Temiz ülke için temiz aydın gerek

tarafından **Sebahattin ÖNKİBAR** 2009-01-29, 09:25

Temiz ülke için temiz aydın gerek
Türkiye'nin en büyük şanssızlığı; kendi aydınını yetiştirememiş olmasıdır.
Rahmetli Kemal Paşa bunun için çok uğraşmıştı. Lakin ömrü yetmedi.
Peşinden
iktidara el koyan İsmet Paşa; Türk aydını yerine Batı tipi aydın imal
etmeye kalkıştı. Rahmetli; kendi gözlüğünü aydınların gözüne takıp
Batı'yı yücelten bir kuşak yarattı.
Toplumun geleneksel
değerlerinden kopuk olan bu aydın tipinin karşısına, güçlü geleneksel
tabakalar hemen kendi aydınlarını çıkarttı. Milli kimliğin anlamından
habersiz olan bu tip aydınlar; kendilerini dine dayayarak meşruiyet
aradılar. Ve elbette ki çok kolay taban buldular.
Gelenekselliği
temsil eden ve Necip Fazıl'la tavana vuran bu aydın tipi; geçmişle bağ
kurarken İslam'ın sözel yanına ve Osmanlı devlet biçimine gönderme
yaptı. Böylece; Osmanlı aydınını taklit eden bir kuşak ortaya çıktı.
Bunların,
taklitçiliği kesindir. Çünkü; akli değil nakli davranış içindeler.
Yani; bilgiyi akıl süzgecinden geçirerek yeniden üretmek yerine;
geçmiştekini bugüne aktararak taklit etmek yoluna giderler. Böylece
sözel İslam'ın güçlü isimlerine yaslanarak bugüne hakim olurlar. Millet
olarak İslam'ı; ümmet olarak da İslam'ı kabul ederler. Ulusal
kökleriyle olan bağlarından uzak durmayı; aydın olmanın bir özelliği
gibi görürler.
Bu aydın tipinin; İsmet Paşa'nın yarattığı aydın
tipiyle tipik bir buluşma noktası vardır ki işte o da burasıdır. Ulusal
kökten uzak durmak; mutlaka milli olmayan bir değer çevresinde
toplanmak.
Sözel İslamcı aydın tipi, bu yüzden millete ve milliyetçiliğe karşıdır.
İsmet Paşa aydın tipi de Batı'nın kozmopolit düşüncesiyle yetiştiği için millete ve milliyetçiğe karşıdır.
İşte bu iki aydın tipi; bugün Türkiye'de tam bir işbirliği halindedir.
Bunlardan
İsmet Paşa aydınları; üniversitelerde; dış işlerinde, bazı sivil toplum
kuruluşlarında, özellikle de basın-yayında çok etkili durumdadırlar.
Türkiye'de toplum mühendisliği dediğimiz işi de bunlar
yürütmektedirler. Sözel İslamcı aydınlar ise bunların fikirlerini
din-gelenek kalıpları içinde alt katmanlara aktarmakla uğraşmaktadırlar.

ÜNİVERSİTE Mİ?...
Bu
iki aydın tipi de toplum mühendisliğini; bilgisayar mühendisliği veya
inşaat mühendisliğinin yerine geçirmek derdindedirler. Yani; toplumu
gerçek kalkınma ile yükseltmek yerine; kitlelerin bilinç altlarına 'Çok
yükseldik; iyi durumdayız!' sloganını yerleştirmekle uğraşmaktadırlar.
Başta
Bilgi Üniversitesi; Sabancı Üniversitesi, Koç Üniversitesi olmak üzere
özel üniversitelerin tavrına bir bakın. Bu İsmetçi çizginin okulları;
bilimsel mühendisliği, toplum mühendisliğinin emrine vermişlerdir.
Sözel İslamcılar da bunlara kitle oluşturmaktadırlar. Türbanın kutsanıp
özgürlük simgesi haline getirilmesinin sebebi budur.
Bu iki aydın tipinin bugün Temiz Türkiye dediklerini görmekteyiz.
Temiz
Türkiye'den kasıtları bellidir: Kendileri gibi olmayanların
temizlendiği bir Türkiye... En başta da ulusal değerlere sahip çıkan
aydınları düşman ilan ettiler. Ergenekon destekçisi olmalarının sebebi
bu...
İyi de bu iki aydın tipi; dış güçlerle bağlantılı durumdalar. Parasal kaynakları da ideolojik dayanakları da dışarıdan...
Kimseye haksızlık etmek istemiyorum...
Ortada
bir kuruş resmi parası olmayanların; İslam dini üzerinden imparatorluk
yarattığı Türkiye'deyiz. Bu beş kuruşu bulunmayanların yarattığı
imparatorluğa hizmet eden aydınların temiz Türkiye'den söz etmesi
inandırıcı olabilir mi?
Ya o çokuluslu şirketlerin emrindeki vakıflara ait üniversitelerin aydınları?
Temiz Türkiye'den söz eden insanların önce ellerine ve ceplerine bakmalarında fayda var...

Sitemize hoş geldiniz sayın

Misafir

Temiz ülke için temiz aydın gerek

Temiz ülke için temiz aydın gerek