Sıradan bir vatandaş olarak hakkımı helal etmediklerim!
1 sayfadaki 1 sayfası
Sıradan bir vatandaş olarak hakkımı helal etmediklerim!
Sıradan bir vatandaş olarak hakkımı helal etmediklerim!
Dün, bunca Ergenekon tantanasının yarattığı karanlıkta, Meclis’te
görüştükleri Tapu Yasası’na bir son dakika değişikliğiyle, daha önce
Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği “Ormanlık alanların yapılaşmaya
açılmasını” öngören 2-B düzenlemesini ekleyenlere...
Bundan faydalanacak olanlara...
Ve
“garip- gureba”nın hakkını “yasa tanımazlara yedirmek” anlamına gelen
bu girişimde emeği geçen hiç kimseye... Hakkımı helal etmeyeceğimi
yazmıştım.
Okur soruyor:
“Hakkını helal etmeyeceklerin sadece onlar mı?”
Elbette hayır:
***
- Halkın dinî duygularını siyaset ve ticarete alet edenlere...
-
Seksen altı yıl önce kurulan ve laik, demokratik, sosyal hukuk devleti
olan Türkiye Cumhuriyeti’ni “din devleti”ne dönüştürmeye çalışanlara...
-
Bu ülkenin en üst yargı organı olan Anayasa Mahkemesi tarafından,
“laiklik karşıtı eylemlerin odağı” oldukları tespit edildiği halde bu
uyarıya aldırış etmeyip devletin tüm kurumlarını ele geçirmeye
çalışanlara....
- “Amacımıza ulaşacağımız güne kadar tüm
kurumlara sızacağız ama bunu belli etmeyeceğiz” diye sinsi planlar
yapan tarikat ağalarına...
- Devletin olanaklarını kullanıp; bu
tarikat ağalarına güç, para ve saygınlık kazandırmak için ellerinden
geleni esirgemeyenlere...
- Maaşlarını, bu devletin fakir halkının ödediği vergilerden kazandıkları halde; asıl amaçları bu devleti yıkmak olanlara....
- Hukuk ve adalet kavramlarının içini boşaltanlara...
- Eğitim politikalarıyla oynayarak, çocuklarımızı kaderci bireyler haline getirmeye çalışanlara....
-
Rejimi değiştirmek için başka devletlerin yöneticilerinin güdümüne
girip, onların ağızlarından çıkan her sözü emir olarak kabul edenlere...
-
Deneyimi, bilgisi, eğitimi yeterli olmadığı halde, sırf badem bıyık
bırakıp, karısına türban taktırarak makam-mevki elde edenlere ve o
makam ve mevkileri onlara verenlere...
- Esrardan, eroinden,
silah kaçakçılığından, hortumculuktan, rüşvetten kazandıkları paraları
yurda getiremeyenlere, “Allah aşkına getirin o paraları” diye
yalvaranlara...
- Hayatında bir gün bile çalışmayıp, ömür boyu
siyaset (!) yaptığı halde, torunlarının torunlarına yetecek kadar
mal-mülk biriktirenlere...
- Halkı yoksullaştırdıktan sonra, sadaka kültürünü yayarak bununla övünenlere...
-
Atatürk’ün gösterdiği “Batılı çağdaş bir ülke” olma hedefini
umursamayıp, ABD’nin dayattığı “Ortadoğulu ülke” olma hedefini hayata
geçirmeye çalışanlara...
- Bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarından “deccal” diye söz edenlere...
-
Ülkenin dört bir yanındaki tarikat odalarında haftada bir buluşup,
bugün varlıklarını borçlu oldukları devletin yıkılması için proje
üstüne proje üretenlere...
- Kadını hâlâ ikinci sınıf insan olarak görenlere...
- Tüyü bitmemiş çocukları dinci ve bölücü mücadelelerine alet edenlere...
-
Kendileri jet-ski’li tatil yaparken, 13-14 yaşlarındaki kızlara cinsel
tacizde bulunurken; çevresine ahlak ve erdemden söz edebilenlere...
-
Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni savunan aydınların, gazetecilerin,
siyasetçilerin, bilim adamlarının katledilmeleri için fetva verenlere...
- Yasadışı dinlemelerle, uyduruk davalara delil toplamaya çalışanlara...
-
Tüm güçlü devletlerin “Avrupa Birliği” örneğinde olduğu gibi
“birleşerek güç kazanmaya” çalıştıkları bir asırda, yine o güçlerin
oyunlarına gelerek ülkeyi bölmeye soyunanlara...
- Kırk bine yakın vatandaşımızın ölümüne neden olanlara...
-
Meclis çatısı altında ülkenin bölünmez bütünlüğü üzerine namusları ve
şerefleri üzerine yemin ettikleri halde, eli kanlı katillere
“Kardeşimiz” diyerek sahip çıkanlara...
n Sırf üç-beş kuruş daha
fazla kazanmak için; Türkiye’yi bölmek, parçalamak, güçsüzleştirmek
isteyen lobilerin, gizli örgütlerin emirlerine giren sahte aydınlara...
Hakkımı helal etmiyorum...
***
Bugüne
kadar tek kuruşluk vergi kaçırmamış, devletine hiçbir borcu olmayan,
kendisine düşen bütün vatandaşlık görevlerini yerine getirmiş “sıradan”
bir vatandaş olarak söylüyorum bunları!
Alnı ak ama ülkesinin düşürülmek istendiği durumu gören yüreği isyan dolu biri olarak söylüyorum:
İçimizdeki o satılmışlara...
O yobazlara... O bölücülere, o kan emicilere, o hainlere...
O dini kullanan ateistlere...
Vatan toprağını kimyasal formülle tanımlamaya çalışan o ruhsuz bedenlere...
Hakkımı helal etmiyorum!
***
Peki; helallik vermemem onlar için önemli mi?
Hiç sanmam... Çünkü bunca kötülüğü yapabilenlerin gerçekten dindar olduklarına bile ihtimal vermiyorum!
***
GÜNÜN SORUSU
ABD’de düşen uçağın pilotu, 155 yolcunun hayatını kurtardığı için kahraman ilan edildi, heykelinin dikileceği açıklandı...
Aynı olay bizde olsaydı; uçağı düşürdüğü için o pilotu günah keçisi ilan etmez miydik?
Dün, bunca Ergenekon tantanasının yarattığı karanlıkta, Meclis’te
görüştükleri Tapu Yasası’na bir son dakika değişikliğiyle, daha önce
Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği “Ormanlık alanların yapılaşmaya
açılmasını” öngören 2-B düzenlemesini ekleyenlere...
Bundan faydalanacak olanlara...
Ve
“garip- gureba”nın hakkını “yasa tanımazlara yedirmek” anlamına gelen
bu girişimde emeği geçen hiç kimseye... Hakkımı helal etmeyeceğimi
yazmıştım.
Okur soruyor:
“Hakkını helal etmeyeceklerin sadece onlar mı?”
Elbette hayır:
***
- Halkın dinî duygularını siyaset ve ticarete alet edenlere...
-
Seksen altı yıl önce kurulan ve laik, demokratik, sosyal hukuk devleti
olan Türkiye Cumhuriyeti’ni “din devleti”ne dönüştürmeye çalışanlara...
-
Bu ülkenin en üst yargı organı olan Anayasa Mahkemesi tarafından,
“laiklik karşıtı eylemlerin odağı” oldukları tespit edildiği halde bu
uyarıya aldırış etmeyip devletin tüm kurumlarını ele geçirmeye
çalışanlara....
- “Amacımıza ulaşacağımız güne kadar tüm
kurumlara sızacağız ama bunu belli etmeyeceğiz” diye sinsi planlar
yapan tarikat ağalarına...
- Devletin olanaklarını kullanıp; bu
tarikat ağalarına güç, para ve saygınlık kazandırmak için ellerinden
geleni esirgemeyenlere...
- Maaşlarını, bu devletin fakir halkının ödediği vergilerden kazandıkları halde; asıl amaçları bu devleti yıkmak olanlara....
- Hukuk ve adalet kavramlarının içini boşaltanlara...
- Eğitim politikalarıyla oynayarak, çocuklarımızı kaderci bireyler haline getirmeye çalışanlara....
-
Rejimi değiştirmek için başka devletlerin yöneticilerinin güdümüne
girip, onların ağızlarından çıkan her sözü emir olarak kabul edenlere...
-
Deneyimi, bilgisi, eğitimi yeterli olmadığı halde, sırf badem bıyık
bırakıp, karısına türban taktırarak makam-mevki elde edenlere ve o
makam ve mevkileri onlara verenlere...
- Esrardan, eroinden,
silah kaçakçılığından, hortumculuktan, rüşvetten kazandıkları paraları
yurda getiremeyenlere, “Allah aşkına getirin o paraları” diye
yalvaranlara...
- Hayatında bir gün bile çalışmayıp, ömür boyu
siyaset (!) yaptığı halde, torunlarının torunlarına yetecek kadar
mal-mülk biriktirenlere...
- Halkı yoksullaştırdıktan sonra, sadaka kültürünü yayarak bununla övünenlere...
-
Atatürk’ün gösterdiği “Batılı çağdaş bir ülke” olma hedefini
umursamayıp, ABD’nin dayattığı “Ortadoğulu ülke” olma hedefini hayata
geçirmeye çalışanlara...
- Bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarından “deccal” diye söz edenlere...
-
Ülkenin dört bir yanındaki tarikat odalarında haftada bir buluşup,
bugün varlıklarını borçlu oldukları devletin yıkılması için proje
üstüne proje üretenlere...
- Kadını hâlâ ikinci sınıf insan olarak görenlere...
- Tüyü bitmemiş çocukları dinci ve bölücü mücadelelerine alet edenlere...
-
Kendileri jet-ski’li tatil yaparken, 13-14 yaşlarındaki kızlara cinsel
tacizde bulunurken; çevresine ahlak ve erdemden söz edebilenlere...
-
Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni savunan aydınların, gazetecilerin,
siyasetçilerin, bilim adamlarının katledilmeleri için fetva verenlere...
- Yasadışı dinlemelerle, uyduruk davalara delil toplamaya çalışanlara...
-
Tüm güçlü devletlerin “Avrupa Birliği” örneğinde olduğu gibi
“birleşerek güç kazanmaya” çalıştıkları bir asırda, yine o güçlerin
oyunlarına gelerek ülkeyi bölmeye soyunanlara...
- Kırk bine yakın vatandaşımızın ölümüne neden olanlara...
-
Meclis çatısı altında ülkenin bölünmez bütünlüğü üzerine namusları ve
şerefleri üzerine yemin ettikleri halde, eli kanlı katillere
“Kardeşimiz” diyerek sahip çıkanlara...
n Sırf üç-beş kuruş daha
fazla kazanmak için; Türkiye’yi bölmek, parçalamak, güçsüzleştirmek
isteyen lobilerin, gizli örgütlerin emirlerine giren sahte aydınlara...
Hakkımı helal etmiyorum...
***
Bugüne
kadar tek kuruşluk vergi kaçırmamış, devletine hiçbir borcu olmayan,
kendisine düşen bütün vatandaşlık görevlerini yerine getirmiş “sıradan”
bir vatandaş olarak söylüyorum bunları!
Alnı ak ama ülkesinin düşürülmek istendiği durumu gören yüreği isyan dolu biri olarak söylüyorum:
İçimizdeki o satılmışlara...
O yobazlara... O bölücülere, o kan emicilere, o hainlere...
O dini kullanan ateistlere...
Vatan toprağını kimyasal formülle tanımlamaya çalışan o ruhsuz bedenlere...
Hakkımı helal etmiyorum!
***
Peki; helallik vermemem onlar için önemli mi?
Hiç sanmam... Çünkü bunca kötülüğü yapabilenlerin gerçekten dindar olduklarına bile ihtimal vermiyorum!
***
GÜNÜN SORUSU
ABD’de düşen uçağın pilotu, 155 yolcunun hayatını kurtardığı için kahraman ilan edildi, heykelinin dikileceği açıklandı...
Aynı olay bizde olsaydı; uçağı düşürdüğü için o pilotu günah keçisi ilan etmez miydik?
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz