DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

'ATATÜRK AÇILIMI'

Aşağa gitmek

'ATATÜRK AÇILIMI' Empty 'ATATÜRK AÇILIMI'

Mesaj tarafından Altemur KILIÇ 2009-12-21, 21:48

Ve sıra geldi “Atatürk açılımına”-daha doğrusu- “Atatürk’ün Kapatılmasına” Mustafa Kemal’e karşı öteden beri mâlum çevreler tarafından yapılan sinsi saldırılar şimdi dolaylı saldırılarla gittikçe açığa vuruluyor. Ve O’nun “Ordusuna” karşı da yapılmakta olan açık saldırılara denk düşüyor. Çünkü Ordu’yu Atatürk “var oldukça” bitirmek güç! Atatürk’ü de Ordu var ve güçlü oldukça bitirmek güç… Genelkurmayın ifadesini tamlayalım: “Güçlü Mustafa Kemal- Güçlü Ordu - Güçlü Türkiye”. İşte yıkmak istediklerı üçgen bu! “Kutsal üçgeni”, “şeytan üçgeni” yapmak isterler… İçinden, “2. Cumhuriyet’e” ve Büyük Kürdistan’a” kadar bütün soluncalar ve fesatlar çıkacak!



KAPALI DEVRE SOHBET

Bir TV sohbeti izledim; bazı “mâlumdan” malum “profesörler”, Taha Akyol’un “Hangi Atatürk?” kitabından yola çıkarak, Atatürk’ü irdelediler… Henüz O’na, doğrudan saldırmaya cesaretleri yok: ama O’nu sözde överken, O’na ve izdüşümcülerine, tabir caizse, sövdüler!…

“Tek Atatürk” yokmuş…en hafifinden konjonktürel “şartlara göre değişkenmiş! NUTUK’unda bazı konuları gizlemiş ve bazılarını teğet geçmiş, eski yol arkadaşlarını, mesela Kazım Karabekir’i ve Rauf Orbay’ı tasfiye etmiş… ve başta Amerikan mandasına karşı çıkmamış… hatta taraftar bile olmuş!

Bu iddiayı daha önce, halen Ergenekon sanığı olan Prof. Yalçın Küçük de yapmıştı! Bir takım, çok bilen fakat aslında hiçbir şey bilmeyen. “zem zem

kuyusuna işeyerek” meşhur olmak isteyen, bir takım “Profesörlerden” geçilmiyor… Acı olan, bu adamların, kendilerine emanet edilen gençlerin beyinlerini, cumhuriyete, milliyetçiliğe ve de Mustafa Kemal’e karşı yıkamaları… Üniıversiteye başlayana kadar Atatürk’ün düşüncelerine sadık gençlerden bazıları, “bazı” üniversitelerde bu gibi “profesörlerin” “bilimsel” tacizine maruz kalıyorlar!



ATATÜRK VE MANDACILIK

Mustafa Kemal’in Manda taraftarı olduğu iddiası haza yalan. Atatürk’ün manda taraftarlarına ve Halide Edip’e verdiği cevap tutanaklardadır: “Biz başarılı olacağız. Buna şüphem yok. Acaba zafere kavuştuğumuz ve memleketi kurtardığımız zaman Osmanlı ricalinin ileri gelenleri utanmak hissini duyabilecekler mi?.. Öyle bir manda istenecek veya verilecekmiş ki, hakimiyet hakkına, dışarda temsil hakkımıza, kültürel bağımsızlığımıza, vatan bütünlüğümüze dokunulmayacakmış. Buna ve böylesine, Amerikalılar değil, çocuklar bile güler. Her şeyin başında Amerikalılar kendilerine hiçbir menfaat temin etmeden böyle bir mandayı niçin kabul etsinler? Amerikalılar bizim kara gözlerimize mi aşık olacaklar? Bu ne hayal ve ne gaflettir? Hayır Pasalar hayır, hayır, beyefendiler hayır, hayır, hayır hanımefendiler hayır, manda yok, ya istiklal ya ölüm var...”

Bütün bu iddialara ve uydurmalara verilecek ve verilmesi gereken cevaplar var… Ama o sohbet programı bir kapalı devre sohbetti. Maalesef cevapsız kaldı…

Ama ya Atatürk’ü ne kadar tanıdığı ve anladığı, Atatürk’le ilgili kitap ve makalelerindeki bilimsel(!) sataşmalarından belli Profesör Doktor Cemil Koçak’ın, Neşe Düzel’le sohbetinden şu söylediği… “Atatürk orduya güvenmiyordu. Ordunun ne kadar hızlı taraf değiştirebileceğini biliyordu. Bu yüzden ordunun tepesindeki kadroyu aynen muhafaza ediyordu.”

İsmet Paşa’nın dediği gibi “Haydi oradan sen de!”

Mustafa Kemal’in mensubu olduğu Türk Ordusu’na ne kadar bağlı olduğunu ispat eden çok sözleri var… Bir tanesi: “ Ben, ordumuzun mevcudiyet ve kuvvetini, paramızla mütenasip bulundurmak nazariyesini kabul edenlerden değilim: ‘Para vardır, ordu yaparız; paramız bitti ordu inhilal etsin…’ Benim için böyle bir mesele yoktur. Efendiler; para vardır veya yoktur, ister olsun ister olmasın, ordu vardır ve olacaktır.”



TOPAL OSMAN VAKASI

Önce Topal Osman vakası hakkında bir not: Mustafa Kemal’e aşırı sadakatinin cezasını sonunda hayatıyla ödeyen yiğit Topal Osman’ın adamları Mustafa Kemal tehlikede zannıyla Çankaya’ya yürürler… Çankaya’dakiler ise onlarım Gazi’yi öldürmek istediklerini sanırlar ve Mustafa Kemal’in oradan ayrılmasını isterler. Mustafa Kemal yanında, yaveri amcam Muzaffer (Kılıç) sivil elbiseyle (kesin olarak “çarşafla” değil”) yaya istasyondaki karargah binasına yürürken yaverine “Yanında silahın var mı Muzaffer?” diye sorar, amcam cevap verir: “Var Paşam ama önce sizi koruyacak canım var!”



VE HANGİ ATATÜRK?

Sormaktalar: Hangi Atatürk? diye. Herhalde, Mustafa Kemal’i ve düşüncelerini hiç anlamamış ve özümsemiş, fakat kendi politikalarına alet ettikleri “Atatürk” değil! Can Dündar’ın “Mustafası” - “yalnız adamı” da değil!

Mustafa Kemal’in, Selanik, gençlik yıllarından beri, Çanakkale’de siperde bile düşünceleri ve amaçları hep aynıdır: Cumhuriyet ve uygar çağdaşlık düzeyine ulaşmak, batılılaşmak! Ama asla yabancıların plan ve projelerine, AB kriterlerine göre değil!



ATATÜRKÇÜLÜK-KEMALİZM

Bugün “Atatürkçülük” ve “Kemalizm” eş anlamda… Fakat Atatürk dogmatik değil pragmatik bir siyasetçi idi. Mevcut şartlara göre hareket etmişti… “Devlet Adamı” olarak temel düşüncelerinden asla vazgeçmemiş ve esas hedeflerine sadık kalmıştı… O’na sağcılar tarafından Nasyonal Sosyalizm’e, Faşizm’e benzer bir rejım; Solcular, Kadrocular tarafından sol, hatta Komünist bir rejim kurulmasını tavsiye ve telkin edenlere “İşte o zamanm donar kalırız” demişti…

Mustafa Kemal’i güya bilen “uzmanlar” bir dönemde Atatürk’ün Komünizme kaydığını bile iddia ediyorlar… Bu da, Kurtuluş Savaşı’ndaki zorlayıcı şartlara, Batı düşmanlarına karşı ortak bir cephe kurmanın gereği idi. Bu “şartlara göre” bu “dostluk” Taksim Abidesinde Mustafa Kemal’in ve silah arkadaşlarının yanında Sovyet Mareşalı Vroşilof’un yer almasıyla simgelenmişti… Sonra olanların da öyküsü uzun! Fakat bu “şartlara göre” Bolşeviklik hemen sonra ret edildi! Bunun öyküsü de uzun ve ilginçtir. (1957’e Amerika’da yayınlanan yakında da Türkiye’de yayınlanacak kitabımda bu konu yer alıyor.)



HANGİ ATATÜRK?

Evet, “Hangi Atatürk? “Gazi”mi? “Mustafa”mı? Öğretmeninin “Kemali” mi? Milletinin verdiği adla “Atatürk” mü? Siyaset adamı – devlet adamı mı?

Hepsi bir arada! “Tek Adam!” Dünya tarihinde başka hiçbir ünlü lidere nasip olmamış bir sarmal bu! Lord Kinross: “Bu vasıfların bir teki bile O’nu çok büyük bir adam yapardı” diyor… Bunu bütün dünya tasdik ediyor, ama bazıları “Yas tutmayalım –anlayalım” diyorlar fakat ne içtenlikle yas tutuyorlar ne de anlayabiliyorlar…

Son tahlilde Atatürk’e yas tutmak onu gerçekten anlamak demek. O öldü derken O vardı diye seviniyoruz ve O’nu anarken O’nu daha iyi anlıyoruz!
Altemur KILIÇ
Altemur KILIÇ
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz