Demokrasi ahlaktır kandırmaca olmaz
1 sayfadaki 1 sayfası
Demokrasi ahlaktır kandırmaca olmaz
Önceki gece Habertürk’te heyecan dozu yüksek bir programdaydım. Erdoğan Aktaş’ın sunduğu “Türkiye’nin nabzı” programının diğer konukları AKP’li Prof. Burhan Kuzu, Prof. Süheyl Batum ile yazar Cüneyt Ülsever’di.
Görüntü sanki üçe karşı bir gibiydi. Ama hakkını yememek gerek, Erdoğan Aktaş programın başında “Türkiye’deki sistemi tartışmayı düşünüyorum” dedi. Yani amaç tartışma çıkarmak değil, tam tersine bilgi verecek bir oturum düzenlemekti.
Ama Allah selamet versin, Burhan Kuzu’yu ilk kez bu kadar yakından gördüm. TV’lerdeki tartışmalarını biliyorum. Partisini korumak adına zaman zaman demokrasi ve hukuk dışı görüşleri de savunduğu için de öfkelendiğim çok olmuştu.
Önceki gece gördüm ki, Kuzu, hiç de soyadı gibi değil, tam tersine daha cümleye başlar başlamaz polemik yaratmayı ve bir konuyu tartışmak yerine kimsenin anlamayacağı bir ağız kalabalığı yaratmayı seviyor.
Nitekim bu programda da öyle oldu. Cüneyt Ülsever’in askeri yargıyı ilgilendiren gece yarısı yasası için “Bunun sivilleşme ve demokrasi ile ilgisi yok” demesinden sonra Burhan Bey’i susturmak mümkün olmadı.
Tabii tavır bu olunca ortaya “sanki üç kişi bir kişiye çullanmış” gibi garip bir manzara da çıkıyor. Önceleri biraz rahatsız oldum ve hatta ilk bölümde hiç söze girmedim bile. Ancak Burhan Bey’in aslında hiçbir şey söylemediğini, sadece karşısındakinin insicamını bozduğunu görünce kendi görüşlerimi Kuzu’nun sesini duymamaya çalışarak anlatmaya çalıştım.
Burhan Kuzu’nun beni de, sanıyorum izleyiciyi de en rahatsız eden üslubu, gece yarısı çıkarılan yasayı “Çıkardık, ne olmuş yani, muhalefet uyumasaydı” diye savunması oldu.
Oysa demokrasi bir erdem ve ahlak rejimidir aynı zamanda. Katakullilerin, aldatmacaların yeri yoktur demokraside. Hele çok önemli bir konuda kurnazlık yapmanın ahlakla bağdaşır bir tarafı da olamaz.
*****
Biraz ciddiyet
Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek, İngiliz pasaportlu falan ama AKP’nin kurnaz politikalarına çok çabuk alışmış. Şimşek kurnazlığa bir de ciddiyetsizlik eklemiş. Bakın neden.
İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, Maliye Bakanı’na, yanıtlaması istemiyle özelleştirme kapsamındaki THY ile ilgili sorular yöneltiyor.
Tanrıkulu 8 soru soruyor. Bu sorularda THY’deki eski ve deneyimli kadroların “gençleştirme” adı altında zorla emekli edilmesi, bir suç bahanesi ile ifadeleri alınan eski personelin işten atılması, haksız işten atılanların açtıkları davaların kaçının kaybedildiği gibi sorular var. Tanrıkulu ayrıca THY’den ayrılanların yerine kaç kişinin alındığını, THY’ye dışarıdan iş yapan şirketlere ne kadar ödendiğini de soruyor. Aradan bir süre geçiyor ve İngiliz pasaportlu bakanımız cevap veriyor. Cevap aynen şöyle: “CEVAP 1.2.3.4.5.6,7,8- Türk Hava Yolları A.O. (THY)’nın % 49,12 oranındaki hissesi kamuya ait olup, Şirket faaliyetleri özel hukuk hükümlerine göre yürütülmektedir.
Bilgilerinizi ve gereğini takdir ve tensiplerinize arz ederim. Mehmet Şimşek Maliye Bakanı.”
Ciddiyeti görüyor musunuz? Pes yani, şapka çıkarılır.
*****
Öğrencilerin harç çığlığı
Mesaj kutumu dün defalarca tamamen boşaltmak zorunda kaldım. Çünkü YÖK’ün belirlediği yeni harçları öğrenen üniversite öğrencilerinin çığlıkları mesaj olup sel gibi akmıştı.
Akıl alır gibi değil. YÖK hangi amaçla ve hangi maddi temele dayanarak harçları bu kadar yükseltiyor?
Gazetelere verilen bilgi aslında yüzde 8 gibi masum bir zam olarak görülüyor. Tıpkı aynı gün işçilere yapılan kademeli zam gibi.
Oysa yüzde 8 harç zammı en düşük olanı. Kategorilere göre zamların ortalaması yüzde 80’i bulurken, bazı okulların harçlarında zam oranı yüzde 500’e yaklaşıyor.
YÖK bu kararı tekrar gözden geçirmeli. Devlet üniversitelerini sanki paralı özel üniversitelermiş gibi değerlendirmek, üç kuruşu bir araya getirip okumaya çalışan öğrencilerin ve ailelerinin sırtına bu kadar büyük bir yük vurmak “o zaman okuma kardeşim” zihniyetiyle benzeşmektedir.
*****
Nereden çıktılar?
Yıldırım Tuna’dan: Bankada soygun ihbarını alan polis hemen tertibatını almış. Polis şefi “Bütün çıkışları tutun!” diye emir vermesine rağmen soyguncular kaçınca “Ben size ne dedim?..” diye azarlamış tim komutanını, “Size bütün çıkışları tutun demedim mi?”
- Dediniz efendim ve biz de çıkışları tuttuk
- Eee?..
- Ama onlar ‘giriş’ten çıkmışlar!..
*****
İETT’de şoför farkı
Sizlere dün okur şikâyeti olarak akbilin metrobüslerde aktarma yapamadığını yazmıştım. Bir başka okurum ise “küçük ama hoş olmayan” bir başka noktayı hatırlattı. Şöyle diyor:
“İETT otobüsüne bindiniz, akbil ya da biletiniz yoksa şoför elden para kabul edip otobüsteki akbili bastırıyor. Ancak, akbil basınca 1.50 TL yazmasına karşın elden kabul edilen para miktarı olarak şoför 1.70 TL talep ediyor. Yani elden para veren kişi başına 20 kuruş şoförün cebine gidiyor. Şoförler bunun yetkili makamların talimatı ile yapıldığını söylüyor. Bu durumda o makamlar halkımızı kanunsuz, kuralsız, ahlaksız bir uygulamaya zorla suç ortağı yapmış olmuyorlar mı?” (N.O)
Can ATAKLI- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz