Türk milleti Içkicidir
1 sayfadaki 1 sayfası
Türk milleti Içkicidir
Türk milleti Içkicidir
Geçen günkü 'Fatih Şarap
İçerdi' başlıklı yazım yine birilerini küplere bindirdi. Ne dinsizliğim
kaldı ne Aleviliğim ne de fitnecilğim...
Nasıl olur da bir padişaha
şarap içiyor, diyebilirmişim... Halbuki Emeviler; Abbasiler devirleri
de başta olmak üzere; padişah sofralarında bol bol şarap içilmiştir. Bu
gerçeği birileri kabul etmek istemiyor. Belli ki bu insanlar; bütün
Türk tarihini; İstanbul'un varoşlarında son otuz senede ortaya çıkan
Vehhabi yaşam biçiminden ibaret sanıyor...
Tarihi kayıtlar ve
araştırmalar gösteriyor ki İslam öncesi Türkleri; içkiyi
kutsallaştırmıştır. Bunu; bugünkü Ukrayna'dan (Hatta Arnavutluk'tan)
Moğolistan'a kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada görüyoruz. Balbal
denilen mezar taşlarının önemlilerinde; elinde kadeh tutan insan
figürleri bulunmaktadır. Beli kemerli; kemerinde hançer (veya kısa
kılıç) sokulu bu insanlar; Türk beylerini temsil eder. Şad, tigin,
tarkan (tarhan) gibi 20 dolayında unvanı bulunan Türk beylerinin elinde
tuttuğu bu kadehlere Türk kültüründe tolu (bugünkü dille, dolu)
deniliyordu. Dolu iki elle tutulur, hakanın (sultan/padişah) önünde diz
çökülür ve içindeki şarap ya da pirinç rakısı içilirdi.
Bu tören; antlaşma için yapılırdı. Tolu içen Türk beyi, hakana bağlılığını ortaya kor ve bu konuda da yemin etmiş sayılırdı.
Tolu
tutan bey heykelleri ve resimleri Karpatlar'dan büyük Okyanus'a kadar
Türk halklarının yaşadığı alanlarda karşımıza çıkıyor. Ukrayna'daki
Kıpçakların kadınlarının da tolu içtiklerini görüyoruz. Yani;
Türklerdeki kadın-erkek eşitliği ve birlikteliğinin gereği, üst
tabakadan hatunlar da tolu içerlerdi.
Bu gelenek İslamlaşan Türk
coğrafyasında sonraları da devam etmiştir. Arap Seyyah İbn Batuta,
Kıpçaklar arasındaki yolculuğunda ve oradaki Türk-Moğol devletinde bu
geleneğin canlı tanığı olmuştur. (Kıpçaklar; İskitler'in ardılı olan
sarı ve beyaz renkli temel Türk ırkının önemli bir halkıdır. Bu konu
ile ilgili bilgi arayanların şu çalışmamıza bakmalarını öneririm:
Yabancı Kaynaklara Göre Türk Kimliği; ayrıca, Rasonyi'nin Selenge
Yayınları'ndan çıkan Doğu Avrupa'da Türklük adlı çalışması çok
önemlidir.)
Ölen bazı Oğuz beylerinin mezara, ellerinde dolu ile diklemesine gömüldüklerini de Kıpçak illerinde görmekteyiz.
Orta
Asya Türk coğrafyasında, dolu tutan balbalların fotoğraflarını Servet
Somuncuoğlu 'TAŞTAKİ TÜRKLER' adlı çalışmasında bol bol ortaya koydu.
Bu yılki Sedat Simavi Ödülü'nü kazanan Taştaki Türkler de
meraklılarınca kaçırılmamalı...
***
Tolu (dolu) ile Türk'ün
ilgisini merak edenlere bir bilgi daha: Anadolu'daki Aleviliği yaşatan
cem törenidir. Bu törende; dolu içilir. Tıpkı; hakanın önündeki bey
gibi; törene katılan olgun erkeklere, saki denilen görevli; dolu
denilen küçük kadehle içki verir. Talip, doluyu alır, iki eliyle
dedenin önünde durur; duasını alır ve doluyu sırreder (içer).
Bütün
Alevi-Bektaşi edebiyatı doluyu kutsar. Başta Şah Hatayi ve Pir Sultan
olmak üzere Alevi ozanlarının tümü dolu üzerine birçok deyiş/nefes
söylemişlerdir. Günümüzde süren bu gelenek; Tahtacılar (Ağaçeri Hun
Türkleri) arasında dolu bölüşmek adıyla, yemin etmek, söz vermek
biçiminde de görülüyor. Yakında çıkacak olan Türk Aleviliği adlı
çalışmamızda bunun ayrıntılarını ortaya koyuyoruz.
İçki; Türk
halkları tarafından İslam öncesindeki ilkbahar ve sonbaharda düzenlenen
törenlerde de bol bol içiliyordu. Bunun; Sağrak biçiminde Selçuklu
yaşam biçimine girdiğini de belgeler gösteriyor. Bırakın içkiyi;
atalarımızın esrar ve afyon kullandıklarını da kaynaklar ortaya
koyuyor. Şimdi; sonradan Müslüman olanlar; Türk milletinin bu
özelliğini dinsizlikmiş gibi göstermeye kalkışıyorlar.
Ne demişler: Sonradan olmanın Müslümanlığına derman yetmez...
Geçen günkü 'Fatih Şarap
İçerdi' başlıklı yazım yine birilerini küplere bindirdi. Ne dinsizliğim
kaldı ne Aleviliğim ne de fitnecilğim...
Nasıl olur da bir padişaha
şarap içiyor, diyebilirmişim... Halbuki Emeviler; Abbasiler devirleri
de başta olmak üzere; padişah sofralarında bol bol şarap içilmiştir. Bu
gerçeği birileri kabul etmek istemiyor. Belli ki bu insanlar; bütün
Türk tarihini; İstanbul'un varoşlarında son otuz senede ortaya çıkan
Vehhabi yaşam biçiminden ibaret sanıyor...
Tarihi kayıtlar ve
araştırmalar gösteriyor ki İslam öncesi Türkleri; içkiyi
kutsallaştırmıştır. Bunu; bugünkü Ukrayna'dan (Hatta Arnavutluk'tan)
Moğolistan'a kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada görüyoruz. Balbal
denilen mezar taşlarının önemlilerinde; elinde kadeh tutan insan
figürleri bulunmaktadır. Beli kemerli; kemerinde hançer (veya kısa
kılıç) sokulu bu insanlar; Türk beylerini temsil eder. Şad, tigin,
tarkan (tarhan) gibi 20 dolayında unvanı bulunan Türk beylerinin elinde
tuttuğu bu kadehlere Türk kültüründe tolu (bugünkü dille, dolu)
deniliyordu. Dolu iki elle tutulur, hakanın (sultan/padişah) önünde diz
çökülür ve içindeki şarap ya da pirinç rakısı içilirdi.
Bu tören; antlaşma için yapılırdı. Tolu içen Türk beyi, hakana bağlılığını ortaya kor ve bu konuda da yemin etmiş sayılırdı.
Tolu
tutan bey heykelleri ve resimleri Karpatlar'dan büyük Okyanus'a kadar
Türk halklarının yaşadığı alanlarda karşımıza çıkıyor. Ukrayna'daki
Kıpçakların kadınlarının da tolu içtiklerini görüyoruz. Yani;
Türklerdeki kadın-erkek eşitliği ve birlikteliğinin gereği, üst
tabakadan hatunlar da tolu içerlerdi.
Bu gelenek İslamlaşan Türk
coğrafyasında sonraları da devam etmiştir. Arap Seyyah İbn Batuta,
Kıpçaklar arasındaki yolculuğunda ve oradaki Türk-Moğol devletinde bu
geleneğin canlı tanığı olmuştur. (Kıpçaklar; İskitler'in ardılı olan
sarı ve beyaz renkli temel Türk ırkının önemli bir halkıdır. Bu konu
ile ilgili bilgi arayanların şu çalışmamıza bakmalarını öneririm:
Yabancı Kaynaklara Göre Türk Kimliği; ayrıca, Rasonyi'nin Selenge
Yayınları'ndan çıkan Doğu Avrupa'da Türklük adlı çalışması çok
önemlidir.)
Ölen bazı Oğuz beylerinin mezara, ellerinde dolu ile diklemesine gömüldüklerini de Kıpçak illerinde görmekteyiz.
Orta
Asya Türk coğrafyasında, dolu tutan balbalların fotoğraflarını Servet
Somuncuoğlu 'TAŞTAKİ TÜRKLER' adlı çalışmasında bol bol ortaya koydu.
Bu yılki Sedat Simavi Ödülü'nü kazanan Taştaki Türkler de
meraklılarınca kaçırılmamalı...
***
Tolu (dolu) ile Türk'ün
ilgisini merak edenlere bir bilgi daha: Anadolu'daki Aleviliği yaşatan
cem törenidir. Bu törende; dolu içilir. Tıpkı; hakanın önündeki bey
gibi; törene katılan olgun erkeklere, saki denilen görevli; dolu
denilen küçük kadehle içki verir. Talip, doluyu alır, iki eliyle
dedenin önünde durur; duasını alır ve doluyu sırreder (içer).
Bütün
Alevi-Bektaşi edebiyatı doluyu kutsar. Başta Şah Hatayi ve Pir Sultan
olmak üzere Alevi ozanlarının tümü dolu üzerine birçok deyiş/nefes
söylemişlerdir. Günümüzde süren bu gelenek; Tahtacılar (Ağaçeri Hun
Türkleri) arasında dolu bölüşmek adıyla, yemin etmek, söz vermek
biçiminde de görülüyor. Yakında çıkacak olan Türk Aleviliği adlı
çalışmamızda bunun ayrıntılarını ortaya koyuyoruz.
İçki; Türk
halkları tarafından İslam öncesindeki ilkbahar ve sonbaharda düzenlenen
törenlerde de bol bol içiliyordu. Bunun; Sağrak biçiminde Selçuklu
yaşam biçimine girdiğini de belgeler gösteriyor. Bırakın içkiyi;
atalarımızın esrar ve afyon kullandıklarını da kaynaklar ortaya
koyuyor. Şimdi; sonradan Müslüman olanlar; Türk milletinin bu
özelliğini dinsizlikmiş gibi göstermeye kalkışıyorlar.
Ne demişler: Sonradan olmanın Müslümanlığına derman yetmez...
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz