Şok suçlamalar ve tutuklamalarla baskın seçim hazırlığı!
Sebahattin ÖNKİBAR1 sayfadaki 1 sayfası
Şok suçlamalar ve tutuklamalarla baskın seçim hazırlığı!
tarafından Sebahattin ÖNKİBAR 2010-01-06, 11:54
İşte yönetilemez hale getirilen Türkiye’den manzaralar:
Bırakın kurumlar arası çatışmayı, pek çok kurum kendi içinde gırtlak gırtlağadır!
Yargı bunlardan bir tanesidir.
Keza polis bu şekildedir.
Bir Adalet Teşkilatını düşününüz ki aynı mahkemenin iki yargıcı tamamen siyasi saiklerle birbirine hasım durumda olsun!
Bir Emniyet Teşkilatı düşününüz ki, 12 Eylül öncesindeki Pol-Der, Pol-Bir ayrışması misali bölünme görüntüleri versin!
Devletin en hayati kurumlarından biri olan MİT’e bile bu tür yakıştırmalar yapılıyor.
TSK’nın durumu ise ortada!
Ülkenin Silahlı Kuvvetleri neredeyse iki yıldır işgalcı ordu muamelesi görüyor.
Kısacası devlet, omurgasından adeta çatırdarken sorunlar da bir bir katlanıyor!
İşte pimi çekilen bomba misali Kürt meselesi ortada!
Hemen yanı başımızda yani K.Irak’ta Bağımsız Kürt Devletinin ilanı eşikte!
Kıbrıs’da, girilen çıkmaz yolun sonuna geliniyor!
Ekonomik kriz buhrana dönüşmüş, işsizlik ve yoksulluk toplumu sarsmaya başlamış!
En önemlisi, millet akıl almaz biçimde politize edilmiş ve Kürt-Türk, Alevi-Sünni ve laik-antilaik ayrışması neredeyse tavan yapmış!
Görüldüğü gibi manzara yukarıda da belirttiğimiz gibi yönetilemeyen Türkiye tablosudur!
Peki böyle bir tablo ile AKP’nin hiç bir şey olmamış gibi yürümesi mümkün müdür!
Değildir!
Peki ne mi olacak?
AKP erken seçime gidecek, buna mecbur!
Tayyip Erdoğan’ın bundan böyle tek hedefi Çankaya Köşkü’ne kapağı atmak ve hesap vermekten kendini kurtarmaktır.
Bunun için yapılacak seçimde büyük bir hasar almak istemiyor zira böyle bir şey Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı hayalinin sonu olur!
Hesabı kıl payı ile olsa da seçimi tek başına almak ya da kendisinin patron olacağı bir koalisyon tablosunu inşa etmek!
Koalisyon ihtimali için Mustafa Sarıgül projesini yedekledi, o olmazsa BDP ile bile ihtimal!
AKP geçen zamanın aleyhinde işleyeceğini görüyor, bu itibarla bakmayın yalanladığına uygun bir zamanda seçim istiyor!
Uygun zaman dilimi ise 2010 sonbaharı gibi görülüyor, lakin düşük bir ihtimal bile olsa 2010 Mayıs’ı da dikkate alınmalıdır.
Peki AKP’nin seçim argümanı ne mi olacak?
İcraatları olamayacağına göre hamaset, yani soyut demokrasi söylemleri olacak!
Göreceksiniz AKP seçim kararını aldığı an düğmeye basıp yeni dezenformasyon rüzgarlarını estirecek ve devlette temizlik ambalajı ile şok şayialar yayacak ve çok önemli tutuklamalar yapacak.
Mesela kimler mi bu kapsamda olabilir?
Buraya not düşüyorum; Ahmet Necdet Sezer için önemli iddialar ortaya atabilirler!.
Dahası, eski Genelkurmay Başkanlarından bazılarını tutuklayabilirler!
Hayır komplo teorisi üretmiyorum, göreceksiniz AKP iki yıldır yaptırdığı karalama yayınlarının nemasını isteyecek, yani o kampanyaların oy olarak kendine dönmesi için son adımı da atacaktır.
Süleyman Demirel gibi bir ismin İstanbul’daki komutan sorgulamalarında Ayışığı isimli darbe planı kapsamında gündeme getirilmesi ve bunun medyaya servis edilmesi aslında bunun işareti değil midir?
Bu konuya bir de Kürt açılımı hikayesini ekleyecekler ve bu şekilde medya desteği ile ortamı karartarak sonuç almaya çalışacaklar. Açılım olayında hedefleri Güneydoğu ve diğer illerdeki Kürt seçmendir.
Hülasa 2010 seçim yılıdır haberiniz olsun!
DAVET...
Köksal Toptan, DP’den liderlik istedi!
Sözcü Gazetesi Ankara’da bir süredir yoğun olarak konuşulan bir konuyu yani Kürt Açılımına tepki bağlamında AKP’den bazı istifaların olacağını yazdı. İstifacı olarak zikredilen isimlerden biri de Köksal Toptan’dı. Haber yayınlanır yayınlanmaz Köksal Bey yıldırım hızıyla bir açıklama yaptı ve istifa haberini yalanladı. Peki Toptan’ın bu tutumunun perde arkası ne midir? Kısa bir süre önceydi, kamuoyunun yakından tanıdığı merkez sağın önemli bir ismi, eski arkadaşı olan Köksal Toptan’ı evinde ziyaret eder ve DP’ye katılmasını ister. Toptan bu davete, bana aktarılana göre aynen şu karşılığı verir: “Hüsamettin Bey çekilir ve benim liderliğimde uzlaşma olursa gelirim...” Bu cevap yine dinlediğime göre Güniz Sokak ve DP Genel Merkezi’nde kahkahalara sebep olur zira Toptan’ın bırakın lider olarak, sıradan bir mebus olarak bile DP’ye katılımı sorgulanmaktadır. İşte Köksal Bey bu durumu öğrenir ve denize düşenin yılana sarılması misali AKP’ye sarılmaya devam eder..
TEKRAR...
Erdoğan ve Arınç dünü ve bugünü böyle inkar ediyor!
Başbakan Tayyip Erdoğan dün partisinin grup toplantısında hak arayan TEKEL işçilerini ziyaret eden Deniz Baykal’a akıl almayacak hücumlarda bulundu. Neymiş efendim bir muhalefet partisi bu konuyu nasıl siyasete malzeme yaparmış! Birileri Tayyip Bey’e siyasetin aslında bunun için var olduğunu anlatmalı.. Aslına bakarsanız Başbakan bunları bilmesine biliyor da, bu aralar bunalmış durumda, ne dediğini bilmiyor. Öyle olmasa yakın geçmişte kendi yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptıklarının tekrarına bu tepkiyi vermezdi.. Takvimler 2002’yi gösterirken Arınç o zaman yeni kurulan AKP’nin mebusudur ve salon toplantısı yapan TEKEL işçilerinin toplantısında işçilere şunları söylemektedir: “Salonları bırakın, hakkınızı meydanlarda arayın. Ben de sizinle beraber cop yiyeceğim ve hakkınızı beraber arayacağım...” Dün bunları söyleyen Arınç, bugün TEKEL işçileri için ne yapıyor acaba?Görüyorsunuz bunların her şeyi istismar olduğu şekilde görüldüğü gibi sabit değil midir?
Bırakın kurumlar arası çatışmayı, pek çok kurum kendi içinde gırtlak gırtlağadır!
Yargı bunlardan bir tanesidir.
Keza polis bu şekildedir.
Bir Adalet Teşkilatını düşününüz ki aynı mahkemenin iki yargıcı tamamen siyasi saiklerle birbirine hasım durumda olsun!
Bir Emniyet Teşkilatı düşününüz ki, 12 Eylül öncesindeki Pol-Der, Pol-Bir ayrışması misali bölünme görüntüleri versin!
Devletin en hayati kurumlarından biri olan MİT’e bile bu tür yakıştırmalar yapılıyor.
TSK’nın durumu ise ortada!
Ülkenin Silahlı Kuvvetleri neredeyse iki yıldır işgalcı ordu muamelesi görüyor.
Kısacası devlet, omurgasından adeta çatırdarken sorunlar da bir bir katlanıyor!
İşte pimi çekilen bomba misali Kürt meselesi ortada!
Hemen yanı başımızda yani K.Irak’ta Bağımsız Kürt Devletinin ilanı eşikte!
Kıbrıs’da, girilen çıkmaz yolun sonuna geliniyor!
Ekonomik kriz buhrana dönüşmüş, işsizlik ve yoksulluk toplumu sarsmaya başlamış!
En önemlisi, millet akıl almaz biçimde politize edilmiş ve Kürt-Türk, Alevi-Sünni ve laik-antilaik ayrışması neredeyse tavan yapmış!
Görüldüğü gibi manzara yukarıda da belirttiğimiz gibi yönetilemeyen Türkiye tablosudur!
Peki böyle bir tablo ile AKP’nin hiç bir şey olmamış gibi yürümesi mümkün müdür!
Değildir!
Peki ne mi olacak?
AKP erken seçime gidecek, buna mecbur!
Tayyip Erdoğan’ın bundan böyle tek hedefi Çankaya Köşkü’ne kapağı atmak ve hesap vermekten kendini kurtarmaktır.
Bunun için yapılacak seçimde büyük bir hasar almak istemiyor zira böyle bir şey Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı hayalinin sonu olur!
Hesabı kıl payı ile olsa da seçimi tek başına almak ya da kendisinin patron olacağı bir koalisyon tablosunu inşa etmek!
Koalisyon ihtimali için Mustafa Sarıgül projesini yedekledi, o olmazsa BDP ile bile ihtimal!
AKP geçen zamanın aleyhinde işleyeceğini görüyor, bu itibarla bakmayın yalanladığına uygun bir zamanda seçim istiyor!
Uygun zaman dilimi ise 2010 sonbaharı gibi görülüyor, lakin düşük bir ihtimal bile olsa 2010 Mayıs’ı da dikkate alınmalıdır.
Peki AKP’nin seçim argümanı ne mi olacak?
İcraatları olamayacağına göre hamaset, yani soyut demokrasi söylemleri olacak!
Göreceksiniz AKP seçim kararını aldığı an düğmeye basıp yeni dezenformasyon rüzgarlarını estirecek ve devlette temizlik ambalajı ile şok şayialar yayacak ve çok önemli tutuklamalar yapacak.
Mesela kimler mi bu kapsamda olabilir?
Buraya not düşüyorum; Ahmet Necdet Sezer için önemli iddialar ortaya atabilirler!.
Dahası, eski Genelkurmay Başkanlarından bazılarını tutuklayabilirler!
Hayır komplo teorisi üretmiyorum, göreceksiniz AKP iki yıldır yaptırdığı karalama yayınlarının nemasını isteyecek, yani o kampanyaların oy olarak kendine dönmesi için son adımı da atacaktır.
Süleyman Demirel gibi bir ismin İstanbul’daki komutan sorgulamalarında Ayışığı isimli darbe planı kapsamında gündeme getirilmesi ve bunun medyaya servis edilmesi aslında bunun işareti değil midir?
Bu konuya bir de Kürt açılımı hikayesini ekleyecekler ve bu şekilde medya desteği ile ortamı karartarak sonuç almaya çalışacaklar. Açılım olayında hedefleri Güneydoğu ve diğer illerdeki Kürt seçmendir.
Hülasa 2010 seçim yılıdır haberiniz olsun!
DAVET...
Köksal Toptan, DP’den liderlik istedi!
Sözcü Gazetesi Ankara’da bir süredir yoğun olarak konuşulan bir konuyu yani Kürt Açılımına tepki bağlamında AKP’den bazı istifaların olacağını yazdı. İstifacı olarak zikredilen isimlerden biri de Köksal Toptan’dı. Haber yayınlanır yayınlanmaz Köksal Bey yıldırım hızıyla bir açıklama yaptı ve istifa haberini yalanladı. Peki Toptan’ın bu tutumunun perde arkası ne midir? Kısa bir süre önceydi, kamuoyunun yakından tanıdığı merkez sağın önemli bir ismi, eski arkadaşı olan Köksal Toptan’ı evinde ziyaret eder ve DP’ye katılmasını ister. Toptan bu davete, bana aktarılana göre aynen şu karşılığı verir: “Hüsamettin Bey çekilir ve benim liderliğimde uzlaşma olursa gelirim...” Bu cevap yine dinlediğime göre Güniz Sokak ve DP Genel Merkezi’nde kahkahalara sebep olur zira Toptan’ın bırakın lider olarak, sıradan bir mebus olarak bile DP’ye katılımı sorgulanmaktadır. İşte Köksal Bey bu durumu öğrenir ve denize düşenin yılana sarılması misali AKP’ye sarılmaya devam eder..
TEKRAR...
Erdoğan ve Arınç dünü ve bugünü böyle inkar ediyor!
Başbakan Tayyip Erdoğan dün partisinin grup toplantısında hak arayan TEKEL işçilerini ziyaret eden Deniz Baykal’a akıl almayacak hücumlarda bulundu. Neymiş efendim bir muhalefet partisi bu konuyu nasıl siyasete malzeme yaparmış! Birileri Tayyip Bey’e siyasetin aslında bunun için var olduğunu anlatmalı.. Aslına bakarsanız Başbakan bunları bilmesine biliyor da, bu aralar bunalmış durumda, ne dediğini bilmiyor. Öyle olmasa yakın geçmişte kendi yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptıklarının tekrarına bu tepkiyi vermezdi.. Takvimler 2002’yi gösterirken Arınç o zaman yeni kurulan AKP’nin mebusudur ve salon toplantısı yapan TEKEL işçilerinin toplantısında işçilere şunları söylemektedir: “Salonları bırakın, hakkınızı meydanlarda arayın. Ben de sizinle beraber cop yiyeceğim ve hakkınızı beraber arayacağım...” Dün bunları söyleyen Arınç, bugün TEKEL işçileri için ne yapıyor acaba?Görüyorsunuz bunların her şeyi istismar olduğu şekilde görüldüğü gibi sabit değil midir?
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
Similar topics1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz