Ev almak istiyor musunuz?
1 sayfadaki 1 sayfası
Ev almak istiyor musunuz?
Ev almak istiyor musunuz?
İstiyorsunuz!
Peki verdiğiniz kararın “aslında gayrimenkul” ile ilgili olmadığının,
finans piyasalarının “bütün dinamiklerini” kullanmak zorunda olduğunuzu
biliyor musunuz!
Sevgili dostlar, çervremde hep aynı soru var;
fiyatlar çok düştü, bu fiyatlardan ev alınır mı! Konu bana göre çok
önemli. Türk geleneklerine ve yaşam tarzımıza göre “ev almak” diğer
alım kararlarımızdan çok daha önemli. Peki bu kararı nasıl veriyoruz?
Şimdilerde ne yapmalıyız?
Sevgili dostlar, hepimiz “ev almak”
istiyoruz ama “değişen dünya düzeninde” özellikle “birçok değişkenin
aynı anda analiz edilmesi” gereken sistem içinde, bunun “finansal bir
karar” olduğunu atlıyoruz. Bu noktada konuyu bir tez cümlesi haline
getirelim; “ev almak, parayı vermekle veya borçlanmakla” bitecek kadar
basit bir süreç değildir. Dinamiğe “finansal denklemin” bütün
bileşenleri ile bakmak ve her açıdan sorgulamak gerekir...
Tez cümlesini açalım, örneklemeler ile devam edelim ve alım yapmak isteyenleri “davranış biçimlerine göre” ayıralım...
Soralım; siz de kendinizi aşağıdaki bir “tanım içinde bulabilirsiniz...”
1-
Emlak değerlerin, ‘salt emlak gerçeklere dayanan’ detaylardan dolayı
prim yapıp yapmayacağı sorgulanabilir. Bu ne demek? Sadece fiyatlara
bakar ve yaptığınız alımın değerlenme sürecini sorgulayabilirsiniz.
2-
Alıma karar verildiğinde veya alım şartları sorgulanırken ‘ödeme,
borçlanma cinsi-planı, paranın fırsat değeri, diğer piyasalarda nasıl
değerlendirilebileceği’ gibi detayları sorgulayabilir ve “sorgulamayı”
tek boyutlu bir yapıdan “çok boyutlu bir denkleme” dönüştürebilirsiniz.
3- Bütün bu “gelişmiş bakış açısına” kendi sosyal-ekonomik
gerçeklerinizi ekler ve senteze ulaşabilirsiniz. En doğru kararlar
“ikinci tip yatırımcının” kendi gerçeklerini son halkada analize
ekleyip senteze varmasıyla verilir. Bu noktada bir daha soralım; “olaya
tek boyutlu” bir açıdan bakan ile, “çok boyutlu” bir algılama ile
sorgulayan bir “alıcı” arasında, süreç olarak nasıl bir fark oluşur?
İki sanal “alıcı” yaratalım ve devam edelim...
1- Sadece “fiyat-prim yapma potansiyeli odaklı” bir alıcı olan yatırımcı nasıl hareket eder?
Odaklanma
sadece ‘emlak değerler’ prim yapar mı? sorusu üzerinde oluşur ve ‘salt
alım-satım farkına’ dayanan senaryolar kurgulanırken, ‘borçlanma
detayları, finans piyasalarındaki potansiyel dalgalanmalar, paranın
fırsat getirisi’ gibi kavramlar göz ardı edilir. Örnek: bu tip bir
alıcı sadece “fiyat, yer, prim” gibi bileşenleri sorgular.
2- Olaya çok boyutlu bakan bir yatırımcı ne yapar?
Evi
bulur, prim potansiyelini sorgular ve karar aşamasında devreye “dolar
mı, YTL mi yoksa euro mu borçlanmalı?” veya “Şimdi alım ile sonrası
alım arasında düşen faiz-artan fiyat denklemi sonuca nasıl yansır” gibi
ayrımlar girer.
Sonuç: Ev almak kavramını kendi dinamikleri
içinde tek başına değerlendirmek eksik bir yapıdır ve küreselleşen
dünya düzeninde, gittikçe hassaslaşan “finansal dinamikler” eşliğinde
“sadece” alınanın değerine ve prim potansiyeline göre verilen her karar
eksiktir.
Son söz: Ev almak istiyorsanız; bugünden “yaz başına
kadar” fiyatların dip olması açısından en uygun dönem olacağını
düşünüyorum. Lütfen dikkat edin; en uygun dönem “oldu” yazmadım,
“olacağını” diye belirttim!
İstiyorsunuz!
Peki verdiğiniz kararın “aslında gayrimenkul” ile ilgili olmadığının,
finans piyasalarının “bütün dinamiklerini” kullanmak zorunda olduğunuzu
biliyor musunuz!
Sevgili dostlar, çervremde hep aynı soru var;
fiyatlar çok düştü, bu fiyatlardan ev alınır mı! Konu bana göre çok
önemli. Türk geleneklerine ve yaşam tarzımıza göre “ev almak” diğer
alım kararlarımızdan çok daha önemli. Peki bu kararı nasıl veriyoruz?
Şimdilerde ne yapmalıyız?
Sevgili dostlar, hepimiz “ev almak”
istiyoruz ama “değişen dünya düzeninde” özellikle “birçok değişkenin
aynı anda analiz edilmesi” gereken sistem içinde, bunun “finansal bir
karar” olduğunu atlıyoruz. Bu noktada konuyu bir tez cümlesi haline
getirelim; “ev almak, parayı vermekle veya borçlanmakla” bitecek kadar
basit bir süreç değildir. Dinamiğe “finansal denklemin” bütün
bileşenleri ile bakmak ve her açıdan sorgulamak gerekir...
Tez cümlesini açalım, örneklemeler ile devam edelim ve alım yapmak isteyenleri “davranış biçimlerine göre” ayıralım...
Soralım; siz de kendinizi aşağıdaki bir “tanım içinde bulabilirsiniz...”
1-
Emlak değerlerin, ‘salt emlak gerçeklere dayanan’ detaylardan dolayı
prim yapıp yapmayacağı sorgulanabilir. Bu ne demek? Sadece fiyatlara
bakar ve yaptığınız alımın değerlenme sürecini sorgulayabilirsiniz.
2-
Alıma karar verildiğinde veya alım şartları sorgulanırken ‘ödeme,
borçlanma cinsi-planı, paranın fırsat değeri, diğer piyasalarda nasıl
değerlendirilebileceği’ gibi detayları sorgulayabilir ve “sorgulamayı”
tek boyutlu bir yapıdan “çok boyutlu bir denkleme” dönüştürebilirsiniz.
3- Bütün bu “gelişmiş bakış açısına” kendi sosyal-ekonomik
gerçeklerinizi ekler ve senteze ulaşabilirsiniz. En doğru kararlar
“ikinci tip yatırımcının” kendi gerçeklerini son halkada analize
ekleyip senteze varmasıyla verilir. Bu noktada bir daha soralım; “olaya
tek boyutlu” bir açıdan bakan ile, “çok boyutlu” bir algılama ile
sorgulayan bir “alıcı” arasında, süreç olarak nasıl bir fark oluşur?
İki sanal “alıcı” yaratalım ve devam edelim...
1- Sadece “fiyat-prim yapma potansiyeli odaklı” bir alıcı olan yatırımcı nasıl hareket eder?
Odaklanma
sadece ‘emlak değerler’ prim yapar mı? sorusu üzerinde oluşur ve ‘salt
alım-satım farkına’ dayanan senaryolar kurgulanırken, ‘borçlanma
detayları, finans piyasalarındaki potansiyel dalgalanmalar, paranın
fırsat getirisi’ gibi kavramlar göz ardı edilir. Örnek: bu tip bir
alıcı sadece “fiyat, yer, prim” gibi bileşenleri sorgular.
2- Olaya çok boyutlu bakan bir yatırımcı ne yapar?
Evi
bulur, prim potansiyelini sorgular ve karar aşamasında devreye “dolar
mı, YTL mi yoksa euro mu borçlanmalı?” veya “Şimdi alım ile sonrası
alım arasında düşen faiz-artan fiyat denklemi sonuca nasıl yansır” gibi
ayrımlar girer.
Sonuç: Ev almak kavramını kendi dinamikleri
içinde tek başına değerlendirmek eksik bir yapıdır ve küreselleşen
dünya düzeninde, gittikçe hassaslaşan “finansal dinamikler” eşliğinde
“sadece” alınanın değerine ve prim potansiyeline göre verilen her karar
eksiktir.
Son söz: Ev almak istiyorsanız; bugünden “yaz başına
kadar” fiyatların dip olması açısından en uygun dönem olacağını
düşünüyorum. Lütfen dikkat edin; en uygun dönem “oldu” yazmadım,
“olacağını” diye belirttim!
Yiğit Bulut- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 61
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 5
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz