Ak ve kara
1 sayfadaki 1 sayfası
Ak ve kara
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda (Seferberlik Tetkik Kurulu’nda) yapılan aramalarla ilgili olarak, “Suç işleyen varsa bunun kuruma mal edilemeyeceğini... Devletin kurumları arasında yansıtılmaya çalışılanın aksine bir sorun olmadığını” söyledi ve “Hukuk sisteminin bağımsız şekilde olayları aydınlattığını ak ile karayı ortaya çıkaracağını!” ekledi. İnşallah!
Baykal’a göre
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da bir TV programında, bu konuda dedi ki “Burada söz konusu olan Bülent Arınç’a akli dengesini yitirmiş kötü niyetli birinin suikast yapacağı iddiası değil. Hükümet tarafından TSK’nın böyle bir suikast yapabileceğinin düşünülmüş olmasıdır. Bunun kondurulması bile vahimdir. Düşünün, eğer TSK bir devlet büyüğüne böyle bir suikast girişiminde bulunacaksa, bu sözün bittiği yerdir.” Bu sözler Erdoğan’ın temennilerinden daha açık ve gerçekçi! Erdoğan, yuvarlak sözlerle ne kadar tevil ederse etsin, TSK’nın “Arınç’a suikast tertip edebileceğine” ihtimal vermiş olacak ki, savcı ve yargıçlarca, Genelkurmayın en gizli odalarının araştırılmasına, talimat vermemiş olsa bile, herhalde müsaade vermiştir... Erdoğan’ın, İçişleri Bakanının, Adalet Bakanının bilgisi olmadan, Genelkurmay Başkanlığının en gizli, en hassas yerlerine böyle tasallut edilebilir, ucu nereye varacağı belli olmayan -daha doğrusu bilinen ve arzu edilen- böyle bir “ilk” gerçekleştirilebilir miydi? Erdoğan, ne kadar yuvarlak konuşursa konuşsun “sakalın üzerinden fare geçmiş”; sakal kesilince ortaya dökülenlerden ve döküleceklerden, “ak’la kara” belli olmuştur. Ve bu “sözün bittiği” yerdir. Kimse, AKP İktidarının, bugünkü TSK’dan hoşnut olduğunu ve bu “vesayetten” kurtulmak istemediğini söyleyemez! Yandaş medyada-akademyada yandaşlar “bir tabu çökertildi” diye zafer naraları atıyorlar. Mesela Taha Akyol yazıyor: “Genelkurmay’a bağlı Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda adli savcıların gözetiminde iki defa arama yapılıyor, sekiz askeri personel gözaltına alınıyor... Üzerinde “Devlet sırrı” yazılı kapılar, artık hâkim kararıyla açılıyor. Hukuk devleti kavramında hâlâ sorunlar var ama genel gidiş çağın hukuk devleti yönündedir.”
Güldürmesin bizi; bugün Hukuk Devleti mi kaldı? Yargıya güven mi kaldı?
Ne var ki, bu “oyunda” da yıllardır Türkiye üzerinde oynanmakta olan “Büyük Oyunda”, son perde henüz kapanmadı. Düşmanlarda oyun çok!
Paradoks olacak “çelişkili” görünecek, ama Türkiye “güçlü ordusu” ile “Güçlü” kaldıkça, bu oyum bitmeyecektir. Sözün bittiği bir yer de, işte budur; Türkiye’yi, bölmek, bitirmektir!
Umut bu ya!
Ben hâlâ umut ediyorum; Türkiye’nin, Türk Ordusunun düşmanları hemen sevinmesinler; “şikârlarını” öldürmeden, postu paylaşmaya kalkışmasınlar! Daha son sözler söylenmedi!
Bu nasıl dinmez bir hınçtır ki, Ordu düşmanları, devlet sırlarını ve en hassas savunma birimlerini, böyle pervasızca deşifre edebiliyorlar?
Gladyo
Malum; “Gladyo” Özel Kuvvetlerin menşei. Soğuk harp döneminde, üye ülkelerin, Kızıl Ordu tarafından işgal edilmesi olasılığına karşı, işgalcilere karşı yeraltı direnişinin alt yapısını oluşturacak silah ve teçhizatı, icabında kullanılmak üzere saklayacak bir örgütlenme!
Soğuk Harp sona erince, Kızıl Ordu tehlikesi ortadan kalkınca, artık saldırılara maruz kalmayacak ülkelerde “Gladyo” işlevini bitirdi. Ama Türkiye bu ülkeler gibi mi? Dış ve iç tehditler sona erdi mi? “Gladyo” adı altında olmasa da, her ihtimale karşı bir direniş alt yapısına ihtiyaç var...
Şu sırada terör uzantısı KCK, terörü kentlerde örgütlemekte ve bunun tezahürleri, her gün her gece her yerde!
Tesadüf mü? Her olayın altında komplo aranırken, sormak gerek; bu tehlikeli ve iç çatışmaya giden ortamda, böyle bir örgütü deşifre edip ortadan kaldırmak, acaba kimlerin işine yarar?
Bu sorunun doğru cevabı verilince söz, hakikaten orada biter!
Baykal’a göre
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da bir TV programında, bu konuda dedi ki “Burada söz konusu olan Bülent Arınç’a akli dengesini yitirmiş kötü niyetli birinin suikast yapacağı iddiası değil. Hükümet tarafından TSK’nın böyle bir suikast yapabileceğinin düşünülmüş olmasıdır. Bunun kondurulması bile vahimdir. Düşünün, eğer TSK bir devlet büyüğüne böyle bir suikast girişiminde bulunacaksa, bu sözün bittiği yerdir.” Bu sözler Erdoğan’ın temennilerinden daha açık ve gerçekçi! Erdoğan, yuvarlak sözlerle ne kadar tevil ederse etsin, TSK’nın “Arınç’a suikast tertip edebileceğine” ihtimal vermiş olacak ki, savcı ve yargıçlarca, Genelkurmayın en gizli odalarının araştırılmasına, talimat vermemiş olsa bile, herhalde müsaade vermiştir... Erdoğan’ın, İçişleri Bakanının, Adalet Bakanının bilgisi olmadan, Genelkurmay Başkanlığının en gizli, en hassas yerlerine böyle tasallut edilebilir, ucu nereye varacağı belli olmayan -daha doğrusu bilinen ve arzu edilen- böyle bir “ilk” gerçekleştirilebilir miydi? Erdoğan, ne kadar yuvarlak konuşursa konuşsun “sakalın üzerinden fare geçmiş”; sakal kesilince ortaya dökülenlerden ve döküleceklerden, “ak’la kara” belli olmuştur. Ve bu “sözün bittiği” yerdir. Kimse, AKP İktidarının, bugünkü TSK’dan hoşnut olduğunu ve bu “vesayetten” kurtulmak istemediğini söyleyemez! Yandaş medyada-akademyada yandaşlar “bir tabu çökertildi” diye zafer naraları atıyorlar. Mesela Taha Akyol yazıyor: “Genelkurmay’a bağlı Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda adli savcıların gözetiminde iki defa arama yapılıyor, sekiz askeri personel gözaltına alınıyor... Üzerinde “Devlet sırrı” yazılı kapılar, artık hâkim kararıyla açılıyor. Hukuk devleti kavramında hâlâ sorunlar var ama genel gidiş çağın hukuk devleti yönündedir.”
Güldürmesin bizi; bugün Hukuk Devleti mi kaldı? Yargıya güven mi kaldı?
Ne var ki, bu “oyunda” da yıllardır Türkiye üzerinde oynanmakta olan “Büyük Oyunda”, son perde henüz kapanmadı. Düşmanlarda oyun çok!
Paradoks olacak “çelişkili” görünecek, ama Türkiye “güçlü ordusu” ile “Güçlü” kaldıkça, bu oyum bitmeyecektir. Sözün bittiği bir yer de, işte budur; Türkiye’yi, bölmek, bitirmektir!
Umut bu ya!
Ben hâlâ umut ediyorum; Türkiye’nin, Türk Ordusunun düşmanları hemen sevinmesinler; “şikârlarını” öldürmeden, postu paylaşmaya kalkışmasınlar! Daha son sözler söylenmedi!
Bu nasıl dinmez bir hınçtır ki, Ordu düşmanları, devlet sırlarını ve en hassas savunma birimlerini, böyle pervasızca deşifre edebiliyorlar?
Gladyo
Malum; “Gladyo” Özel Kuvvetlerin menşei. Soğuk harp döneminde, üye ülkelerin, Kızıl Ordu tarafından işgal edilmesi olasılığına karşı, işgalcilere karşı yeraltı direnişinin alt yapısını oluşturacak silah ve teçhizatı, icabında kullanılmak üzere saklayacak bir örgütlenme!
Soğuk Harp sona erince, Kızıl Ordu tehlikesi ortadan kalkınca, artık saldırılara maruz kalmayacak ülkelerde “Gladyo” işlevini bitirdi. Ama Türkiye bu ülkeler gibi mi? Dış ve iç tehditler sona erdi mi? “Gladyo” adı altında olmasa da, her ihtimale karşı bir direniş alt yapısına ihtiyaç var...
Şu sırada terör uzantısı KCK, terörü kentlerde örgütlemekte ve bunun tezahürleri, her gün her gece her yerde!
Tesadüf mü? Her olayın altında komplo aranırken, sormak gerek; bu tehlikeli ve iç çatışmaya giden ortamda, böyle bir örgütü deşifre edip ortadan kaldırmak, acaba kimlerin işine yarar?
Bu sorunun doğru cevabı verilince söz, hakikaten orada biter!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz