DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bir haber verdik, ortalık karıştı !

Aşağa gitmek

Bir haber verdik, ortalık karıştı ! Empty Bir haber verdik, ortalık karıştı !

Mesaj tarafından Yüksel Cavlak 2009-06-15, 08:04

Bir haber verdik, ortalık karıştı !

Sabah Gazetesi`ndeki bir yazıyı Atatürk`ü, devrim ve ilkelerini savunanların dikkatine sundum. Sen misin sunan !...
Ya ben derdimi anlatamıyorum, ya da Atatürk`ü ve ilkelerini savunanlar anlamak istemiyorlar !
Ne zaman Atatürk ve ilkeleri üzerine değil, sadece Atatürkçü Düşünce Dernekleri üzerine bir yazı yazdığımda kıyametler kopuyor.
İnternet çağında, nerede olursanız olunuz, dünyadaki olup bitenleri anında okumak imkanına sahibiz. Aynı şekilde, yalnız Türkiye`de çıkan gazeteleri değil, dünyanın diğer ülkelerindeki basını da okumak şansına sahibiz. Fakat bu demek değildir ki, hepimiz bütün basını takip etmek zorunda olmalıyız. Yurtdışında yaşayan Türkler, Türkiye`de basılan gazeteleri ancak internet kanalı ile okumak zorundalar. Bugün Almanya`daki Türkler, istesin istemesin, Hürriyet, Sabah, Türkiye Gazetesi`ni okuyacaklardır, çünkü başka gazete yok buralarda. Onun için evlerinde bilgisayarları olanlar da internetten bütün gazeteleri okuma şansına sahipler.
Bütün gazeteler okunamayacağına göre, ülkesinin geleceği ile ilgilenen bir kişinin görevi, gözüne iliştiği önemli bir haberi internet kanalı ile diğer gruplara aktarması gerekmez mi? Bu görev yanlız bireysel olmamalıdır; Özellikle Almanya`daki sayısız kuruluşların özellikle Atatürkçü Düşünce Dernekleri`nin de görevidir. Gazeteler incelenir ve dernekteki yetkili kişi bilgilendirilir ve o kişi de gereğini yapar yani toplumu bilgilendirir. Hele hele yurtdışındaki ADD`lerin bu konuda daha hassas olmaları gerekir diye düşünüyorum.
İşte ben de bunu yaptım ve önüne gelen verdi verişti. Sonunda oldum ben bir Mustafa Kemal karşıtı !
Ülkesinin geleceğinden endişeli olan kişilerin birlştikleri bir nokta vardır:
“Türkiye, çok kritik bir yol ayrımında, karanlık bir yolda vs.”
Bu ne biçim yoldur ki, bir türlü bitmiyor... Biliyorsunuz ki, yol ne kadar çetrefilli ve uzun olsa da eninde sonunda biter ve yol ikiye ayrılır. Bizdeki yol ne bitiyor ne de yol ayrılımını görebiliyoruz (!)
Şaka bir yana; mademki Türkiye çok kritik biyol ayrımında, çok kritik bir dönemden geçiyoruz, neden o zaman elimizdeki, Mustafa Kemal`in bize gösterdiği yolu tercih etmiyoruz? Etmiyoruz da, kafamızı devekuşu misali, gerçekleri örtüp, “Durum kritik, aman yapılan yanlışları karşıdevrime malzeme olmasın diye kritize etmeyelim.” diyerek neden gerçekleri söylemekten çekiniyoruz veya söyleyenlere kızıp duruyoruz?
Çoğumuz, ADD`lerin yaptıklarını eleşirdik, yapılan yanlışlıkları göz önüne serdik, onlardan beklediklerimizi yazdık. Fakat bütün bunlara rağmen, onlar bildikleri yoldan ayrılmadılar. Peki, susunca, onların yaptıkları yanlışları görmemezlikten gelirsek, eleştirmezsek, durum düzelecek mi?
“Aman aramızda çatışmayalım, karşı tarafı sevindiriyoruz” deniliyor. Peki, susunca da aynı sonuç çıkmıyor mu karşımıza?
Sık sık kullanılan birkaç tümce daha var:
“Elimizi taşın altına koyalım.”
“Sen elini taşın altına koydun mu?”
“Sen ne yaptın?”
Bütün bu sözlerle kendi kendimizi aldatmıyor muyuz?
Elini taşın altına koymak demek, her 19 Mayıs`ta vapur gezi yapmak anlamına mı geliyor?
Elini taşın altına koymak demek, sadece ve sadece ulusal bayramları kutlamak mı?
Elini taşın altına koymak demek, Mustafa Kemal`in her gittiği yere büst dikmek mi?
Elini taşın altına koymak demek, lüks otellerin lüks salonlarında yılda bir “Cumhuriyet Balosu”vererek alkış toplamak mı?
Eğer bütün bunlar, taşın altına el koymaksa, ben koymuyorum arkadaşlar !...
Çünkü bütün yapılanlar Atatürkçülük değil de ondan...
e-postama gelen bir Atatürkçü Hanım`ın yazısı şöyle başlıyor:
“...ve niçin bu kadar öfke püskürüyorsunuz buradaki ADD lerin veya ATATÜRKÇÜLERIN 
yapmis olduklari faliyetlere ? Sizce neler yapmalılar, siz neler yaptınız ve 
yapıyorsunuz?

doğru yol nedir?

Siz, buradaki insanlarımıza tarihimizden anlatmazsanız ( Almanya ) bu insanlar 
nasıl VATAN savunmasını yapabilir ki?”
Bu soruyu bana yönelten Atatürkçü Hanım bir zamanlar üyesi olduğu ADD`ne yaşananları ve hiç bir şey yapmadıklarını 
uzun uzadıya anlatmıştı. Bu ne demektir? Demekki ben haklıymışım eleştirilerimde...
Canınızı sıkmazsak Bir örnek daha verelim:
Gene bir zamanlar bir genç adam Türkiye`de bir ADD`ne gidip üye olmak istiyor. Aldığı cevaplardan şaşkına dönerek, oradan üye olmadan ayrılıyor.
Şimdi kalkıyor bu Atatürkçü Hanım bana, yukarıdaki soruyu yöneltiyor. Benim cevap vermeme gerek yok, çünkü cevabı yazısında kendisi vermiş !
“Ancak çocuklarımıza, bizim tarihimizden hikayeler, şiirselde olsa onlara 
Milli değerlerini hissettirmek bizim görevimiz değil mi? Milli Bayramları tanıtmaya çalıstım ve hâlâ 
sürdürmekteyim. Unutmayin ben burada büyüdüm.

Simdi siz ordan çikip ta bunlar yanlis diyemezsiniz, eğer aksini düşünüyorsanız sizin çok yanlış yolda oldugunuzdan süphem var doğrusu.

Yanlış yapanlar var ama bu da en çok toplumumuz birlik ve beraberlik içinde 
olmadığından kaynaklanıyor.?”
Bizler,Türkiye`de, özellikle 11 Kasım 1938`de itibaren, bu genç Hanım`ın dediği gibi, ulusal bayramları kutlamakla, Atatürk`ü anmakla, O`nun resimlerini okul duvarlarına asmakla, ilkelerini saymakla, altı ok`u hocalarımıza bir nefeste söyleyerek büyüdük.Sonra ne oldu? Gelinen durum meydanda...
Mustafa Kemal`in bizim gibi bir insan olduğunu sonradan kavradık. Ama burada bir eksikliğin olduğunu sonradan çok sonradan anladık; nedir bu eksiklik? Ne kutladığımız ulusal bayramların ne ilkelerin ruhunu kavrayarak ezbere kutladık ve ezbere öğrendik. 10 Yıl Marşı, Nutuk`da öyle değil mi?
Bunlar olmadan yani yapılanların ruhu olmadan, anlamını bilmeden, içeriğini kavramadan yapılan Atatürkçülüğün, Atatürkçülük olmadığını artık bilmemiz gerekmektedir. Almanya`daki genç Hanım`ın yanılgısı da burada. Cevabını da gene kendisi veriyor:
“Yanlış yapanlar var ama bu da en çok toplumumuz birlik ve beraberlik içinde 
olmadığından kaynaklanıyor.Gruplaşmalar var biliyorsunuz.

Hayat sartlari zorlandı ve kimsenin ilgisini çekmiyor siz Politika yapmak 
isteyince. Millet biraz dinlenmek için LAY LAY LOM peşinde.”
Demekki, bayram kutlamak, insanları bir araya getirmiyor.
Demekki Almanya`daki insanları ruhu çıkarılmış Atatürkçülük ilgilendirmiyor.
Demekki insanlar, eğitimsizliğin sonucu başka yerlerde gruplaşıyorlar. Nerede? Camilerde, tarikat yuvalarında.
Demekki, Atatürkçüyüm diyenler, üstlerine düşen görevi yerine getirmiyorlar.
Peki, bütün bunlar söz konusu olunca, eleştirilince, yanlış yolda mı olunuyor?
Kusura bakılmasın ama, galiba Almanya`da yaşayan Türkler değil, Atatürkçüyüm diyenler yanlış yolda ve Hanım`ın dediği gibi de Lay Lay Lom” peşindeler.
Atatürkçülerin birbirlerini alkışlaması, birbirlerine ödül verip almasının da Atatürkçülük olmadığını, bununla bir yere varılamaycağını bilmeleri gerekir.
Atatürkçüyüm diyenler veya sözde Atatürkçüler beni ve benim gibilerini eleştirmeden önce Atilla İlhan`ın “Hangi Atatürk” kitabını okumalarını tavsiye ederim.

Dr. Yüksel Cavlak


Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak
YAKUT ÜYE
YAKUT ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz