Tayyip beyi hapse girmekten kurtaran Cihan Kamer aslında kim?
1 sayfadaki 1 sayfası
Tayyip beyi hapse girmekten kurtaran Cihan Kamer aslında kim?
Tayyip beyi hapse girmekten kurtaran Cihan Kamer aslında kim?
Gübrede KDV var mı?
Var...
Yüzde kaç ?
18...
Kefen bezinde var mı?
Var...
Ekmekte, zeytinde, tarhanada, bulgurda, çorapta, donda var mı?
Var...
Peki pırlantada KDV var mı?
Pırlanta, ki zenginliğin ve ihtişamın sembolüdür.
Yok...
Evet şaşırmayın, kefen bezinde ve tarhanada KDV var, pırlantada yok!
Niye yok?
Pırlanta ve KDV
AKP bir gece yarısı pırlantadaki KDV oranını sıfırladı da ondan!
Peki Türkiye’de altın ve pırlanta ticareti dendiğinde akla gelen ilk isim kim?
Cihan Kamer!
O kim?
2001 yılında Tayyip Erdoğan’ı mal varlığı davasında yargılanırken mahkûmiyetten kurtaran adam!
Nasıl kurtardı?
Tayyip
beyin izah edemediği servetinin kaynağı için; “O paralar Burak
Erdoğan’a düğününde verilen takıların paraya çevrilmesidir. Tayyip
onları bana getirdi, ben de onları paraya çevirdim ve servet öyle
oluştu” diyerek.
Cihan Kamer ismi başka nerelerde karşımıza çıkıyor?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin devasa İETT mülkünün alınması olayında!
Kamer’in o işte ortağı kim?
Hasan Doğan?
O kim?
Tayyip beyin çocuklarını okutan Remzi Gür’ün kayınbiraderi.
Başka özelliği?
Tayyip beyin büyük oğlu Burak Erdoğan’a 100 metrelik devasa gemiyi, pardon pardon gemicikdi değil mi, satan adam!
Ne güzel tesadüfler değil mi?
Bitmedi...
Tosun örtüsü
Eee merhum ortak Hasan Doğan, Burak Erdoğan’a gemicik verir, pardon satar da Cihan Kamer geride kalır mı?
O da küçük oğul Bilal Erdoğan’ı şirketine yüzde 50 ile ortak etti.
Ancak Cihan Kamer Hasan Doğan gibi bunu kör göze parmak misali yapmadı, yani ortaklığı gizlemeye çalıştı...
Nasıl mı?
Şirket ortaklığı belli olmasın, yani ticaret sicil gazetesinde yayımlanırsa öğrenilmesin diye bir Tosun örtü olarak kullanıldı.
Adı Ekrem olan bu Tosun, oğul Bilal ile gelin Sema’nın hisselerini temsil eden bir mutemet imiş!
Bazıları canım şirket holding değil küçücük demez mi, gülüyorum!
İnsaf
edin küçük dediğiniz şirket mağazasının yıllık kirası 2 trilyona yakın
ki aylığı 160 milyar cıvarıdır. Her ay bu kadar kira veren bir işyeri
basit ve küçük olabilir mi?
Velev ki küçük bile olsa burada
sorgulanan Başbakan’ın tutumu ya da üslubu değil midir? Hatırlayın
Tayyip bey Tosun’u önce tanımamazlıktan geldi, ardından şirketten
bihaber gibi davrandı.
Tayyip bey haberdar mıydı?
Yahu bu şirket 500
milyar sermayeli. Yüzde 50’si 250 milyar eder. Bu parayı maaşla çalışan
Bilal ödeyebilir mi? Eğer o ödemediyse kim ödedi? 72 milyonu dinleyen
ve fısıltıları bile takip eden Tayyip Erdoğan’ın oğlu ve gelininin
şirket kurmasından haberinin olmaması mümkün müdür? Cihan Kamer, Tayyip
beyin olurunu almadan siyasi riski olan böyle bir adımı hiç atabilir
mi?
Bir başka şey
Cihan Kamer ismi bütün önemli
işlerde başrollerdedir. Dün Verso Başkanı Erhan Göksel söyledi, Kamer’e
İran gazı bağlamında büyük işlerin verilmesi de an meselesiymiş! Keza
hatırlayın, aynı Kamer’le İstanbul’da ihaleye giren Körfez şeyhleri de
kol kola girmişti. Kısacası Cihan Kamer, Başbakan’ın sırdaşı sıfatıyla
her yerde karşımıza çıkıyor... Ama görüyorsunuz artık bazı şeylerin
üstü de örtülemiyor. Kuşkusuz sızanlar olanların belki yüzde biri,
lakin bu oran bile mide bulandırıyor. Göreceksiniz AKP iktidardan
düştüğü gün hakikatlerin öğrenilmesiyle kıyametler kopacaktır.
Erdoğan’ın iktidara yapışması ve bırakmak istememesi zaten bunun
içindir. Ama nafile, Sultan Süleyman’a kalmayan bu dünya hiç Tayyip’e
kalır mı? Gün gelecek hesaplar bir bir sorulacaktır. O güne de adım
adım yaklaşılıyor
SORUYORUM...
Tolon Paşa ve Yenerer’in hesabını kim verecek?
Birinci
Ordu Komutanlığı yapan bir orgeneral 220 gün suç isnadı ve delil
olmaksızın cezaevinde nasıl tutulur? Böyle bir şey değil bir hukuk
devletinde muz cumhuriyetlerinde bile olabilir mi? Evet Afrika’da bile
olmayacak şeyler AKP sayesinde Türkiye’de oluyor artık. Hayatının üçte
ikisini ülke hizmetine vermiş bir komutan önceki günkü mahkeme
kararıyla delil olmadığı anlaşılan birtakım verilerle 7 ayı aşkın bir
süre cezaevinde tutuldu. Peki ne miydi o veriler? Güya Ergenekon
yapılanmasını içeren broşür ve yayınlar. Mahkeme söz konusu edilen o
yayınların gazetelerde haber konusu yapıldığını, yani yayımlandığını
tespit ederek bunun tutuklanmaya gerekçe olamayacağı hükmünü verdi...
Öyleyse bu yanlış tutuklamanın hesabını birilerinin vermesi gerekmiyor
mu? Keza Saygı Öztürk’ün programında dinlediğim gazeteci Vedat
Yenerer’in anlattıkları da Türk yargısı bağlamında bühtandır.150 yıllık
mermisi olmayan bir antika silahı bahane edip bir insan nasıl 11 ay
hapiste tutulur? Ayrıca devletin iki resmi birimi nasıl oluyor da bu
silah için farklı raporlar veriyor... Vedat’ın anlattıkları
Türkiye’deki hukuksuzluğun açık belgeselidir.
YARIN GEÇ OLACAK...
YSK bu rezilliği durdurmalı!
Hayır,
Yüksek Seçim Kurulu’nun yaptığı açıklama yapılan rezillikleri
karşılamıyor. Şu işe bakar mısınız, köyde elekrik ve su yok, ama
çamaşır makineleri ve buzdolapları dağıtılıyor. Sebep malum, bunların
karşılığında oy almak. Evet Tunceli kırsalında yaşanan bu tiyatro ile
kanıtlanmıştır ki AKP resmen ve alenen oy satın almak istiyor. Peki
böyle bir durumda seçimlerden sorumlu olan YSK’nın gerekeni yapması
gerekmiyor mu? Hayır açıklama ile bu iş geçiştirilemez. Savcılığa suç
duyurusu yapılsa bunun hukuki sonucu aylar sürer, ki o zamana kadar
seçim biter. YSK hiç vakit kaybetmeden seçim rüşveti anlamında olan bu
yardımları seçim gününe kadar yasaklayıp durdurmalıdır. Vahim olan bu
işe devleti temsil eden valilerin alet olması ya da edilmesidir. 12
Eylül’den önce polis ve öğretmenler politize edilmişti. Bugün artık
valiler bile AK ve AK olmayanlar diye ayrıştırılmıştır.
DUYDUN MU?...
AKP Sudan’da para mı aklıyor?
İnsan
hakları ihlalleri sebebiyle dünyanın lanetlediği Sudan, malum AKP
iktidarının gözbebeğidir. Darfur katliamından sorumlu Beşir neredeyse
üç ayda bir Türkiye’de ağırlanıyor. Konuyla ilgili olarak dün ilginç
şeyler dinledim. Buna göre AKP’nin Sudan’a olan muhabbeti ideolojik
yakınlığın yanı sıra orada alınan işlerle de ilgiliymiş. Evet pek çok
AKP’li Sudan’da işler yapıyor ve ihaleler alıyor. Dahası Sudan’ı para
aklama merkezi olarak kullananlar da varmış. Dün bana anlatıldığına
göre Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Mücahit Arslan’ın babası olan AKP
Diyarbakır mebusu İhsan Arslan’ın da Sudan’da beton santralları ve
çeşitli inşaat malzemelerine kadar geniş bir ticarı ağı varmış.
Kuşkusuz İhsan beyin yaptığı kurallara uygundur, ama bazı AKP’lilerin
burada aklama yaptığı dillere destandır. İsimleri bizzat verilen bu
AKP’lileri hukukun gereği olarak, yani ispatlanmadığı için deşifre
edemiyoruz, ama iddialar diz boyudur.
Gübrede KDV var mı?
Var...
Yüzde kaç ?
18...
Kefen bezinde var mı?
Var...
Ekmekte, zeytinde, tarhanada, bulgurda, çorapta, donda var mı?
Var...
Peki pırlantada KDV var mı?
Pırlanta, ki zenginliğin ve ihtişamın sembolüdür.
Yok...
Evet şaşırmayın, kefen bezinde ve tarhanada KDV var, pırlantada yok!
Niye yok?
Pırlanta ve KDV
AKP bir gece yarısı pırlantadaki KDV oranını sıfırladı da ondan!
Peki Türkiye’de altın ve pırlanta ticareti dendiğinde akla gelen ilk isim kim?
Cihan Kamer!
O kim?
2001 yılında Tayyip Erdoğan’ı mal varlığı davasında yargılanırken mahkûmiyetten kurtaran adam!
Nasıl kurtardı?
Tayyip
beyin izah edemediği servetinin kaynağı için; “O paralar Burak
Erdoğan’a düğününde verilen takıların paraya çevrilmesidir. Tayyip
onları bana getirdi, ben de onları paraya çevirdim ve servet öyle
oluştu” diyerek.
Cihan Kamer ismi başka nerelerde karşımıza çıkıyor?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin devasa İETT mülkünün alınması olayında!
Kamer’in o işte ortağı kim?
Hasan Doğan?
O kim?
Tayyip beyin çocuklarını okutan Remzi Gür’ün kayınbiraderi.
Başka özelliği?
Tayyip beyin büyük oğlu Burak Erdoğan’a 100 metrelik devasa gemiyi, pardon pardon gemicikdi değil mi, satan adam!
Ne güzel tesadüfler değil mi?
Bitmedi...
Tosun örtüsü
Eee merhum ortak Hasan Doğan, Burak Erdoğan’a gemicik verir, pardon satar da Cihan Kamer geride kalır mı?
O da küçük oğul Bilal Erdoğan’ı şirketine yüzde 50 ile ortak etti.
Ancak Cihan Kamer Hasan Doğan gibi bunu kör göze parmak misali yapmadı, yani ortaklığı gizlemeye çalıştı...
Nasıl mı?
Şirket ortaklığı belli olmasın, yani ticaret sicil gazetesinde yayımlanırsa öğrenilmesin diye bir Tosun örtü olarak kullanıldı.
Adı Ekrem olan bu Tosun, oğul Bilal ile gelin Sema’nın hisselerini temsil eden bir mutemet imiş!
Bazıları canım şirket holding değil küçücük demez mi, gülüyorum!
İnsaf
edin küçük dediğiniz şirket mağazasının yıllık kirası 2 trilyona yakın
ki aylığı 160 milyar cıvarıdır. Her ay bu kadar kira veren bir işyeri
basit ve küçük olabilir mi?
Velev ki küçük bile olsa burada
sorgulanan Başbakan’ın tutumu ya da üslubu değil midir? Hatırlayın
Tayyip bey Tosun’u önce tanımamazlıktan geldi, ardından şirketten
bihaber gibi davrandı.
Tayyip bey haberdar mıydı?
Yahu bu şirket 500
milyar sermayeli. Yüzde 50’si 250 milyar eder. Bu parayı maaşla çalışan
Bilal ödeyebilir mi? Eğer o ödemediyse kim ödedi? 72 milyonu dinleyen
ve fısıltıları bile takip eden Tayyip Erdoğan’ın oğlu ve gelininin
şirket kurmasından haberinin olmaması mümkün müdür? Cihan Kamer, Tayyip
beyin olurunu almadan siyasi riski olan böyle bir adımı hiç atabilir
mi?
Bir başka şey
Cihan Kamer ismi bütün önemli
işlerde başrollerdedir. Dün Verso Başkanı Erhan Göksel söyledi, Kamer’e
İran gazı bağlamında büyük işlerin verilmesi de an meselesiymiş! Keza
hatırlayın, aynı Kamer’le İstanbul’da ihaleye giren Körfez şeyhleri de
kol kola girmişti. Kısacası Cihan Kamer, Başbakan’ın sırdaşı sıfatıyla
her yerde karşımıza çıkıyor... Ama görüyorsunuz artık bazı şeylerin
üstü de örtülemiyor. Kuşkusuz sızanlar olanların belki yüzde biri,
lakin bu oran bile mide bulandırıyor. Göreceksiniz AKP iktidardan
düştüğü gün hakikatlerin öğrenilmesiyle kıyametler kopacaktır.
Erdoğan’ın iktidara yapışması ve bırakmak istememesi zaten bunun
içindir. Ama nafile, Sultan Süleyman’a kalmayan bu dünya hiç Tayyip’e
kalır mı? Gün gelecek hesaplar bir bir sorulacaktır. O güne de adım
adım yaklaşılıyor
SORUYORUM...
Tolon Paşa ve Yenerer’in hesabını kim verecek?
Birinci
Ordu Komutanlığı yapan bir orgeneral 220 gün suç isnadı ve delil
olmaksızın cezaevinde nasıl tutulur? Böyle bir şey değil bir hukuk
devletinde muz cumhuriyetlerinde bile olabilir mi? Evet Afrika’da bile
olmayacak şeyler AKP sayesinde Türkiye’de oluyor artık. Hayatının üçte
ikisini ülke hizmetine vermiş bir komutan önceki günkü mahkeme
kararıyla delil olmadığı anlaşılan birtakım verilerle 7 ayı aşkın bir
süre cezaevinde tutuldu. Peki ne miydi o veriler? Güya Ergenekon
yapılanmasını içeren broşür ve yayınlar. Mahkeme söz konusu edilen o
yayınların gazetelerde haber konusu yapıldığını, yani yayımlandığını
tespit ederek bunun tutuklanmaya gerekçe olamayacağı hükmünü verdi...
Öyleyse bu yanlış tutuklamanın hesabını birilerinin vermesi gerekmiyor
mu? Keza Saygı Öztürk’ün programında dinlediğim gazeteci Vedat
Yenerer’in anlattıkları da Türk yargısı bağlamında bühtandır.150 yıllık
mermisi olmayan bir antika silahı bahane edip bir insan nasıl 11 ay
hapiste tutulur? Ayrıca devletin iki resmi birimi nasıl oluyor da bu
silah için farklı raporlar veriyor... Vedat’ın anlattıkları
Türkiye’deki hukuksuzluğun açık belgeselidir.
YARIN GEÇ OLACAK...
YSK bu rezilliği durdurmalı!
Hayır,
Yüksek Seçim Kurulu’nun yaptığı açıklama yapılan rezillikleri
karşılamıyor. Şu işe bakar mısınız, köyde elekrik ve su yok, ama
çamaşır makineleri ve buzdolapları dağıtılıyor. Sebep malum, bunların
karşılığında oy almak. Evet Tunceli kırsalında yaşanan bu tiyatro ile
kanıtlanmıştır ki AKP resmen ve alenen oy satın almak istiyor. Peki
böyle bir durumda seçimlerden sorumlu olan YSK’nın gerekeni yapması
gerekmiyor mu? Hayır açıklama ile bu iş geçiştirilemez. Savcılığa suç
duyurusu yapılsa bunun hukuki sonucu aylar sürer, ki o zamana kadar
seçim biter. YSK hiç vakit kaybetmeden seçim rüşveti anlamında olan bu
yardımları seçim gününe kadar yasaklayıp durdurmalıdır. Vahim olan bu
işe devleti temsil eden valilerin alet olması ya da edilmesidir. 12
Eylül’den önce polis ve öğretmenler politize edilmişti. Bugün artık
valiler bile AK ve AK olmayanlar diye ayrıştırılmıştır.
DUYDUN MU?...
AKP Sudan’da para mı aklıyor?
İnsan
hakları ihlalleri sebebiyle dünyanın lanetlediği Sudan, malum AKP
iktidarının gözbebeğidir. Darfur katliamından sorumlu Beşir neredeyse
üç ayda bir Türkiye’de ağırlanıyor. Konuyla ilgili olarak dün ilginç
şeyler dinledim. Buna göre AKP’nin Sudan’a olan muhabbeti ideolojik
yakınlığın yanı sıra orada alınan işlerle de ilgiliymiş. Evet pek çok
AKP’li Sudan’da işler yapıyor ve ihaleler alıyor. Dahası Sudan’ı para
aklama merkezi olarak kullananlar da varmış. Dün bana anlatıldığına
göre Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Mücahit Arslan’ın babası olan AKP
Diyarbakır mebusu İhsan Arslan’ın da Sudan’da beton santralları ve
çeşitli inşaat malzemelerine kadar geniş bir ticarı ağı varmış.
Kuşkusuz İhsan beyin yaptığı kurallara uygundur, ama bazı AKP’lilerin
burada aklama yaptığı dillere destandır. İsimleri bizzat verilen bu
AKP’lileri hukukun gereği olarak, yani ispatlanmadığı için deşifre
edemiyoruz, ama iddialar diz boyudur.
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz