Petrolümüz var ama çıkaracak irademiz yok!
1 sayfadaki 1 sayfası
Petrolümüz var ama çıkaracak irademiz yok!
Petrolümüz var ama çıkaracak “irademiz” yok!
Sevgili dostlar, son günlerde “internette” bir belge dolaşıyor. Belgenin özü şu; Türkiye’de petrol var!
Bütün aklım, bilgim ve kalbimle katılıyorum; Türkiye bir petrol denizi üstünde oturuyor! Peki neden?
İnternette
dolaşan bu belgeden aylar önce yazdım, bir daha yazmaya çalışacağım.
Son iki yıldır “bu iddiayı” yazmak için sürekli araştırma yapıyorum
hatta yüzlerce sayfa resmi belge inceledim. Size bu belgelerde adı
geçen yörelerimizden birkaç örnek vereyim; Adıyaman, Edirne, Antalya,
Hakkari, Sivas, Saros Körfezi, İskenderun, Erzurum, Van, Kastamonu ve
daha sayamayacağım birçok bölgemizde “arama-kapatma-engelleme” şeklinde
gerçekleşen, “yaşayanların” resimleri ile kaydettiği yüzlerce olay
var...
Birini tam olarak aktarayım; Adıyaman’da petrol araması
yapan yabancı ortaklı bir şirket “Burada petrol yok” diyerek kuyuyu
kapatıyor. Prof. Muammer Aksoy ve yanındakiler savcılığa başvurarak “bu
kuyunun” bilerek kapatıldığını iddia ediyorlar. Savcı 3 yıl bu olay
üstünde araştırma yapıyor ve 3 yıl sonra bu kuyu açılıyor. Bugün hâlâ o
kuyudan saate 20 varil petrol üretiliyor...
Sevgili dostlar,
konu bugün yaşananlarla da bitmiyor. İsterseniz 1960’lara hatta
1950-1960 arasına dönelim. Türkiye’de o zaman tartışılan konu yine
petrol. Bir kanun yapmak gerekli ve aranan isim hemen bulunuyor; İsrail
petrol kanununu yapan hukukçu-jeolog Max Ball.
Dönemin
Başbakanı Adnan Menderes, Ball’ın gelişi dolayısıyla şu açıklamayı
yapıyor; “Biz, petrol kaynaklarımızın üretilmesinde ecnebi sermaye ile
işbirliğinin zaruri olduğuna inanan bir parti ve hükümetiz...” Aynı
dönemde İsmet İnönü’den karşı açıklama geliyor; “Tarihte yabancılar
kapitülasyonlar himayesiyle Türkiye’yi istismar ettiler, petrol kanunu
bir kapitülasyon kanunudur. Biz bu memleketi sokakta bulmadık yabancı
ellere kaptırmayız. Bu kanunun her maddesi Türk Devleti’nin petrol
işletmemesi üzerine kurulmuştur. Bırakmam yakalarını...” Böyle söylüyor
ama 1960 sonrası “gücüne” rağmen, İnönü dahi bu yasayı asla
“elleyemiyor.”
Uzun lafın kısası; ne 1980 sonrasında ne 28
Şubat sürecinde ne de sonrası “güçlü iktidarlar” döneminde “kimse”
Türkiye’deki petrolü çıkarma “yetisine” sahip olamadı.
Bugün
de “Biz temizlik yapıyoruz” diyenlere sesleniyorum; eğer bir “gizli
el-gizli örgüt” varsa; Türkiye’nin yeraltı kaynaklarını “engelleyen”
bir “güç” olduğu kesin! Haydi gücünüz yetiyorsa “kırın bu elleri”,
yapın İnönü’nün bile yapamadığını!
Son söz: Başbakan dün hâlâ
“Nabuco’dan” bahsediyordu. Şimdi soralım; bırakın petrol çıkarmayı
Türkiye NABUCO ile “bütün haklarını” devretmiyor mu? Detaylara iyi
bakın!
Sevgili dostlar, son günlerde “internette” bir belge dolaşıyor. Belgenin özü şu; Türkiye’de petrol var!
Bütün aklım, bilgim ve kalbimle katılıyorum; Türkiye bir petrol denizi üstünde oturuyor! Peki neden?
İnternette
dolaşan bu belgeden aylar önce yazdım, bir daha yazmaya çalışacağım.
Son iki yıldır “bu iddiayı” yazmak için sürekli araştırma yapıyorum
hatta yüzlerce sayfa resmi belge inceledim. Size bu belgelerde adı
geçen yörelerimizden birkaç örnek vereyim; Adıyaman, Edirne, Antalya,
Hakkari, Sivas, Saros Körfezi, İskenderun, Erzurum, Van, Kastamonu ve
daha sayamayacağım birçok bölgemizde “arama-kapatma-engelleme” şeklinde
gerçekleşen, “yaşayanların” resimleri ile kaydettiği yüzlerce olay
var...
Birini tam olarak aktarayım; Adıyaman’da petrol araması
yapan yabancı ortaklı bir şirket “Burada petrol yok” diyerek kuyuyu
kapatıyor. Prof. Muammer Aksoy ve yanındakiler savcılığa başvurarak “bu
kuyunun” bilerek kapatıldığını iddia ediyorlar. Savcı 3 yıl bu olay
üstünde araştırma yapıyor ve 3 yıl sonra bu kuyu açılıyor. Bugün hâlâ o
kuyudan saate 20 varil petrol üretiliyor...
Sevgili dostlar,
konu bugün yaşananlarla da bitmiyor. İsterseniz 1960’lara hatta
1950-1960 arasına dönelim. Türkiye’de o zaman tartışılan konu yine
petrol. Bir kanun yapmak gerekli ve aranan isim hemen bulunuyor; İsrail
petrol kanununu yapan hukukçu-jeolog Max Ball.
Dönemin
Başbakanı Adnan Menderes, Ball’ın gelişi dolayısıyla şu açıklamayı
yapıyor; “Biz, petrol kaynaklarımızın üretilmesinde ecnebi sermaye ile
işbirliğinin zaruri olduğuna inanan bir parti ve hükümetiz...” Aynı
dönemde İsmet İnönü’den karşı açıklama geliyor; “Tarihte yabancılar
kapitülasyonlar himayesiyle Türkiye’yi istismar ettiler, petrol kanunu
bir kapitülasyon kanunudur. Biz bu memleketi sokakta bulmadık yabancı
ellere kaptırmayız. Bu kanunun her maddesi Türk Devleti’nin petrol
işletmemesi üzerine kurulmuştur. Bırakmam yakalarını...” Böyle söylüyor
ama 1960 sonrası “gücüne” rağmen, İnönü dahi bu yasayı asla
“elleyemiyor.”
Uzun lafın kısası; ne 1980 sonrasında ne 28
Şubat sürecinde ne de sonrası “güçlü iktidarlar” döneminde “kimse”
Türkiye’deki petrolü çıkarma “yetisine” sahip olamadı.
Bugün
de “Biz temizlik yapıyoruz” diyenlere sesleniyorum; eğer bir “gizli
el-gizli örgüt” varsa; Türkiye’nin yeraltı kaynaklarını “engelleyen”
bir “güç” olduğu kesin! Haydi gücünüz yetiyorsa “kırın bu elleri”,
yapın İnönü’nün bile yapamadığını!
Son söz: Başbakan dün hâlâ
“Nabuco’dan” bahsediyordu. Şimdi soralım; bırakın petrol çıkarmayı
Türkiye NABUCO ile “bütün haklarını” devretmiyor mu? Detaylara iyi
bakın!
Yiğit Bulut- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 61
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 5
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz