That was a good life...

Hürriyet Gazetesi`nin genel Yayın Yönetmeni Sayın Ertuğrul Özkök, köşesindeki yazıya “18 Eylül akşamı” başlığını koymuş. Eğer bana sormuş olsaydı, ki sormazdı, kendisine “That was a good life” başlığını koymasını tavsiye ederdim. Ederdim, çünkü kendisi hayatını şu tümcelerle tariff ediyor:
Bir gün son nefesimi verirken, eğer hálá gücüm kalmışsa, hayatımın bilançosunu çıkaracak ve aldığım ilk nefes gibi, verdiğim son nefeste kendi kendime şunu haykıracaktım:
"That was a good life..."
Gerçekten de çok güzel bir tarif !
Bulunduğu yer, gerçekten de “That was a good life...", “Güzel bir hayal” Bu güzel hayat öyle herkese nasip olmaz !...
Eğer hayat güzel olmasaydı, nerede görebilecekti, o güzel tanınmış şarapları?
Eğer hayat güzel olmasaydı, nerede görebilecekti dünyanın güzel kentlerini?
Eğer hayat güzel olmasaydı, nerede dinleyecekti Coldplay konserini?
Eğer hayat güzel olmasaydı, nerede Caravaggio`ları, Da Vinci`leri, Michelangelo`ları seyredecekti?
Eğer hayat güzel olmasaydı, nerede Romanee Conti`yi açarak kadehe dolduracaktı ve “şerfe ey güzel hayat diyecekti?
Keşke hayat herkes için güzel olsaydı da, herkes de Sayın Özkök gibi “That was a good life” diyebilseydi son nefesini verirken.
Çoğumuz ne yazık ki, son nefesimizde “That was a bad life” diyerek bu cennet dünyayı terk ediyoruz !...

Dr. Yüksel Cavlak