DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Münevver

Aşağa gitmek

Münevver Empty Münevver

Mesaj tarafından YILMAZ ÖZDİL 2009-11-28, 15:17

Güncel konuları yazarım, vatandaş ne konuşuyorsa onu, işim bu... Ama aylardır konuşmamıza rağmen, çok okunduğunu bildiğim halde, Münevver'i yazmadım.


*

“Neden?” derseniz...

*

Polis muhabiri olarak başladım.

İlk haberim, cinayet.

Zordu.

Öldürülen kişinin tek kare vesikalık fotoğrafını alabilmek için, sivil polis kılığına girmiştim. Gazeteci falan giremezdi o evlere çünkü... Hatta mahalleye giremezdi.

*

Sonra? Sonra bi haller oldu bize...

*

80'lerin sonuna doğru, cinayet mahalline gitmemize gerek kalmadı... Cinayet mahalli bize gelmeye başladı! Telefon ediyorduk, öldürülen kişinin ailesi fotoğraf albümünü koltuğunun altına koyup, getiriyordu.

Önceleri araç gönderiyorduk...

Baktık ki, zaten teşne, “Taksiye bin, gel” demeye başladık. Komşular da gelsin diye minibüs tutanı bile gördüm.

*

Ve, 90'ların başı...

Zahmet edip aramıyorduk artık, “Cinayet oldu, fotoğrafları getireyim mi hemen?” telefonları gelmeye başladı. E hangi birini basacağız... “Öldürülen kız güzelse getir” demeye başladık.

*

90'ların sonuna doğru...

Şımardı maktul aileleri!

*

Özel televizyonlar çıktığı için, gazetelere yüz vermemeye başladılar... “Senin tirajın ne kadar ki?” diye küçümsüyorlardı.

Biz kuru kuru fotoğraflarını vermeye çalışırken, televizyonlar şakır şakır düğün videolarını yayınlıyordu kurbanların...

“İşte görüyorsunuz sayın seyirciler, boğazını testere ile kestiği geline bileziği böyle takmıştı katil” filan.

*

Milenyum geldi ardından.

2000'ler.

Öldürülen kadının tatil videosu, katledilen çocuğun sünnet videosu falan kesmemeye başladı... “Evine canlı yayın aracı gönderelim, çocuğunu nasıl öldürdüler çık anlat” demeye başladık ana-babalara...

Kabul ettiler.

*

Ama bir pürüz vardı...

Canlı yayın araçlarının parasını sokaktan toplamıyorduk, fazla masraf oluyordu.

“Çok istiyorsan, gel, stüdyoda anlat” demeye başladık; onu da kabul ettiler.

*

Bu sefer, başka bir pürüz çıktı ortaya... Özel televizyon sayısı belki yüz tane, öldürülenin anası babası sadece iki kişi... Arz-talep meselesi nedeniyle, karaborsa oluştu haliyle... “Şu kadar veriyorum” diyene çıkmaya başladılar... “Şu kadar” verenlerin reytingi arttı... “Şu kadar” verenlerin reytingi artınca, “Bu kadar veriyorum” diyenler çıktı. Tadını almışlardı... “Para mara vermem” diyen bizim gibilerin hayatı gene zorlaştı.

*

Sektör haline gelmişti bir ara...

“Aracı”lar gidip geliyordu, makul komisyonlarla... Allah'tan medya patronları musluğu kesti de, haber için para ödenmekten vazgeçildi.

*

Zaten izlenmiyordu eskisi gibi...

Münevver'e kadar taa ki.

*

“Aydın kimse” demek Münevver.

*

Aydın kimselerin, para karşılığında her türlü katakulliyi çevirdiği bir ülkede, Münevver'in babasının öbürlerinden para istemesi gerçekten şaşırttı mı sizi?

*

Ya da şöyle sormalı belki...

Hâlâ şaşırabiliyor musunuz bu ülkede?
YILMAZ ÖZDİL
YILMAZ ÖZDİL
GÜMÜŞ ÜYE
GÜMÜŞ ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 97
Yaş : 59
ŞEHİR : izmir
Meslek : Gazeteci-Yazar
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 18/12/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz