Kutuplaşan insan kutuplaştığını fark etmiyor!
1 sayfadaki 1 sayfası
Kutuplaşan insan kutuplaştığını fark etmiyor!
Diyarbakır İzmir Konya
Bir yabancıyı bu üç şehre götürün, katiyen aynı ülkeye ait olduğunu anlayamayacaktır.
Bu üç şehrimizin öncelikleri, siyasi görüşleri, kültürü ve yaşamı radikal
biçimde farklılaştı.
Çünkü Türkiye toplumsal kutuplaşma denilen büyük belanın girdabına sürüklendi.
Bu fakirin yıllardır temcit pilavı gibi
ısıtıp ısıtıp önünüze serdiği tehlikeler
birer birer gerçekleşiyor.
Toplum birbirinden nefret eden bölgelere, şehirlere, mahallelere, bireylere bölünüyor.
Şehirlerimizde çatışmalar, sonu kötü bitebilecek gerginlikler yaşanıyor ve ne yazık ki bunların dozu her gün artmakta.
Son olarak Ahmet Türk’ün site sakinleri tarafından “persona non grata” ilan edilmesi çok ama çok vahim bir durumdur.
Bu ülke çeyrek yüzyıldır süren ve birçok cana malolan çatışmalarda bile Türk-Kürt ayrımına girmemişti ama şimdi giriyor.
İşe alırken insanları Kürt kökenli olmamasına dikkat ediliyor.
Efendiliği ve yumuşak üslubu ile tanınan Ahmet Türk’e gösterilen tepki artık işin dönülmez bir noktaya doğru sürüklenmekte olduğunun bir işareti.
***
Öte yandan Cumhuriyet döneminde zulüm altında yaşadığı propagandasıyla yetiştirilmiş olan bir kuşak, iktidara gelmiş olmanın verdiği sarhoşlukla cüretini her geçen gün biraz daha artırmakta.
Eskiden televizyonlarda yumuşak bir ses tonuyla, sakin ve uzlaşmacı bir üslupla konuşan kişiler giderek hırçınlaşıyor ve “Şimdi sıra bize geldi” imasıyla bütün Türkiye’ye tepeden bakıyorlar.
Osmanlı sultanlarına her hafta davul çalınır ve “mağrur olma padişahım senden büyük Allah var!” denilirdi.
Şimdi belli ki Ankara’da da bir
davulcuya ihtiyaç var.
Hiç kimse unutmasın ki “mahkeme kadıya mülk değildir.”
Makam herkes için geçicidir.
Ve havada kalan bir uçak görülmediği gibi, sürekli iktidarda kalan bir parti de görülmemiştir.
***
Kutuplaşmanın en kötü tarafı, insanın kutuplaştığını fark etmeden aşırı uçlara ve aşırı öfkelere doğru gitmesidir.
Birikim o hale gelir ki; insanlar fark etmeden bazı yurttaşlarından ölesiye
nefret etmeye başlar.
Onların varlığını ülke için tehlike
olarak yorumlar.
Bu durumun, yere yayılmış benzinden farkı yoktur.
Ve ne yazık ki bir ülke bu hale gelince kibrit çakacak ülke, servis, örgüt eksik olmaz.
Kutuplaşma bizi bitiriyor ama yıllardır
bu büyük tehlikeyi topluma ve yöneticilere anlatmayı başaramıyoruz.
Herkes mi sağır bu ülkede?
Bir yabancıyı bu üç şehre götürün, katiyen aynı ülkeye ait olduğunu anlayamayacaktır.
Bu üç şehrimizin öncelikleri, siyasi görüşleri, kültürü ve yaşamı radikal
biçimde farklılaştı.
Çünkü Türkiye toplumsal kutuplaşma denilen büyük belanın girdabına sürüklendi.
Bu fakirin yıllardır temcit pilavı gibi
ısıtıp ısıtıp önünüze serdiği tehlikeler
birer birer gerçekleşiyor.
Toplum birbirinden nefret eden bölgelere, şehirlere, mahallelere, bireylere bölünüyor.
Şehirlerimizde çatışmalar, sonu kötü bitebilecek gerginlikler yaşanıyor ve ne yazık ki bunların dozu her gün artmakta.
Son olarak Ahmet Türk’ün site sakinleri tarafından “persona non grata” ilan edilmesi çok ama çok vahim bir durumdur.
Bu ülke çeyrek yüzyıldır süren ve birçok cana malolan çatışmalarda bile Türk-Kürt ayrımına girmemişti ama şimdi giriyor.
İşe alırken insanları Kürt kökenli olmamasına dikkat ediliyor.
Efendiliği ve yumuşak üslubu ile tanınan Ahmet Türk’e gösterilen tepki artık işin dönülmez bir noktaya doğru sürüklenmekte olduğunun bir işareti.
***
Öte yandan Cumhuriyet döneminde zulüm altında yaşadığı propagandasıyla yetiştirilmiş olan bir kuşak, iktidara gelmiş olmanın verdiği sarhoşlukla cüretini her geçen gün biraz daha artırmakta.
Eskiden televizyonlarda yumuşak bir ses tonuyla, sakin ve uzlaşmacı bir üslupla konuşan kişiler giderek hırçınlaşıyor ve “Şimdi sıra bize geldi” imasıyla bütün Türkiye’ye tepeden bakıyorlar.
Osmanlı sultanlarına her hafta davul çalınır ve “mağrur olma padişahım senden büyük Allah var!” denilirdi.
Şimdi belli ki Ankara’da da bir
davulcuya ihtiyaç var.
Hiç kimse unutmasın ki “mahkeme kadıya mülk değildir.”
Makam herkes için geçicidir.
Ve havada kalan bir uçak görülmediği gibi, sürekli iktidarda kalan bir parti de görülmemiştir.
***
Kutuplaşmanın en kötü tarafı, insanın kutuplaştığını fark etmeden aşırı uçlara ve aşırı öfkelere doğru gitmesidir.
Birikim o hale gelir ki; insanlar fark etmeden bazı yurttaşlarından ölesiye
nefret etmeye başlar.
Onların varlığını ülke için tehlike
olarak yorumlar.
Bu durumun, yere yayılmış benzinden farkı yoktur.
Ve ne yazık ki bir ülke bu hale gelince kibrit çakacak ülke, servis, örgüt eksik olmaz.
Kutuplaşma bizi bitiriyor ama yıllardır
bu büyük tehlikeyi topluma ve yöneticilere anlatmayı başaramıyoruz.
Herkes mi sağır bu ülkede?
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz