DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ya Kılıçdaroğlu olmasaydı

Aşağa gitmek

Ya Kılıçdaroğlu olmasaydı Empty Ya Kılıçdaroğlu olmasaydı

Mesaj tarafından Can ATAKLI 2009-02-10, 11:47

Ya Kılıçdaroğlu olmasaydı

CHP iyi ki Kemal Kılıçdaroğlu’nu İstanbul’a aday yaptı. Eğer o da olmasaydı
sanki CHP bu seçimlere katılmayacak gibi görünürdü. Çünkü
Kılıçdaroğlu’nun gündem yaratan yolsuzluk iddiaları dışında CHP
neredeyse ortalıkta görünmüyor bile.

Gerçi “Nasıl görünmüyor?”
diyecekler olacaktır. Tabii ki çarşaf açılımındaki çarşaflama, Kuran
Kursları, adaylıkların parayla dağıtılması konularında CHP maşallah ön
saflarda. Ama bu, seçimlerin kazanılmasında etken olabilir mi,
tartışılır.

Şunun şurasında seçimlere bir buçuk ay kaldı. CHP
hâlâ birçok yerde adaylarını bile belirleyemedi. Bu hafta sonu yasal
süre dolacak, belli ki bu süre bekleniyor.

Peki “Türkiye’nin en eski, en köklü” partisi neden adaylıklar için son günü bekler?

Sanıyorum bunun tek cevabı var: Parti içi hesaplaşmaların oy kaybına neden olmasını önlemek.

Çünkü,
görüyoruz ki CHP’den aday olmak için başvuranlar, kimin aday olacağına
karar verilinceye kadar “kahraman” edasıyla dolaşıyor ortalıkta. Eğer
adaylıkları ilan edilirse sorun yok. Ama eğer aday yapılmamışlarsa
kazan kaldırıp partiye rakiplerden bile daha ağır hasar verecek
eylemlere girişiyorlar.

Belli ki CHP yönetimi de bunun farkında
ve özellikle hassas yerlerde adaylık açıklamasını son dakikaya
bırakarak seçime kadar olan dönemi kısaltıyorlar.

Bunun yanı
sıra herkes belediye başkan adaylarının kimliklerini merak ediyor. Oysa
bir o kadar önemli olan belediye meclisi üyelikleri ve il genel meclisi
üyelikleri için de adayların gösterilmesi gerekiyor. Gözlediğim
kadarıyla asıl kavgalar da buralarda veriliyor.

Parti içi
çekişmeler ve olası düşmanlıklar belediye başkanlıklarından ziyade
buralarda yoğunlaşıyor ve CHP sayıları binleri bulan bu adayları bir
türlü sıralayamıyor.

Bu, partinin aczini gösterir. CHP’ye göre
Türkiye’nin başındaki tehlike olan iktidar partisi ise bu tür iç
çatışmaları “kayda bile geçmeyecek kadar küçük oranlarda” yaşıyor.

Aday
olamadığı için ne partisine küsen var ne de aleyhte çalışan. Bu elbette
“biat kültürünün” bir gereği ama sonuçta AKP disiplinini hiç bozmadan,
bir taraftan ülkenin iktidarı olarak görevini sürdürürken öte taraftan
hayli renkli ve hareketli bir seçim çalışması yapıyor.

En azından ders alınmalı.

*****
Fenerbahçe mucizesi!

Fenerbahçe
gerçekten mucize yaratıyor. Bir yıl önce Avrupa devlerine kafa tutan
takım gitti yerine işi şansa bırakan bir takım geldi. 6 hafta galibiyet
yüzü görmeyen takımlar Fenebahçe’yi devirip gidiyor.

Birkaç
hafta üst üste yazdım “Bu Güiza’ya gerçekten 14 milyon dolar verdiniz
mi?” diye. Kimse üstüne bile alınmadı, hatta “Takımın en çalışkanı, sen
ne diyorsun” diyenler bile çıktı.

Aynı Güiza bugün sahaya
çıktığında da oyundan alındığında da ıslıklanıyor. Öte taraftan neden
alındığı belli olmayan bir tarikat bağlantılı futbolcu hem oynamıyor
hem de her maçta olay çıkarıyor. Diğer taraftan takım içinde bir tür
etnik bloklaşmalar yaşandığı ve denetimin zayıfladığı ileri sürülüyor.

Sonuçta artık Fenerbahçe’de bir yönetim sorunu olduğu kesin. Aziz Başkan’ın sakin kafayla düşünmesi gerek galiba.

*****
1930’ların Nasyonal Sosyalist Parti’si gibi

Bizim
siyasetimiz “popülist” temellere dayandırıldığı için ortama daima
kargaşa hâkim olur. Siyasetçilerimiz sadece devlet işlerinde disiplin
ve düzene saygı duyarlar. Sıra halkla ve partililerle ilişkiye

gelince disiplin ve düzen ortadan kalkar.

Bunu
aşabilen tek parti AKP. İktidarda kaldıkları yaklaşık 7 yıl boyunca
parti içi disiplin ve düzeni görçekten mükemmel biçimde kurdular.

Özellikle son bir iki yıldır AKP’nin kendi partilileriyle olan ilişkilerindeki düzen ve disiplin olağanüstü.

Ancak
bu, insana 1930’ların Alman Nasyonal Sosyalist Parti’sini de
anımsatmıyor değil. Nasyonal Sosyalist Parti dediğim Nazi Partisi.

Bugüne
kadar dikkat ettiniz mi bilmiyorum, ama bundan sonra lütfen bakın. Eğer
Tayyip Erdoğan partisinin bir organizasyonunda konuşma yapıyorsa
manzara şöyle:

Erdoğan herkesten yüksek olan bir platform
üzerinde ve tek başına. Bulunduğu yere genellikle basamaklarla
çıkılıyor. Bu platformun önünde geniş bir boşluk var. Partililer adeta
cetvelle çizilmiş gibi düzenli sıralarda oturuyorlar. Salonun merdiven
boşluklarında yığılmalar yok, herkes konser izliyor gibi sıralanmış.

Konuşma
sırasında kimse taşkınlık yapmıyor, kimse bireysel olarak bir tepki
göstermiyor. Her şey planlanmış, aynı anda slogan atılıyor, aynı anda
kesiliyor.

Kimse Genel Başkan’a dokunabilmek için birbirini çiğnemiyor, öne atılmıyor, kendince “şirin” gözükmeye çalışmıyor.

Genel Başkan kürsüde tıpkı Hitler gibi, vücut dilini ve öfke faktörünü kullanarak tek başına konuşuyor.

Şimdi
bu manzarayı Nazi Partisi’nin toplantılarıyla karşılaştırın.
Fotoğrafları bulmak hiç de zor değil. Şaşırtıcı benzerliği göreceksiniz.
Can ATAKLI
Can ATAKLI
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz