Cumhurbaşkanı dün direndi
1 sayfadaki 1 sayfası
Cumhurbaşkanı dün direndi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü dün ilk kez beğendim.
Açık söyleyeyim ki Sayın Gül, şimdiye kadar bir tarafın cumhurbaşkanı gibi hareket ediyordu.
Bu taraf oluşunu da tercihlerine açıkça yansıtıyordu.
Örneğin; gezilerine çağırdığı gazetecilere bakın... Bunlar, genellikle Fethullahçı camiadan... Biraz da liberal demokrat diye bilinen ekipten... Tabii iki grup da aynı sözleri söylüyor, aynı yemekleri yiyor.
Köşk'ü; sadece bir tarafa açan; gezilerine yalnızca kendi tarafını çağıran bir cumhurbaşkanı portresi çizdi Sayın Abdullah Gül'ü, şimdiye kadar.
CNN Türk'teki dünkü konuşmasını dinledikten sonra; kendisinin, az da olsa; herkesin cumhurbaşkanı gibi konuşmaya başladığını gördüm.
Bu yüzden mutlu oldum.
Çünkü; karşısındaki Hasan Cemal ile Cengiz Çandar'ın bütün iteklemelerine karşın; o; ortalamayı tutturmaya çalışan bir değerlendirme yaptı. Yasalarımıza ve temel değerlerimize vurgu yapması; yasaları temel göstermesi, önemliydi.
Karşısındakilerin bütün kışkırtıcı, yanıltıcı, yönlendirici sorularına karşın...
Hasan Cemal ile Cengiz Çandar'ı tanıtmaya gerek yok.
Bunlar; kim iktidar olursa onun borusunu öttüren tipler.
Ve bir elleri Amerika'da bir elleri Avrupa'da...
Dış güçlerin içimizdeki sözcüleri gibiler çoğunlukla.
Bunlar için vatan, millet, gelenek, cumhuriyet gibi değerler önemli değil.
Küresel sermayenin ideolojik sloganlarını alıp allar pullar; millete yeni bir fikirmiş gibi kabul ettirmeye çabalarlar. İsterler ki sınırlar açılsın; Türkiye, tefeci sermaye tarafından talan edilsin. Çalan çalsın, alan alsın; sadece bu işin sırtına ticaret diye bir elbise giydirilsin.
Bu yüzden de sınırları kıracak her fikrin kabadayılığını üstlenirler.
Örneğin Kürtçü/Kürdistancı takımı ile aynı fikirleri savunurlar. Askere düşmanlık; birinci görevleridir. Vatanseverlik onlara göre enayiliktir...
Dün; bu iki kanka, Kürt açılımından Norşin'e; Rum papaz okulundan parti kapatılmasına kadar her konuyu gündeme getirdiler.
Ve Cumhurbaşkanı Gül'ü kendi fikirlerini doğrulatacak gibi yönlendirmek istediler.
Ne iyi ki Sayın Gül ilk kez, onlar ne dediyse, 'Haklısınız!' demedi.
'Kürt açılımı için, 'Yakında iyi şeyler olacak.' dediniz...' diye soruya yol verenin niyetini anlayıp 'Ama...' diyerek itirazlarını sergiledi.
'Sizin içinde olduğunuz iki parti de kapatıldı. Böyle bir mağduriyeti yaşamış birisi olarak parti kapatılmasına ne diyorsunuz?' gibi gayet çanak bir soruya; 'Ama, sen itsürüsü'yı muhatap gösterirsen kapatılmakla yüz yüze kalırsın.' cevabı aldı bu malum liberaller.
İşin içine Heybeliada Rum Okulu'nu sokup tarihi gerçeği çarpıtarak Cumhurbaşkanı'na kendi fikirlerini doğrulatmak istediler ama bu da olmadı. Norşin işini bile Sayın Gül; onların ve bizim bildiğimizden farklı şekilde değerlendirdi.
Şimdi bu büyük gazeteci, aydın gibi gösterilen ikiliden Hasan Cemal'in bir sorusunu aktarayım size: ' Sayın cumhurbaşkanı, hükümet Türkiye'nin dış politikasında çok önemli adımlar attı. Ülkemizin çevresinde bir barış denizi oluşturuluyor. Ne diyorsunuz bu politika başarılı mı?'
Ne diyecekti Sayın Gül; 'Hayır!' mı diyecekti.
Böyle vıcık vıcık riya kokan bir soru cevap verirken bile Sayın Gül, Hasan Cemal'in düzeyine düşmedi.
Vallahi de billahi de Cumhurbaşkanı Gül'ün karşısındaki ikiliyi izlerken utandım.
Böyle aydın mı olur?
Aydın dediğin bu kadar mı iktidar ve düzen yardakçısı olur?
Utandım, utandım...
ACABA SÜRECEK Mİ?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dünkü tavrı; kendisine yönelik eleştirileri dikkate aldığını gösteriyordu. Sayın Gül'ün diğer tarafı da temsil edip etmemesi; Türkiye'nin geleceği açısından çok önemlidir. Çünkü; ülkemiz; bir çatışma ortamının içine sürüklenmiştir. Milletin yanına yeni bir millet imal edip koymak için çabalayanlarla aynı üslubu ve tutumu sürdüren bir cumhurbaşkanı, barış unsuru değil kavga unsuru olur. Bir kez daha acı gerçeği söyleyeyim: Bugüne kadarki tavrıyla Sayın Cumhurbaşkanı, bir tarafın cumhurbaşkanı gibiydi. Bu yanlışı düzeltebilmek için Sayın Gül'ün, kurucu milletin, büyük toplumun da duyarlığını hatırlaması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanı; uçuk fikirlerin değil öncelikle ortalamayı temsil eden fikirlerin yanında olmalıdır. Kendisine akıl veren Fethullahçı ve liberal ekibin; bu ülke için tehlike oluşturduğunu artık Sayın Gül görmelidir.
Sayın Cumhurbaşkanı, bundan sonra öteki tarafı da hatırlarsa; sadece Türkiye değil kendisi de kazanır.
Açık söyleyeyim ki Sayın Gül, şimdiye kadar bir tarafın cumhurbaşkanı gibi hareket ediyordu.
Bu taraf oluşunu da tercihlerine açıkça yansıtıyordu.
Örneğin; gezilerine çağırdığı gazetecilere bakın... Bunlar, genellikle Fethullahçı camiadan... Biraz da liberal demokrat diye bilinen ekipten... Tabii iki grup da aynı sözleri söylüyor, aynı yemekleri yiyor.
Köşk'ü; sadece bir tarafa açan; gezilerine yalnızca kendi tarafını çağıran bir cumhurbaşkanı portresi çizdi Sayın Abdullah Gül'ü, şimdiye kadar.
CNN Türk'teki dünkü konuşmasını dinledikten sonra; kendisinin, az da olsa; herkesin cumhurbaşkanı gibi konuşmaya başladığını gördüm.
Bu yüzden mutlu oldum.
Çünkü; karşısındaki Hasan Cemal ile Cengiz Çandar'ın bütün iteklemelerine karşın; o; ortalamayı tutturmaya çalışan bir değerlendirme yaptı. Yasalarımıza ve temel değerlerimize vurgu yapması; yasaları temel göstermesi, önemliydi.
Karşısındakilerin bütün kışkırtıcı, yanıltıcı, yönlendirici sorularına karşın...
Hasan Cemal ile Cengiz Çandar'ı tanıtmaya gerek yok.
Bunlar; kim iktidar olursa onun borusunu öttüren tipler.
Ve bir elleri Amerika'da bir elleri Avrupa'da...
Dış güçlerin içimizdeki sözcüleri gibiler çoğunlukla.
Bunlar için vatan, millet, gelenek, cumhuriyet gibi değerler önemli değil.
Küresel sermayenin ideolojik sloganlarını alıp allar pullar; millete yeni bir fikirmiş gibi kabul ettirmeye çabalarlar. İsterler ki sınırlar açılsın; Türkiye, tefeci sermaye tarafından talan edilsin. Çalan çalsın, alan alsın; sadece bu işin sırtına ticaret diye bir elbise giydirilsin.
Bu yüzden de sınırları kıracak her fikrin kabadayılığını üstlenirler.
Örneğin Kürtçü/Kürdistancı takımı ile aynı fikirleri savunurlar. Askere düşmanlık; birinci görevleridir. Vatanseverlik onlara göre enayiliktir...
Dün; bu iki kanka, Kürt açılımından Norşin'e; Rum papaz okulundan parti kapatılmasına kadar her konuyu gündeme getirdiler.
Ve Cumhurbaşkanı Gül'ü kendi fikirlerini doğrulatacak gibi yönlendirmek istediler.
Ne iyi ki Sayın Gül ilk kez, onlar ne dediyse, 'Haklısınız!' demedi.
'Kürt açılımı için, 'Yakında iyi şeyler olacak.' dediniz...' diye soruya yol verenin niyetini anlayıp 'Ama...' diyerek itirazlarını sergiledi.
'Sizin içinde olduğunuz iki parti de kapatıldı. Böyle bir mağduriyeti yaşamış birisi olarak parti kapatılmasına ne diyorsunuz?' gibi gayet çanak bir soruya; 'Ama, sen itsürüsü'yı muhatap gösterirsen kapatılmakla yüz yüze kalırsın.' cevabı aldı bu malum liberaller.
İşin içine Heybeliada Rum Okulu'nu sokup tarihi gerçeği çarpıtarak Cumhurbaşkanı'na kendi fikirlerini doğrulatmak istediler ama bu da olmadı. Norşin işini bile Sayın Gül; onların ve bizim bildiğimizden farklı şekilde değerlendirdi.
Şimdi bu büyük gazeteci, aydın gibi gösterilen ikiliden Hasan Cemal'in bir sorusunu aktarayım size: ' Sayın cumhurbaşkanı, hükümet Türkiye'nin dış politikasında çok önemli adımlar attı. Ülkemizin çevresinde bir barış denizi oluşturuluyor. Ne diyorsunuz bu politika başarılı mı?'
Ne diyecekti Sayın Gül; 'Hayır!' mı diyecekti.
Böyle vıcık vıcık riya kokan bir soru cevap verirken bile Sayın Gül, Hasan Cemal'in düzeyine düşmedi.
Vallahi de billahi de Cumhurbaşkanı Gül'ün karşısındaki ikiliyi izlerken utandım.
Böyle aydın mı olur?
Aydın dediğin bu kadar mı iktidar ve düzen yardakçısı olur?
Utandım, utandım...
ACABA SÜRECEK Mİ?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dünkü tavrı; kendisine yönelik eleştirileri dikkate aldığını gösteriyordu. Sayın Gül'ün diğer tarafı da temsil edip etmemesi; Türkiye'nin geleceği açısından çok önemlidir. Çünkü; ülkemiz; bir çatışma ortamının içine sürüklenmiştir. Milletin yanına yeni bir millet imal edip koymak için çabalayanlarla aynı üslubu ve tutumu sürdüren bir cumhurbaşkanı, barış unsuru değil kavga unsuru olur. Bir kez daha acı gerçeği söyleyeyim: Bugüne kadarki tavrıyla Sayın Cumhurbaşkanı, bir tarafın cumhurbaşkanı gibiydi. Bu yanlışı düzeltebilmek için Sayın Gül'ün, kurucu milletin, büyük toplumun da duyarlığını hatırlaması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanı; uçuk fikirlerin değil öncelikle ortalamayı temsil eden fikirlerin yanında olmalıdır. Kendisine akıl veren Fethullahçı ve liberal ekibin; bu ülke için tehlike oluşturduğunu artık Sayın Gül görmelidir.
Sayın Cumhurbaşkanı, bundan sonra öteki tarafı da hatırlarsa; sadece Türkiye değil kendisi de kazanır.
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz