Yahudi ayrı İsrail ayrı
1 sayfadaki 1 sayfası
Yahudi ayrı İsrail ayrı
Yahudi ayrı İsrail ayrı
Dünkü gazetelerde, ülkemizde yaşayan Yahudi vatandaşlarımızın sivil
toplum kuruluşlarından olan Türk Musevi Cemaati'nin yayımladığı bir
açıklama yer aldı. Bu açıklamada; Gazze'de meydana gelen çatışmalardan
derin üzüntü duyulduğu dile getirildikten sonra şöyle deniliyordu: 'Biz
Türk Yahudileri, son dönemde bazı yayın organlarının dinimizi
aşağılayan, hakaret eden ve bizleri hedef gösteren söylemlerine maruz
kalmaktan dolayı üzüntü duymaktayız.'
Bizim
Yahudiler; haklılar. Çünkü; İsrail hükümetinin Gazze'de yarattığı
şiddet dönüp dolaşıp Yahudi toplumunu hedef haline getiriyor.
9
Ocak'ta bu köşede yer alan 'Tevrat Böyle Yazıyor' başlıklı yazımda ben
de istemeden bu düşmanlık duygusunu körükleyecek bir yaklaşım ortaya
koymuşum. O yazımın ana fikri şu idi: İsrail'i barışa zorlayanlar;
Tevrat ve Musa üzerinden yola çıkmasınlar. Çünkü Tevrat özü itibariyle
şiddeti yüceltir.
Bu teorik saptamamın pratik karşılığı Yahudi düşmanlığı biçiminde ortaya çıkabilir. O yüzden özür diliyorum.
2 AYRI YAHUDİ
Bugün
baktığımızda İsrail hükümetinin uyguladığı şiddeti alkışlayan, bundan
haz duyan bir Yahudi kesimi var. Bunların utanç veren görüntüleri
televizyonlara da yansıyor. Öbür taraftan; devletin bu kırım-yıkım
politikasını şiddetle eleştiren önemli bir Yahudi tabakası da
bulunuyor. Bunlar İsrail'in içindeler. Yani; İsrail devletinin şiddete
dayalı politikası ile günümüzün bütün Yahudilerini aynı torbaya koymak
yanlıştır.
Hele hele İsrail dışındaki Yahudileri de bu sepete
atmak, durumu tam anlamıyla istismar etmektir. Örneğin Türk Yahudiler;
gerçekten de örnek bir duyarlılık sergileyerek şiddet politikasına
karşı çıkmaktadırlar. Bu yüzden yayılmacı Yahudilerle barışçı
Yahudileri ayırmak gerekir. Unutmamalı ki her milletin içinde yobaz ve
kıyımcı zihniyet vardır. Bize düşen görev, Yahudilerin barışçı kesimi
ile el ele vererek İsrail'in politikalarını durdurmaya çalışmaktır.
TÜRKİYE'YE KÖTÜ ETKİLİYOR
İsrail
hükümetinin Gazze'deki son kırımı ve yıkımı; Türkiye kamuoyunun olumsuz
biçimde yönlendirilmesinde kullanılıyor. İsrail'i bahane eden tutucu
kesim; dinci kamuoyu oluşturmak için yaman bir çabanın içine girmiş
bulunuyor. Bu tehlikeli gidişi; İsrail'i protesto eden gösterilerde
görmekteyiz.
Bu mitinglere dikkat edin: Mitingciler, ellerinde Suudi
Arabistan'ın bayrağını taşıyorlar. Biliyorum ki birileri bu iddiamızı
cahillik sayıp bunun 'Kelime-i Tevhid' olduğunu söyleyeceklerdir.
O yeşil ve siyah bayraklar; özünde şeriat düzenini simgeler. Suudiler de onu temel almışlardır...
Bu iddiamı güçlendiren başka görüntüler de var. Mitingcilerin kıyafetlerine ve görüntülerine bakın; anlayacaksınız.
Bu
da yetmedi ise şu kanıta dikkat edin: İsrail'i protesto eden
göstericiler; şeriat bayrağı sallıyorlar ama Türk bayrağı taşımıyorlar.
Yani; göstericilerin zihniyeti; milli bayrağa da karşıdır.
İspatı
var: Van'da düzenlenen protesto gösterisine; ellerinde Türk bayrağı
bulunan 10 kişilik bir grup da katılmak istedi. İsrail'i protesto eden
o göstericiler, neredeyse bu ülkenin bayrağını taşıyanları linç
edeceklerdi...
Yani; İsrail bahane edilerek kitleler; Türk devletine
karşı da kışkırtılıyor. Laik cumhuriyet karşıtlarının sokaklara inmesi
sağlanıyor. Bir ayaklanma provasının ilk işaretleri gibi...
İş bununla da kalmıyor. Milli Eğitim Bakanı; okullara emir yolluyor ve Gazze için 1 dakikalık saygı duruşu yaptırıyor.
Barış
için saygı iyi de bu iç kamuoyunda Yahudi düşmanlığına dönüştürülüyor.
Daha da ötesi; okullarda; hükümetin propagandası yaptırılıyor ve laik
devlete karşı bir zihniyet üretiliyor.
Ne yazık ki bu tehlikeli gidişi kimse dile getiremiyor.
***
Vurguncular;
bu kez de Gazze dramını kullanarak ortaya çıktılar. Bir zamanlar Bosna
için toplanan yardım paralarını iç eden İnsani Yardım Vakfı, Kanal 7 ve
Ülke TV üzerinden yardım toplamaya başladı. Filistin istismarı dorukta.
Aynı biçimde Almanya'da yolsuzluktan mahkum edilen Deniz Feneri Derneği
de yeniden atağa kalktı.
Bunlar Filistinlilerin acısını açık açık
kötüye kullanarak halkımızı kandırmaya çalışıyorlar. Bir kez daha
uyarıyorum: Bu sabıkalı örgütlere 1 kuruş bile vermeyin. Paranızla
şerre hizmet etmeyin. Zaten; bunların o yardımları Filistin'e
ulaştırmalarına İsrail izin vermiyor. Elimizde Kızılay gibi devlet
kurumu var. İyilik yapacaksanız, bunu temiz kurumlar aracılığıyla yapın
ki hakka geçsin.
Dünkü gazetelerde, ülkemizde yaşayan Yahudi vatandaşlarımızın sivil
toplum kuruluşlarından olan Türk Musevi Cemaati'nin yayımladığı bir
açıklama yer aldı. Bu açıklamada; Gazze'de meydana gelen çatışmalardan
derin üzüntü duyulduğu dile getirildikten sonra şöyle deniliyordu: 'Biz
Türk Yahudileri, son dönemde bazı yayın organlarının dinimizi
aşağılayan, hakaret eden ve bizleri hedef gösteren söylemlerine maruz
kalmaktan dolayı üzüntü duymaktayız.'
Bizim
Yahudiler; haklılar. Çünkü; İsrail hükümetinin Gazze'de yarattığı
şiddet dönüp dolaşıp Yahudi toplumunu hedef haline getiriyor.
9
Ocak'ta bu köşede yer alan 'Tevrat Böyle Yazıyor' başlıklı yazımda ben
de istemeden bu düşmanlık duygusunu körükleyecek bir yaklaşım ortaya
koymuşum. O yazımın ana fikri şu idi: İsrail'i barışa zorlayanlar;
Tevrat ve Musa üzerinden yola çıkmasınlar. Çünkü Tevrat özü itibariyle
şiddeti yüceltir.
Bu teorik saptamamın pratik karşılığı Yahudi düşmanlığı biçiminde ortaya çıkabilir. O yüzden özür diliyorum.
2 AYRI YAHUDİ
Bugün
baktığımızda İsrail hükümetinin uyguladığı şiddeti alkışlayan, bundan
haz duyan bir Yahudi kesimi var. Bunların utanç veren görüntüleri
televizyonlara da yansıyor. Öbür taraftan; devletin bu kırım-yıkım
politikasını şiddetle eleştiren önemli bir Yahudi tabakası da
bulunuyor. Bunlar İsrail'in içindeler. Yani; İsrail devletinin şiddete
dayalı politikası ile günümüzün bütün Yahudilerini aynı torbaya koymak
yanlıştır.
Hele hele İsrail dışındaki Yahudileri de bu sepete
atmak, durumu tam anlamıyla istismar etmektir. Örneğin Türk Yahudiler;
gerçekten de örnek bir duyarlılık sergileyerek şiddet politikasına
karşı çıkmaktadırlar. Bu yüzden yayılmacı Yahudilerle barışçı
Yahudileri ayırmak gerekir. Unutmamalı ki her milletin içinde yobaz ve
kıyımcı zihniyet vardır. Bize düşen görev, Yahudilerin barışçı kesimi
ile el ele vererek İsrail'in politikalarını durdurmaya çalışmaktır.
TÜRKİYE'YE KÖTÜ ETKİLİYOR
İsrail
hükümetinin Gazze'deki son kırımı ve yıkımı; Türkiye kamuoyunun olumsuz
biçimde yönlendirilmesinde kullanılıyor. İsrail'i bahane eden tutucu
kesim; dinci kamuoyu oluşturmak için yaman bir çabanın içine girmiş
bulunuyor. Bu tehlikeli gidişi; İsrail'i protesto eden gösterilerde
görmekteyiz.
Bu mitinglere dikkat edin: Mitingciler, ellerinde Suudi
Arabistan'ın bayrağını taşıyorlar. Biliyorum ki birileri bu iddiamızı
cahillik sayıp bunun 'Kelime-i Tevhid' olduğunu söyleyeceklerdir.
O yeşil ve siyah bayraklar; özünde şeriat düzenini simgeler. Suudiler de onu temel almışlardır...
Bu iddiamı güçlendiren başka görüntüler de var. Mitingcilerin kıyafetlerine ve görüntülerine bakın; anlayacaksınız.
Bu
da yetmedi ise şu kanıta dikkat edin: İsrail'i protesto eden
göstericiler; şeriat bayrağı sallıyorlar ama Türk bayrağı taşımıyorlar.
Yani; göstericilerin zihniyeti; milli bayrağa da karşıdır.
İspatı
var: Van'da düzenlenen protesto gösterisine; ellerinde Türk bayrağı
bulunan 10 kişilik bir grup da katılmak istedi. İsrail'i protesto eden
o göstericiler, neredeyse bu ülkenin bayrağını taşıyanları linç
edeceklerdi...
Yani; İsrail bahane edilerek kitleler; Türk devletine
karşı da kışkırtılıyor. Laik cumhuriyet karşıtlarının sokaklara inmesi
sağlanıyor. Bir ayaklanma provasının ilk işaretleri gibi...
İş bununla da kalmıyor. Milli Eğitim Bakanı; okullara emir yolluyor ve Gazze için 1 dakikalık saygı duruşu yaptırıyor.
Barış
için saygı iyi de bu iç kamuoyunda Yahudi düşmanlığına dönüştürülüyor.
Daha da ötesi; okullarda; hükümetin propagandası yaptırılıyor ve laik
devlete karşı bir zihniyet üretiliyor.
Ne yazık ki bu tehlikeli gidişi kimse dile getiremiyor.
***
Vurguncular;
bu kez de Gazze dramını kullanarak ortaya çıktılar. Bir zamanlar Bosna
için toplanan yardım paralarını iç eden İnsani Yardım Vakfı, Kanal 7 ve
Ülke TV üzerinden yardım toplamaya başladı. Filistin istismarı dorukta.
Aynı biçimde Almanya'da yolsuzluktan mahkum edilen Deniz Feneri Derneği
de yeniden atağa kalktı.
Bunlar Filistinlilerin acısını açık açık
kötüye kullanarak halkımızı kandırmaya çalışıyorlar. Bir kez daha
uyarıyorum: Bu sabıkalı örgütlere 1 kuruş bile vermeyin. Paranızla
şerre hizmet etmeyin. Zaten; bunların o yardımları Filistin'e
ulaştırmalarına İsrail izin vermiyor. Elimizde Kızılay gibi devlet
kurumu var. İyilik yapacaksanız, bunu temiz kurumlar aracılığıyla yapın
ki hakka geçsin.
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz