Sinirli Noel Baba'dan istekler
1 sayfadaki 1 sayfası
Sinirli Noel Baba'dan istekler
Noel Baba kırmızı tulumu, bembeyaz saçı ve uzun beyaz sakalıyla çocuklar için hoş bir tipleme. Noel Baba hep sevecendir, güler yüzlüdür, çocuklara oyuncaklar dağıtır, onları mutlu eder.
Yıldırım Tuna ise tutmuş, “Yahu bu Noel Baba aslında sinirli biri olsaydı ya da o sabah yatağının tersinden kalksaydı acaba çocukların isteklerine nasıl cevap verirdi” diye düşünmüş. Bakın o zaman ortaya ne çıkıyor:
Noel Baba; Üç senedir sana yazıp itfaiye arabası istiyorum.. Lütfen bari bu yıl gönder artık. Sevgiler, Timmy.
- Tamam Timmy. Yılbaşı gecesi sizin evi tutuşturayım, istediğinden çok itfaiye arabası bahçenize doluşsun da gör. Ne be bu böyle üç yıldır itfaiye itfaiye diye tutturuyorsun.
***
Noel Baba; Acaba annemle babamı tekrar bir araya getirebilir misin? Teddy.
- Sevgili Teddy; Baban senin bakıcın genç kızla birlikte yaşıyor.. Onlar evlerinde mırıl mırıl sevişirken babanın ne kadar gençleştiğini ve ne kadar mutlu olduğunu sana anlatamam.. Yavrum bunun yerine benden ‘Lego’ falan iste kıyamam adama..
***
Noel Baba; Noel ağacımızın altına süt bırakacağım, geyiklerin içsin diye.. Susan..
- Sevgili Susan; Süt içti mi geyiklerin tümü ishal oluyor. İlle bir şey bırakacaksan gel bana iyilik yap da bir şişe viski ve bir kutu çikolata bırak da geldiğimizde neşemizi bulalım..
***
Sevgili Noel Baba; Diğer 364 gün ne yapıyorsun? Hep oyuncak mı yapıyorsun? Arkadaşın, Thomas.
- Salak mıyım ben?.. Bütün oyuncakları Çin’den getirtiyorum.. Las Vegas’ta bekâr evim var, her gece kokteyllere gidip garson kızları sıkıştırıyorum, paraları rulet masalarında yiyorum..
***
- Sevgili Noel Baba; Bizim evin bacası yok. Evimize nasıl gireceksin? Marty.
- Mark; Bir kere kendine “Marty” deme okulda “Bu oğlan yumuşak” diye seni ağlatırlar. Bir de uyduruk ucuz bir semtte oturuyorsun, oraya biz uğramıyoruz.
***
Yavrunuzdan böyle bir mektup alsanız
Aşağıdaki mektup yavrukurt kampına giden bir çocuk tarafından anne ve babasına yazılmış. Kendinizi anne-baba yerine koyun ve okurken kalp krizi geçirip geçirmeyeceğinizi bir düşünün bakalım...
Sevgili Anne ve Babacığım..
TV’deki sel felâketini izlemiş olduğunuzu düşünen oymakbaşımız endişe etmeyesiniz diye size mektup yazmamızı söyledi.
Hepimiz iyiyiz, sadece 1 çadırımızı ve 2 uyku tulumumuzu sel aldı.. Allah’tan selin tam vuracağı anda tuvaletimi yapmak için çadırdan ayrılmışım.. Haa, Aydın’ın annesine onun da iyi olduğunu bildirin, kolu alçılandı kendisi yazamıyor..
Kurtarma ekibi şimşek çaktığında ortalık aydınlanmasaydı Aydın’ı biraz zor bulurlardı, haber vermeden gece yarısı kamptan ayrılmış.. Kendisi “Haber verdim..” diyor ama kamp ateşine benzin döktüğümüzde olan patlamadan duyulmamış olabilir.. Islak odunlar tutuşmuyor tabii ama o patlamada çadırlar ve bazı giysilerimiz tutuştu.. Orhan’ın saçları ve kaşları tekrar uzayana kadar biraz komik görünecek tabii.. Deri büzüşmeseydi iyiydi ama neyse...
Bizi buraya getiren otobüsü tamir edebilirse oymakbaşı “Salı günü belki evde olabilirsiniz” diyor.. Frenleri dışında çok kötü durumda değildi.. 18 kişilik midibüse 45 kişi binildiği için mi frenler hiç tutmuyor bilemiyorum..
Oymakbaşımız harika bir insan, polisin olmadığı dağ yollarında arkadaşımız Sibel’i kucağına oturtup midibüs kullanmasını öğretiyor.. Bu yolda sadece tomruk yüklü kamyonlar var.
Oymakbaşı gıcık biri değil.. Kanoya binerken “İlla can yeleğinizi giyin” diye ısrar etmiyor.. Aklı fikri otobüsü tamir etmekte olduğu için rahatız.
İlk yardım ile ilgili epey tecrübemiz oldu. Cüneyt’in kolu yardan aşağı atlarken boydan boya yarılınca çantadaki bütün dikiş setini bitirdik. Yara öyle derin ki ameliyat ipi anca yetti.
Şimdi kasabaya gidip mektupları postaya vereceğiz, biraz içki ve fişek alacağız. Beni merak etmeyin, bu gece en mutlu gecem olacak, oymakbaşının çadırında yatma sırası bana geldi.. Ellerinizden öperim, oğlunuz Alican...
***
PAZAR FIKRALARI
Yıldırım Tuna yılbaşı tatili için gitti. Ama bu haftayı da boş bırakmadı tabii...
Çarmıh
Yılbaşı günü alışveriş merkezindeki asansörde elleri kolları hediye paketleriyle dolu bir kadın dizleriyle iki çocuğunu kontrol ederken artık dayanamamış. “Allah kahretsin!..” demiş, “Şu yılbaşı rezilliğini kim icat ettiyse vallahi gebertmek lazım!..”
“Merak etmeyin efendim” demiş asansördeki bir başka adam, elindeki hediye paketlerini düşmesinler diye çenesiyle sıkıştırmaya çalışarak, “Onu icat edeni daha o zamanlar anında çarmıha gerdiler!..”
Bakire hasta
Doktor genç kıza “Soyunun” deyince kız itiraz etmiş, “Ben daha bakireyim” demiş, “Beni şu ana kadar hiç kimse çıplak görmedi.” Doktor “Olabilir bayan ama sizi bu şekilde muayene edemem” diye karşılık vermiş. Çekingen genç kız ısrar edince doktor ışıkları kapatmayı teklif etmiş, anlaşmışlar. Biraz sonra “Tamam doktor” demiş genç kız, “Elbiselerimi nereye koyayım?” Doktor “Ya yere bırakın” demiş, “Ya da şu karşıki sandalyede benimkilerin üzerine koyun!”
Yine sarışın
Psikiyatrist, sarışın kızı muayene ettikten sonra “Hastalığınızın tıbbi adı ‘Elektra kompleksi’ olarak adlandırılmakta..” demiş, “Daha iyi anlayabilmeniz için şöyle anlatayım, siz babanıza âşıksınız.” Cümleyi duyan sarışın hüngür hüngür ağlamaya başlayınca “Durun.. Durun.. Durun..” demiş doktor, “Bu çözülemeyecek bir problem değil!..” Sarışın “Ne? Ne diyorsunuz” demiş ağlamasını sürdürerek, “Nasıl çözeceksiniz ki?.. Baksanıza adam evli!..”
Köpek-koca
Köpeğimi kocamdan daha çok seviyorum. Her zaman ağzından salyalar saçarak üzerime atlar, her zaman açtır, ona kızdığım zaman gazeteyi dürüp sırtına bir tane patlatırım... Ama köpeğimde bu huyların hiçbiri yoktur.
Arınç bayramdan önce “Bayramdan sonra neler olacak neler” demişti. Oldu vallahi.
Yıldırım Tuna ise tutmuş, “Yahu bu Noel Baba aslında sinirli biri olsaydı ya da o sabah yatağının tersinden kalksaydı acaba çocukların isteklerine nasıl cevap verirdi” diye düşünmüş. Bakın o zaman ortaya ne çıkıyor:
Noel Baba; Üç senedir sana yazıp itfaiye arabası istiyorum.. Lütfen bari bu yıl gönder artık. Sevgiler, Timmy.
- Tamam Timmy. Yılbaşı gecesi sizin evi tutuşturayım, istediğinden çok itfaiye arabası bahçenize doluşsun da gör. Ne be bu böyle üç yıldır itfaiye itfaiye diye tutturuyorsun.
***
Noel Baba; Acaba annemle babamı tekrar bir araya getirebilir misin? Teddy.
- Sevgili Teddy; Baban senin bakıcın genç kızla birlikte yaşıyor.. Onlar evlerinde mırıl mırıl sevişirken babanın ne kadar gençleştiğini ve ne kadar mutlu olduğunu sana anlatamam.. Yavrum bunun yerine benden ‘Lego’ falan iste kıyamam adama..
***
Noel Baba; Noel ağacımızın altına süt bırakacağım, geyiklerin içsin diye.. Susan..
- Sevgili Susan; Süt içti mi geyiklerin tümü ishal oluyor. İlle bir şey bırakacaksan gel bana iyilik yap da bir şişe viski ve bir kutu çikolata bırak da geldiğimizde neşemizi bulalım..
***
Sevgili Noel Baba; Diğer 364 gün ne yapıyorsun? Hep oyuncak mı yapıyorsun? Arkadaşın, Thomas.
- Salak mıyım ben?.. Bütün oyuncakları Çin’den getirtiyorum.. Las Vegas’ta bekâr evim var, her gece kokteyllere gidip garson kızları sıkıştırıyorum, paraları rulet masalarında yiyorum..
***
- Sevgili Noel Baba; Bizim evin bacası yok. Evimize nasıl gireceksin? Marty.
- Mark; Bir kere kendine “Marty” deme okulda “Bu oğlan yumuşak” diye seni ağlatırlar. Bir de uyduruk ucuz bir semtte oturuyorsun, oraya biz uğramıyoruz.
***
Yavrunuzdan böyle bir mektup alsanız
Aşağıdaki mektup yavrukurt kampına giden bir çocuk tarafından anne ve babasına yazılmış. Kendinizi anne-baba yerine koyun ve okurken kalp krizi geçirip geçirmeyeceğinizi bir düşünün bakalım...
Sevgili Anne ve Babacığım..
TV’deki sel felâketini izlemiş olduğunuzu düşünen oymakbaşımız endişe etmeyesiniz diye size mektup yazmamızı söyledi.
Hepimiz iyiyiz, sadece 1 çadırımızı ve 2 uyku tulumumuzu sel aldı.. Allah’tan selin tam vuracağı anda tuvaletimi yapmak için çadırdan ayrılmışım.. Haa, Aydın’ın annesine onun da iyi olduğunu bildirin, kolu alçılandı kendisi yazamıyor..
Kurtarma ekibi şimşek çaktığında ortalık aydınlanmasaydı Aydın’ı biraz zor bulurlardı, haber vermeden gece yarısı kamptan ayrılmış.. Kendisi “Haber verdim..” diyor ama kamp ateşine benzin döktüğümüzde olan patlamadan duyulmamış olabilir.. Islak odunlar tutuşmuyor tabii ama o patlamada çadırlar ve bazı giysilerimiz tutuştu.. Orhan’ın saçları ve kaşları tekrar uzayana kadar biraz komik görünecek tabii.. Deri büzüşmeseydi iyiydi ama neyse...
Bizi buraya getiren otobüsü tamir edebilirse oymakbaşı “Salı günü belki evde olabilirsiniz” diyor.. Frenleri dışında çok kötü durumda değildi.. 18 kişilik midibüse 45 kişi binildiği için mi frenler hiç tutmuyor bilemiyorum..
Oymakbaşımız harika bir insan, polisin olmadığı dağ yollarında arkadaşımız Sibel’i kucağına oturtup midibüs kullanmasını öğretiyor.. Bu yolda sadece tomruk yüklü kamyonlar var.
Oymakbaşı gıcık biri değil.. Kanoya binerken “İlla can yeleğinizi giyin” diye ısrar etmiyor.. Aklı fikri otobüsü tamir etmekte olduğu için rahatız.
İlk yardım ile ilgili epey tecrübemiz oldu. Cüneyt’in kolu yardan aşağı atlarken boydan boya yarılınca çantadaki bütün dikiş setini bitirdik. Yara öyle derin ki ameliyat ipi anca yetti.
Şimdi kasabaya gidip mektupları postaya vereceğiz, biraz içki ve fişek alacağız. Beni merak etmeyin, bu gece en mutlu gecem olacak, oymakbaşının çadırında yatma sırası bana geldi.. Ellerinizden öperim, oğlunuz Alican...
***
PAZAR FIKRALARI
Yıldırım Tuna yılbaşı tatili için gitti. Ama bu haftayı da boş bırakmadı tabii...
Çarmıh
Yılbaşı günü alışveriş merkezindeki asansörde elleri kolları hediye paketleriyle dolu bir kadın dizleriyle iki çocuğunu kontrol ederken artık dayanamamış. “Allah kahretsin!..” demiş, “Şu yılbaşı rezilliğini kim icat ettiyse vallahi gebertmek lazım!..”
“Merak etmeyin efendim” demiş asansördeki bir başka adam, elindeki hediye paketlerini düşmesinler diye çenesiyle sıkıştırmaya çalışarak, “Onu icat edeni daha o zamanlar anında çarmıha gerdiler!..”
Bakire hasta
Doktor genç kıza “Soyunun” deyince kız itiraz etmiş, “Ben daha bakireyim” demiş, “Beni şu ana kadar hiç kimse çıplak görmedi.” Doktor “Olabilir bayan ama sizi bu şekilde muayene edemem” diye karşılık vermiş. Çekingen genç kız ısrar edince doktor ışıkları kapatmayı teklif etmiş, anlaşmışlar. Biraz sonra “Tamam doktor” demiş genç kız, “Elbiselerimi nereye koyayım?” Doktor “Ya yere bırakın” demiş, “Ya da şu karşıki sandalyede benimkilerin üzerine koyun!”
Yine sarışın
Psikiyatrist, sarışın kızı muayene ettikten sonra “Hastalığınızın tıbbi adı ‘Elektra kompleksi’ olarak adlandırılmakta..” demiş, “Daha iyi anlayabilmeniz için şöyle anlatayım, siz babanıza âşıksınız.” Cümleyi duyan sarışın hüngür hüngür ağlamaya başlayınca “Durun.. Durun.. Durun..” demiş doktor, “Bu çözülemeyecek bir problem değil!..” Sarışın “Ne? Ne diyorsunuz” demiş ağlamasını sürdürerek, “Nasıl çözeceksiniz ki?.. Baksanıza adam evli!..”
Köpek-koca
Köpeğimi kocamdan daha çok seviyorum. Her zaman ağzından salyalar saçarak üzerime atlar, her zaman açtır, ona kızdığım zaman gazeteyi dürüp sırtına bir tane patlatırım... Ama köpeğimde bu huyların hiçbiri yoktur.
Arınç bayramdan önce “Bayramdan sonra neler olacak neler” demişti. Oldu vallahi.
Can ATAKLI- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz