Haşim Kılıç'ın oyu battal olmuştur
1 sayfadaki 1 sayfası
Haşim Kılıç'ın oyu battal olmuştur
Haşim Kılıç'ın oyu battal olmuştur
Buradan; gazeteleri ve televizyonları işgal eden o sözde demokratlara sesleniyorum.
Adaletten yana iseniz; en büyük mahkemenin başkanının durumunu niye görmezden geliyorsunuz?
Polisin, PKK'lılara göstermediği bir şiddetle tutukladığı bilim adamlarının
başına gelenleri alkışlarken neden Anayasa Mahkemesi'ne başkanlık eden
Haşim Kılıç'ın içinde bulunduğu ilişkiyi sorgulamıyorsunuz?
Biliyorum
ki liberal demokrat geçinenler en başından beri Haşim Kılıç'ın verdiği
oyları normal gördüler. Onun hep laiklik karşıtı davranmasını
demokratik bir hak kabul ettiler. Bunu, Sayın Kılıç'ın geçmişinde
İBDA-C ile (Gölge Dergisi) bağlantılı olmasına hiç bağlamadılar.
Peki;
Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın birinci dereceden akrabalık ilişkisi ile
içine düştüğü çıkar ilişkisini neden sorgulamıyorlar? Eğer Haşim
Kılıç'ın durumunda Atatürkçü bir yargıç olsaydı, şu an susan o sahte
demokratlar ve Beyoğlu solcuları yeri göğü inletirler, 'İstifa et Haşim
kılıç!' diye kampanya başlatırlardı.
Çetin Altan'ın Amerikan imalı oğlu da 'Kılıç'ı yargılayın!' diye başlık bile atardı.
Lakin; susuyorlar.
REZALETTİR
Anayasa
Mahkemesi Başkanı Kılıç'ın birinci dereceden yakınının içinde baş aktör
olduğu rezalet, Ergenekon operasyonu ile örtülmek istendi.
Hatırlayalım: Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin malı olan ve şu anki
değeri 6 milyon TL olduğu belirtilen bir arsa, Bay Kılıç'ın damadına
aktarılıyor.
Sadece 2 milyon TL değeri olan bir bina ile takas edilerek.
Takas'ı yapan Ankara Büyükşehir Belediyesi, yani Melih Gökçek.
Melih Gökçek, bu arsayı; Haşim Kılıç'ın damadına ne zaman aktarıyor biliyor musunuz?
AKP hakkında açılan davanın karara bağlanmasından iki hafta önce...
Ve Haşim Kılıç, Gökçek'in partisi AKP'nin kapatılmasına karşı oy kullanıyor.
Bu durumda hangi akıl ve vicdan sahibi; Mahkeme Başkanı Kılıç'ın oyuna temiz oy diyebilir.
AKP'nin kapatılmasına ben de karşıydım ama bugün, Bay Kılıç'ın oyuna temiz oy diyemiyorum.
Bu bir rezalettir.
Melih
Gökçek, milletin malını bir şahsa peşkeş çekmiştir. Hakkında dava
açılmalı,hesap sorulmalıdır: Ben de bir savcı arıyorum? Nerede o savcı?
İkincisi
de Haşim Kılıç'tır... Haşim Kılıç; bu vurgundan haberi olmadığını
söylese de kendisi fiilen işin içinde kabul edilir. Eğer o Anayasa
Mahkemesi Başkanı olmasaydı; ortada AKP davası bulunmasaydı; AKP'nin
mutemet adamı Gökçek o arsayı Haşim Bey'in damadına verir miydi?
İş bununla da kalmadı.
Haşim
Kılıç ile AKP arasındaki kuvvetli bağı, Bay Kılıç'ın askerdeki oğluna
devletin valisinin ve kaymakamının hizmetkar gibi hizmet ettirilmesi de
bizim iddiamızı destekliyor. Bay Kılıç'ın Çorlu'da askerlik yapan
oğlunu, törenden sonra vali ve kaymakam makam aracıyla alıp konutta
misafir ediyor...
Valilerimizin içine itildiği bu aşağılayıcı duruma
mı üzülürsünüz; yoksa Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın hükümetin adamı
olduğunun ortaya çıkmasından dolayı düştüğünüz şaşkınlığa mı
şaşırırsınız?
Eğer Başkan Kılıç'ta biraz tarafsızlık duygusu kalmışsa o makamdan derhal istifa etmelidir.
Sayın Kılıç; orası size yakışmıyor...
Eğer
şu gazetelere kurulmuş o tatlısu demokratlarında da biraz onur varsa;
bu rezaleti yazıp hukukun tarafsızlığını güçlülere karşı savunurlar...
DALAN'A FETHULLAHÇILAR DÜŞMANDI
Son dalgada içeri alınmak istenen isimlerden olan Bedreddin Dalan'ı herkes eski İstanbul Belediye Başkanı olarak bilir.
Dalan'ın
asıl özelliği başkadır. O; belediye başkanlığı sırasında, eğitime
yönelmeyi kafasına koymuştu. Başkanlıktan sonra İSTEK Vakfı
aracılığıyla İstanbul'da birçok okul kurdu. Bu özel okullarda; Dalan;
Kemalist ve Cumhuriyetçi gençlik yetiştiriyordu. 1990'larda bu okulları
gezmiş ve öğrencilerle konuşmuş, öğretmenleri tanımıştım.
Aynı
süreçte Türkiye'de Fethullahçı tarikatçiler de özel okullar kurmaya
başladılar. Elbette bu okullarda alttan alta Atatürk düşmanlığı
işleniyordu. Buraya alınan yoksul aile çocukları geceleri ışık
evlerinde ayrı bir beyin yıkamadan geçirilip üniversitelere öyle
hazırlanıyorlardı.
Dalan'ın okulları; Fethullahçılara karşı kuvvetli bir seçenekti. Bu yüzden de Fethullahçılar ona düşmandılar...
Bugün
geldiğimiz noktada, Bedreddin Dalan da çete üyesi gösterilerek
devredışı bırakılmak isteniyorsa; altında işte bu gerçeği de aramak
gerekir. [/size]
Buradan; gazeteleri ve televizyonları işgal eden o sözde demokratlara sesleniyorum.
Adaletten yana iseniz; en büyük mahkemenin başkanının durumunu niye görmezden geliyorsunuz?
Polisin, PKK'lılara göstermediği bir şiddetle tutukladığı bilim adamlarının
başına gelenleri alkışlarken neden Anayasa Mahkemesi'ne başkanlık eden
Haşim Kılıç'ın içinde bulunduğu ilişkiyi sorgulamıyorsunuz?
Biliyorum
ki liberal demokrat geçinenler en başından beri Haşim Kılıç'ın verdiği
oyları normal gördüler. Onun hep laiklik karşıtı davranmasını
demokratik bir hak kabul ettiler. Bunu, Sayın Kılıç'ın geçmişinde
İBDA-C ile (Gölge Dergisi) bağlantılı olmasına hiç bağlamadılar.
Peki;
Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın birinci dereceden akrabalık ilişkisi ile
içine düştüğü çıkar ilişkisini neden sorgulamıyorlar? Eğer Haşim
Kılıç'ın durumunda Atatürkçü bir yargıç olsaydı, şu an susan o sahte
demokratlar ve Beyoğlu solcuları yeri göğü inletirler, 'İstifa et Haşim
kılıç!' diye kampanya başlatırlardı.
Çetin Altan'ın Amerikan imalı oğlu da 'Kılıç'ı yargılayın!' diye başlık bile atardı.
Lakin; susuyorlar.
REZALETTİR
Anayasa
Mahkemesi Başkanı Kılıç'ın birinci dereceden yakınının içinde baş aktör
olduğu rezalet, Ergenekon operasyonu ile örtülmek istendi.
Hatırlayalım: Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin malı olan ve şu anki
değeri 6 milyon TL olduğu belirtilen bir arsa, Bay Kılıç'ın damadına
aktarılıyor.
Sadece 2 milyon TL değeri olan bir bina ile takas edilerek.
Takas'ı yapan Ankara Büyükşehir Belediyesi, yani Melih Gökçek.
Melih Gökçek, bu arsayı; Haşim Kılıç'ın damadına ne zaman aktarıyor biliyor musunuz?
AKP hakkında açılan davanın karara bağlanmasından iki hafta önce...
Ve Haşim Kılıç, Gökçek'in partisi AKP'nin kapatılmasına karşı oy kullanıyor.
Bu durumda hangi akıl ve vicdan sahibi; Mahkeme Başkanı Kılıç'ın oyuna temiz oy diyebilir.
AKP'nin kapatılmasına ben de karşıydım ama bugün, Bay Kılıç'ın oyuna temiz oy diyemiyorum.
Bu bir rezalettir.
Melih
Gökçek, milletin malını bir şahsa peşkeş çekmiştir. Hakkında dava
açılmalı,hesap sorulmalıdır: Ben de bir savcı arıyorum? Nerede o savcı?
İkincisi
de Haşim Kılıç'tır... Haşim Kılıç; bu vurgundan haberi olmadığını
söylese de kendisi fiilen işin içinde kabul edilir. Eğer o Anayasa
Mahkemesi Başkanı olmasaydı; ortada AKP davası bulunmasaydı; AKP'nin
mutemet adamı Gökçek o arsayı Haşim Bey'in damadına verir miydi?
İş bununla da kalmadı.
Haşim
Kılıç ile AKP arasındaki kuvvetli bağı, Bay Kılıç'ın askerdeki oğluna
devletin valisinin ve kaymakamının hizmetkar gibi hizmet ettirilmesi de
bizim iddiamızı destekliyor. Bay Kılıç'ın Çorlu'da askerlik yapan
oğlunu, törenden sonra vali ve kaymakam makam aracıyla alıp konutta
misafir ediyor...
Valilerimizin içine itildiği bu aşağılayıcı duruma
mı üzülürsünüz; yoksa Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın hükümetin adamı
olduğunun ortaya çıkmasından dolayı düştüğünüz şaşkınlığa mı
şaşırırsınız?
Eğer Başkan Kılıç'ta biraz tarafsızlık duygusu kalmışsa o makamdan derhal istifa etmelidir.
Sayın Kılıç; orası size yakışmıyor...
Eğer
şu gazetelere kurulmuş o tatlısu demokratlarında da biraz onur varsa;
bu rezaleti yazıp hukukun tarafsızlığını güçlülere karşı savunurlar...
DALAN'A FETHULLAHÇILAR DÜŞMANDI
Son dalgada içeri alınmak istenen isimlerden olan Bedreddin Dalan'ı herkes eski İstanbul Belediye Başkanı olarak bilir.
Dalan'ın
asıl özelliği başkadır. O; belediye başkanlığı sırasında, eğitime
yönelmeyi kafasına koymuştu. Başkanlıktan sonra İSTEK Vakfı
aracılığıyla İstanbul'da birçok okul kurdu. Bu özel okullarda; Dalan;
Kemalist ve Cumhuriyetçi gençlik yetiştiriyordu. 1990'larda bu okulları
gezmiş ve öğrencilerle konuşmuş, öğretmenleri tanımıştım.
Aynı
süreçte Türkiye'de Fethullahçı tarikatçiler de özel okullar kurmaya
başladılar. Elbette bu okullarda alttan alta Atatürk düşmanlığı
işleniyordu. Buraya alınan yoksul aile çocukları geceleri ışık
evlerinde ayrı bir beyin yıkamadan geçirilip üniversitelere öyle
hazırlanıyorlardı.
Dalan'ın okulları; Fethullahçılara karşı kuvvetli bir seçenekti. Bu yüzden de Fethullahçılar ona düşmandılar...
Bugün
geldiğimiz noktada, Bedreddin Dalan da çete üyesi gösterilerek
devredışı bırakılmak isteniyorsa; altında işte bu gerçeği de aramak
gerekir. [/size]
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz