Atatürk, Filistin ve Kutsal Topraklar
1 sayfadaki 1 sayfası
Atatürk, Filistin ve Kutsal Topraklar
Atatürk, Filistin ve Kutsal Topraklar
Bir okuyucumdan, e-posta ile aldığım bilgileri aynen naklediyorum:
Mustafa Kemal Atatürk’ün Filistin ve Kutsal Topraklar’la ilgili olarak 1937’de Meclis’te yaptığı konuşma...
Mustafa
Kemal Atatürk’ün, Meclis’te yaptığı bu konuşmayı, önce, Ankara’da
Türkçe yayımlanan Hâkimiyet-i Milliye gazetesi yayımlamış, Hindistan’da
yayımlanan Bombay Chronicle gazetesi de bu açıklamayı Hâkimiyet-i
Milliye gazetesiden almış ve 27.8.1937 tarihli nüshasında ‘Filistin’e
el sürülemez, Kemal Paşa Avrupa’ya ihtar ediyor’başlığı altında bir
yazı yayımlamıştır.
(Bu belge, İçişleri Bakanlığı Matbuat Umum
Müdürlüğü antetini ve 20 Ağustos 1937 tarihini taşıyor. Aslı Ankara’da
Milli Arşiv’de 030 10 266 793 25 numaralı dosyada saklı tutulmaktadır.)
“Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip sözde istiklal
kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa
emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür. Arapların
arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar
bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi
kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için
İslamiyet’in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların
nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek
istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına
müsaade etmeyeceğiz.
Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet’e
lakayt olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen Peygamber’in
son arzusunu, yani Mukaddes Topraklar’ın daima İslam hâkimiyetinde
kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız.
Cetlerimizin, Selahaddin’in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla
mücadele ettiği topraklarda yabancı hâkimiyet ve nüfuzunun tahtında
(altında) bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün,
Allah’ın inayetiyle kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük
etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata
geçeceğine şüphemiz yoktur.”
Suriye ve Lübnan’ın kurtuluşu
Bakanlar
Kurulu toplantısından sonra Gazi’nin huzuruna girdiğini ifade eden
Hasan Rıza Bey, Atatürk’ün kendisine Suriye ve Lübnan konusunda
anlattıklarını şöyle nakletmektedir:
1937 Ocak ayında İstanbul’a
gelen Atatürk, beni Park Otel’e çağırttı. Gittiğimde kendisini
sıkıntılı bir halde buldum. Bir şeyler söylemesini bekliyordum ki,
dudaklarından şu cümleler döküldü:
“... paşa biliyor musun ki ben,
Cumhurbaşkanlığını bırakıp, Hatay’a çete reisi olacağım. İşi silâhlı
bir hareketle halletmek zorunda kalırsak, tutacağım yolu da çoktan
kararlaştırmış bulunuyorum. Böyle bir durumda derhal devlet
reisliğinden, hatta mebusluktan istifa edeceğim, serbest bir Türk
vatandaşı olarak, bu işte çalışan arkadaşlarla beraber, Hatay
topraklarına geçeceğim. Bildiğin gibi, bunun her zaman imkânı ve çok
emin yolları vardır. Oradaki mücahitlerle ve anavatandan kaçıp bize
katılacağından şüphe etmediğim kuvvetlerle, meseleyi yerinde ve içten
halletmeye çalışacağım, isterse Türkiye hükümeti beni ve arkadaşlarımı
asi ilân eder ve hakkımızda takibat da yapar.
Bir şey daha
söyleyeyim; ben bugünkü (1937) Fransız idarecilerinin, Suriye ve
Lübnan’a, öyle kolay kolay istiklâl vereceklerinden emin değilim. Zaten
tatbikatı birtakım yersiz bahanelerle üç sene sonra talik etmeleri
(ertelemeleri) de buna delil telâkki edilebilir. Binaenaleyh (buraya
çok dikkat) biz hareketimizi onlara da teşmil ederek, kısa yoldan,
gerek Suriye ve gerek Lübnan’ın özledikleri gerçek istiklâllerini temin
edebiliriz...”
(Bkz. Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, 2
cilt, Yapı Kredi Yayınları, 1973). (bkz: ’On Yıl Savaş’Fahrettin
Altay’ın hatıraları.)
Mustafa Kemal Paşa sadece Türk olduğunu
ısrarla söylediği Hatay’ı kurtarmakla kalmayacak, yaygın bir kırsal
gerilla savaşı örgütleyip; Lübnanlı ve Suriyeli Araplarla birlikte,
onların bağımsızlıkları için, Fransız emperyalizmi ve sömürgeciliği ile
savaşacakmış!
Bir okuyucumdan, e-posta ile aldığım bilgileri aynen naklediyorum:
Mustafa Kemal Atatürk’ün Filistin ve Kutsal Topraklar’la ilgili olarak 1937’de Meclis’te yaptığı konuşma...
Mustafa
Kemal Atatürk’ün, Meclis’te yaptığı bu konuşmayı, önce, Ankara’da
Türkçe yayımlanan Hâkimiyet-i Milliye gazetesi yayımlamış, Hindistan’da
yayımlanan Bombay Chronicle gazetesi de bu açıklamayı Hâkimiyet-i
Milliye gazetesiden almış ve 27.8.1937 tarihli nüshasında ‘Filistin’e
el sürülemez, Kemal Paşa Avrupa’ya ihtar ediyor’başlığı altında bir
yazı yayımlamıştır.
(Bu belge, İçişleri Bakanlığı Matbuat Umum
Müdürlüğü antetini ve 20 Ağustos 1937 tarihini taşıyor. Aslı Ankara’da
Milli Arşiv’de 030 10 266 793 25 numaralı dosyada saklı tutulmaktadır.)
“Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip sözde istiklal
kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa
emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür. Arapların
arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar
bilemez. Biz vakıa birkaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi
kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için
İslamiyet’in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların
nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek
istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına
müsaade etmeyeceğiz.
Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet’e
lakayt olmakla itham edildik. Fakat bu ithamlara rağmen Peygamber’in
son arzusunu, yani Mukaddes Topraklar’ın daima İslam hâkimiyetinde
kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız.
Cetlerimizin, Selahaddin’in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla
mücadele ettiği topraklarda yabancı hâkimiyet ve nüfuzunun tahtında
(altında) bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün,
Allah’ın inayetiyle kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük
etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata
geçeceğine şüphemiz yoktur.”
Suriye ve Lübnan’ın kurtuluşu
Bakanlar
Kurulu toplantısından sonra Gazi’nin huzuruna girdiğini ifade eden
Hasan Rıza Bey, Atatürk’ün kendisine Suriye ve Lübnan konusunda
anlattıklarını şöyle nakletmektedir:
1937 Ocak ayında İstanbul’a
gelen Atatürk, beni Park Otel’e çağırttı. Gittiğimde kendisini
sıkıntılı bir halde buldum. Bir şeyler söylemesini bekliyordum ki,
dudaklarından şu cümleler döküldü:
“... paşa biliyor musun ki ben,
Cumhurbaşkanlığını bırakıp, Hatay’a çete reisi olacağım. İşi silâhlı
bir hareketle halletmek zorunda kalırsak, tutacağım yolu da çoktan
kararlaştırmış bulunuyorum. Böyle bir durumda derhal devlet
reisliğinden, hatta mebusluktan istifa edeceğim, serbest bir Türk
vatandaşı olarak, bu işte çalışan arkadaşlarla beraber, Hatay
topraklarına geçeceğim. Bildiğin gibi, bunun her zaman imkânı ve çok
emin yolları vardır. Oradaki mücahitlerle ve anavatandan kaçıp bize
katılacağından şüphe etmediğim kuvvetlerle, meseleyi yerinde ve içten
halletmeye çalışacağım, isterse Türkiye hükümeti beni ve arkadaşlarımı
asi ilân eder ve hakkımızda takibat da yapar.
Bir şey daha
söyleyeyim; ben bugünkü (1937) Fransız idarecilerinin, Suriye ve
Lübnan’a, öyle kolay kolay istiklâl vereceklerinden emin değilim. Zaten
tatbikatı birtakım yersiz bahanelerle üç sene sonra talik etmeleri
(ertelemeleri) de buna delil telâkki edilebilir. Binaenaleyh (buraya
çok dikkat) biz hareketimizi onlara da teşmil ederek, kısa yoldan,
gerek Suriye ve gerek Lübnan’ın özledikleri gerçek istiklâllerini temin
edebiliriz...”
(Bkz. Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, 2
cilt, Yapı Kredi Yayınları, 1973). (bkz: ’On Yıl Savaş’Fahrettin
Altay’ın hatıraları.)
Mustafa Kemal Paşa sadece Türk olduğunu
ısrarla söylediği Hatay’ı kurtarmakla kalmayacak, yaygın bir kırsal
gerilla savaşı örgütleyip; Lübnanlı ve Suriyeli Araplarla birlikte,
onların bağımsızlıkları için, Fransız emperyalizmi ve sömürgeciliği ile
savaşacakmış!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz