Felakete doğru...
1 sayfadaki 1 sayfası
Felakete doğru...
Açık söylemeli, açıkça yazmalı: Ülkemiz göz göre göre, bir iç savaş felaketine sürükleniyor!... Çok geç olmadan, bu önlenmeli... Önlemek için de, her şeyden önce durumu ve sorumluları doğru tespit etmek, teşhir etmek gerekir! Ama peşin hükümlüler ve ortalığı büsbütün karıştırmak isteyenler, aleve körükle gidiyorlar.. Örnek mi istersiniz: Polis Akademisine “sızdırılmış” eleman, Prof. Dr. İhsan Dağı’nın şu sözlerine bakın:
“Ergenekon başaramamıştı ama CHP ve MHP başardı. Elinde silah, döner bıçağı ve keserle birilerini boğazlamaya hazır üç beş caninin sokağa dökülmesini sağladılar, kabarttıkları korku ve nefretle. İstanbul’da ve Mersin’de çekilen silahlı, bıçaklı, baltalı fotoğraflar bunların anladığı milliyetçiliğin resmidir...”
Bu sözler dün Muş’ta iki ölüye mal olan olaya denk düştü: PKK’lı saldırganlar, dükkan kepenklerini kapatmak için, taşlı sopalı eylemlere başlayınca, esnafın sabırları tükendi ve kendilerini savundular... Bunu “milliyetçiler mi organize etti?” Aylardır süren diğer olaylar da “milliyetçilerin” Ergenekon’un tertibi mi? Bu adam, aylardır, günlerdir, kentlerde terör tarafından sürdürülen dehşet hakkında hiç bir şey yazmamışken, yapanları telin etmemişken suçu milliyetçilere atıyor!
Biz günlerdir yazıyoruz... ateşle oynuyorlar, iç savaşı, bilerek, sorunu Uluslararası boyuta taşımak için olayları tahrik ediyorlar diye! Türk-Kürt kardeş kavgası bu tehlikeli gidişin neticesi olacaktı ve maalesef, bu plana göre gerçekleşiyor!
Polis yorgun, halk yorgun, ülke, millet yorgun.. Ergenekon davası, kötü maksatlılar için müsait zemin yarattı... İç ve dış düşmanlar için daha müsait zaman olur mu?. DTP’nin kapatılmasını kendileri istediler; eylemlerin daha da azgınlaşarak devam etmesi için ve BM “Barış Gücünü” davet etmek için, yeni mazeret... “Sine-i Millete” dönseler de, yeni parti ve gurup kursalar da, hep bir hesap! Bu kendi yaktıkları ateşten Anka kuşu gibi, yeniden dirilirler ve ihanete, melanete, Apo’nun talimatıyla devam..! Dağı “Ergenekon başaramamıştı ama CHP ve MHP başardı” diyor... Aslında Ergenekon heyulasını, şüpheler ülkesini yaratanlar ve bölücülüğü, tasvip ve tahrik edenler, PKK’yı mazur gösteren, “malumlar” başardılar... Dağı, hamamda, malum türküleri, Ergenekon teranelerini, söyleye dursun, gerçek durum Bahçeli’nin ve Baykal’ın çizdikleri gibidir. Baykal Bütçe konuşmasında tabloyu ortaya koydu...
Özetle dedi ki: “Şiddetin, saldırganlığın dağ başlarından kentlere, şehirlere indiği, günlük yaşamın bir parçası hâline dönüşmeye başladığı bir Türkiye’deyiz... Molotofkokteylleriyle, yanıcı ve yakıcı fişeklerle evlere, iş yerlerine her gün saldırılan bir Türkiye manzarası var... Vatandaşların can ve mal güvenliği giderek kaybolan bir Türkiye. Vatandaşı sahipsiz, sokağı sahipsiz, bayrağı sahipsiz bir Türkiye” Ve ekledi: “Bu tabloyu, hiç kimse, dünyanın hiçbir yerinde, demokratikleşmenin gereği, insan haklarının sonucu diye kabul ettiremez. Bu, iktidarın demokratlığını değil acizliğini gösteren bir tablodur. Bu tablo bize, Türkiye’nin, etnik temelde ayrıştırılma, kamplaştırılıp çatıştırılma, bölünüp parçalanma stratejisinin içine yerleştirilmekte olduğunu göstermektedir. Hiç şüphe yoktur ki, Türkiye’yi buraya AKP iktidarının yedi yıldır izlemekte olduğu etnik ayrıştırma politikası taşımıştır. Bu politikanın Kürt açılımı olarak son dört buçuk aydaki uygulamaları, Türkiye’yi daha şimdiden tehlikeli bir kardeş çatışması ortamına sürüklemiştir. Eğer iktidar bu yolda yürümeye devam ederse, yani virajı alamazsa, çok daha vahim gelişmelerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Herkes yerini, sorumluluğunu bilmeli”...
Ben de burada tarih düşürüyorum; bu tablonun çizeri, taşıyanı, bu ülkeyi yönetmekte aciz kalan AKP iktidarıdır.. Türkiye, Türk milleti, “kazan kazan” pazarlamacılığı ile yönetilmeyi hak etmiyor! Sevgili okuyucularım. Pazar yazımdan sonra mutat göz operasyonu geçireceğim için, yazılarıma bir kaç gün ara vereceğim. Ama gene mutadım veçhile, “Gözlerim kapalı” ülkemi dinleyeceğim, yazamadığım için de, çileden çıkacağım!
“Ergenekon başaramamıştı ama CHP ve MHP başardı. Elinde silah, döner bıçağı ve keserle birilerini boğazlamaya hazır üç beş caninin sokağa dökülmesini sağladılar, kabarttıkları korku ve nefretle. İstanbul’da ve Mersin’de çekilen silahlı, bıçaklı, baltalı fotoğraflar bunların anladığı milliyetçiliğin resmidir...”
Bu sözler dün Muş’ta iki ölüye mal olan olaya denk düştü: PKK’lı saldırganlar, dükkan kepenklerini kapatmak için, taşlı sopalı eylemlere başlayınca, esnafın sabırları tükendi ve kendilerini savundular... Bunu “milliyetçiler mi organize etti?” Aylardır süren diğer olaylar da “milliyetçilerin” Ergenekon’un tertibi mi? Bu adam, aylardır, günlerdir, kentlerde terör tarafından sürdürülen dehşet hakkında hiç bir şey yazmamışken, yapanları telin etmemişken suçu milliyetçilere atıyor!
Biz günlerdir yazıyoruz... ateşle oynuyorlar, iç savaşı, bilerek, sorunu Uluslararası boyuta taşımak için olayları tahrik ediyorlar diye! Türk-Kürt kardeş kavgası bu tehlikeli gidişin neticesi olacaktı ve maalesef, bu plana göre gerçekleşiyor!
Polis yorgun, halk yorgun, ülke, millet yorgun.. Ergenekon davası, kötü maksatlılar için müsait zemin yarattı... İç ve dış düşmanlar için daha müsait zaman olur mu?. DTP’nin kapatılmasını kendileri istediler; eylemlerin daha da azgınlaşarak devam etmesi için ve BM “Barış Gücünü” davet etmek için, yeni mazeret... “Sine-i Millete” dönseler de, yeni parti ve gurup kursalar da, hep bir hesap! Bu kendi yaktıkları ateşten Anka kuşu gibi, yeniden dirilirler ve ihanete, melanete, Apo’nun talimatıyla devam..! Dağı “Ergenekon başaramamıştı ama CHP ve MHP başardı” diyor... Aslında Ergenekon heyulasını, şüpheler ülkesini yaratanlar ve bölücülüğü, tasvip ve tahrik edenler, PKK’yı mazur gösteren, “malumlar” başardılar... Dağı, hamamda, malum türküleri, Ergenekon teranelerini, söyleye dursun, gerçek durum Bahçeli’nin ve Baykal’ın çizdikleri gibidir. Baykal Bütçe konuşmasında tabloyu ortaya koydu...
Özetle dedi ki: “Şiddetin, saldırganlığın dağ başlarından kentlere, şehirlere indiği, günlük yaşamın bir parçası hâline dönüşmeye başladığı bir Türkiye’deyiz... Molotofkokteylleriyle, yanıcı ve yakıcı fişeklerle evlere, iş yerlerine her gün saldırılan bir Türkiye manzarası var... Vatandaşların can ve mal güvenliği giderek kaybolan bir Türkiye. Vatandaşı sahipsiz, sokağı sahipsiz, bayrağı sahipsiz bir Türkiye” Ve ekledi: “Bu tabloyu, hiç kimse, dünyanın hiçbir yerinde, demokratikleşmenin gereği, insan haklarının sonucu diye kabul ettiremez. Bu, iktidarın demokratlığını değil acizliğini gösteren bir tablodur. Bu tablo bize, Türkiye’nin, etnik temelde ayrıştırılma, kamplaştırılıp çatıştırılma, bölünüp parçalanma stratejisinin içine yerleştirilmekte olduğunu göstermektedir. Hiç şüphe yoktur ki, Türkiye’yi buraya AKP iktidarının yedi yıldır izlemekte olduğu etnik ayrıştırma politikası taşımıştır. Bu politikanın Kürt açılımı olarak son dört buçuk aydaki uygulamaları, Türkiye’yi daha şimdiden tehlikeli bir kardeş çatışması ortamına sürüklemiştir. Eğer iktidar bu yolda yürümeye devam ederse, yani virajı alamazsa, çok daha vahim gelişmelerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Herkes yerini, sorumluluğunu bilmeli”...
Ben de burada tarih düşürüyorum; bu tablonun çizeri, taşıyanı, bu ülkeyi yönetmekte aciz kalan AKP iktidarıdır.. Türkiye, Türk milleti, “kazan kazan” pazarlamacılığı ile yönetilmeyi hak etmiyor! Sevgili okuyucularım. Pazar yazımdan sonra mutat göz operasyonu geçireceğim için, yazılarıma bir kaç gün ara vereceğim. Ama gene mutadım veçhile, “Gözlerim kapalı” ülkemi dinleyeceğim, yazamadığım için de, çileden çıkacağım!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz