Acı biber gibi
1 sayfadaki 1 sayfası
Acı biber gibi
Acı biber gibi
Eğer bilmeyerek acı biberi ağzınıza aldığınıza da, bir kaç saniye sonra “Yandım Allah” diye bir ses çıkar ! Nefesini kesilir ve hemen masadaki suyla ağzınızı çalkalamaya çalışırsınız. Ama nafile... Dil yanar tutuşur. Ağızının yanması yanı sıra da, yemeğinizin uzun bir zaman tadını alamazsınız. İşte bu ülkeyi düşmandan kurtarıp, Türk`ü Türk yapan, ülkesini bağımsız kılan Mustafa Kemal`in adı ve ilkeleri de aynı acı biber etkisi yapıyor olmalı ki, hiç kimse ağzına ne O`nu ne de ilkelerini ağzına almak istemiyor. Demekki O, ve ilkeleri Urfa biberinden de çok acı geliyormuş!...
11 Kasım 1938 yılından bu yana, durmadan Atatürk ve ilkeleri hakkında bir şeyler anlatanlar, bunlar acı olduğu için, ne şiş yansın ne kebap misali dolaylı yolu tercih etmektedirler. Bu üzden dir ki, ne onlar ne de Atatürkçü Düşünce`yi tam olarak kavrayabildiler. Kavrayamadılar, çünkü kendi anlattıklarına kendileri de inandığı gibi, onları dinleyenleri inandırdılar. 71 yıldır yapılanlar, işte bu uydurma veya yüzeysel Atatürkçülük temeli üzerine kuruldu. Bu sözde Atatürkçülüğe, sözde demekte doğru olmaz, Atatürkçüyüm diyenler de katıldı!
Bu 71 yıl içinde o kadar çok Atatürkçüler çıktı ki, hangisi doğru hangisi değil, ayırmak imkansız bir hale geldi. İnsanlar karşılaştıklarına “Acaba bu hangi Atatürkçü düşünceye sahip” demeye başladı. Bu için boşaltılmış olan Atatürkçülüğü, gerçek Atatürkçülük gibi göstermek veya göz boyamak için, daha doğrusu kendi ağızlarını yakan “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir.” Sözünü heykellere çevirerek hem ağızlarının yanmasını önlediler hem de toplumun beynini karıştırma yolunu tuttular.
Bütün bunlara, ister inanın ister inanmayın, Atatürkçüler de inandı.
Türkçe`de bir deyim vardır: Birisine 40 gün boyunca deli dersen, sonunda deli olduğuna inanır.”
Bundan 2500 yıl önce Aristoteles bakınız ne demiş: Eğitimin kökü acıdır, ama meyvesi tatlıdır.”
21 yüzyılda ise bu şöyle değiştirilmiş veya anlaşılmış ülkemizde: “Eğitimin kökü tatlıdır, ama meyvesi acıdır.” Onun içindir ki, kimse ne eğitime itibar ediyor ne de Atatürkçü Düşünceye !...
Dr. Yüksel Cavlak
Eğer bilmeyerek acı biberi ağzınıza aldığınıza da, bir kaç saniye sonra “Yandım Allah” diye bir ses çıkar ! Nefesini kesilir ve hemen masadaki suyla ağzınızı çalkalamaya çalışırsınız. Ama nafile... Dil yanar tutuşur. Ağızının yanması yanı sıra da, yemeğinizin uzun bir zaman tadını alamazsınız. İşte bu ülkeyi düşmandan kurtarıp, Türk`ü Türk yapan, ülkesini bağımsız kılan Mustafa Kemal`in adı ve ilkeleri de aynı acı biber etkisi yapıyor olmalı ki, hiç kimse ağzına ne O`nu ne de ilkelerini ağzına almak istemiyor. Demekki O, ve ilkeleri Urfa biberinden de çok acı geliyormuş!...
11 Kasım 1938 yılından bu yana, durmadan Atatürk ve ilkeleri hakkında bir şeyler anlatanlar, bunlar acı olduğu için, ne şiş yansın ne kebap misali dolaylı yolu tercih etmektedirler. Bu üzden dir ki, ne onlar ne de Atatürkçü Düşünce`yi tam olarak kavrayabildiler. Kavrayamadılar, çünkü kendi anlattıklarına kendileri de inandığı gibi, onları dinleyenleri inandırdılar. 71 yıldır yapılanlar, işte bu uydurma veya yüzeysel Atatürkçülük temeli üzerine kuruldu. Bu sözde Atatürkçülüğe, sözde demekte doğru olmaz, Atatürkçüyüm diyenler de katıldı!
Bu 71 yıl içinde o kadar çok Atatürkçüler çıktı ki, hangisi doğru hangisi değil, ayırmak imkansız bir hale geldi. İnsanlar karşılaştıklarına “Acaba bu hangi Atatürkçü düşünceye sahip” demeye başladı. Bu için boşaltılmış olan Atatürkçülüğü, gerçek Atatürkçülük gibi göstermek veya göz boyamak için, daha doğrusu kendi ağızlarını yakan “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir.” Sözünü heykellere çevirerek hem ağızlarının yanmasını önlediler hem de toplumun beynini karıştırma yolunu tuttular.
Bütün bunlara, ister inanın ister inanmayın, Atatürkçüler de inandı.
Türkçe`de bir deyim vardır: Birisine 40 gün boyunca deli dersen, sonunda deli olduğuna inanır.”
Bundan 2500 yıl önce Aristoteles bakınız ne demiş: Eğitimin kökü acıdır, ama meyvesi tatlıdır.”
21 yüzyılda ise bu şöyle değiştirilmiş veya anlaşılmış ülkemizde: “Eğitimin kökü tatlıdır, ama meyvesi acıdır.” Onun içindir ki, kimse ne eğitime itibar ediyor ne de Atatürkçü Düşünceye !...
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz