Doğu ve Güneydoğu yasak bölgeler mi?
1 sayfadaki 1 sayfası
Doğu ve Güneydoğu yasak bölgeler mi?
Doğu ve Güneydoğu yasak bölgeler mi?
Yanlış hatırlamıyorsam, bundan 30-35 yıl önce kentler ve hatta sokaklar kurtarılmış bölgelere ayrılmıştı. Buralara girip de sağ çıkmak bir şans idi.
2009 yılında ülkenin durumuna baktığımda, bundan yıllar önce yaşananlar yok, ama ona benzer bir durum göze çarpıyor ve insan ister istemez şunu düşünüyor:
Muhalefet ve diğer partiler Türkiye`nin doğu ve güney bölgesine gitmediğine göre, acaba bu bölgeler yasak bölgeler mi oldular?
Yoksa bu bölgelere gitmek mi istemiyorlar?
Ne seçim öncesi ne seçim zamanında ne de sonrası, buralarda onları görmek imkansız. Burada yaşayan topluma vermek istedikleri mesajları dolaylı yoldan, yani ya Ankara, İzmir veya İstanbul`dan iletmeye çalışıyorlar. Dolaylı yoldan yapılan iletişim hem direk etki yapamamakta hem de iletişimde kopukluklara neden olmaktadır.
İletişimi çok basit bir şekilde şöyle tarif edelim: İletişim, bilgi aktarmadır. Gerçi bu teknoloji çağında, iletişim televizyon ekranlarıyla da yapılsa da, çevre ve kişler arası kurulan iletişimden daha etkili olamaz.
Günümüzde ne yazık ki, muhalefet partileri ve bazı sivil toplum örgütleri, dolaylı yolu, yani büyük kenteleri ve televizyon ekranlarını tercih ederek, topluma uzaklardan seslenmektedirler ki, bu iletişimin yankısı da o derecede zayıf olmaktadır. Ülkemizde sayısız dergi, gazete, televizyon, radyo olmasına rağmen, bunların çoğu, topluma olayları tam olarak yansıtmamaktadırlar. Hem gerçekler bu kanallardan yansıtılmıyor hem de insanlarımızın okuma özürlü oluşu ve gerçeklere kulaklarını tıkaması olayların tam olarak algılanmasına engel teşkil ediyor.
Peki, bu gerçek karşısında muhalefetin, özellikle anamuhalefetin (CHP) ve sivil toplum örgütlerinin (ADD) ne yapması gerekiyor? Doğu ve Güney doğuyu yasak bir bölge gibi görülmeyip, oralara gitmel ve halka direk temas halinde olmak en doğru iletişim şekildir.
Şimdiye kadar bunu yapan tek lider, gerçek lider Mustafa Kemal olmuştur. Anadolu`yu karış karış gezerek, dertleri yerine dinleyerek, hem onlar için hem de ülke için çözüm yolları aramıştır. Gelin görün ki, 11 Kasım`dan sonra hiç bir alanda, hiç bir konuda halk ne bilgilendirilmiş ne de eğitilmiştir.
Onun için 70 yıl içinde geldiğimiz sonuca da hiç kimse şaşmasın !
Dr. Yüksel Cavlak
Yanlış hatırlamıyorsam, bundan 30-35 yıl önce kentler ve hatta sokaklar kurtarılmış bölgelere ayrılmıştı. Buralara girip de sağ çıkmak bir şans idi.
2009 yılında ülkenin durumuna baktığımda, bundan yıllar önce yaşananlar yok, ama ona benzer bir durum göze çarpıyor ve insan ister istemez şunu düşünüyor:
Muhalefet ve diğer partiler Türkiye`nin doğu ve güney bölgesine gitmediğine göre, acaba bu bölgeler yasak bölgeler mi oldular?
Yoksa bu bölgelere gitmek mi istemiyorlar?
Ne seçim öncesi ne seçim zamanında ne de sonrası, buralarda onları görmek imkansız. Burada yaşayan topluma vermek istedikleri mesajları dolaylı yoldan, yani ya Ankara, İzmir veya İstanbul`dan iletmeye çalışıyorlar. Dolaylı yoldan yapılan iletişim hem direk etki yapamamakta hem de iletişimde kopukluklara neden olmaktadır.
İletişimi çok basit bir şekilde şöyle tarif edelim: İletişim, bilgi aktarmadır. Gerçi bu teknoloji çağında, iletişim televizyon ekranlarıyla da yapılsa da, çevre ve kişler arası kurulan iletişimden daha etkili olamaz.
Günümüzde ne yazık ki, muhalefet partileri ve bazı sivil toplum örgütleri, dolaylı yolu, yani büyük kenteleri ve televizyon ekranlarını tercih ederek, topluma uzaklardan seslenmektedirler ki, bu iletişimin yankısı da o derecede zayıf olmaktadır. Ülkemizde sayısız dergi, gazete, televizyon, radyo olmasına rağmen, bunların çoğu, topluma olayları tam olarak yansıtmamaktadırlar. Hem gerçekler bu kanallardan yansıtılmıyor hem de insanlarımızın okuma özürlü oluşu ve gerçeklere kulaklarını tıkaması olayların tam olarak algılanmasına engel teşkil ediyor.
Peki, bu gerçek karşısında muhalefetin, özellikle anamuhalefetin (CHP) ve sivil toplum örgütlerinin (ADD) ne yapması gerekiyor? Doğu ve Güney doğuyu yasak bir bölge gibi görülmeyip, oralara gitmel ve halka direk temas halinde olmak en doğru iletişim şekildir.
Şimdiye kadar bunu yapan tek lider, gerçek lider Mustafa Kemal olmuştur. Anadolu`yu karış karış gezerek, dertleri yerine dinleyerek, hem onlar için hem de ülke için çözüm yolları aramıştır. Gelin görün ki, 11 Kasım`dan sonra hiç bir alanda, hiç bir konuda halk ne bilgilendirilmiş ne de eğitilmiştir.
Onun için 70 yıl içinde geldiğimiz sonuca da hiç kimse şaşmasın !
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz