"Sorun askerdir" Türk askeridir
1 sayfadaki 1 sayfası
"Sorun askerdir" Türk askeridir
"Sorun askerdir" Türk askeridir
Hâlâ anlaşılmamışsa ben, Ali Bayramoğlu’nun ağzıyla anlatayım:
“Ergenekon Operasyonu’nun-komplosunun” “sorunu” TSK’dır. Bu “aydın
yazar” müsveddelerinin “sorunları, zorları” Türk ordusu ve gücüdür! Bu
güç ortadan kaldırılırsa, Atatürk’ün TC’sini yıkmak ve yerine ne idüğü
belirsiz “İkinci Cumhuriyet” mi, yoksa “ılımlı İslam devleti” mi olur,
başka bir şey kurmaktır! Bunun için de, her “dalgada” muvazzaf-emekli
askerler tutuklandıkça, özellikle genç subayların “isteklendirme ve
reflekslerini” körletmeye ve böylelikle onları yıldıracaklarını
sanırlar! Bu kolay olmayacak, ama gene de kalede gedikler açılıyor!
İtiraf
Bakın bu saldırının bayraktarı Ali
Bayramoğlu ne diyor: “Ergenekon soruşturması hem hukuki hem siyasi bir
taşıyıcıdır. Karanlık yapılarla, darbe girişmeleriyle uğraştığı kadar,
askerin siyasi rolüne de dolaylı olarak el atmıştır... Bu dava ve
soruşturma rayından çıkmadıkça, askerin özerk ve sorumsuz konumuna
ilişkin sınırlayıcı sonuçlar üretecektir... Ergenekon soruşturması ise
bir darbe girişimini kuyruğundan yakaladığı oranda, sivilleşme
hamlesinin bu eksikliğini hukuki yaptırımlar üzerinden fiili açıdan
gidermektedir.” Karanlık yapılardan hesap sormak, temellendikleri ana
yapı ve ana gelenekten hesap sormakla mümkün olmaz mı?
Bayramoğlu’nun,
“refiki şefiği” Hasan Cemal, maksatlarının ne TSK’dan ‘rövanş’ almak,
ne de orduyu yıpratmak olduğunu kendisinin de “asker düşmanı”
olmadığını iddia ediyor, ama her yazısı aksini kanıtlıyor. Şu “Son
Sözleri” de: “Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri daha fazla yıpranmak
istemiyorsa, kendi içinde bazı hesapları sormak, temizlemek ve ‘kol
kırılır yen içinde kalır’ anlayışını terk ettiğini göstermek
zorundadır.”
Hasan Cemal ordu düşmanı olmadığını benim külahıma
anlatsın: Yetmişli yıllarda, bir terör örgütünün elemanı olarak, “kendi
ordusunun”, hem de içinde hanımlar, çocuklar bulunan Ankara’daki
“Orduevine” bomba atacak olan bu adam değil miydi? Son dakikada,
bombayı atmamıştı, ama pişmanlık duyduğu için değil; şefinden,
“şimdilik dur” emrini aldığı için!
TSK düşman, terör mağdur
Son günlerde, kafalar
öylesine karıştırıldı ve karıştırılıyor ki, sanırsınız TSK-Jandarma
terör örgütü, terör ise hedef aldığı “insan hakları kuruluşu”... PKK’ya
karşı savaşmış olan Türk subayları ast subayları “içeride”, asıl
canilerse dışarıda, hem mağdur hem de dağlarda!
Fakat dikkat edin,
terör liderleri, askeri kanada “Şimdilik bekleyin, işler yolunda” emri
vermişler. Öyle ya, onların işlevini içeriden yapıyorlar. Mermi, bomba
harcamaya ne gerek var!
Ordu düşmanlarının alçaklığını, rahmetli
Albay Abdülkerim Kırca’nın onur intiharından sonraki “halleri” belli
etti! Bırakınız bir damla gözyaşı, hatta timsah gözyaşları dökmelerini,
rahmetli malul ve şimdi de “şehit” albayın aleyhindeki iddialarını,
sözlerine ne derece güvenilebileceği şüpheli bir itirafçının sözleri
üzerine, “Madalyanın öteki yüzü” başlığı altında sürdürmeye devam
ettiler! Bu nasıl gazeteciliktir? Bu, ne sönmez bir kindir!
Ordu
düşmanları “vicdansız” retçiler, şimdi de Atilla Olgaç adında bir, dizi
oyuncusunun “Komutanın emriyle 10 Yunan esirini, eli bağlı Rum’u
öldürdüğü” itiraflarına, hayal oyununa sarıldılar! Türk ordusunun
onuruna belden aşağı vuruş yapmak, mubah şu bağlamda!
Bunların
karşısında, onların “Hepimiz Hrant Dink’iz” diye yırtınmalarına
karşılık bizim de, “Hepimiz Kırca’yız”, “Hepimiz Ersöz’üz”, “Hepimiz
Özbek’iz”, “Hepimiz Türk askerleriyiz” diye, mertçe haykırmamız artık
gereki-yor. Eşkıyanın, geceleri, sabahlara karşı, ne yapacaklarının
belli olmadığı şu bağlamda, bizim de, en az onlar kadar cesur ve birlik
olmamız gerekiyor!
Hâlâ anlaşılmamışsa ben, Ali Bayramoğlu’nun ağzıyla anlatayım:
“Ergenekon Operasyonu’nun-komplosunun” “sorunu” TSK’dır. Bu “aydın
yazar” müsveddelerinin “sorunları, zorları” Türk ordusu ve gücüdür! Bu
güç ortadan kaldırılırsa, Atatürk’ün TC’sini yıkmak ve yerine ne idüğü
belirsiz “İkinci Cumhuriyet” mi, yoksa “ılımlı İslam devleti” mi olur,
başka bir şey kurmaktır! Bunun için de, her “dalgada” muvazzaf-emekli
askerler tutuklandıkça, özellikle genç subayların “isteklendirme ve
reflekslerini” körletmeye ve böylelikle onları yıldıracaklarını
sanırlar! Bu kolay olmayacak, ama gene de kalede gedikler açılıyor!
İtiraf
Bakın bu saldırının bayraktarı Ali
Bayramoğlu ne diyor: “Ergenekon soruşturması hem hukuki hem siyasi bir
taşıyıcıdır. Karanlık yapılarla, darbe girişmeleriyle uğraştığı kadar,
askerin siyasi rolüne de dolaylı olarak el atmıştır... Bu dava ve
soruşturma rayından çıkmadıkça, askerin özerk ve sorumsuz konumuna
ilişkin sınırlayıcı sonuçlar üretecektir... Ergenekon soruşturması ise
bir darbe girişimini kuyruğundan yakaladığı oranda, sivilleşme
hamlesinin bu eksikliğini hukuki yaptırımlar üzerinden fiili açıdan
gidermektedir.” Karanlık yapılardan hesap sormak, temellendikleri ana
yapı ve ana gelenekten hesap sormakla mümkün olmaz mı?
Bayramoğlu’nun,
“refiki şefiği” Hasan Cemal, maksatlarının ne TSK’dan ‘rövanş’ almak,
ne de orduyu yıpratmak olduğunu kendisinin de “asker düşmanı”
olmadığını iddia ediyor, ama her yazısı aksini kanıtlıyor. Şu “Son
Sözleri” de: “Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri daha fazla yıpranmak
istemiyorsa, kendi içinde bazı hesapları sormak, temizlemek ve ‘kol
kırılır yen içinde kalır’ anlayışını terk ettiğini göstermek
zorundadır.”
Hasan Cemal ordu düşmanı olmadığını benim külahıma
anlatsın: Yetmişli yıllarda, bir terör örgütünün elemanı olarak, “kendi
ordusunun”, hem de içinde hanımlar, çocuklar bulunan Ankara’daki
“Orduevine” bomba atacak olan bu adam değil miydi? Son dakikada,
bombayı atmamıştı, ama pişmanlık duyduğu için değil; şefinden,
“şimdilik dur” emrini aldığı için!
TSK düşman, terör mağdur
Son günlerde, kafalar
öylesine karıştırıldı ve karıştırılıyor ki, sanırsınız TSK-Jandarma
terör örgütü, terör ise hedef aldığı “insan hakları kuruluşu”... PKK’ya
karşı savaşmış olan Türk subayları ast subayları “içeride”, asıl
canilerse dışarıda, hem mağdur hem de dağlarda!
Fakat dikkat edin,
terör liderleri, askeri kanada “Şimdilik bekleyin, işler yolunda” emri
vermişler. Öyle ya, onların işlevini içeriden yapıyorlar. Mermi, bomba
harcamaya ne gerek var!
Ordu düşmanlarının alçaklığını, rahmetli
Albay Abdülkerim Kırca’nın onur intiharından sonraki “halleri” belli
etti! Bırakınız bir damla gözyaşı, hatta timsah gözyaşları dökmelerini,
rahmetli malul ve şimdi de “şehit” albayın aleyhindeki iddialarını,
sözlerine ne derece güvenilebileceği şüpheli bir itirafçının sözleri
üzerine, “Madalyanın öteki yüzü” başlığı altında sürdürmeye devam
ettiler! Bu nasıl gazeteciliktir? Bu, ne sönmez bir kindir!
Ordu
düşmanları “vicdansız” retçiler, şimdi de Atilla Olgaç adında bir, dizi
oyuncusunun “Komutanın emriyle 10 Yunan esirini, eli bağlı Rum’u
öldürdüğü” itiraflarına, hayal oyununa sarıldılar! Türk ordusunun
onuruna belden aşağı vuruş yapmak, mubah şu bağlamda!
Bunların
karşısında, onların “Hepimiz Hrant Dink’iz” diye yırtınmalarına
karşılık bizim de, “Hepimiz Kırca’yız”, “Hepimiz Ersöz’üz”, “Hepimiz
Özbek’iz”, “Hepimiz Türk askerleriyiz” diye, mertçe haykırmamız artık
gereki-yor. Eşkıyanın, geceleri, sabahlara karşı, ne yapacaklarının
belli olmadığı şu bağlamda, bizim de, en az onlar kadar cesur ve birlik
olmamız gerekiyor!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz