Yuvarlak masa sohbeti

Yuvarlak masa etrafından birkaç arkadaş oturmuş, hem caylarını yudumluyorlar hem de sohbet ediyorlardı. Dinleyince sohbetin ana konusunun Atatürk ve memleketin hali olduğu ve de masada oturanların Atatürkçü düşünceyi savundukları hemen anlaşılıyor.
“Memleketin halini gördükçe cok üzülüyorum ! Ne laiklik kaldı ne de demokrasi. Bize emanet edilen cumhuriyetin kazanımları birer birer elden gidiyor.!
“Haklısın birader ! Bu böyle devam ederse, elimizde kala kala sadece Anıtkabir kalacak.”
“Ulu Önder Atatürk, ne kadar ileriyi gören bir lidermiş ki, bundan 80 yıl önce şimdi yaşananları ve yaşayacaklarımızı bilmiş.
“Gerçekten de öyle; Gençliğe hitap etmiş. Bununla yetinmemiş Bursa Nutku’nu yazmış.”
“Ne diyorsun be kardeşim ! “Bağımsızlık benim karakterimdir.” demiş. Ama onu bile koruyamadık. Valla yazıklar olsun bize !.”
“Valla be onu bunu bilmem; ne diyor Nazım Hikmet şiirinde? “...Senin sayende ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak, kabahat senin demeğe de dilim varmıyor, ama kabahatın çoğu senin, canım kardeşim.”
“Valla çok dogru söylemiş şiirinde. Kabahat halkta”
“Yok devenin kulağı ! Ne demek kabahat halkta; kabahat bizlerde yani, 71 yıldır Atatürk diye diye ömür tüketen bizler de... Bu 71 yılda ne yaptık ki, şimdi konuşmaya hakkımız olsun? O’nu, devrimlerini koruyabildik mi?
“Abiçiğim, en önemlisi, gözünden cok sevdigi Cumhuriyeti‘ ni bile koruyamadık.”
“Yazıklar olsun bize !...”
“Üzme tatlı canını be kardeşim ! Bize, bize emanet edilen Cumhuriyeti kimseye kaptırmayız.”
“Elbette kaptırmayız, çünkü O’nun izindeyiz.”
“Evet, kaptırmayız, kaptırmayacağız da..”
“ Çok doğru söylüyorsun; güzel günler bizi bekliyor, ufukta yeni bir güneş doğacak hem de çok parlak olarak.”
“Ha söyle de, gönlümüz ferahlasın!”
Türkçemiz’ de bir söz vardır: Leyleğin ömrü lak lak ile geçermis.”
Masada sohbet edenlerinde ömrü aynen böyle geçmiş 71 yıldır !...

Dr. Yüksel Cavlak