ABD-Türkiye ilişkileri üzerine bir analiz!
1 sayfadaki 1 sayfası
ABD-Türkiye ilişkileri üzerine bir analiz!
ABD-Türkiye ilişkileri üzerine bir analiz!
ABD’nin,
askerlerinin Irak’a Türkiye üzerinden girmelerine izin veren tezkerenin
reddinden sonra Türkiye’den beklentileri değişti mi? Değiştiyse; bu,
politika değişikliğini, o da “işbirliği yapılan kadrolar”ın
değiştirilmesini tetiklemiş olabilir mi?
Bana göre ülkemizde son
yıllarda yaşananları anlayabilmek için, “duygusallık”tan uzaklaşarak
önce bu soruları yanıtlamamız gerekir:
BEKLENTİ DEĞİŞTİ!
Evet;
ABD’nin Türkiye’den beklentileri değişti. Yıllarca bizim kaderimizi
belirleyen projeler üreten, darbecilerimizden bile “bizim çocuklar”
diye söz eden, iç ve dış politikalarımıza kendi çıkarlarına uygun bir
şekilde yön veren ABD, tezkerenin reddiyle “bazı iplerin hızla
koptuğunu” ve bunun kendisi için sakıncalı olabileceğini gördü.
Tezkere
olayı onlara, Türkiye’nin güçlenmesi halinde yapabileceklerini
düşündürdü... “Kontrol altındayken” bile diklenebilen bu 70 milyonluk
ülkenin; askeri, siyasi ve ticari bağımsızlığına ulaşması durumunda
başlarına açabileceği felaketleri gördüler.
POLİTİKA DEĞİŞTİ!
Beklenti değişikliğini, politika değişikliği izledi...
“Güçlü
bir Türkiye” ile uğraşmaktansa, kendi dertleriyle boğuşan, içe kapalı,
sorunlu bir ülkeyi tercih ettiler. Böylece derin dondurucuda bekletilen
Büyük Orta Doğu Projesi devreye sokuldu...
Başbakan’ın ağzına,
“BOP’un Eş Başkanısın” diye bir parmak bal sürüp; dünden razı olduğu,
“Türkiye’yi bir İslam ülkesi haline dönüştürme” çabasına destek
verdiler...
O tarihe kadar Avrupalı olmakla övünen ve 40 küsur
yıldır Avrupa Birliği üyeliği hedefine kilitlenen bu ülkeyi, tüm
dünyanın gözünde “sorunlu ve sıradan bir Orta Doğu ülkesi”ne
dönüştürdüler.
BOP’un Eş Başkanı olan Başbakan da; yeni unvanının verdiği heyecanla, “Ne Orta Doğusu... Biz Avrupalıyız” diyemedi.
Dini
kamplaşmalara; etnik çelişki ve çatışmalar da eklenince, daha birkaç
yıl önce “Tezkereye hayır” diyebilen Türkiye; ABD için yeniden
“dikensiz gül bahçesi” oluverdi.
KADROLAR DEĞİŞİYOR!
Politika değişikliği; “kadro değişikliği”ni de gündeme getirdi...
Madem
Türkiye, bir Orta Doğu ülkesiydi ve bu ülkede tüm politikaların
belirlenmesinde “din faktörü” devreye girebilecekti; o zaman düne kadar
işbirliği yapılan kadroların hiçbir anlamı kalmamıştı. Artık onlarla
yollar ayrılmalı ve yerlerine ABD yanlısı ama “dinci” yeni kadrolar
getirilmeliydi...
Orduya verdikleri desteği bu yüzden
azalttılar. Türkiye’de etkin olan Fethullah Hoca’nın askerleriyle yola
devam etmeyi uygun gördüler. Asker, siyasetçi, edebiyatçı, gazeteci
ayrımı yapmadan eski kartvizitlerin tamamını yaktılar; yerine
yenilerini yerleştirdiler...
YENİ BİR DÖNEM DAHA MI?
Peki; bundan sonra ne olacak?
Obama,
Bush’un bu yeni politikalarını mı benimseyecek? Yoksa Irak’tan çekilme
kararı alıp, Türkiye’ye eski stratejik önemini yeniden mi yükleyecek?
Böyle olursa, bu beklenti değişikliği politikalarda ve kadrolarda da eskiye dönüşü mü gerektirecek?
Bu; Türkiye’de rahatça at koşturma olanağı bulan “dinci kadrolar”dan vazgeçilebileceği anlamına mı gelecek?
Bu soruların yanıtı “Hayır” olursa...
Türkiye’de daha çok operasyon göreceğiz demektir!
***
GÜNÜN SORUSU
Altı
ay önce tutuklananların bile hâlâ yargılanamadıklarını dikkate
alırsanız; son Ergenekon operasyonunda tutuklanan on yedi kişinin
yargılanmasına sizce en erken ne zaman başlanır?
ABD’nin,
askerlerinin Irak’a Türkiye üzerinden girmelerine izin veren tezkerenin
reddinden sonra Türkiye’den beklentileri değişti mi? Değiştiyse; bu,
politika değişikliğini, o da “işbirliği yapılan kadrolar”ın
değiştirilmesini tetiklemiş olabilir mi?
Bana göre ülkemizde son
yıllarda yaşananları anlayabilmek için, “duygusallık”tan uzaklaşarak
önce bu soruları yanıtlamamız gerekir:
BEKLENTİ DEĞİŞTİ!
Evet;
ABD’nin Türkiye’den beklentileri değişti. Yıllarca bizim kaderimizi
belirleyen projeler üreten, darbecilerimizden bile “bizim çocuklar”
diye söz eden, iç ve dış politikalarımıza kendi çıkarlarına uygun bir
şekilde yön veren ABD, tezkerenin reddiyle “bazı iplerin hızla
koptuğunu” ve bunun kendisi için sakıncalı olabileceğini gördü.
Tezkere
olayı onlara, Türkiye’nin güçlenmesi halinde yapabileceklerini
düşündürdü... “Kontrol altındayken” bile diklenebilen bu 70 milyonluk
ülkenin; askeri, siyasi ve ticari bağımsızlığına ulaşması durumunda
başlarına açabileceği felaketleri gördüler.
POLİTİKA DEĞİŞTİ!
Beklenti değişikliğini, politika değişikliği izledi...
“Güçlü
bir Türkiye” ile uğraşmaktansa, kendi dertleriyle boğuşan, içe kapalı,
sorunlu bir ülkeyi tercih ettiler. Böylece derin dondurucuda bekletilen
Büyük Orta Doğu Projesi devreye sokuldu...
Başbakan’ın ağzına,
“BOP’un Eş Başkanısın” diye bir parmak bal sürüp; dünden razı olduğu,
“Türkiye’yi bir İslam ülkesi haline dönüştürme” çabasına destek
verdiler...
O tarihe kadar Avrupalı olmakla övünen ve 40 küsur
yıldır Avrupa Birliği üyeliği hedefine kilitlenen bu ülkeyi, tüm
dünyanın gözünde “sorunlu ve sıradan bir Orta Doğu ülkesi”ne
dönüştürdüler.
BOP’un Eş Başkanı olan Başbakan da; yeni unvanının verdiği heyecanla, “Ne Orta Doğusu... Biz Avrupalıyız” diyemedi.
Dini
kamplaşmalara; etnik çelişki ve çatışmalar da eklenince, daha birkaç
yıl önce “Tezkereye hayır” diyebilen Türkiye; ABD için yeniden
“dikensiz gül bahçesi” oluverdi.
KADROLAR DEĞİŞİYOR!
Politika değişikliği; “kadro değişikliği”ni de gündeme getirdi...
Madem
Türkiye, bir Orta Doğu ülkesiydi ve bu ülkede tüm politikaların
belirlenmesinde “din faktörü” devreye girebilecekti; o zaman düne kadar
işbirliği yapılan kadroların hiçbir anlamı kalmamıştı. Artık onlarla
yollar ayrılmalı ve yerlerine ABD yanlısı ama “dinci” yeni kadrolar
getirilmeliydi...
Orduya verdikleri desteği bu yüzden
azalttılar. Türkiye’de etkin olan Fethullah Hoca’nın askerleriyle yola
devam etmeyi uygun gördüler. Asker, siyasetçi, edebiyatçı, gazeteci
ayrımı yapmadan eski kartvizitlerin tamamını yaktılar; yerine
yenilerini yerleştirdiler...
YENİ BİR DÖNEM DAHA MI?
Peki; bundan sonra ne olacak?
Obama,
Bush’un bu yeni politikalarını mı benimseyecek? Yoksa Irak’tan çekilme
kararı alıp, Türkiye’ye eski stratejik önemini yeniden mi yükleyecek?
Böyle olursa, bu beklenti değişikliği politikalarda ve kadrolarda da eskiye dönüşü mü gerektirecek?
Bu; Türkiye’de rahatça at koşturma olanağı bulan “dinci kadrolar”dan vazgeçilebileceği anlamına mı gelecek?
Bu soruların yanıtı “Hayır” olursa...
Türkiye’de daha çok operasyon göreceğiz demektir!
***
GÜNÜN SORUSU
Altı
ay önce tutuklananların bile hâlâ yargılanamadıklarını dikkate
alırsanız; son Ergenekon operasyonunda tutuklanan on yedi kişinin
yargılanmasına sizce en erken ne zaman başlanır?
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz