DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İşte anlamadıkları bu

Aşağa gitmek

İşte anlamadıkları bu Empty İşte anlamadıkları bu

Mesaj tarafından Can ATAKLI 2009-01-20, 09:18

İşte anlamadıkları bu

Pazar günü Hürriyet’te Ahmet Hakan’ın, Ergenekon nedeniyle gözaltına alınıp
sonra serbest bırakılan eski YÖK Başkanı Prof. Kemal Gürüz’le yaptığı
sohbet yayınlandı.

Polisler tarafından başına bastırılarak
arabaya konup götürüldüğü savcılık tarafından elindeki naylon poşetle
serbest bırakılan Kemal Gürüz, Ahmet Hakan’la konuşurken son derece
“efendi”, “mülayim” ve “savcıları kızdırmayacak” sözler söylemiş. Aynı
tavrı dün gece Kanal D ana haberde de tekrarladı.

Hakan’a göre Prof. Gürüz soruşturma ile ilgili yasaklar kalktığında daha “gür” bir ses çıkaracakmış. Bekleyip göreceğiz bakalım.

Benim dikkatimi çeken başka bir şey aslında. Ahmet Hakan sohbete giriş yazısındaki yorumunda bazı kodları açık ediyor.

Bu
kodlar da demokrasi, hukuk bilincinden yoksun, söylenene inanan ve
uygulayan, sormayan, eleştirmeyen, karşı çıkmayan biat kültürüne tabi
olanların ortak özelliği.

Örneğin Ahmet Hakan, Gürüz’ü ABD karşıtı bir ulusalcı sanıyormuş, Gürüz ise “Amerikancı olduğunu” göğsünü gere gere söylüyor.

Ahmet Hakan, Gürüz’ün Sezer’le arasının çok iyi olduğunu sanıyormuş. Oysa Gürüz Sezer’le kanlı bıçaklıymış.

Ahmet Hakan, Gürüz’ü Bozkurtçu sanıyormuş oysa Gürüz tam bir Demirel’ciymiş.

Ahmet Hakan, Gürüz’ün küreselleşme karşıtı, sıkı bir Cumhuriyet Gazetesi okuru olduğunu sanıyormuş, oysa Gürüz tam tersiymiş.

Tabii
Ahmet Hakan bu duygu ve düşüncelerinin henüz dincilik yaptığı ve biat
kültürünü sahiplendiği dönemlerde böyle olduğunu söylüyor. Şimdi değil.

Ahmet Hakan’ın değişip değişmemesi beni ilgilendirmiyor, ama bugün biat kültürüne kendini adamış olanların en büyük yanlışı bu.

Biat
kültürüne bağlı olanlar, kendilerinden olmayan herkesi sanki başka bir
şeye biat ediyormuş ve kendileri gibi hep “sahibinin sesi” olarak
davranıyormuş zannediyorlar. Çünkü zaten başka türlüsünü de
anlamıyorlar.

Oysa demokrasiye ve hukuka gönülden inananlar
hiçbir koşul altında aynı şeyi düşünmez, bir yerden emir almazlar.
Sadece karşılıklı iletişimle zaman zaman ortak eylemlerin içinde
olurlar.

Bu nedenle biat kültürüne boyun eğenler İlhan Selçuk’la
İbrahim Şahin’in, Yalçın Küçük’le Veli Küçük’ün, Mustafa Balbay’la
Levent Ersöz’ün, Sabih Kanadoğlu ile Doğu Perinçek’in aynı düşündüğünü
ve aralarında hiçbir fark olmadığını sanırlar.

Bu ön yargıyla
hareket ettikleri için de “kendi sahiplerinin” her propagandasına
inanır, onların söylediği doğrultuda seslerini yükseltirler.

Biat
kültüründe kimse eleştirmez, soru sormaz, yanlışa karşı çıkmaz, itiraz
etmez. Ama bu kültürden gelmeyenler Ahmet Hakan’ı şaşırtacak biçimde
“kanlı bıçaklı” hale bile gelebilir.

Demokrasiyi bilmeyenlerin
bunu anlaması mümkün değildir. Bu nedenle biat kültürüne bağlı
olanların ısrarla demokrasiden ve hukuktan söz etmesi komikten de öte
abestir.

Ahmet Hakan’a, biat kültürü ile demokrasi arasındaki
farkı, belki de istemeden çok iyi bir örnekle sunduğu için teşekkür
borçluyuz.

*****

Vay canına bir yıl olmuş

Sevgili
Cüneyt Koryürek’i yitireli tam bir yıl olmuş. Dün kendisini sevenler
hem yıllarca kullandığı Harbiye’deki ofisinin önünde hem de mezarı
başında Koryürek’i andılar.

Yeniköy’deki mezarlıkta mezar taşına
bakarken “Sanki dün birlikteydik” hissine kapıldım. Hemen oracıkta
yapılmış puf böreklerini yerken bir darbenin olamayacağını,
yanlışlıkların ve ülke aleyhindeki davranışların ancak “hukuk yoluyla”
çözülebileceğini konuşuyorduk belki de.

Ya da üç yıl önceden
konuştuğumuz “Ekonomik kriz gelecek, Amerikan imparotorluğu sarsılacak”
savımızın son krizle birlikte nasıl gerçekleşmeye başladığı üzerinde
tartışıyorduk belki de.

Sonra ne bileyim belki de aşkın yaşının
olmadığını, insanın her yaş ve koşulda heyecan verici aşklara yelken
açabileceğini tartışıyorduk hararetli biçimde.

Türkiye’nin çok
yetenekli sporcularının kaynak bulamadıkları için heba olup gittiğini,
iş dünyasını harekete geçirmek için çabalamamız gerektiğini düşünüyor
da olabilirdik.

Kim bilir yaklaşan yerel seçimlerde sandıkların
güven altında tutulması için “bir oyumuz var” kampanyasını bu kez
hayata geçirmek için kolları sıvıyorduk. Bunların hepsi ihtimaldi
tabii. Ama gerçek olan bir şey vardı. Cüneyt Ağabey sohbetlerin en
heyecanlı yerinde puf böreği dolu tabağı önümden çekip “Yeter artık bu
çirkin göbekle beğenileceğini mi sanıyorsun” diyerek iştahımı
karartacaktı.

*****
Obama’nın Amerika’sı

Amerika’nın
ilk siyah Başkanı Obama bugün yemin edip resmen Beyaz Saray’a
taşınıyor. Önceki akşam Başkanlık şenliklerini izlediniz mi bilemiyorum
ama açıkçası gözümü alamadım. Dünya barışı için bu heyecan ve görkemin
sürekli olmasını diliyorum.

Geçenlerde birkaç ay Amerika’da
kaldıktan sonra dönen bir arkadaşımın izlenimlerini dinledim. Arkadaşım
“Pek çok eyalete gittim, bir tek New York’ta kriz gözle görülmüyor ama
diğer yerlerde durum feci” dedi.

Örneğin Las Vegas’a gitmiş.
Dünyanın en büyük kumar ve eğlence merkezi bomboşmuş. Özellikle kumar
salonları pek renksizleşmiş. Arkadaşım hiç kumar oynamadığı halde Las
Vegas’ın en ünlü otelinin 135 metrekarelik süitinde 110 dolara kalmış.

Amerikan
kamuoyu son günlerde en çok büyük finans kurumlarına para yatıran ve
tüm servetlerini yitiren ünlü zenginleri konuşuyormuş.

Kısacası
Obama’nın şenlik konuşmasında tanımladığı “Masasındaki faturaları
ödeyemeyen Amerikalılar” herhalde yeni başkanın en büyük sorunu.
Bakalım siyah başkan ne yapacak. Bizden hayırlı olsun...

*****
Size kimse söylemedi mi?

Cumhurbaşkanı
Gül’ün Mısır dönüşündeki basın toplantısı yürekler acısıydı. Gül,
Türkiye’nin İsrail tarafından istiskal edilişini anlatırken çok
zorlandı. Elbette İsrail’in vereceği bir yemeğe Türkiye’nin davet
edilmemesi üzülünecek bir şey değil.

Ama insan düşünüyor;
Dışişleri’nin bu konuda hiç mi teması olmadı, hiç mi bilgi alamadı.
Sorun yemeğe katılmak değil, Orta Doğu’da “arabulucu” görevi
üstlendiğinizi böbürlenerek anlatırken saf dışı bırakıldığınızın ortaya
çıkmasıdır. Türkiye’yi uluslararası alanda böyle bir duruma düşürmeye
herhalde kimsenin hakkı olamaz.

Demek ki Batı ülkeleri, Avrupa
Birliği’ne girmeye çalışan Türkiye’yi bir Avrupa ülkesi olarak kabul
etmiyor. İsrail ise kendisine gösterilen tepkilerin hıncını alıyor.
Bizimkiler ise Türkiye’nin aşağılanmasını sineye çekip bahaneler
anlatmaya çalışıyor.

Bu arada hepimizin gözü aydın.
Cumhurbaşkanı’nın kulak sorunu geçmiş demek ki Mısır’a uçakla gitti. 20
gün önce Diyarbakır’a ve Erbil’e uçağa binemediği için gidememişti.
Şifaya kavuşması hepimizi sevindirdi.
Can ATAKLI
Can ATAKLI
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz