Pazarola Hasan Bey'den Bal Mahmut'a eski tipler
1 sayfadaki 1 sayfası
Pazarola Hasan Bey'den Bal Mahmut'a eski tipler
Pazarola Hasan Bey'den Bal Mahmut’a eski tipler
Türkiye’de, İstanbul’da tanınmış siyaset dışı kişiler vardı...
Pazarola Hasan Bey gibi, sonra başının şekli dolayısıyla bir kavun
cinsinin adı oldu... Büyükada’nın unutulmaz Doktor Çat’ı. Kimse
hakkında fazla bir şey bilmez, ne yaptığı meçhul. Yaz-kış adada oturur.
Çok şık giyinir ve kimseyle konuşmaz. Her gün İstanbul’a gider,
akşamları vapurla döner. Adanın iskelesinde piyasa saatinde herkesle
“Çat çat” diye selamlaşıp giderdi!
Büyükada denince tabii akla
“Saraylı Hanım” da gelir. İskeledeki pastanenin sahibi. Galiba Saray’da
yetişmiş ve bir Müslüman’la evlenip Müslüman olmuş. Pastanesi uğrak
yeri.
Ankara’ya gelelim: Oranın da unutulmaz siması Baba Karp****.
Gürcü asıllı. Ankara’nın ilk zamanlarında lokanta kıtlığında
belediyenin veya devletin yardımıyla önce Taşhan’da, sonra Ulus
Meydanı’nın köşesinde lokanta açmış. Nefis yemekleriyle meşhur.
Akşamları zaman zaman Atatürk’ün ve çoğu siyasetçinin, bakanların yemek
yedikleri meşhur lokanta! “Baba” Karp**** Beyaz Rus usulü ipek
gömleğiyle masaları dolaşır ve adamına göre havyar veya meyve ikram
ederdi. Bir gün masamıza geldi, başka masada oturan çirkince bir
yabancı hanımı gösterdi. “Kim veriyor buna pasaport?” diye şikâyet
etti.
Bir defasında bir masaya havyar tabağı götürmüş, usul bir
kaşık alacaksın, ama bakmış adam bütün tabağı yiyecek, “Mecbur değilsin
hepsini bitirmeye” demiş!
“Baba” biz gazetecilere tenzilat yapar ve maaş alıncaya kadar da veresiye verirdi. Toprağı bol olsun!
Bal Mahmut
Türkiye
çapında şöhret, iyi aile çocuğu Bal Mahmut (Baler). Atatürk’ün,
Bayar’ın sofralarının konuğu. Fıkralarıyla meşhur! Sonraları rahmetli
Abdi İpekçi onunla İstanbul Radyosu’nda haftalık bir program yapmıştı.
Sevdiğim
bir öyküsü. Mahmut Bey gençliğinde Trabzon’da küçük bir memur. Her
akşam eşraftan bir beyin evine yemeğe gidiyor... Sesi güzel, şarkı
okuyor! Bir akşam gene gitmiş. Kapıyı evin afacan oğlu açmış; “Mahmut
Amca, Mahmut Amca hapı yuttun. Bizimkiler gramofon aldılar” deyince
ters yüz geri dönmüş...
27 Mayıs 1960 Darbesi’nden sonra onunla Balmumcu Kışlası Cezaevi’nde buluştuk. Güç şartlar içinde bize neşe verdi.
Bal Mahmut, bakan değildi, mebus değildi, neden tutuklandı? Bunun da fıkrası var.
Bir
adam kılıbıkmış. Eşi ise şirret. Kocasının başının etini yermiş.
“Saraya intisap et, Padişah’a yanaş” diye. Adam “Padişah’a hediye
götürmek gerek, bizim neyimiz var ki götüreyim” deyince kadın, “Bahçede
zerdali ağacı var. Zerdali topla götür” demiş. Adam da toplamış, bir
sepete doldurup sarayın kapısına gitmiş. Kapıda büyük bir kalabalık
var, içlerine katılmış. Kapılar açılmış kalabalığı içeri almışlar ve
zindana sokmuşlar. Adamcağız elinde zerdali sepeti aylarca beklemiş
derdini kimseye anlatamamış... Padişah ölmüş, yerine tahta çıkan yeni
hünkâr af çıkaracak. Hapishaneyi dolaşıyor ve mahkûmlara hangi
maddelerden mahkûm olduklarını soruyor. Bizimkine gelince “Efendim
zerdali maddesinden” demiş. Padişah hayret edince anlatmış. Hünkâr
acımış, “Dile benden ne dilersen” demiş. Adam “Hünkârım karıyı boşamak
için birkaç altın, bir balta, bir de Kur’an” demiş. Padişah sormuş,
“Bunları ne yapacaksın?”, “Efendi Hazretleri evvela karımın mührü
müeccelini ödeyip boşayacağım. Sonra baltayla zerdali ağacını
keseceğim, sonra da Kur’an’a el basıp bir daha büyük yanına
yanaşmayacağım” demiş.
Bal Mahmut’un tutuklanmasının sebebi rahmetli Cumhurbaşkanı Bayar’ın yakını olmasıydı.
Hikâye burada bitmiyor. Benim bire bir duyduğum bir olay.
Mahmut
Baler ve bazıları Balmumcu’dan tahliye ediliyorlar. Kışla komutanı
rahmetli Yarbay Orhan Yapgu Yassıada Cehennemi’nden sonra bizlere insan
muamelesi yapan bir insan! “Kusura bakmayın. Hakkınızı helal edin”
diyor. Bal Mahmut herkes adına “Helal olsun albayım” demiş. “Ama
müsaade ederseniz bir fıkra anlatayım. Ermeni, papaza günah çıkarmaya
gitmiş. Günahlarını anlatmış. Papaz düşünmüş, günahlar çok büyük.
’Oğlum Kirkor’demiş, ’Senin günahların sevaplarına denk geloor...
Yediklerin de yanına kâr kaloor’.”
Bal Mahmut’un ruhu şad olsun...
FIKRA
Arkadaşlık kuvvetli bir bağdır. Paraya ihtiyaç olunca başvurulmazsa, ömür boyu sürer. Mark Twain
Dünyada, kendi hakkında
konuşulmaktan daha kötü bir şey vardır; kendi hakkında konuşulmamak.
Oscar Wilde
Türkiye’de, İstanbul’da tanınmış siyaset dışı kişiler vardı...
Pazarola Hasan Bey gibi, sonra başının şekli dolayısıyla bir kavun
cinsinin adı oldu... Büyükada’nın unutulmaz Doktor Çat’ı. Kimse
hakkında fazla bir şey bilmez, ne yaptığı meçhul. Yaz-kış adada oturur.
Çok şık giyinir ve kimseyle konuşmaz. Her gün İstanbul’a gider,
akşamları vapurla döner. Adanın iskelesinde piyasa saatinde herkesle
“Çat çat” diye selamlaşıp giderdi!
Büyükada denince tabii akla
“Saraylı Hanım” da gelir. İskeledeki pastanenin sahibi. Galiba Saray’da
yetişmiş ve bir Müslüman’la evlenip Müslüman olmuş. Pastanesi uğrak
yeri.
Ankara’ya gelelim: Oranın da unutulmaz siması Baba Karp****.
Gürcü asıllı. Ankara’nın ilk zamanlarında lokanta kıtlığında
belediyenin veya devletin yardımıyla önce Taşhan’da, sonra Ulus
Meydanı’nın köşesinde lokanta açmış. Nefis yemekleriyle meşhur.
Akşamları zaman zaman Atatürk’ün ve çoğu siyasetçinin, bakanların yemek
yedikleri meşhur lokanta! “Baba” Karp**** Beyaz Rus usulü ipek
gömleğiyle masaları dolaşır ve adamına göre havyar veya meyve ikram
ederdi. Bir gün masamıza geldi, başka masada oturan çirkince bir
yabancı hanımı gösterdi. “Kim veriyor buna pasaport?” diye şikâyet
etti.
Bir defasında bir masaya havyar tabağı götürmüş, usul bir
kaşık alacaksın, ama bakmış adam bütün tabağı yiyecek, “Mecbur değilsin
hepsini bitirmeye” demiş!
“Baba” biz gazetecilere tenzilat yapar ve maaş alıncaya kadar da veresiye verirdi. Toprağı bol olsun!
Bal Mahmut
Türkiye
çapında şöhret, iyi aile çocuğu Bal Mahmut (Baler). Atatürk’ün,
Bayar’ın sofralarının konuğu. Fıkralarıyla meşhur! Sonraları rahmetli
Abdi İpekçi onunla İstanbul Radyosu’nda haftalık bir program yapmıştı.
Sevdiğim
bir öyküsü. Mahmut Bey gençliğinde Trabzon’da küçük bir memur. Her
akşam eşraftan bir beyin evine yemeğe gidiyor... Sesi güzel, şarkı
okuyor! Bir akşam gene gitmiş. Kapıyı evin afacan oğlu açmış; “Mahmut
Amca, Mahmut Amca hapı yuttun. Bizimkiler gramofon aldılar” deyince
ters yüz geri dönmüş...
27 Mayıs 1960 Darbesi’nden sonra onunla Balmumcu Kışlası Cezaevi’nde buluştuk. Güç şartlar içinde bize neşe verdi.
Bal Mahmut, bakan değildi, mebus değildi, neden tutuklandı? Bunun da fıkrası var.
Bir
adam kılıbıkmış. Eşi ise şirret. Kocasının başının etini yermiş.
“Saraya intisap et, Padişah’a yanaş” diye. Adam “Padişah’a hediye
götürmek gerek, bizim neyimiz var ki götüreyim” deyince kadın, “Bahçede
zerdali ağacı var. Zerdali topla götür” demiş. Adam da toplamış, bir
sepete doldurup sarayın kapısına gitmiş. Kapıda büyük bir kalabalık
var, içlerine katılmış. Kapılar açılmış kalabalığı içeri almışlar ve
zindana sokmuşlar. Adamcağız elinde zerdali sepeti aylarca beklemiş
derdini kimseye anlatamamış... Padişah ölmüş, yerine tahta çıkan yeni
hünkâr af çıkaracak. Hapishaneyi dolaşıyor ve mahkûmlara hangi
maddelerden mahkûm olduklarını soruyor. Bizimkine gelince “Efendim
zerdali maddesinden” demiş. Padişah hayret edince anlatmış. Hünkâr
acımış, “Dile benden ne dilersen” demiş. Adam “Hünkârım karıyı boşamak
için birkaç altın, bir balta, bir de Kur’an” demiş. Padişah sormuş,
“Bunları ne yapacaksın?”, “Efendi Hazretleri evvela karımın mührü
müeccelini ödeyip boşayacağım. Sonra baltayla zerdali ağacını
keseceğim, sonra da Kur’an’a el basıp bir daha büyük yanına
yanaşmayacağım” demiş.
Bal Mahmut’un tutuklanmasının sebebi rahmetli Cumhurbaşkanı Bayar’ın yakını olmasıydı.
Hikâye burada bitmiyor. Benim bire bir duyduğum bir olay.
Mahmut
Baler ve bazıları Balmumcu’dan tahliye ediliyorlar. Kışla komutanı
rahmetli Yarbay Orhan Yapgu Yassıada Cehennemi’nden sonra bizlere insan
muamelesi yapan bir insan! “Kusura bakmayın. Hakkınızı helal edin”
diyor. Bal Mahmut herkes adına “Helal olsun albayım” demiş. “Ama
müsaade ederseniz bir fıkra anlatayım. Ermeni, papaza günah çıkarmaya
gitmiş. Günahlarını anlatmış. Papaz düşünmüş, günahlar çok büyük.
’Oğlum Kirkor’demiş, ’Senin günahların sevaplarına denk geloor...
Yediklerin de yanına kâr kaloor’.”
Bal Mahmut’un ruhu şad olsun...
FIKRA
Arkadaşlık kuvvetli bir bağdır. Paraya ihtiyaç olunca başvurulmazsa, ömür boyu sürer. Mark Twain
Dünyada, kendi hakkında
konuşulmaktan daha kötü bir şey vardır; kendi hakkında konuşulmamak.
Oscar Wilde
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz