Gittikçe buruklaşan Cumhuriyet
1 sayfadaki 1 sayfası
Gittikçe buruklaşan Cumhuriyet
Gittikçe buruklaşan Cumhuriyet
70 yıldır hep aynı sözleri tekrarlar dururuz. Atatürkçülerin en çok sevdiği 10. Yıl Marşı lüks salonları çınlatır. “85 yaşında genç Cumhuriyetimiz” diye de nutuk atmayı ihmal etmeyiz! İşte bu coşkuyla da her geçen yıl cumhuriyetimizin gittikçe buruklaştığını anlayamıyoruz. Geriye dönüp bir baksak... Ne demişti Mustafa Kemal, 28 Ekim gecesi Çankaya`daki bağ evinde? “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” Ve sözünde de durdu ve yeni kurulan ve halkın egemenliğine dayanan devletin adı Türkiye cumhuriyeti oldu. Diğer büyük bir sevinç de 42 yaşına basmış olan Mustafa Kemal bu devletin cumhurbaşkanı olmuştu. Tanrı`dan başka daha ne istenirdi ki?..,O devirleri yaşamış olanların, İzmir Karşıyaka`da yeni açılan bir ilkokula “Cumhuriyet İlkokulu” adı verildiğini hatırlarlar. Gene aynı şekilde;
“Cumhuriyet bize nimet,
Benliğini buldu millet,
Bizde bugün hâkimiyet,
Reisimiz Kemal Paşa.
Büyük Gazi sen çok yaşa.”
Veya
“Güneş ufuktan şimdi doğar
Yürüyelim arkadaşlar.”,
Gerçekte de yeni kurulmuş olan laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti 1923`ten 1938` e kadar altın devrini yaşadı diyebiliriz. Hızlı bir 15 yıl geçmiş, devrim devrimleri takip etmişti. Hemen her yıl, halk 29 Ekim`i büyük bir coşku ile kutlamak için sabırsızla bekliyordu. Yalnız bir grup değil, bütün Türk halkı bu günü kutluyordu. Cumhuriyetin 10`uncu yılını burada anlatmaya gerek yok. O başlı başına bir tarih!.. Aradan 85, O`nsuz ise 70 yıl geçti.O büyük insanın kurmuş olduğu laik, demokratik Türkiye cumhuriyeti`nde bu yaşadıklarımızdan, söylediklerimizden sadece ve sadece boş bir seda olarak kaldı.
Devrimlere darbe vurulmasaydı, açılan Köy Enstitüleri kapanmasaydı, çağdaş eğitim dinsel eğitime dönüştürülmeseydi ve cumhuriyet bozuk para gibi carcur edilmeseydi, bugün değil meclis, ülkenin her bir yanı gerçek cumhuriyetçilerle dolup taşacaktı! Bölük pürçük olmayacak, bir bütün olarak dünya devletlerinin karşısına çıkacaktık!
Hangi Cumhuriyet Bayramı`mızı kutlayalım? Tarikatların, şeyhlerin, Kuràn kurslarının, İmam Hatiplileri, kara çarşaflıların, sıkma başlıların sardığı ülkenin mi yoksa geriye dönüp 1923- 1938 yılının Cumhuriyet Bayramı`nı mı kutlayalım? Ceyhun Atuf Kansu “Bağımsızlık Gülü” şiirinde dediği gibi, çileli gülü kurtardıktan sonra mı?
“....
Hoyrat ellerinden alıp o gülü
Hangi ellerden?
Uzak Teksaslı çobanların
Bilmediği, uğruna can vermediği
Türkiyeli o çileli gülü.”
Yazımızı Mustafa Kemal`in 29 Ekim 1923`de okuduğu Söylevin son cümleleriyle özetleyerek kapatalım ve sorularına hepimiz birer cevap arayalım:
“Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır. Bu inanca yüreğimizden kattığımız nedir? Halkın mutluluğu için neler yapıyoruz? Cumhuriyetin başarısı için emek veriyor muyuz? Cumhuriyetin sorunları bunlardır...”
Dr. Yüksel Cavlak
70 yıldır hep aynı sözleri tekrarlar dururuz. Atatürkçülerin en çok sevdiği 10. Yıl Marşı lüks salonları çınlatır. “85 yaşında genç Cumhuriyetimiz” diye de nutuk atmayı ihmal etmeyiz! İşte bu coşkuyla da her geçen yıl cumhuriyetimizin gittikçe buruklaştığını anlayamıyoruz. Geriye dönüp bir baksak... Ne demişti Mustafa Kemal, 28 Ekim gecesi Çankaya`daki bağ evinde? “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” Ve sözünde de durdu ve yeni kurulan ve halkın egemenliğine dayanan devletin adı Türkiye cumhuriyeti oldu. Diğer büyük bir sevinç de 42 yaşına basmış olan Mustafa Kemal bu devletin cumhurbaşkanı olmuştu. Tanrı`dan başka daha ne istenirdi ki?..,O devirleri yaşamış olanların, İzmir Karşıyaka`da yeni açılan bir ilkokula “Cumhuriyet İlkokulu” adı verildiğini hatırlarlar. Gene aynı şekilde;
“Cumhuriyet bize nimet,
Benliğini buldu millet,
Bizde bugün hâkimiyet,
Reisimiz Kemal Paşa.
Büyük Gazi sen çok yaşa.”
Veya
“Güneş ufuktan şimdi doğar
Yürüyelim arkadaşlar.”,
Gerçekte de yeni kurulmuş olan laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti 1923`ten 1938` e kadar altın devrini yaşadı diyebiliriz. Hızlı bir 15 yıl geçmiş, devrim devrimleri takip etmişti. Hemen her yıl, halk 29 Ekim`i büyük bir coşku ile kutlamak için sabırsızla bekliyordu. Yalnız bir grup değil, bütün Türk halkı bu günü kutluyordu. Cumhuriyetin 10`uncu yılını burada anlatmaya gerek yok. O başlı başına bir tarih!.. Aradan 85, O`nsuz ise 70 yıl geçti.O büyük insanın kurmuş olduğu laik, demokratik Türkiye cumhuriyeti`nde bu yaşadıklarımızdan, söylediklerimizden sadece ve sadece boş bir seda olarak kaldı.
Devrimlere darbe vurulmasaydı, açılan Köy Enstitüleri kapanmasaydı, çağdaş eğitim dinsel eğitime dönüştürülmeseydi ve cumhuriyet bozuk para gibi carcur edilmeseydi, bugün değil meclis, ülkenin her bir yanı gerçek cumhuriyetçilerle dolup taşacaktı! Bölük pürçük olmayacak, bir bütün olarak dünya devletlerinin karşısına çıkacaktık!
Hangi Cumhuriyet Bayramı`mızı kutlayalım? Tarikatların, şeyhlerin, Kuràn kurslarının, İmam Hatiplileri, kara çarşaflıların, sıkma başlıların sardığı ülkenin mi yoksa geriye dönüp 1923- 1938 yılının Cumhuriyet Bayramı`nı mı kutlayalım? Ceyhun Atuf Kansu “Bağımsızlık Gülü” şiirinde dediği gibi, çileli gülü kurtardıktan sonra mı?
“....
Hoyrat ellerinden alıp o gülü
Hangi ellerden?
Uzak Teksaslı çobanların
Bilmediği, uğruna can vermediği
Türkiyeli o çileli gülü.”
Yazımızı Mustafa Kemal`in 29 Ekim 1923`de okuduğu Söylevin son cümleleriyle özetleyerek kapatalım ve sorularına hepimiz birer cevap arayalım:
“Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır. Bu inanca yüreğimizden kattığımız nedir? Halkın mutluluğu için neler yapıyoruz? Cumhuriyetin başarısı için emek veriyor muyuz? Cumhuriyetin sorunları bunlardır...”
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz