Sadece Hamas için değil...
1 sayfadaki 1 sayfası
Sadece Hamas için değil...
Sadece Hamas için değil...
Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta ortaya koydu ğutepki;
Türkiye'nin dış politikasındaki gerçekleri yeniden düşünmemizi gerektiriyor.
Dış politikada, doğrular-yanlışlardan çok; duruş biçimleri vardır.
Başkalarına ters de gelse belli bir duruşu ortaya koymak ve bunu devam
ettirmek önemlidir. Bu politikanın en belirgin örneğini İran
sergiliyor. Amerika'ya ve İsrail'e toptan bir karşı duruş biçiminde
yürüyor bu politika. Elbette İran yönetiminin böyle dik durmalarının
temelinde; halk ile devletin bütünleşmesi bulunuyor. Türkiye; son
yıllarda Ortadoğu ile sınırlı olmak üzere yeni bir politika ortaya
koyuyor. Bu politika; İsral-ABD çizgisine rağmen yürütülüyor. Geçen
akşam Davos'ta Başbakan Erdoğan'ın ortaya koyduğu davranış işte bu
anlayışın ürünüdür. Başbakan; İsrail vatandaşlarını tanık göstererek
İsrail'i barbar devlet, haydut devlet gösterdi. İsrail Cumhurbaşkanı
Peres'e 'Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz!' diyerek suçlamayı doruğa
çıkardı.
Başbakan'ın sert üslubunun anlık nedenleri de vardı.
Toplantıda Başbakan Erdoğan'ın hafiften alaya alındığını gördük.
Oturumu yöneten gazeteci İgnatius; öyle bir havadaydı. İsrail
Cumhurbaşkanı Peres de Türk başbakanı hedef almıştı. Türkiye; sanki
bölgedeki Arap devletlerinden birisi gibi korkutulmaya çalışılıyordu.
***
İsrail
ile Türkiye ilişkisinde; ne yazık ki Türkiye hep İsrail'e muhtaç bir
devlet gibi gösterildi. Amerika'daki Yahudi lobisinin kızdırılmaması
için İsrail'in yaptıkları görmezden gelindi. Şimdi, basının bir kanadı;
Başbakan Erdoğan'ın bu çıkışının Yahudi lobisini kızdıracağını
söylüyor, yazıyor. Yıllardır başımızın üstünde Demokles'in Kılıcı gibi
duran bu vesayetten kurtulmamız gerekiyor.
Şu lobi; istediği gibi davransın; Ermeni soykırımına destekçi olsun; biz de ilerimizi görmüş olalım.
Türkiye'yi
dış politikada İsrail'e, Amerika'ya, Avrupa'ya muhtaç sanan anlayışın
dayanakları da ortaya çıkmış olacaktır. Gerçekten sağlam mıdır yoksa
hayali midir?
TÜM DIŞ POLİTİKAYI KAPSAMALI
Başbakan
Erdoğan; Türkiye'ye dönüşteki açıklamasında; 'Türkiye'nin onurunu
koruduğunu; Türkiye'nin bir kabile devleti olmadığını gösterdiğini;
Türkiye'ye sünepeliğin yakışmayacağını, bu duruşun süreceğini' söyledi.
Bunlar; herkesin katıldığı tespitlerdir.
Başbakan'ın inandırıcı
olabilmesi için bu tavrını; sadece Gazze konusunda ve Hamas doğrultulu
işlerde değil diğer alanlarda da devam ettirmesi gerekiyor.
Irak'ta öldürülen bir milyondan fazla insan için Amerika'ya tek laf edebildi mi?
Türkmen
Kenti Telafer, iki kez ABD ordusu tarafından yerle bir edildi. Onların
hukukunu bırakın hayat hakkını savunacak tek sözünü hatırlayan var mı?
Hatırlayınız:
2003 yılı 4 Temmuz'unda Süleymaniye'de askerimizin başına çuval
geçirildi. Hükümete; Amerikan tarafına nota verip vermediği
sorulduğunda, Sayın Erdoğan; 'Ne notası, müzik notası mı?...' diyerek
onurlu duruş isteyenlerle dalga geçmişti...
Avrupa Birliği,
Türkiye'yi şamaroğlanına çevirmişken onlara neden böyle bağıramıyor?
Kıbrıs Rumları; Ada'nın tümünün sahibi gibi hareket ederken; Başbakan
Erdoğan oradaki Türklerin kurulu devletini neden savunamıyor?
Dik duruşun sadece Hamas gündeme gelince devreye sokulması ileride çok
tehlikeli sonuçlar doğuracaktır. Özellikle; Başbakan Erdoğan; eğer
bundan sonra kapalı kapılar ardında bile olsa; İsrail karşısında geri
adım atarsa; Türkiye'nin dış politikası çöker. Türkiye; hem
Ortadoğu'da, hem batıda büyük yara alır.
Davos tavrının, yaklaşan
yeril seçim öncesinde AKP'ye oy kazandırmak için planlandığını
söyleyenlere verilecek tek cevap; bu duruş biçimini; Avrupa ve Amerika
karşısında da ortaya koymaktır. Eğer öyle çıkarsa bizde gider, bayrak
sallarız.
Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta ortaya koydu ğutepki;
Türkiye'nin dış politikasındaki gerçekleri yeniden düşünmemizi gerektiriyor.
Dış politikada, doğrular-yanlışlardan çok; duruş biçimleri vardır.
Başkalarına ters de gelse belli bir duruşu ortaya koymak ve bunu devam
ettirmek önemlidir. Bu politikanın en belirgin örneğini İran
sergiliyor. Amerika'ya ve İsrail'e toptan bir karşı duruş biçiminde
yürüyor bu politika. Elbette İran yönetiminin böyle dik durmalarının
temelinde; halk ile devletin bütünleşmesi bulunuyor. Türkiye; son
yıllarda Ortadoğu ile sınırlı olmak üzere yeni bir politika ortaya
koyuyor. Bu politika; İsral-ABD çizgisine rağmen yürütülüyor. Geçen
akşam Davos'ta Başbakan Erdoğan'ın ortaya koyduğu davranış işte bu
anlayışın ürünüdür. Başbakan; İsrail vatandaşlarını tanık göstererek
İsrail'i barbar devlet, haydut devlet gösterdi. İsrail Cumhurbaşkanı
Peres'e 'Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz!' diyerek suçlamayı doruğa
çıkardı.
Başbakan'ın sert üslubunun anlık nedenleri de vardı.
Toplantıda Başbakan Erdoğan'ın hafiften alaya alındığını gördük.
Oturumu yöneten gazeteci İgnatius; öyle bir havadaydı. İsrail
Cumhurbaşkanı Peres de Türk başbakanı hedef almıştı. Türkiye; sanki
bölgedeki Arap devletlerinden birisi gibi korkutulmaya çalışılıyordu.
***
İsrail
ile Türkiye ilişkisinde; ne yazık ki Türkiye hep İsrail'e muhtaç bir
devlet gibi gösterildi. Amerika'daki Yahudi lobisinin kızdırılmaması
için İsrail'in yaptıkları görmezden gelindi. Şimdi, basının bir kanadı;
Başbakan Erdoğan'ın bu çıkışının Yahudi lobisini kızdıracağını
söylüyor, yazıyor. Yıllardır başımızın üstünde Demokles'in Kılıcı gibi
duran bu vesayetten kurtulmamız gerekiyor.
Şu lobi; istediği gibi davransın; Ermeni soykırımına destekçi olsun; biz de ilerimizi görmüş olalım.
Türkiye'yi
dış politikada İsrail'e, Amerika'ya, Avrupa'ya muhtaç sanan anlayışın
dayanakları da ortaya çıkmış olacaktır. Gerçekten sağlam mıdır yoksa
hayali midir?
TÜM DIŞ POLİTİKAYI KAPSAMALI
Başbakan
Erdoğan; Türkiye'ye dönüşteki açıklamasında; 'Türkiye'nin onurunu
koruduğunu; Türkiye'nin bir kabile devleti olmadığını gösterdiğini;
Türkiye'ye sünepeliğin yakışmayacağını, bu duruşun süreceğini' söyledi.
Bunlar; herkesin katıldığı tespitlerdir.
Başbakan'ın inandırıcı
olabilmesi için bu tavrını; sadece Gazze konusunda ve Hamas doğrultulu
işlerde değil diğer alanlarda da devam ettirmesi gerekiyor.
Irak'ta öldürülen bir milyondan fazla insan için Amerika'ya tek laf edebildi mi?
Türkmen
Kenti Telafer, iki kez ABD ordusu tarafından yerle bir edildi. Onların
hukukunu bırakın hayat hakkını savunacak tek sözünü hatırlayan var mı?
Hatırlayınız:
2003 yılı 4 Temmuz'unda Süleymaniye'de askerimizin başına çuval
geçirildi. Hükümete; Amerikan tarafına nota verip vermediği
sorulduğunda, Sayın Erdoğan; 'Ne notası, müzik notası mı?...' diyerek
onurlu duruş isteyenlerle dalga geçmişti...
Avrupa Birliği,
Türkiye'yi şamaroğlanına çevirmişken onlara neden böyle bağıramıyor?
Kıbrıs Rumları; Ada'nın tümünün sahibi gibi hareket ederken; Başbakan
Erdoğan oradaki Türklerin kurulu devletini neden savunamıyor?
Dik duruşun sadece Hamas gündeme gelince devreye sokulması ileride çok
tehlikeli sonuçlar doğuracaktır. Özellikle; Başbakan Erdoğan; eğer
bundan sonra kapalı kapılar ardında bile olsa; İsrail karşısında geri
adım atarsa; Türkiye'nin dış politikası çöker. Türkiye; hem
Ortadoğu'da, hem batıda büyük yara alır.
Davos tavrının, yaklaşan
yeril seçim öncesinde AKP'ye oy kazandırmak için planlandığını
söyleyenlere verilecek tek cevap; bu duruş biçimini; Avrupa ve Amerika
karşısında da ortaya koymaktır. Eğer öyle çıkarsa bizde gider, bayrak
sallarız.
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz