Türkler uyumlu mu yoksa uyumsuz mu?

Almanya`da “uyum raporu” ortaya çıktığında beri, tabirici caize, Almanya`ya yaşayan Türkler bununla yatıyor bununla kalıyor. Hemen herkes Avrupalı Hürriyet Gazetesi`ne yorum üstüne yorum yapıyor. Kimisi “ben uyum sağladım, rahatım” derken, diğerleri ise “ Uyumumu Almanlar engelliyor” diye cevaplar veriyor. Vatandaşlar gazeteye düşüncelerini ifade ederken, aydın kesim de geri kalacak değil ya! Almanya`nın Türk Obası olarak gösterilen Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir,
“...eğer bu çocukların eğitimde, yaşamda başarılı olmasını istiyorsak herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Veli de devlet de buna dahil. Devlet orta ve yüksek gelirli bir aileden gelen çocuklarla dar gelirli bir aileden gelen çocuklar için okulda firsat eşitliği sağlamalı. Devlet “İşçi ailesinden geliyorsan kaderin bu razı ol” diyemez.”
Bay Cem Özdemi`in bu sözlerinde bir çelişki var bence. Müsade ederseniz (hep böyle söylenir ya) çelişkiyi anlatmaya çalışayım sizlere: Uyum sağladım diyenlere bakılırsa, hemen hepsinin tuzu kuru. Kimisi ya doktor, ya avukat ya da milletvekili olmuş kişiler. Ne bunların ne de ailelerinin Almanya ile bir sorunları yok. Çoğu kendi geleneklerini, kültürülerini, andillerini kaybetmeden, yaşadıkları ülkeye uyum sağlamışlardır. Bazıları da tam asimile olarak uyumlu olmuşlardır!
Kırsal kesimden gelen ve eğitimi düşük olanlar arasında da yaşadığı ülkeye uyum sağlayan insanla da vardır. Fakat bütün bunlar azınlıktadırlar. Ne yazık ki, çoğunluk 48 yıldır bu ülkeye uyum sağlayamamıştır. Daha başka değişle; bu insanlarda 48 yılın yarısını farkında olmadan geçirdikten sonra, yavaş yavaş yaban ellerinde yalnız olduklarını anlamaya başladılar. Sorunlardan gittikçe artınca, bu yanlız bırakılma kendisini daha çok göstermeye başladı. “Sürüden ayrılanı kurt” kapar misali, bu yanlızlığı kendi çıkarına kullanan bazı kuruluşlar, bunları kaptılar ve ondan sonra uyumszuluk tohumları atılmış oldu!
Son olarak Bay Özdemir`in eğitim konusunda ne demiş bir ona bakalım: “Dar gelirli ailelerin çocuklarına fırsat eşitliği tanısın.Devlet işi ailesinden geliyorsan kaderin bu razı ol”
Ben nice işçi aileleri tanıyorum ki, çocukları liseyi bitirip üniversiteye giderek iyi bir meslek sahibi oldular. Kendi ailesi de işçi olarak Almanya`ya gelmedi mi? Kendisi de bir işçi ailesinin çocoğu olarak şimdiki mevkiye gelmedi mi? Demek ki uyum sorunu denen sorun başka yerde yatıyor...
Avrupalı Hürriyet Gazetesi, geçen hafta Hamburg`un St. Georg ve Altona semetlerinde toplantılar düzenledi. Bu toplatıya da “Sizin derdiniz, bizim derdimiz “ başlığını konuldu. Ayrıca gazete bu haberi “Türkiye bizi unutttu Avrupa ise görmüyor” başlığı adı altında veriyor. Peki, bu haberi okuuktan sonra birisi çıkar ve şu soruyu sorarsa, nasıl cevap verecek haberi veren gazete? “Beyler 48 yıldır nerelerdeydiniz? Hadi başlangçta yoktunuz, ama son 20 yıldır buralarda gazete çıkarıyorsunuz. Ve gene bu zaman için de sayısız aydınlar ülkenin her bir tarafında çalışıyorlar.Türkler`in feryaları yeni değil ki! Yıllardan beri çeşitli sorunlarla boğuşup duruyorlar.
Ne Türkiye`nin bizi unuttuğunu ne de Almanya`nın bizi görmek istemediğini biliyor ve yaşadınız bizimle birlikte. Neden şimdiye kadar sustunuz? Kısacası ne Türkiye Cumhuriyeti, ne de son yıllarda kurulan çeşitli dernekler gitikçe biriken sorunlarla ilgilendiler.Alın size çarpık bir örnek: Hamburg Altona İlçesi Meclis üyesi SPD`li Behçet Algan`nın verdiği cevap:”...Türklerin haklarını alabilmeleri için siyasete girmeleri tavsiye ederim. Mutlaka toplumda aktif olun” Hayda! Almanya`da birçok eyaletlerde Türk kökenli milletvekilleri var. Ayrıca sayısız dernek ve kuruluşlar faaliyet gösteriyorlar. Bütün bunlara rağmen, Türklerin sorunları ortadan kalkmıyor! Demek ki, siyasette olmak da çözüm getirmiyor.
Alın size bir uyum önerisi daha:
Alman Sol Parti federal Meclis Milletvekili (Eski Almanya Türk Toplumu (ATT) Genel Başkanı Hakkı Keskin şöyle bir tavsiye de bulunmuş: “uyum eksikliklerine yol açan sosyal nedenler dikkate alınmalı. Örneğin bazı göçmen gruplarının belirli semtlerde (a) yoğunlaşması, ilk planda söz konusu grupların kendi içlerine kapanma istediğinin bir ifadesi değil, gelir durumunun ve kiraların düzeyinin sonucudur....Özellikle Türkler`in uyumdaki başarısı, Alman vatandaşlığına(b) geçme oranıyla artar. Asimile olma korkusunu da azaltacaktır.”
a- Türkler zorunlu olarak, belirli semtlere yönlendirilmediler. Kendileri gidip ucuz evlerde oturarak para biriktirmeyi tercih ettiler. Ara arkaya hısım akraba da gelince, doğal olarak onların yanındaki evlere taşındılar ve böylece bir getolaşma başlamış oldu. Bir örnek: Bir ADD derneği, uzun zaman kaldığı bir binayı terketti ve kentin en berbat bir yerinde bulunan küçücük bir yere taşındı. Nedeni de, kirası ucuz olduğu için! Alman yetkilleri onları buraya zorlamadı, kendileri Atatürk`ün adını para için harcadılar! Demekki Almanların suçu yok!
b- Alman vatandaşı uyumu sağlayacakmış veya kolaylaştıracakmış. Alman pasaportuna sahip olmak sadece yurtdışına giriş çıkışlarda ve oy kullanmada bir fayda sağlamaktadır. Ben nice Alman pasaportuna sahip olanları gördüm ki, uyumun “u” sunu bile akıllarına getirmiyorlar...
Uyumun tek yolu eğitimden geçer. Getolaşma, Alman pasaportuna sahip olmama, eğitimde eşitsizlik gibi sözlerin uyuma engel olmalarının hepsi bence faso fiso...

Dr. Yüksel Cavlak