EĞİTİM
1 sayfadaki 1 sayfası
EĞİTİM
Eğitim insanlar için, dünya ve üzerindeki tüm canlılarla beraber yaşayabilmek için vaz geçilmez bir olgudur…
Her insan şüphesiz ki, doğduğu yaşadığı coğrafyanın
özelliklerini doğuştan üzerinde taşır. Bu özelliklerin üzerine içinde yaşadığı
ailesi, çevresinin de etkileri ile zaman içinde alışkanlıklar geliştirir,
doğruyu, yanlışı öğrenir.
Çocukların eğitimi doğdukları andan başlar. Başlamalıdır…
Çocuklar, ilk önce gördüklerini taklit ederek öğrenmeye başlarlar.
Aslında bu özellik ömür boyu da, öğrenmek konusunda, baskın
unsur olarak hep var olur.
Bu gerçeği göz önüne aldığımızda, çocuklarımıza
sözle bir şeyleri öğretmenin zorluğu anlaşılacaktır.
Bir örnek vermek gerekirse, sigara içen
ebeveyinler, her ne kadar, çocuklarını sigaradan uzak tutmak için nutuklar
atsalar da, çocuk için bu sözlerin hiçbir önemi yoktur. Tam tersine, gördüğü (sigara içmek)
önemlidir. Ve onu taklit eder.
Aynı şey her türlü davranış için geçerlidir. Şiddet
gören çocuk şiddeti öğrenir.
Sevgi, saygı ve şefkat gören çocukta, sevmeyi,
saygı duymayı ve şefkati öğrenir.
Bu tamamen içinde bulunduğu ailenin davranışlarına
bağlıdır…
Sözlerine değil.
Bu durumda şöyle demek çok yerinde olur:
çocuğunuzun ileride, size, çevresine ne şekilde davranmasını istiyorsanız, ona
öyle davranın.
Okullarda ise bu işi öğretmenler üstlenirler. Üstlenmek
zorundadırlar. Özellikle ilköğretim öğretmenlerinin bu konuda çok ciddi bir
sorumlulukları vardır.
Ancak bir ilköğretim öğretmeninin de insan olduğunu
düşündüğümüzde, onun nasıl bir aile içi ve öğretim sürecinde eğitim aldığı bu
konuda çok önemlidir.
Görülüyor ki, toplumlarda gelişme, yozlaşma veya
her türlü olumlu veya olumsuz değişim bir zincirin halkaları şeklindedir.
Bu nedenle toplumsal değişimler, kısa sürelerde
olmaz, olamaz.
Olumlu yönde olduğu gibi olumsuz yöndeki bozulmalar
da ne yazık ki gene zaman içinde, yavaş yavaş oluşur. Başlangıcından bu
öngörülemez ve gerekli önlem alınmaz ise, aynı bir virüs salgını gibi bir anda
tüm toplumu sarabilir ve bu durumun geri dönüşü de çok zor olur.
Bir çocuğun, aile içinde gördüğü, fiziksel veya ruhsal
şiddet o çocuğun içinde mutlaka bir öfke biriktirir. Bu insanoğlunun doğal
tepkisidir ve kesinlikle göz önünde tutulmalıdır.
Ve ne yazık ki hiç kimse, yaşı kaç olursa olsun bu
birikmiş öfke ile baş edemez.
Elbet gördüğü şiddetin derecesine bağlı olarak ve
profesyonel destek ile bir miktar baş etmek mümkündür.
Ama bu desteğe başvurma gerekliliğini duymak bile
belli bir bilinç düzeyini, farkındalığı gerektirir.
Ne yazık ki
ancak öfke nöbetlerinin sonucunda bir suç işlendiğinde, yasaların verdiği ceza
sonrası bir şeyleri fark edilir Ama bu durumda çok geçtir.
Türkçemizdeki çok güzel sözlerden birisi de “ne
ekersen onu biçersin” dir.
Yaptığımız her davranış, Kendimize, çevremize ve
topluma bumerang misali mutlaka geri döner.
Not: buradki yazılanlar hepimizin çok aşina olduğu bilgiler olduğunu biliyorum. Önemli olan ülkemiz özelinde bunun nasıl, ne şekilde uygulanabileceğidir.
Bir sonraki yazımda, bu konudaki fikirlerimi paylaşacağım. Sizlerden de konu ile ilgili yorum ve görüşlerinizi bekliyorum.
[/size]
Her insan şüphesiz ki, doğduğu yaşadığı coğrafyanın
özelliklerini doğuştan üzerinde taşır. Bu özelliklerin üzerine içinde yaşadığı
ailesi, çevresinin de etkileri ile zaman içinde alışkanlıklar geliştirir,
doğruyu, yanlışı öğrenir.
Çocukların eğitimi doğdukları andan başlar. Başlamalıdır…
Çocuklar, ilk önce gördüklerini taklit ederek öğrenmeye başlarlar.
Aslında bu özellik ömür boyu da, öğrenmek konusunda, baskın
unsur olarak hep var olur.
Bu gerçeği göz önüne aldığımızda, çocuklarımıza
sözle bir şeyleri öğretmenin zorluğu anlaşılacaktır.
Bir örnek vermek gerekirse, sigara içen
ebeveyinler, her ne kadar, çocuklarını sigaradan uzak tutmak için nutuklar
atsalar da, çocuk için bu sözlerin hiçbir önemi yoktur. Tam tersine, gördüğü (sigara içmek)
önemlidir. Ve onu taklit eder.
Aynı şey her türlü davranış için geçerlidir. Şiddet
gören çocuk şiddeti öğrenir.
Sevgi, saygı ve şefkat gören çocukta, sevmeyi,
saygı duymayı ve şefkati öğrenir.
Bu tamamen içinde bulunduğu ailenin davranışlarına
bağlıdır…
Sözlerine değil.
Bu durumda şöyle demek çok yerinde olur:
çocuğunuzun ileride, size, çevresine ne şekilde davranmasını istiyorsanız, ona
öyle davranın.
Okullarda ise bu işi öğretmenler üstlenirler. Üstlenmek
zorundadırlar. Özellikle ilköğretim öğretmenlerinin bu konuda çok ciddi bir
sorumlulukları vardır.
Ancak bir ilköğretim öğretmeninin de insan olduğunu
düşündüğümüzde, onun nasıl bir aile içi ve öğretim sürecinde eğitim aldığı bu
konuda çok önemlidir.
Görülüyor ki, toplumlarda gelişme, yozlaşma veya
her türlü olumlu veya olumsuz değişim bir zincirin halkaları şeklindedir.
Bu nedenle toplumsal değişimler, kısa sürelerde
olmaz, olamaz.
Olumlu yönde olduğu gibi olumsuz yöndeki bozulmalar
da ne yazık ki gene zaman içinde, yavaş yavaş oluşur. Başlangıcından bu
öngörülemez ve gerekli önlem alınmaz ise, aynı bir virüs salgını gibi bir anda
tüm toplumu sarabilir ve bu durumun geri dönüşü de çok zor olur.
Bir çocuğun, aile içinde gördüğü, fiziksel veya ruhsal
şiddet o çocuğun içinde mutlaka bir öfke biriktirir. Bu insanoğlunun doğal
tepkisidir ve kesinlikle göz önünde tutulmalıdır.
Ve ne yazık ki hiç kimse, yaşı kaç olursa olsun bu
birikmiş öfke ile baş edemez.
Elbet gördüğü şiddetin derecesine bağlı olarak ve
profesyonel destek ile bir miktar baş etmek mümkündür.
Ama bu desteğe başvurma gerekliliğini duymak bile
belli bir bilinç düzeyini, farkındalığı gerektirir.
Ne yazık ki
ancak öfke nöbetlerinin sonucunda bir suç işlendiğinde, yasaların verdiği ceza
sonrası bir şeyleri fark edilir Ama bu durumda çok geçtir.
Türkçemizdeki çok güzel sözlerden birisi de “ne
ekersen onu biçersin” dir.
Yaptığımız her davranış, Kendimize, çevremize ve
topluma bumerang misali mutlaka geri döner.
Not: buradki yazılanlar hepimizin çok aşina olduğu bilgiler olduğunu biliyorum. Önemli olan ülkemiz özelinde bunun nasıl, ne şekilde uygulanabileceğidir.
Bir sonraki yazımda, bu konudaki fikirlerimi paylaşacağım. Sizlerden de konu ile ilgili yorum ve görüşlerinizi bekliyorum.
[/size]
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz