Demokrasiyle hukuku 'çatışıyormuş' gibi gösterenlerin amacı!
1 sayfadaki 1 sayfası
Demokrasiyle hukuku 'çatışıyormuş' gibi gösterenlerin amacı!
Son yıllarda “hukuk” ve “demokrasi” kavramlarının içinin boşaltılmasıyla ilginç bir eğilim girdi hayatımıza...
“Gericiler-bölücüler ittifakı” tarafından pompalanan bu eğilime göre, hukuk ve demokrasi kavramları sürekli olarak birbirleriyle çelişki içindeymiş gibi gösteriliyor...
Eğer “hukuk”la başı derde girenler bu iki kesime mensup kişilerse; hemen “Demokrasi elden gidiyor” çığlıkları atılmaya başlanıyor...
Böylece, o “şüpheliler”e mahkeme yolunun kapatılmasına çalışılıyor!
***
Bunun ilk örneğini, AKP için açılan kapatma davasında ve türbanla ilgili anayasa değişikliğinin iptalinde gördük...
Her iki kararı da “hukuk” kurumları verecekti...
Gerici-bölücü ittifakı koro halinde bağırmaya başladı:
“Demokrasilerde parti kapatılamaz...”
“Demokrasilerde devlet kılık kıyafet özgürlüğüne ve eğitim hakkına müdahale edemez...”
***
Aynı çığlıklar bu kez eski DTP’liler için yükseliyor...
Çünkü mahkemeler, bu partinin bazı milletvekilleri hakkında yargılama kararı aldı ve ifadelerini vermeleri için bu kişileri davet etti...
Ama onlar padişah çocuğu ya; bu “davet”i bile “demokrasiye aykırı” olarak gördüler, ifade vermeye gitmediler...
Sonunda mahkemeler, “görüldükleri yerde yakalanmalarına” karar verdi...
Onlar da hemencecik “demokrasi mağduru” rolüne büründüler ve “Biz ortadayız, bize bu yapılır mı” demeye başladılar!
***
Öncelikle bilinmeli ki; gerçek demokrasiler, hiçbir zaman hukukla çatışmaz...
Çünkü ne “hukuksuz demokrasi” olur ne de “demokrasisiz hukuk...”
Demokrasisiz “kanun devleti” olur ama; ona da diktatörlük denir!
Eğer bir ülkede siyaset yapanlar, demokrasinin hukuk kuralları altında ezildiğini öne sürüyorlarsa, suç onlarındır...
***
Parti kapatılmasını...
Anayasa Mahkemesi’nin statüsünü...
Mahkemelerin verdikleri kararları beğenmiyorsanız, “yasa koyucu” sizsiniz...
Değiştiriverirsiniz yasaları, olur biter!
Hem böyle yapmıyor hem de “demokrasi eksikliği”nden yakınıyorsanız; ben bunun arkasında başka bir “amaç” ararım...
Sizin hem demokrasiyi...
Hem de hukuku yıpratmak istediğinizi düşünürüm...
***
Öyle düşünürüm; çünkü demokrasinin esamesinin okunmadığı, hukukun üstünlüğünün boş bir kavram haline geldiği bir ülkeyi din devletine dönüştürmek ya da bölmek çok daha kolaydır!
***
KIZILAY!
Bir süre önce, Kızılay’ın Türkiye’de kurban kesmek için topladığı bağışlarla Sudan’da kurban kestiğini yazmıştım...
Bu bile başlı başına bir skandal ama; öyle iddialar gelmeye devam ediyor ki durum daha da vahimleşiyor...
Şimdi; Kızılay’ın Sayın Başkanı’na soruyorum:
Türkiye’de bir küçükbaş kurban için kaç lira bağış topladınız?
Sudan’da bir küçükbaş kurbanlığa ve kesimine TL cinsinden ne kadar bir para ödediniz?
Sudan’daki kurbanlık fiyatları ve kesim ücretleri, Türkiye’den çok daha düşük olabilir mi?
Eğer öyleyse...
Aradaki bağışları nereye harcadınız, bütçenizin hangi kaleminde gösterdiniz?
Yanıtlarsanız...
Kızılay’a bağış yapanların yüreklerine su serpersiniz...
***
GÜNÜN SORUSU
En büyük devlet büyüğü, son “Ulusa Sesleniş” programında, kamu işçilerinin ve memurlarının aldıkları ücretlerdeki 7 yıllık değişimi açıklamış...
Acaba “giderlerdeki artış”ı da açıklamayı düşünüyor mu?
***
2009’da bitirildik mi? 2010’da yeniden başlarız!
Tahsin Özden, taşlamalarına büyük saygı duyduğum bir ozan...
Bakın yeni yılla ilgili şiirinde neler demiş:
***
2009’da eksikler mi kaldı?
2010’da tamamlarız.
2009’da küstük mü?
2010’da barışırız.
2009’da unutulduk mu?
2010’da hatırlatırız.
2009’da bitirildik mi?
2010’da yeniden başlarız.
2009’da uzak mı kaldık?
2010’da varırız.
2009’da aşk acıttı mı?
2010’da yine yanarız.
Yeter ki, kendimizi terk etmeyelim..
***
Bu “kararlılığa” katılmamak mümkün mü? Ellerine sağlık Sevgili Tahsin Özden!
“Gericiler-bölücüler ittifakı” tarafından pompalanan bu eğilime göre, hukuk ve demokrasi kavramları sürekli olarak birbirleriyle çelişki içindeymiş gibi gösteriliyor...
Eğer “hukuk”la başı derde girenler bu iki kesime mensup kişilerse; hemen “Demokrasi elden gidiyor” çığlıkları atılmaya başlanıyor...
Böylece, o “şüpheliler”e mahkeme yolunun kapatılmasına çalışılıyor!
***
Bunun ilk örneğini, AKP için açılan kapatma davasında ve türbanla ilgili anayasa değişikliğinin iptalinde gördük...
Her iki kararı da “hukuk” kurumları verecekti...
Gerici-bölücü ittifakı koro halinde bağırmaya başladı:
“Demokrasilerde parti kapatılamaz...”
“Demokrasilerde devlet kılık kıyafet özgürlüğüne ve eğitim hakkına müdahale edemez...”
***
Aynı çığlıklar bu kez eski DTP’liler için yükseliyor...
Çünkü mahkemeler, bu partinin bazı milletvekilleri hakkında yargılama kararı aldı ve ifadelerini vermeleri için bu kişileri davet etti...
Ama onlar padişah çocuğu ya; bu “davet”i bile “demokrasiye aykırı” olarak gördüler, ifade vermeye gitmediler...
Sonunda mahkemeler, “görüldükleri yerde yakalanmalarına” karar verdi...
Onlar da hemencecik “demokrasi mağduru” rolüne büründüler ve “Biz ortadayız, bize bu yapılır mı” demeye başladılar!
***
Öncelikle bilinmeli ki; gerçek demokrasiler, hiçbir zaman hukukla çatışmaz...
Çünkü ne “hukuksuz demokrasi” olur ne de “demokrasisiz hukuk...”
Demokrasisiz “kanun devleti” olur ama; ona da diktatörlük denir!
Eğer bir ülkede siyaset yapanlar, demokrasinin hukuk kuralları altında ezildiğini öne sürüyorlarsa, suç onlarındır...
***
Parti kapatılmasını...
Anayasa Mahkemesi’nin statüsünü...
Mahkemelerin verdikleri kararları beğenmiyorsanız, “yasa koyucu” sizsiniz...
Değiştiriverirsiniz yasaları, olur biter!
Hem böyle yapmıyor hem de “demokrasi eksikliği”nden yakınıyorsanız; ben bunun arkasında başka bir “amaç” ararım...
Sizin hem demokrasiyi...
Hem de hukuku yıpratmak istediğinizi düşünürüm...
***
Öyle düşünürüm; çünkü demokrasinin esamesinin okunmadığı, hukukun üstünlüğünün boş bir kavram haline geldiği bir ülkeyi din devletine dönüştürmek ya da bölmek çok daha kolaydır!
***
KIZILAY!
Bir süre önce, Kızılay’ın Türkiye’de kurban kesmek için topladığı bağışlarla Sudan’da kurban kestiğini yazmıştım...
Bu bile başlı başına bir skandal ama; öyle iddialar gelmeye devam ediyor ki durum daha da vahimleşiyor...
Şimdi; Kızılay’ın Sayın Başkanı’na soruyorum:
Türkiye’de bir küçükbaş kurban için kaç lira bağış topladınız?
Sudan’da bir küçükbaş kurbanlığa ve kesimine TL cinsinden ne kadar bir para ödediniz?
Sudan’daki kurbanlık fiyatları ve kesim ücretleri, Türkiye’den çok daha düşük olabilir mi?
Eğer öyleyse...
Aradaki bağışları nereye harcadınız, bütçenizin hangi kaleminde gösterdiniz?
Yanıtlarsanız...
Kızılay’a bağış yapanların yüreklerine su serpersiniz...
***
GÜNÜN SORUSU
En büyük devlet büyüğü, son “Ulusa Sesleniş” programında, kamu işçilerinin ve memurlarının aldıkları ücretlerdeki 7 yıllık değişimi açıklamış...
Acaba “giderlerdeki artış”ı da açıklamayı düşünüyor mu?
***
2009’da bitirildik mi? 2010’da yeniden başlarız!
Tahsin Özden, taşlamalarına büyük saygı duyduğum bir ozan...
Bakın yeni yılla ilgili şiirinde neler demiş:
***
2009’da eksikler mi kaldı?
2010’da tamamlarız.
2009’da küstük mü?
2010’da barışırız.
2009’da unutulduk mu?
2010’da hatırlatırız.
2009’da bitirildik mi?
2010’da yeniden başlarız.
2009’da uzak mı kaldık?
2010’da varırız.
2009’da aşk acıttı mı?
2010’da yine yanarız.
Yeter ki, kendimizi terk etmeyelim..
***
Bu “kararlılığa” katılmamak mümkün mü? Ellerine sağlık Sevgili Tahsin Özden!
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz