu sözleri okuyan
ya da dinleyen Tayyip Erdoğan’ın hukuk mücahidi ya da perisi olduğuna
hükmedebilir... Peki gerçek böyle midir? Keşke öyle olsa, ama
nerdeeee?.. Sahi bu Tayyip Erdoğan değil miydi AKP’ye kapatma davası
açan Yargıtay Başsavcısı için olmadık sözler edip hücum eden? Bu Tayyip
Erdoğan değil miydi hukukun siyasallaştırıldığından dem vurup rezervler
koyan ve kabul edilemeyecek ithamlarda bulunan? Peki ne oldu da Erdoğan
bugün tam tersi bir görüntüde ve hukuk mücahidi havalarındadır? Olan
şudur efendim: Tayyip Erdoğan her şey gibi hukuku da kendi çıkarı
penceresinden değerlendirir. Siyasal fayda görürse hukuk kutsaldır,
zarar görüyorsa tam tersidir.
ASİLİ NEREDE?..
Kim bu Akın İpek?
Akın
İpek, Ankara’nın sıradan bir müteşebbisiydi. Matbaacılığıyla bilinirdi.
Çok değil 10 yıl öncesinde vergi listesine bile giremezdi. Derken son
birkaç yılda Akın İpek değil başkentin, Türkiye’nin en çok tanınan
işadamlarından biri oldu. Matbaacılıktan madenciliğe terfi etti ve en
önemlisi medyaya girdi. Bugün gazetesi ile Kanaltürk TV, İpek’e ait.
Bitmedi Akın bey ve ailesinin bugünlerde büyük medya pazarlıklarında da
adı geçiyor. Akın bey önce Vatan gazetesini almak için günler süren
pazarlıklar yaptı. Burada anlaşma olmayınca pazarlık Milliyet’e kaydı.
Duyumlarıma göre bu pazarlık hâlâ yürüyor. Tam bu noktada bir parantez
açıp yüzlerce milyon dolar gereken böyle bir satın alma için Akın
beyin bu kaynağı nereden bulacağıdır? Efendim diyorlar ki Akın bey
aslında mutemetmiş, yani aldığı medya kurumlarını bir dini grup adına
vekâleten alıyormuş!
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz