TSK, sözün bittiği noktada olduğunu iktidara bildirdi!
1 sayfadaki 1 sayfası
TSK, sözün bittiği noktada olduğunu iktidara bildirdi!
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un dün verdiği mesajları birkaç boyuttan yorumlamak gerekiyor!
Birinci boyut niçin Trabzon ve Oruç Reis Firkateyni?
Bunun cevabı bize göre şudur:
Malum Trabzon milli hassasiyetlerde ve bütünlükte hassas bir ilimiz, dolayısı ile bu özelliği ile seçilmiş olabilir.
Basın toplantısının Türk Silahlı Kuvvetlerinin övüncü olan Oruç Reis Firkateyninde yani bir savaş gemisinde yapılması ise, oluşan kararlılığı net bir biçimde ortaya koymak içindir.
TSK dün adeta sözün bittiği noktada olduğunun resmini vermeye çalışmıştır!
Peki muhatap kim ya da kimler mi?
Cumhurbaşkanı ile Başbakan ve hükümetidir!
TSK’ya hücum eden yandaş medya ile yoldaş akademisyenler daha ziyade dolgu malzemesidir zira herkes gibi asker de bu iki güruhun iktidarın kontrolünde olduğunu biliyor.
Evet Genelkurmay Başkanının dünkü ültimatomunun muhatabı iktidar ve onun başındaki isim Recep Tayyip Erdoğan’dır ki bunun delili de şu ifadelerdir:
“Terör olaylarını TSK ile ilişkilendirmeyi ve bu amaca yönelik imalı konuşmaları terör yapabilir lakin siyasiler, akademisyenler ve medya mensupları yapamaz. Ciddi devletlerde imalı konuşmalara ve dedikodulara yer yoktur.”
Diyeceksiniz ki o ifadelerde AKP ve Tayyip Erdoğan yok!
Doğru yok ama Tokat Reşadiye’deki menfur saldırının sorumluluğunu ima yoluyla TSK’ya mal etmeye çalışan Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Nihat Ergün ve Beşir Atalay’dan başka bir politikacı da yok!
Hatırlayın saldırının daha ilk gününde DTP bile susarken bu isimler ardarda kafa karıştırıcı malum sözleri etmişti!
Orgeneral Başbuğ dünkü açıklamasında TSK’ya karşı yapılan psikolojik harekatın da ısrarla üstünde durdu ki, sözleri askerin bu bağlamda da harekete geçeceğini gösteriyor.
Kimileri asker siyasi iradenin emrinde, harekete geçmek de ne demek oluyor!
Teorik olarak öyle ama sorarım size emrinde olduğunuz bir yapı sizi koruyacağına sürekli olarak gagalamaya çalışırsa, teslim olup tasfiye mi olacaksınız!
İşte Türk silahlı Kuvvetleri bugün bu durumdadır!
Hatırlayın Orgeneral Başbuğ Genelkurmay karargahında 30 küsur generalle canlı yayında TSK’nın asimetrik bir psikolojik harekat altında olduğunu haykırmış, dahası bu durumu MGK ile YAŞ toplantılarında da dile getirmiştir. Hal bu iken iktidar tedbir alacağına adeta o operasyonu yapanlara moral verecek şekilde malum tavırlar takınmıştır. Buradan hareketle de asker meramını anlatamayacağını görerek sahaya inme yani kendi kendini korumaya ya da başka bir ifade ile savunma pozisyonuna geçmiştir.
Evet gelinen son nokta TSK ile hükümetin artık fiilen değil alenen de koptuğunun ilanıdır.
Kuşkusuz sahaya inmekten kastımız elbette darbe gibi şeyler değildir. Biz askerin de böyle bir şeyi istediğine ihtimal vermiyoruz. Sahaya inmekten kasıt psikolojik harekata karşı TSK’nın şikayet ya da sızlanma yerine meşru müdafaa hakkını fiili olarak kullanmasıdır. Bundan sonra galiba bunu göreceğiz...
OLMUYOR BEYLER!..
Genelkurmay’ı yalanlayan MİT!
Ben Habertürk Gazetesi’nin yalancısıyım yani yapacağım yorum orada okuduğum bir haber sebebiyledir. Habertürk’e göre MİT Müsteşarı Emre Taner; “Tokat’daki menfur saldırıyı yapan terör; ancak, yayınlanan o telsiz konuşmaları o olaya ait değil” demiş... MİT Müsteşarının böyle bir ifadeyi kullanmasından hâlâ kuşkuluyum ama eğer doğru ise bu devletimiz adına tam bir bühtandır. Öyle çünkü Emre Beyin yalanladığı malum konuşma dinletilerini basına veren Genelkurmay Başkanlığımızın istihbaratıdır. Dolayısı ile MİT Müsteşarının başka bir işi yok mudur da böylesine hassas bir süreçte Genelkurmay üzerinde şüpheler yaratıyor... Öyle ya olayı PKK’nın işlediğini kabul ediyor isen o ses kayıtlarına takılman ve bunu ifade etmen niye? Hem onun öyle olduğundan ne kadar eminsin? Varsayıma dayalı bir hüküm ile TSK ile MİT gibi iki güzide kurumun ters düşmesi devletimiz için kahrolacak bir hal değil mi?
ALLAH BİLİR...
Çanta taşıyan Zekeriya nasıl Holding oldu?
Bu sütunu izleyenler hatırlayacaktır, Zekeriya Karaman’la 1993’de beni tanıştıran kişi Tayyip Erdoğan’dı. Karaman o günlerde Tayyip Bey’in karşısında hazır olda duran ve çantasını taşıyan biri konumundaydı ki bunun bizzat şahidiyim... Nereden nereye. O Zekeriya Karaman şimdi sadece 300 milyon dolarlık Kanal 7’nin sahibi değil, aynı zamanda Beyaz Holding’in de patronu. Peki bu müthiş yükseliş nasıl mı oldu? Onu ben bilmem, siz tahmin edin ama dün Milliyet’in manşetinde İstanbul’un itfaiye ihalesinin Lapis-Makro tarafından alındığı haberi vardı.. Peki bu Lapis kime mi ait? Tayyip Bey’in çantasını taşıyan Zekeriya Karaman’a... Ak iktidardan ya da Ak Belediyeden Beyaz Holding’e ihaleler! Kuşkusuz yapılan ihale elbette kurala uygundur, kurala uygun olmayan ihale zaten suç değil mi efendim?
DAHA KİMLER VAR?..
Bomba taşıyan Belediye Başkanları!
Adı: Abbas Kaya.. Bir kaç gün önce Mardin Kızıltepe’de C4 patlayıcıları ve el bombalarıyla yakalanan PKK’lı teröristin adı... Bu adamın bir başka özelliği daha var... Ne midir? Fiilen politika yapması!.. Nereden mi?.. DTP’den... Evet Abbas Kaya DTP listesinden Viranşehir Belediyesinde Meclis Üyesi... Bitmedi, bombalarla yakalanan bu PKK’lı, Viranşehir Belediye Başkanının sık sık Ankara’ya gitmesinden ötürü de Viranşehir Belediyesini vekil olarak sık sık yönetmiş yani başkanlık yapmış.. Evet bu adam tesadüfen yakalanmamış olsaydı hâlâ Viranşehir’de başkanlık yapıyor olacaktı... Sorarım size bu ülkenin istihbaratı yok mudur? Böyle bir isme devlet yani belediye nasıl teslim edilir? En önemlisi güneydoğu’da tesadüfen yakalanmayan böyle kaç tane Başkan var?İstihbarat kurumları gereksiz şeylerle uğraşacağına bu alçakları belirlemelidir.
Birinci boyut niçin Trabzon ve Oruç Reis Firkateyni?
Bunun cevabı bize göre şudur:
Malum Trabzon milli hassasiyetlerde ve bütünlükte hassas bir ilimiz, dolayısı ile bu özelliği ile seçilmiş olabilir.
Basın toplantısının Türk Silahlı Kuvvetlerinin övüncü olan Oruç Reis Firkateyninde yani bir savaş gemisinde yapılması ise, oluşan kararlılığı net bir biçimde ortaya koymak içindir.
TSK dün adeta sözün bittiği noktada olduğunun resmini vermeye çalışmıştır!
Peki muhatap kim ya da kimler mi?
Cumhurbaşkanı ile Başbakan ve hükümetidir!
TSK’ya hücum eden yandaş medya ile yoldaş akademisyenler daha ziyade dolgu malzemesidir zira herkes gibi asker de bu iki güruhun iktidarın kontrolünde olduğunu biliyor.
Evet Genelkurmay Başkanının dünkü ültimatomunun muhatabı iktidar ve onun başındaki isim Recep Tayyip Erdoğan’dır ki bunun delili de şu ifadelerdir:
“Terör olaylarını TSK ile ilişkilendirmeyi ve bu amaca yönelik imalı konuşmaları terör yapabilir lakin siyasiler, akademisyenler ve medya mensupları yapamaz. Ciddi devletlerde imalı konuşmalara ve dedikodulara yer yoktur.”
Diyeceksiniz ki o ifadelerde AKP ve Tayyip Erdoğan yok!
Doğru yok ama Tokat Reşadiye’deki menfur saldırının sorumluluğunu ima yoluyla TSK’ya mal etmeye çalışan Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Nihat Ergün ve Beşir Atalay’dan başka bir politikacı da yok!
Hatırlayın saldırının daha ilk gününde DTP bile susarken bu isimler ardarda kafa karıştırıcı malum sözleri etmişti!
Orgeneral Başbuğ dünkü açıklamasında TSK’ya karşı yapılan psikolojik harekatın da ısrarla üstünde durdu ki, sözleri askerin bu bağlamda da harekete geçeceğini gösteriyor.
Kimileri asker siyasi iradenin emrinde, harekete geçmek de ne demek oluyor!
Teorik olarak öyle ama sorarım size emrinde olduğunuz bir yapı sizi koruyacağına sürekli olarak gagalamaya çalışırsa, teslim olup tasfiye mi olacaksınız!
İşte Türk silahlı Kuvvetleri bugün bu durumdadır!
Hatırlayın Orgeneral Başbuğ Genelkurmay karargahında 30 küsur generalle canlı yayında TSK’nın asimetrik bir psikolojik harekat altında olduğunu haykırmış, dahası bu durumu MGK ile YAŞ toplantılarında da dile getirmiştir. Hal bu iken iktidar tedbir alacağına adeta o operasyonu yapanlara moral verecek şekilde malum tavırlar takınmıştır. Buradan hareketle de asker meramını anlatamayacağını görerek sahaya inme yani kendi kendini korumaya ya da başka bir ifade ile savunma pozisyonuna geçmiştir.
Evet gelinen son nokta TSK ile hükümetin artık fiilen değil alenen de koptuğunun ilanıdır.
Kuşkusuz sahaya inmekten kastımız elbette darbe gibi şeyler değildir. Biz askerin de böyle bir şeyi istediğine ihtimal vermiyoruz. Sahaya inmekten kasıt psikolojik harekata karşı TSK’nın şikayet ya da sızlanma yerine meşru müdafaa hakkını fiili olarak kullanmasıdır. Bundan sonra galiba bunu göreceğiz...
OLMUYOR BEYLER!..
Genelkurmay’ı yalanlayan MİT!
Ben Habertürk Gazetesi’nin yalancısıyım yani yapacağım yorum orada okuduğum bir haber sebebiyledir. Habertürk’e göre MİT Müsteşarı Emre Taner; “Tokat’daki menfur saldırıyı yapan terör; ancak, yayınlanan o telsiz konuşmaları o olaya ait değil” demiş... MİT Müsteşarının böyle bir ifadeyi kullanmasından hâlâ kuşkuluyum ama eğer doğru ise bu devletimiz adına tam bir bühtandır. Öyle çünkü Emre Beyin yalanladığı malum konuşma dinletilerini basına veren Genelkurmay Başkanlığımızın istihbaratıdır. Dolayısı ile MİT Müsteşarının başka bir işi yok mudur da böylesine hassas bir süreçte Genelkurmay üzerinde şüpheler yaratıyor... Öyle ya olayı PKK’nın işlediğini kabul ediyor isen o ses kayıtlarına takılman ve bunu ifade etmen niye? Hem onun öyle olduğundan ne kadar eminsin? Varsayıma dayalı bir hüküm ile TSK ile MİT gibi iki güzide kurumun ters düşmesi devletimiz için kahrolacak bir hal değil mi?
ALLAH BİLİR...
Çanta taşıyan Zekeriya nasıl Holding oldu?
Bu sütunu izleyenler hatırlayacaktır, Zekeriya Karaman’la 1993’de beni tanıştıran kişi Tayyip Erdoğan’dı. Karaman o günlerde Tayyip Bey’in karşısında hazır olda duran ve çantasını taşıyan biri konumundaydı ki bunun bizzat şahidiyim... Nereden nereye. O Zekeriya Karaman şimdi sadece 300 milyon dolarlık Kanal 7’nin sahibi değil, aynı zamanda Beyaz Holding’in de patronu. Peki bu müthiş yükseliş nasıl mı oldu? Onu ben bilmem, siz tahmin edin ama dün Milliyet’in manşetinde İstanbul’un itfaiye ihalesinin Lapis-Makro tarafından alındığı haberi vardı.. Peki bu Lapis kime mi ait? Tayyip Bey’in çantasını taşıyan Zekeriya Karaman’a... Ak iktidardan ya da Ak Belediyeden Beyaz Holding’e ihaleler! Kuşkusuz yapılan ihale elbette kurala uygundur, kurala uygun olmayan ihale zaten suç değil mi efendim?
DAHA KİMLER VAR?..
Bomba taşıyan Belediye Başkanları!
Adı: Abbas Kaya.. Bir kaç gün önce Mardin Kızıltepe’de C4 patlayıcıları ve el bombalarıyla yakalanan PKK’lı teröristin adı... Bu adamın bir başka özelliği daha var... Ne midir? Fiilen politika yapması!.. Nereden mi?.. DTP’den... Evet Abbas Kaya DTP listesinden Viranşehir Belediyesinde Meclis Üyesi... Bitmedi, bombalarla yakalanan bu PKK’lı, Viranşehir Belediye Başkanının sık sık Ankara’ya gitmesinden ötürü de Viranşehir Belediyesini vekil olarak sık sık yönetmiş yani başkanlık yapmış.. Evet bu adam tesadüfen yakalanmamış olsaydı hâlâ Viranşehir’de başkanlık yapıyor olacaktı... Sorarım size bu ülkenin istihbaratı yok mudur? Böyle bir isme devlet yani belediye nasıl teslim edilir? En önemlisi güneydoğu’da tesadüfen yakalanmayan böyle kaç tane Başkan var?İstihbarat kurumları gereksiz şeylerle uğraşacağına bu alçakları belirlemelidir.
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz